Yıldıray OĞUR
“26 Mart 1994 günü sabah saatleri. Güneşli bir gündü. İki köyün erkekleri köyün dışındaki tarlada çalışıyorlardı. Çocukların çoğu dışarıda oynuyordu. Kadınlar ve yaşlılar ise evlerinde ya da balkonlardaydı. Saat:10.30-11.00 sularında duydukları uçak sesleri önce onları korkutmadı. Çünkü askerî uçak ve helikopterler sıklıkla köylerin üzerinden keşif ve yakın dağlardaki PKK’lıları bombalamak için uçarlardı.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İngilizce ve Fransızca’dan sonra dün Türkçe’yi de yayın dilleri arasına soktu. Uygulama bir hafta önce başlasaydı 26 Mart 1994 günü iki oğlunu, iki gelinini ve dört torununu kaybeden Hatice Benzer’in adını taşıyan Benzer vs. Türkiye davasının bir gerilim filmi senaryosuna benzeyen rekor tazminat kararı işte böyle başlayacaktı.
Ama bu senaryoda yaşananlar 19 yıl önce yaşanan gerçek bir olaydan alındı. Jet sesleriyle felaketin yaklaştığı yer Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köyleriydi. Devletin birkaç ay sonra ele geçirip bayrak dikeceği Cudi’ye yakın iki köy, askerlere göre korucu olmak istemedikleri için PKK’ya yardım ediyordu, daha önce birkaç kez köyleri basan PKK’ya göre ise Newroz eylemlerine destek vermedikleri için işbirlikçiydiler.
26 Mart günü tepelerinde uçan jetler bu kez uçup gitmedi, bombalarını onların üstüne bıraktı. Köylülerin “masa kadar” dediği kazan bombalarından ilki bir evin üstüne, ikinci bomba okula isabet etti. Sonra diğer bombalar geldi, sonra da helikopterden kurşunlar…
Jetler gittiğinde bilanço ağırdı. Koçağılı köyünde 13, Kuşkonar köyünde 25 sivil hayatını kaybetmişti. Ölen 38 kişiden, 24’ü çocuktu. Onlardan 7’si de bebek. Geri kalanların çoğu ise erkekler tarlada olduğu için kadınlar ve yaşlılardı. Bombalamalar çevrede sürdüğü için Kuşkonar’daki cenazeler dinî bir tören bile yapılamadan toplu bir mezara gömüldü. Ne savcı geldi, ne de tek bir otopsi yapıldı. Yaralılar etraftaki köylülerin yardımıyla Cizre ve Mardin’deki hastanelere kaldırıldı, köylüler komşu köylere sığındı. Komşu Kumçatı Köyü’ne sığınanlar Jandarma’ya verdikleri ilk ifadede “Kazaydı, şikâyetçi değiliz” dediler. Koçağılı Köyü’nün muhtarı Halil Seyrek ise 1 Nisan günü Şırnak savcısına gidip köyün askerî uçaklar tarafından vurulduğunu anlattı. Geçen haftaya kadar süren hukuki skandallar serisi işte o gün başladı.
Bombalamayı gösteren ilk hukuki delil, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden üç yaşındaki Zahide Kıraç’ın savcının da katıldığı otopsiyle bir ateşli silahla parçalandığı tespit edilen kafatasıydı. Savcı, olayı soruşturulmak üzere Jandarma’ya gönderdi. Bir de basına yayın yasağı koydu. Aslında yasağa da gerek yoktu. Zaten bütün basın 28 Mart günkü yerel seçimlerden başka hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Tek dert de sandıktan Refah’ın çıkıp çıkmayacağıydı. Medyanın umudu Refah tehlikesine karşı modern laik Atatürk kadınını temsil eden Başbakan Çiller’di. O da köy bombalama haberleri özellikle yurt dışı ve Kürt basınında ayyuka çıkınca “PKK helikopterleri yapmıştır belki” demişti.
