Yıldıray OĞUR
Moskova’dan 1900 kilometre uzakta, Sibirya’nın Kuzey Kutbu’na en yakın ucunda, derecelerin bugünlerde -20’nin altına düşmediği Yamal yarımadasındaki “Kutup Kurdu” lakaplı bir cezaevi.

Kar, soğuk, karanlık ve sinekler dışında hiçbir şey yok.
Dün itibarıyla cezaevinin en ünlü ve en tehlikeli mahkumu da yok artık.
Ancak Sovyetler ve Rusya’ya karşı bir Amerikan kara propaganda filmindeki kadar abartılı bu kötü şartlar içinde üç yıldır yaşayan ve dün hayatını hücresinde şüpheli bir şekilde kaybeden 47 yaşındaki Aleksey Navalny , Türkiye’deki pek çok kişiye göre de “Batı’nın Rusya’ya karşı kullandığı bir piyon”du.
Ama bir “piyon” için fazla cesur, muzip ve zekiydi.
Yeni yıla hapishanede nasıl girdiğini avukatlarına şöyle anlatmıştı:
"Altı yaşımdan beri ilk kez tüm yılbaşı gecesini uyuyarak geçirdim. İnsanlar yeni yılı alışılmadık bir şekilde kutlamak için para ödüyor ama ben bunu bedavaya yaptım."
Ama suyun buz tutup akmadığı ya da çamur olarak aktığı, penceresinden bakınca alacakaranlıkta bir çit dışında hiçbirşeyingörünmediği bu hapishane hücresinde hayat bu kadar muzip geçmiyordu.
300 gün tek başına hücrede tutulan Navalny’ye nihayet bir hücre arkadaşı gönderilmişti.
Şeytanlar ve iblisler tarafından ele geçirildiğine inanan, saatlerce hırıltılı, gırtlaktan gelen bir çığlıkla gündüzleri 14 saat, geceleri ise üç saat boyunca bağıran ve hijyen kavramı olmayan bir adamdı hücre arkadaşı:
"Bir hücrede yaşıyorsanız ve bir kişi sizden 7/24 bir kol mesafesinde yaşıyorsa ve her ikiniz de 7/24 tuvaletten bir veya iki metre uzaktaysanız ve tuvalet yerde bir delikse, hijyeni sağlamak temel öneme sahiptir. Ve bu anlamda sorunlu olan bir mahkumhayatınızı anında çekilmez hale getirecektir."
Putin’in kutuplardaki bir hücrede ağır çekim ölüm cezasına mahkumettiği Navalny, yine de ölümünden bir gün önce bir kafesin ardında çıkarıldığı mahkemede rengi solmuş, zayıflamış olsa da hakimle dalga geçecek kadar muzip ve cesur görünmüştü.
Hakime “Hesap numaramı göndereyim de o büyük hakim maaşından bana biraz gönder, param bitti” diye takıldığı video görüntüleri yayınlandıktan bir gün sonra 47 yaşında bir adamın hücresinde eceliyle öldüğüne o yüzden kimse inanmadı.

