Yıldıray OĞUR
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) tam bir yavruvatan.
Anasından genetik olarak bütün hastalıklar ona da geçmiş.
Son bir aydır patlak veren başörtüsü tartışması tam bir dejavu.
Bölünmüş Kıbrıs bir kere daha bölünmüş gözüküyor.
Üstelik bu kez solcular-sağcılar, Rumlarla barış isteyenler- istemeyenler diye de değil.
Yaşam tarzı üzerinden ada bölünmüş durumda.
Öyle bir bölünmek ki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bir tarafta eşi Sibel Tatar diğer tarafta.
Türkiye’yi adada işgalci gören öğretmenler sendikası gibi solcu sendikalar, eski cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, anamuhalefet CTP ile koalisyon ortağı DP’nin eski başkanı, Rauf Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş, Dr. Fazlı Küçük’ün oğlu hatta bazı iktidardaki UBP milletvekili bile “Gericilere Geçit Yok” mitinginde yan yana geldiler.
Mesele üniversitelerde değil, ortaokul ve liselerde başörtüsü takma hakkı.
Aslında kitlesel bir taleple ya da siyasi bir kararla başladı tartışma.
Her şeyi başlatan bir 8. Sınıf öğrencisi oldu.
Lefkoşa'daki İrsen Küçük Ortaokulu’nda 8. Sınıfta okuyan bir kız öğrenci, ikinci dönem okula başörtüsüyle gidince olaylar başladı.
Hala Sultan İlahiyat Koleji adlı bir imam hatip okulunun olduğu adada ortaokul ve liselerde bugüne kadar kimse okula başörtüsüyle girmek istemediği için bu konuda bir yasal düzenleme de yoktu.
Kız öğrenci okula gidince de kriz çıktı.
Türkiye kökenli bir aileden gelen kız öğrencinin annesi olayı şöyle anlatıyor:
“Kızım yarıyıl tatili karnesini almaya gittiği gün kendi iradesiyle tesettüre girmeyi tercih etti. Tatil sonrası da okula bu şekilde gitti. Birkaç gün sonra okul yönetimi tarafından kızım "Böyle gelmen yasak, okul kurallarına aykırı" şeklinde uyarıldı ve sonra okula çağrıldık. Okul yönetimi ile müzakere ettikten sonra yönetimin kızının okula başı kapatan boneyle gelmesine ikna olduk. Ancak 4 gün sonra kızım yine sıkıştırıldı. Peruk takması önerildi. Maalesef, yıl 2025 ve biz 28 Şubat'ı yaşadık. Çocuğum ayrı, biz ayrı ikna edilmeye çalışıldık. Türlü iftiralara maruz kaldık. Çocuğumuza zorla başörtüsü giydirdiğimiz söylendi. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Kızım kendi iradesiyle örtündü. Gidin buradan, burası sizin değil!" gibi sözlere maruz kaldık. GKRY'de kız kapandıktan sonra okuldan uzaklaştırılıyor ancak daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı çocuktan özür diliyor. Kız şu anda eğitimine devam ediyor. Ben bir Müslüman ülkesinde yaşıyorum ama... Biz yıllarımızı verdik buraya. Biz birbirimizden ayrılamayız ki. Onlar benim kardeşlerim, hepsi benim kardeşlerim. Biz kardeş kardeş yaşıyoruz. Ayrımcılık yapmaya ne gerek var? Sadece çocuğumun okumasını istiyorum. Çocuğumun eğitim hakkının elinden alınmasını istemiyorum. Hayallerinin peşinden koşmasını istiyorum. Ben bir anneyim. Ne diyebilirim ki?"
Küçük kızın okula sokulmama görüntüleri, gidin buradan türü konuşmalar, daha sonra milli eğitim yetkilileriyle okula girince bayılan sendika temsilcisi gibi görüntüler Türkiye’de de haber oldu. Ankara’dan da tepkiler yükseldi.
Bunun üzerine Kıbrıs hükümeti önce bir tüzükle okullarda “bone ve bandana” ile girilebileceğini okulla bildirdi.
Ama Kıbrıs’ın en güçlü sendikası olan Öğretmenler Sendikası ayağa kalktı. Aynı zamanda Türkiye’yi adada işgalci gören sendikanın başkanı KKTC’deki Türkiye elçiliği önünde “Elçi defol” açıklaması yaptı.
İktidar partisi içinden de tepkiler yükselince tüzük geri çekildi.
Daha sonra Annan Planı zamanlarından sonraki KKTC tarihinin en büyük yürüyüşü yapıldı. “Gericilere Geçit Yok” başlıklı yürüyüş Cumhuriyet Mitingleri gibiydi.
