Yıldıray OĞUR
CHP üye sayısından daha fazla doğal üyesi olan bir parti. Çünkü resmi evrak doldurarak, Yargıtay’da görünen resmi üyeleri dışında tarihsel, sosyal ve kültürel bir aidiyetle, bir aile mirası olarak bu partinin üyesi olan milyonlar var.
Kurucusu Atatürk o yüzden de kimse bu mülke arsadan sahiplik iddiasında bulunamıyor.
Erdoğan nasıl AK Parti’nin sahibi ve her şeyi haline geldiyse, bir CHP genel başkanının isterse bütün delegeleri tek tek elleriyle seçsin, CHP’nin sahibi ve her şeyi olması mümkün değil.
Bu yüzden de CHP sadece resmi CHP’lilerin değil, partinin profesyonel yöneticileri ve resmi üyeleri dışında çok daha geniş ve etkili bir CHP’li kamuoyu da partiyle ilgili tüm tartışmaların her zaman içinde oldu.
Bu doğal, aileden CHP’li kamuoyu; entelektüeller, gazeteciler, akademisyenler, iş insanları, beyaz yakalılar, bir zamanlar askerler ve sivil bürokratlar gibi güçlü kamusal figürlerden oluşuyor
Siyasete doğrudan girmek, sorumluluk almak, hiyerarşi içinde bulunmak istemeyen dışarıdan CHPliler ile sorumluluğu ve yükü omuzlayan içerideki partili CHPliler arasındaki eşitsiz ilişki tarih boyu hem işbirliği hem de krizler çıkarmıştır.
Peki bunca güçlü bürokratik, kültürel, entelektüel desteğe, kalifiye insan gücüne rağmen CHP, neden 1946’dan bu yana Türkiye’de sadece iki genel ve bir yerel seçimde birinci çıkabildi?
Doğal, aileden CHP’liler bu başarısızlığın sebebini genelde CHP’li profesyonel siyasetçilerde aradı.
Halbuki son 70 yılda CHP’yi İsmet Paşa, Ecevit, Baykal gibi Türkiye ortalamasının hayli üstünde karizmatik, yüksek hitabeti olan siyasetçiler yönetti.
Çünkü CHP’nin çok partili hayata geçilen son 70 yıldaki başarısızlıkların sebebi hiçbir zaman onu yönetenlerin becerisi, yeteneği, siyaset kabiliyeti olmadı.
CHP’nin sorunu daha derin, tarihsel, kültürel, ideolojik bir sorun.
Ve bu sorunu çözmek PR ile, yüksek hitabetle, becerikli siyasetçiyle mümkün değil.
Liderlerdeki karizma ve hitabet de esas sorunu çözmek için yapılması gerekenleri yapmaya, cesur yüzleşmeler ve kapsayıcı politik adımlar atmaya yetmedi.
Çünkü doğal CHP kitlesi buna ne ihtiyaç duydu ne de izin verdi.
Bu yapısal sorunun farkına varan ilk lider Ecevit olmuştu. Elinden geleni yapmış ama şartlar ve müktesebatı buna yetmemişti.
Erdal İnönü’nün Milli Şef’ten gelen meşruiyeti bile kıyıya oturmuş dev yük gemisini hareket ettiremedi.
Baykal, 90’lardan itibaren CHP’yi halka açmak, dindarlarla barıştırmak misyonunu “yeni sol” ile teorize etmişti ama o da kriz anlarında aslına geri dönmekten kurtulamadı.
1977 seçimleri dışında kemik ve geleneksel oyunun üzerine çıkarmayı başaramamış, son 30 yıldır da kadroları tamamen değişmesine rağmen yüzde 20 ile 30 arasına demir atmış bir parti CHP.
Ne büyüyor ne de küçülüyor.
Bu yapısal meseleyi çözmek için son denemeyi 10 yıldır Kılıçdaroğlu yapıyor.
Kılıçdaroğlu Ecevit gibi karizmatik, Baykal gibi müthiş bir hatip değil. Baba İnönü gibi bir hikayesi, oğul İnönü gibi sırtını dayayacağı bir meşruiyet zemini yok.
Bugüne kadar karşısına genel başkan rakibi olarak çıkan Muharrem İnce gibi kitleleri çoşturamıyor, Mustafa Sarıgül kadar becerikli görünmüyor, Metin Feyzioğlu kadar iyi konuşamıyor.
Sadece bu karizma ve hitabet talebiyle CHP’de bu isimlerin umuda dönüştüğünü artık çok az insan hatırlıyor.
Şimdi çok az insan hatırlıyor ama bir ara Mustafa Sarıgül bile CHP liderliği yolunda Cumhuriyet gazetesinin, İlhan Selçuk’un desteğini alabilmiş, bugün dışarıdan yine CHP’yi ve Kılıçdaroğlu beceriksizlikle suçlayan yazılar yazan bazı kanaat önderleri onun etrafına danışman olarak toplanmıştı.
Her zaman karizması ve hitabetiyle rüzgar estirebilen, CHPli kitleleri çoşturan Muharrem İnce, neredeyse başkan seçilmek üzereydi.
Herhalde kimse 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İnce’nin yaptığı kadar geleneksel CHP’li ve seküler tabanı mobilize edemez, meydanları dolduramaz, kitleleri “işte bu” dedirtemezdi.