Ama Moskova’nın elinde bütün bu şüpheleri örtecek bir silah vardı: Dış güçler Rusya’ya saldırıyor.
Putin, Navalny’nin Rus istihbaratının imzası sayılan Noviçok zehirli gazıyla zehirlendiğine dair Alman doktorların hastane raporu için “Berlin’deki klinikteki o hastayı CIA destekliyor” demişti.
2022 yapımı Navalny belgeselinde, Navalny, Putin’in Aralık 2020’deki yıllık basın toplantısını canlı izlerken kendisiyle ilgili bu cevabını duyunca şöyle diyor:
“Her şeyle ilgili en favori ve en nihai cevabı hep CIA”Eski bir KGB ajanı olan Putin’in elinde tuttuğu çekiçle her şeyi çivi olarak görmekle kalmadı, yasaları da buna göre düzenleyerek sivil toplum kuruluşlarını, gazetecileri, siyasetçilere karşı “ajanlık ve aşırıcılık” diye her deliğe giren maymuncuk gibi iki suçlama yarattı.
Ama Navalny’ye 19 yıl hapis cezası “aşırıcı bir örgüt kurmak”tan verildi.
Bu ‘aşırıcı’ örgütün adı da Yolsuzlukla Mücadele Kuruluşu’ydu.
Doğrudan Putin, “CIA yardım ediyor” dese de, Berlin’de tedavi edilip, Noviçok’la zehirlenme iddiasını Merkel, Biden telaffuz etmiş olsa da Aleksey Navalny hakkında ajanlık suçlaması yapılamamıştı.
Çünkü Navalny bu “ajanlık” suçlamasının altını boşaltacak bir adım atmıştı.
Berlin’de hastanede iyileşip, kendisini zehirleyen FSB ajanlarını deşifre edip, bir de üstüne Putin’in gizli sarayı üzerine bir belgesel hazırladıktan sonra Moskova uçağına binip tutuklanmayı göze alarak eşiyle birlikte ülkesine geri dönmüştü.
Bu Putin’in hazır bir cevabının olmadığı bir meydan okumaydı. Navanly’yi Putin için tehlikeli yapan da buydu.
Navalny kimsenin “vatan haini”, “Batı’nın uşağı”, “ajan” diyemeyeceği kadar bir Rus milliyetçisiydi.
Liberal Yabloko partisinden 2007’de Russian March adlı aşırı milliyetçi ve Nazi grupların gösterilerine katılmaktan ihraç edilmişti.
Belgeselde Navalny’ye o yürüyüşte ne işi olduğu sorulunca şöyle cevap veriyor:
“Normal bir ülkede onlarla yan yana olmazdım. Ama insanların zehirlenerek, suikastla öldürüldüğü bir ülkede herkesle ittifak kurmak zorundasınız.”
Sonra Rusların yeni Çar diye etrafında toplandığı Putin’in esas zayıf karnını buldu: Yolsuzluklar.
2008’de 30’larının başında genç bir avukat olarak blog yazılarıyla başladığı yolsuzluklar ifşalarını 2011’de kurduğu Yolsuzlukla Mücadele Kuruluşu ile bir ekip çalışmasına çevirdi.
Tabii bu en iyi siyaset yapma yoluydu da.
Muhalefetinin temeli Çeçenlerle savaş, insan hakları ihlalleri, muhaliflerin öldürülmesi ya da daha sonra Kırım’ın işgali değildi.
Hatta “Kırım’ı iktidara gelirseniz geri verecek misiniz” sorusuna “Kırım alınıp verilen bir sandviç değil” diyerek gönülsüzce cevap vermişti.
Sıradan insanları Putin karşıtı gösterilere taşıyordu.
Tam da bu yüzden Putin’in her muhalifi Batı’nın beşinci kol faaliyeti olarak gösteren KGB’den kalma ezberlerini bozuyordu.
2011’de yolsuzluk ifşaları sokak gösterilerine dönüştü, gözaltıları başladı. Sonra siyasete girdi. 2013’de 36 yaşındayken aday olduğu Moskova Belediye Başkanlığı seçimlerinde yüzde 27 oy aldı ve ikinci oldu.
2012-2014 yılları arasında 7 kez tutuklandı. Kızının mezuniyet törenini bile kaçırdı.
2015’de onu çok etkileyen, müttefiki liberal muhalif lider Boris Nemstov’un sokak ortasında Çeçen suikastçılara öldürülmesi de onu durdurmadı.

Her hafta ekibiyle yolsuzluk dosyaları hazırlıyorlar, 7 milyon takipçiye ulaştığı Youtube’da ve diğer sosyal medya platformlarında yayınlıyorlardı.
Tabii anında sansür geliyordu.
2017’de kaldırılan bir belgeselini, Pornhub adlı meşhur porno sitesine “Russian Corrupted Politician Fucked Hard” adıyla yükleyip milyonlarca izleyiciye ulaşacak kadar fırlama bir muhalifti.