Şimdi pek çoğu halen medyada olan gazeteciler için bu saçmalık ve askerden gelen “biz yapmadık” açıklamaları yeterli bulundu. Hatta Milliyet’te Namık Durukan ve Tolga Şardan imzalı habere göre Genelkurmay, bu köy bombalama iddialarının PKK’nın yeni propagandası olduğunu söylemişti. Amaç da PKK’ya yakın Kürtleri Kuzey Irak’a kaçırıp, düşman Barzani’nin bölgesinde güçlenmekti.
Jandarma ifadesini aldığı köy muhtarına bizim uçaklar patlamadan 10 dakika sonra köyün üzerinden uçtu demişti. Cesetlerden bir kısmını inceleyen Diyarbakır Devlet Hastanesi’nden doktorun ölümlere patlama neden oldu” raporu da sonucu değiştirmedi.
Şırnak Savcısı, “bu bir PKK saldırısı” diyerek dosyayı terör suçlarına bakan Diyarbakır DGM’ye gönderdi. Dosya tenis topu gibi yıllarca oradan oraya atılıp durdu.
10 Nisan günü Diyarbakır DGM PKK üyeleri tarafından düzenlenen saldırı olarak soruşturma başlattı. Tekrar köylülerin ifadesi alındı. Soruşturma 1996 yılında bitti. Diyarbakır DGM, patlamalardan PKK’nın sorumlu olduğuna dair delil bulmadığından soruşturmayı yeniden Şırnak Savcılığı’na gönderdi. Artık olay “Köyün üzerine atılan bombalar sonucu meydana gelen ölümler”di. Tekrar köylülerin ifadeleri alındı. Ve tekrar Şırnak Savcılığı “PKK yaptı” diyerek ateşli kestaneyi terör suçlarına bakan Diyarbakır DGM’ye attı. 15 Ağustos 1996’da jandarma Diyarbakır DGM için bombalamayı yapan PKK’lıları buldu. Bir yıl sonra bir adli mesele için Şırnak Savcılığı, bölgedeki jandarma bombalama sırasında ölen ama toplu mezara gömüldüğü için nüfustan düşmemiş olan Abdülhadi Oygur’un yaşayıp yaşamadığını sordu. Cevap: Bölgesel bir bombalamada öldü, oldu. Ama bu cevaba rağmen savcılık 1997’den 2004'e kadar hiç adım atmadı.
2004 yılında Diyarbakır DGM’deki bir savcı Şırnak Jandarması’na 1994’te Koçağılı köyüne PKK baskını soruşturmasının 2014’te bitecek süresine kadar açık olduğunu bildiren bir yazı yazdı. Yazı, süreci yeniden başattı. Aileler avukat tutup savcılığa köyümüzü jetler bombaladı, o gün korktuk söyleyemedik diye şikayet dilekçesi verdiler. Şikayeti alan savcı AİHM kararlarını da hatırlatıp soruşturmanın açılması için Şırnak Savcılığı’na başvurdu. Başvuru medyada geniş yer buldu. Aileler tekrar ifade verdi, olay gününü anlattılar. Diyarbakır Savcısı, jet ve askerî helikopterleri gören tanıkların ifadesine dayanarak askerî soruşturma için dosyayı Diyarbakır 2. Hava Üs Komutanlığı savcılığına gönderdi. 2006 yılında askerî savcı, üs komutanlığına 26 Mart günü o saatlerde köyler üstünde uçuşları olup olmadığını sordu. Komutanlık "hayır o gün, o saatlerde köyler üzerinde hiçbir uçağımız ve helikopterimiz uçmadı” cevabını verdi. Askerî savcılık cevap üzerine delil yok diyerek soruşturmasını tamamladı. Eksik soruşturma var diyerek dosyayı tekrar Şırnak’a gönderdi. Askerî savcı tanıkların ifadelerinden Türk savaş uçaklarını tanımadıklarını söyleyerek “Belki de gördükleri yabancı uçaklardı” dedi. Tanık olarak da köy bombalama iddiaları için Başbakan Çiller’in “Yabancı uçaklardı, Çekiç Güç'e bağlı uçaklardı belki” sözlerini gösterdi. Şırnak Savcısı köy muhtarı Seyrek’e “Çekiç Güç uçakları mıydı” iddiasını sordu. 2007’de Diyarbakır’da bir savcı yeni bir soruşturma açtı. Jandarma bu kez işi kökünden halletmek için 26 Mart günü PKK'lıların köye geldiğini söyleyen tanıklar buldu. Bir köy korucusu PKK'lıların ağır silahlarla köyü bombaladığını bile söyledi. Ama bu kez karşılarında daha kararlı bir savcı vardı. Jandarma’dan bombalamayla ilgili delillerin toplanmasını istedi. “Üzerinden çok zaman geçti, hiçbir delil kalmadı” cevabını aldı. Savcı bizzat köylere gitmek istedi. Jandarma "Çatışmalar sürüyor, güvenliğinizi sağlayamayız” dedi. Askerî hava üslerine yeniden yazılar yazdı. Yine hiçbir uçuş kaydı yok cevabı aldı...