Şimdi laik kesimde bir nefret objesine dönüşmüş KKTC Büyükelçisi Metin Feyzioğlu bile bundan beş yıl önce adı CHP genel başkanlığı için geçtiğinde heyecan yaratabilmişti.
Hatta o kadar çaresiz denemeler oldu ki İslamcı mahalleden laik mahalleye iltica etmiş bir yazar bile bugün Altılı Masa’dan bir türlü heyecan duyamayan aklı başında akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler, işadamları için heyecan verici bir Cumhurbaşkanı adayı olabilmişti.
Bu dişli rakiplerine karşı ayakta kalmayı başaran Kılıçdaroğlu ise yüzde 25’ye demirlemiş CHP’yi genel başkanlığının yedinci yılında başa baş çıkan bir referanduma, 2018’de cesur ittifaklara, 2019 yerel seçimlerindeki aday tercihleriyle büyük bir seçim başarısıyla iktidarın eşiğine kadar getirdi.
Bunu da ne Ecevit ne de Baykal’ın yapamadığını yaparak yani CHP’nin ulaşabildiği kitleleri seçtiği adaylar ve kurduğu ittifaklarla genişleterek, partinin kapsayıcılığını büyüterek, söylemini değiştirerek yaptı.
Belki bunları yapmak için güçlü bir ideolojik formasyonu yoktu.
Ama günün sonunda artık laiklik değil, adalet diyen, başörtüsü yasaklarını savunduğu için özür dileyen, helalleşme gibi siyasetlerde tepkilere rağmen ısrar eden, Kürtlerle güçlü bir iletişim kuran, 70’lerde CHP’lilerin sokaklarda kavga ettiği ülkücülerin yeni partisi olan İYİ Parti’ye alan açan, Altılı Masa’da beş sağ partiyle birlikte oturmaya cesaret eden bir CHP var.
Bütün bunları yaparken de Kılıçdaroğlu güçlü bir hatip, karizmatik bir lider değildi.
Şimdi Erdoğan’ın karşısında yine güçlü bir lider, karizma, hitabet arayanlara kötü haber.
Kılıçdaroğlu zaten CHP’yi zaten olabilecek en güçlü hatipten, en karizmatik liderden devralmıştı.
Ama Baykal gibi hayranlık verici bir hitabete, güçlü bir karizmaya sahip bir lider bile genel başkanlık yıllarını üst üste seçim yenilgileri, “Baykal’a rağmen CHP’ye oy veren” mutsuz seçmenlerle geçirdi.
Şimdi ilk kez CHP bu yapısal sorunla yüzleşiyor, kapsayıcılığını genişletiyor.
Sorunun yapısal olduğunu görmeyenler ya da görmek istemeyenler, kapsayıcılıktan huzursuz olanlar, eski partilerini özleyenler, fazla taviz verildiğini düşünenler, Altılı Masa’daki muhafazakar partilerle güç ve yetki paylaşmak istemeyenler meseleyi yine liderin becerisine, karizmasına, güçlü hitabetine getiriyor.
Bunu yaparken CHP’deki değişimi ve artan kapsayıcılığı küçümsüyor, iktidar için fikri açılımlar, yüzleşmeler, farklı kesimlerle diyalog kanalları açmayı gereksiz buluyor, bunun yerine 40 yıllık taşra politikacısıymış gibi taktikler üzerine kafa patlatıyor ve “karizmatik bir lider bulalım, gitsin güçlü hitabeti ve karizmasıyla Kürtlerden ve muhafazakarlardan da oy alsın ama sonra biz bildiğimiz gibi yönetelim” gibi bir kestirme bir formülü bir siyasi strateji dehası olarak savunuyorlar.
Halbuki 70 yıldır Karaoğlanlar, karizmatik liderler, güçlü hatiplerle seçime girmiş CHP ilk kez başka bir şey deneyerek bir seçime gidiyor.
Ekrem İmamoğlu da bu yeni CHP’nin vasıflarını üzerinde taşıyan hem profil ve hem hikaye olarak en parlak isimlerinden biri.
İmamoğlu’nun siyaseten yapacağı en büyük hata bu yeni, ittifaklara açık kapsayıcı CHP’nin alternatifi haline gelmesi, ittifaklar kurmadan kestirmeden iktidara gelmenin formülü yapılması olur.
Ondan iktidardan haklı olarak bunalmış seküler kitleleri çoşturacak, meydanları inletecek bir İnce yaratmak sonucu değiştirmeyecektir.
2018’de bunun en kralı zaten denendi.
Hele seküler milliyetçilik gibi aynı anda hem muhafazakarları hem de Kürtleri dışlayan kapsama alanı dar moda bir siyasetin rüzgarı İmamoğlu’nun yelkenini şişirmez. Çünkü o rüzgarın rövanşizm talebini İmamoğlu gibi uzlaşmacı bir siyasetçi karşılayamaz, bu hayal kırıklığı Karadeniz gezisi sonrası yaşanan öfke nöbetleriyle biter.
O yüzden İmamoğlu’nun önünde bu yeni CHP’nin potansiyel lider adayı olarak büyük bir imkan var.
Siyasi yasaklar da bu imkanı mümkün kılmaktan başka bir işe yaramaz.
Dünkü CHP Meclis grubunda yaşananlar da bunun bir ilk işareti gibi görünüyor.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025