7 kez tutuklanan Navalny, davalarını AİHM’e taşımış, AİHM de 2018 yılında, Kavala ve Demirtaş kararlarındaki gibi bir karar vererek tutuklama ve gözaltıların siyasi amaçlı olduğuna hükmetmiş, Rusya’yı 63 bin Euro cezaya çarpıtmıştı.
Navalny, bu yüzden özgürdü.
Ama televizyonlar, gazeteler ona kapalıydı.
Belgeselde “Sıfır para, çok sayıda yapılacak iş, eşim Yulia ve internet vardı” diye anlatıyor şartlarını.
Perşembe günleri yaptığı canlı Youtube showu milyonlara ulaşıyordu.
TikTok’taki mizahi yolsuzluk videolarıyla yeni nesli de etkilemeye başlamıştı.
Tabii çoktan Putin’in radarına girmişti. Putin adını anmadan, ondan aşağılayıcı bir üslupla bahsediyordu: “şu Blogger”, “bahsettiğiniz kişi”, “adı her neyse”
Ofisleri basıldı. Gözaltına alındı, yüzüne yeşil bir sıvı sıkıldı.

“Artık çok meşhur bir adam haline gelmiştim. Beni öldürmeleri sıkıntı olur diye düşünmüştüm. Ama fena halde yanıldım” diye dalgasını geçiyor belgeselde kendisiyle.
2020 yılında yine bir yolsuzluk dosyasının çekimleri için Sibirya’daki Tomsk şehrine gitmişti.
Çekimleri yaparken kimsenin onlara müdahale etmemesinden şüpheye düşmüştü:
“Saygısızlık hissettim, ben buradayım, nerede benim polislerim.”
Bu sessizliğin ve ilgisizliğin sebebi sonradan anlaşıldı.
Moskova uçağını havalimanında beklerken, bir kafede oturup çay içti.

Sonra uçakta yolcular acılar içinde bağıran Navalny’nin sesiyle irkildi.
Uçak en yakın piste acil iniş yaptı, Navalny hastaneye kaldırıldı.
Ama bir tuhaflık vardı. Eşinin bile yanına girmesine izin verilmiyordu.
Doktorlar ciddi bir şey olmadığını açıklıyordu ama acılar içinde kıvranan eşini gören Yulia Navalny tedavi için onu yurtdışına çıkarmak istedi.
Berlin’den bir özel uçak geldi. Ama bu Moskova hakkında bir davada verilmiş yurtdışı çıkış yasağı yüzünden izin vermedi.
Avukatları AİHM’e acil başvuru yaptı.
AİHM, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin acil geçici tedbirleri düzenleyen 39’uncu maddesine dayanarak başvurunun kabul edildiğini açıkladı, bunun üzerine Navalny'nin onu almak için gelen Alman uçağına binmesine izin verildi.
Rusya’nın bile hala AİHM’i dinlemesi sayesinde komada Berlin’de bir hastaneye yattı.
Rus devlet televizyonlarına çıkan Putin yandaşı yorumcular “fazla Amerikan antidepresanı kullandığı” için zehirlendiğini söylüyordu.
Bir yorumcu bütün muhaliflerin “alkolik olduğunu, kokain kullandığını, grup seks ve eşcinsel ilişkiden bu hale geldiğini” bile söylemişti.
Komadan uyandığında Alman doktorların vücudunda Noviçokbulduğunu öğrendi.
Belgeselde konuşan yardımcısının anlattığına göre ilk tepkisi: “Ha s..r, bu çok aptalca” olmuştu.