Her şeyi değiştiren 2012’de avukat Tahir Elçi’nin Sivil Havacılık Kurumu’ndan aldığı cevap oldu.. Kurum, 26 Mart 1994 günü Şırnak’ta köylere yakın Türk Hava Kuvvetlerine bağlı iki uçuş misyonunu bildirdi. Panzer 60 adlı uçuşu yapan iki F-4 uçağı ikişer MK83 tipi bombayla bölgede o saatlerde uçmuştu. Kaplan 05 kodlu uçuşu yapan iki F-16 jeti de MK82 bombalarıyla o saatlerde köylerin üzerindeydi. Kayıtlara iki misyonun da başarıyla tamamlandığı notu düşülmüştü.
İşte bu belge 2006 yılında AİHM’e giden davanın seyrini değiştirdi. Ve Türkiye 2000 yılından Rusya’nın Çeçen köyleri bombalaması davasında verilen rekor tazminatı katlayıp 2 milyon 305 bin Euro’yla AİHM tarihinin en rekor tazminat cezasını aldı.
Bu arada Türkiye değişmişti. Türkiye tarafını temsil eden Adalet Bakanlığı’nın basın danışmanı Twitter’da kararı “Güvenlik merkezli politikaların sonucu” olarak yorumladı. Kararın açıklamasından kısa bir süre sonra Strasburg’a giden Adalet Bakanı ise yargı paketinden çıkardıkları yasayı hatırlatıp AİHM’den dönen eksik soruşturmaların yeniden açılabileceğini, bu dosyanın da yeniden açılacağını söyledi.
Top şimdi bu davanın ısrarla takipçisi olmuş Diyarbakır’daki savcılarda. Bu büyük katliamın hesabı ucu nereye uzanıyorsa uzansın verilmeli. Ve bu artık son rekor olmalı. Unutmayın, eğer Türkiye çözemezse AİHM’e gidecek Uludere soruşturmasının muhtemel rekor tazminat cezasının açıklanacağı karar artık Türkçe de yayınlanacak…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Son konuşan Korgeneral!
27.08.2025 - Mete Tunçay mı yanılmıştı?
23.08.2025 - Şam-SDG uzlaşmasının alternatifi var mı?
20.08.2025 - Fidan’a TikTokçu diyerek dış politika açığı kapanır mı?
18.08.2025 - Diyanet, devleti hedef alan faiz hutbesi irad edebilir mi?
16.08.2025 - Rojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar…
13.08.2025 - Üzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor
11.08.2025 - Mehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor?
9.08.2025 - Hayır, bu Türklük Sözleşmesi değil!
4.08.2025 - Netanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü?
2.08.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Îsmîl Girikî
Sayin Gülerce bir konuyu bilerek carpitiyorsum. Su; "Öcalani devletin basina getirmek" deyimi inaniyorum sizde buna gülüyorsun.Cönkü PKKyi kuran idare yani devletiniz, siz cok iyi biliyorsun, taniyorsunda. Devletin kurdugu partinin, Partiya Karerên Kemalistan(PKK)nin basindaki A.Öcalan Kürd devletine karsi oldugu binlerce defa deklere etmisti.Siz Hukumete ve büyük bir kurulusa yakin biri olarkda bunu cok iyi biliyorsun. Evet bir karakola 3 defa üst üste saldirmak Ancak Ergenkon destegi olmadan.