“Yobaz zehri engerek yılanında daha zehirlidir” gibi pankartlar taşındı. “Kıbrıs laiktir laik kalacak”, “AKP Kıbrıs’tan elini çek” gibi sloganlar atıldı, Atatürkçülük ve laiklik vurgulu konuşmalar yapıldı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, sosyal medya hesabından yürüyüşe destek verdi:
“Kıbrıs Kapı ve Sandıkları Müzesi’nin açılışı olmasaydı ben de yürüyüşte olacaktım. Başörtüsüne karşı değilim saygı duyuyorum zamanında Türkiye’de Üniversitelere baş örtülü öğrenci alınmamasına şiddetle karşı çıkanlardanım eğitim hakkı üniversite yaşındaki reşit bir kızın elinden alınamazdı. Fakat 18 yaşına henüz gelmemiş, reşit olmamış kız çocuklarının çoklukla ailelerinin isteği üzerine başını örtüp ulu önder Atatürk’ün resminin asılı olduğu sınıflarda okumasına da karşıyım ki bu ülkede de artık bir alternatif okul var Hala Sultan İlahiyat Koleji. Bu yazıyı vicdanımla, mutlu çocuklar için ve babası hacı olmuş, kendim de Ocak ayında Umreye gitmiş inançlı bir Kıbrıslı Türk Kadını olarak yazıyorum.”
“Reşit olmamış kız çocuklarının çoklukla ailelerinin isteği üzerine başını örtüp ulu önder Atatürk’ün resminin asılı olduğu sınıflarda okumasına da karşıyım” gibi cümleler epey tanıdık.
Yürüyüş sırasında bakanlar kurulu, yeni kıyafet tüzüğünü yeniden kabul etti. Yeni tüzüğe göre ortaokul ve liselerde, öğrenciler dini inançlarına göre kıyafet seçimi yapabilecekler.
Okullara gönderilen genelgede, “Kıyafet unsurlarının, öğrencinin yüzünü, kimliğini veya iletişim yeteneğini engellemeyecek biçimde sade bir şekilde kullanılması gerekir. Eğitim ortamında yüzü tamamen kapatan kıyafetlerin (peçe, burka, nikab) kullanımı yasaktır” ifadesine yer verildi.
Düzenleme hala tartışılıyor.
İktidardaki Ulusal Birlik Partisi’nde tüzüğe karşı çıkan bazı milletvekilleri toplantılara katılmadığı KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde bu hafta hiçbir oturum yapılamadı.
Her akşam eylemler Meclis önünde yakılan ateşlerle sürüyor.
Karşı çıkanlar, “Bugün bir öğrenci girer, yarın baskı olur, hayat tarzımız risk altında, biz Atatürkçü laik bir halkız, Türkiye bizi kendine benzetmeye çalışmasın” diyor.
Hatta başörtüyle okula gitmek isteyenlere Türkiye’ye gidin deniyor.
Gerçekten de Kıbrıs’ın yerlisinin bir ortak adalı hayat tarzı var. Serdar Demktaş ile Mustafa Akıncı’yı bu hayat tarzı birleştiriyor.
Kendilerine ait bir Türklük ve din anlayışları da var.
Yıllarca Türk ve Müslüman oldukları için ayrımcılığa uğramış, baskı görmüş, katliamlara uğramış bir halktan bahsediyoruz.
Etnik ve dini kimlikleri aslında vazgeçilmez kimlikleri. Ama bunu laiklik sınırları içinde yaşamak istiyorlar ve adaya taşınan Türkiyelilerin bu adalı kimliğini bozmasına karşılar.
Bu kısmı anlaşılır bir talep.
Ama dünyanın hiçbir köşesinde hayat statik değil, mobilite yoğun ve her zaman yeni gelenler, farklı talepler olacak.
Ailesi yıllar önce Türkiye’den adaya göçmüş bir tek kız öğrencinin talebinin bu kadar kıyamet koparması, “bugün bir kişi olur yarın baskıya dönüşür” gibi paranoyalarla insanların inanç özgürlüklerini kısıtlamak, Güney Kıbrıs’ta serbest olan başörtüsü ile okuma hakkında karşı bu kadar hoşgörüsüz olmak adalıların hoşgörülü kimliğine yakışmıyor.
Kıbrıs hala İngiliz mandasında olsaydı okullarda başörtüsü serbest olurdu. Güney Kıbrıs’ta serbest.
Bu tarz düşünme hastalıkları Anavatan’da kalmalı. Türkiye, adaya müdahil olmamalı. Onlar kendileri için doğru yolu kendileri bulmalılar.
Hiçbir özgürlük, gelecekte şöyle olma riski var diye engellenemez.
Özgürlüklerin sonu ne olur bilinmez.
Ama yasakların sonu malum. Hala Türkiye siyaseti başörtüsü yasakçılığı travmasını üzerinden atamadı.
Biz çok çektik, siz bari kendinizi koruyun.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025