Putin’in Rus gizli servisinin imzası anlamına gelen Noviçok’la birini daha zehirlemeye çalışmayacak kadar akıllı olduğunu düşünüyordu.
2018’de İngiltere’de eski Rus ajan Sergei Skripal bütün dünyanın gözü önünde Noviçok zehirli gazıyla öldürülmüştü.
Askeri amaçlar için Rusların ürettiği Noviçok’un özelliği geride hiç iz bırakmaması, doğal bir ölümden ayırt edilememesiydi.
Bellingcat adlı online veriler üzerinden gazetecilik yapan sitenin başındaki Bulgar araştırmacı Christo Grozev de ilk başta “Noviçokkullanacak kadar aptal değillerdir” herhalde diye düşünmüştü.
Ama rüşvetle, internet korsanlığıyla elde ettiği telefon rehberleri, Noviçok üretim tesisi çalışanları üzerinden yaptığı araştırmalarla üçü FSB ajanı ve biri kimyacı dört kişinin kimliğine ulaşmıştı.
Bu dört kişinin Navalny’yi iki yıldır takip ettiğini, aynı günlerde farklı uçaklarla Tomsk’a gittiğini tespit etti.
Navalny’nin ekibine Twitter’dan ulaştı. Ekip üyeleri önce Grozev’in nördbir araştırmacı olduğu hikayesine inanmadılar.
CIA ya da MI6 için çalıştığını düşündüler.
Ama sonra ikna oldular.

Navalny belgeselinin en heyecanlı kısımları da buralar.
Navalny, kendisini zehirleyen dört kişinin telefonlarına ulaştı ve dördü de telefonla aradı.
Üçüne kendini tanıttı ve telefonlar yüzüne kapandı. Dördüncü kişiolan kimyacı Konstantin Kudryavtsev’i ise Navalny’nin zehirlenme operasyonunun neden başarısız olduğuyla ilgili üstlerine rapor yazan bir FSB ajanı olduğuna ikna etti ve onu 49 dakika boyunca konuşturdu.
Adam, biraz korkarak da olsa zehirlenme operasyonunu itiraf etti.

https://www.youtube.com/watch?v=gwvA49ZXnf8
Eğer uçak acil nişi yapmasaydı, Navalny’nin kurtarılamayacağını söyledi.
Sonra Noviçok’un izlerini hastanede nasıl yok ettiklerini, en fazla izin Navalny’nin mavi donunda olduğunu anlattı.
Bütün konuşma kaydedildi ve Putin’in inkar açıklamalarından sonra yayınlandı.
Navalny yine TikTok videolarında dalgasını geçerek, elinde suikastçılarının fotolarını sallayarak, mavi donuyla fotoğraf çektirerek suikast planını ifşa etti.
https://www.tiktok.com/@_navalny_/video/6906085665046400257
Navalny, iyileştikten sonra Almanya’da boş da durmamıştı.
Almanya’daki günlerini belgesel hazırlayarak geçirdi.
Berlin’deki Doğu Alman istihbarat örgütü Stasi’nin arşivlerine girdi ve 30’lu yaşlarında 1985 ile 1989 arasında KGB adına Dresden’de görev yapan Putin’in dosyasını inceledi.
Arşivlerinden ilk bulduğu Putin’e 1987 yılında Stasi tarafından hizmetleri için verilen altın rozet için düzenlenen gala gecesinin raporu ve fotoğraflarıydı.
O fotoğraflardaki Putin’in yakın çalışma arkadaşları şimdi Rusya’nın en büyük devlet şirketlerinin başındaydı.
Çoğu geçmişlerindeki bu KGB izlerini silmişti.
Putin’in parayla tanışması ise komünizmin çökmesinden sonra, 1991’de görev yaptığı Saint Petersburg Belediyesi’nde olmuştu.
Belediyenin başında ilk demokratik seçilmiş belediye başkanı olan, anti-komünist hareketin öncülerinden, Rusya Anayasası’nın yazarlarından Anatoly Sobchak var.
Putin, bir referansla belediyenin dış ilişkilerinin başına getirilmiş. Görevlerinden biri ihracat lisansları vermekti.
Bu, o tarih için çok kritik bir görevdi.
Çünkü o günlerde Rusya’nın elinde sadece petrol, gaz ve ormanları var; diğer ürünlerde kıtlık yaşanıyordu.
Şirketlere petrol, gaz karşılığı, yurtdışından temel ihtiyaç maddeleri getirmek için izinler veriliyor. Yani petrol verilip patates, bebek maması alınıyordu.
Bu ruhsatları bu ticaretin merkezi olan Rusya’nın liman şehri Saint Petersburg’da veren kişi Putin’di
Navalny’nin iddiasına göre Putin burada büyük bir yolsuzluk ağı kurmuştu.
Navalny ve ekibi, Putin’in Karadeniz kıyısındaki safiye şehirlerinden Gelencik’te yaptırdığı gizli sarayı ilk kez ortaya çıkarmıştı.

7800 hektarlık bir alan üzerine inşa edilen 17,692 metre kare sarayın içinde 300 hektar üzüm bağı, şarap imalathanesi, helikopter pisti, sera, istiridye çiftlikleri, liman, kilise, amfitiyatro, çay evi, gece kulübü ve yer altında kurulmuş bir buz hokeyi pisti bile vardı.
Sarayın üzerine kurulduğu 7800 hektarlık alanın çoğu ormanlık arazi ve Rus güvenlik teşkilatı FSB’ye aitti.
Sarayın olduğu araziye karadan, denizden, havadan ulaşım imkansızdı. Sarayın üzerinde uçuş yasağı vardı. Denizden iki milden fazla yaklaşmak yasaktı.
Navalny’nin Youtube kanalında programlar yapan iki editör, biletlerini değiştirerek, yanlış duraklarda inerek, telefon sim kartlarını değiş-tokuş ederek polisi ve istihbaratı atlatıp sarayın yakınlarından bir kıyıdan şişme bir botla deniz açıldılar ve sarayın kıyılarına birkaç yüz metre yaklaşıp, drone’larını uçurup sarayın görüntülerini çektiler.
Belgesel hazır olduğunda Navalny, herşeyi göze aldı ve Berlin’den Moskova’ya giden uçağa bir düzine gazeteciyle birlikte bindi.
Uçak inmesi gereken havalimanına, bekleyen protestocular yüzünden inmedi.
Navalny, uçaktaki yolculardan bunun için özür diledi.
Beklenen oldu havalimanında gözaltına alınıp, tutulduğu karakolda kurulan bir mahkeme tarafından tutuklandı.
İşte tam bu sırada Berlin’den gelirken yanında getirdiği esas sürpriziYoutube’a yüklendi.
“Putin için Saray: Dünya Tarihinin En Büyük Rüşveti” adlı belgesel.
1 saat 53 dakika uzunluğundaki belgesel Navalny’nin Youtube’daki 6 milyon takipçili kanalından kısa sürede 100 milyondan fazla kez izlendi.
https://www.youtube.com/watch?v=ipAnwilMncI&t=879s
Navalny’nin serbest bırakılması için Rusya’nın bütün şehirlerinde günlerce gösteriler yapıldı.
Aslında insanları soğuk havada sokaklara çıkaran sadece Putin’in zaten bilinen zorbalıkları, yolsuzlukları olmadı; esas motivasyonu sağlayan, Navalny’nin cesaretiydi.
Zehirli bir gazla zehirlendiği ülkeye, Putin’i doğrudan suçlayan açıklamalardan sonra bir de Putin’in gizli sarayını ifşa eden bir belgeselle birlikte dönmüştü.
Bunu yaparken her adımda olan bitenle dalga geçerek videolar çekmiş,Putin’e mahkeme salonunda çektiği videoda “sığınağındaki bunak” diye seslenmişti.
Bunun bedelinin ne kadar ağır olduğu malumdu.
Bu bedeli de ödedi.
Önce unutturuldu, sonra da 47 yaşında bir hücrede ölü bulundu.
2021 yılında tutuklanacağını bile bile Berlin’den Moskova uçağına eşiyle şen şakrak binerken gazetecilere “Korkmuyorum. Burası benim evim” demişti.
Putin karşısında en büyük gücü olan vatanseverliği ve cesareti yüzünden gerçeği tam olarak görmemişti.
Çünkü bir vatansever için kabul edilmesi zor olsa da evi artık korkulacak bir yere dönüşmüştü.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025