Yıldıray OĞUR
“Işıklı oda rejimi tatbik edilirken kalp hastası olan ve bana vurmayın diye yalvarıp inleyen rahmetli polis müdürüm Faruk Oktay'ın nerede, nasıl ve ne şekilde öldüğünü niye yazmıyorsunuz? Beni defalarca dövdüğünüzü, emniyet kadrosu adı altında adaya gelen ekibe dövdürdüğünüzü, sizin yardımcılarınız Akay ve Teoman'ın yardımları ile ayaklarımı tüfenge bağlayarak tüfeng falakası attığınızı, tırnaklarımı söktüğünüzü, arzu ettiğiniz ifadeleri vermediğim ve imza etmediğim için beni gece yarısı halata bağlayarak Yassıada'da baş aşağı denize sallandırdığınızı niye itiraf etmiyorsunuz?”
Yassıada’da yargılanan Adnan Menderes’in koruması Bumin Yamanoğlu’nun seslendiği kişi Allahsız Gardiyan lakaplı ada komutanı Yarbay Tarık Güryay. Faruk Oktay ise adada işkenceler sonucunda öldürülen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü.
Allahsız Gardiyan lakabı takılan Güryay’ı idamdan önce Menderes ailesinin çektirdiği son fotoğrafın ortasına çektiği sandalyedeki pozundan tanırsınız. Yassıada Mahkemeleri ile ilgili görüntülerde salonun ortasındaki masasından ifadelere müdahale eden sevimsiz ses de onun ki. O görüntülerde Güryay’ın yanında ayakta bekleyen iki emir subayından sağındakinin adı Akay Şakman. En son 28 Şubat döneminin hiç durmadan irtica raporları yazan MGK Genel Sekreter Yardımcısıydı. Solundaki emir subayının adı ise Teoman Koman.
Dün vefat etti.
Ölümüyle ilgili ajansların geçtiği fotoğraflarda yüzündeki o ifade 28 Şubat soruşturmasında yargılanırken bile değişmemiş. 60 yıl önce Yassıada’da bitkin düşmüş, pijamalı Menderes’in başına dikilmişken çekilmiş fotoğraftaki o genç subayın yüzündekinin aynısı.
Öfke, kibir ve aşağılamanın karıştığı o bakış devletin siyasete, halkına bakışı aslında.
Jandarma Genel Komutanı ilen ifade vermesi için çağrıldığı Meclis Susurluk Komisyonu’na verdiği cevaba sinmişti o bakış:
“Olayların gelişiminden anlaşılacağı üzere, maksatlı olarak veya şuurlu olmayan biçimde komisyon ve davet ettiği kişiler arasındaki münasebetin Yüce Meclis'le TSK arasında bir kudret gösterisine dönüştürülerek saptırılmak istendiği hissedilmektedir"
1960’da idam edildiğinde vücudunda sigara yanıkları bulunan Menderes’e tokat atan o adam 1996’da Jandarma Genel Komutanı oldu ve askeri karargahlardaki cami ve mescitlere personelin girişini yasaklattı.
1992 yılının temmuzunda MİT Müsteşarı iken davet edip “Toplumda sansasyon oluşturacak şahıslara yönelik suikastlar olabilir. İçinizden biri hedef seçilebilir. Ama biz önlersek, böyle bir eylem olmaz’” dediği gazetecilerden biri Uğur Mumcu’ydu Altı ay sonra öldürüldü.
Başka bir yemekte "Bahriye Hanım'ı teşkilâta çağırıp kitap paketlerini nasıl açması gerektiği konusunda kendisini eğitmiştik halbuki" dediği Bahriye Hanım, Bahriye Üçok’tu ve o konuşmadan kısa bir süre önce bir bombalı paketi açarken hayatını kaybetmişti. (Sözleri Taha Kıvanç bizzat duymuştu, uzun süre cinayetle ilgili yazdı: Paketi kargoya teslim eden kişi (Bir rivayete göre MİT görevlisi) bir trafik kazasında ölmüştü. Paketi teslim alan kargocu kız ise PKK’lı oldu, en son DTP yönetimine girmişti)
2002’de Susurluk’tan ceza alan Korkut Eken’e kahraman derken de, Meclis sorunca “JİTEM diye bir şey yoktur” diye cevap verirken de, emekli olduktan sonra bankasında yönetim kurulu üyesi olduğu Cavit Çağlar’ın kanalı NTV’de (Dün Fuat Kozluklu Koman’ın NTV’de odası olduğunu da yazdı.) altı gazeteciye “Yeşil denen şahsı bölgede görev yapmış herkes tanır” derken de hepimize yukarıdan bakıyordu, hesap sorulamazdı, o yüzden fazla özgüvenliydi.
Birgün mahkum oldu, hapse girdi, tahliye edildi. 28 Şubat’ta yargılanırken bile “80 yaşında vatan haini oldum. Bilseydim 50 euro verip, poşuyu takar, PKK’ya katılırdım. Dağa çıkardım, gelip barış elçisi olurdum” diyerek başı dik tutmaya devam etti.
60 yıl önce Yassıada’da çekilmiş o fotoğrafta Menderes’e tepeden bakan o kibirli yüz. Askeri vesayet dediğimiz şey işte o yukardan bakıştı, bu aralar tekrar dövülmeye başlanan “milli irade” de o kibrin karşısındaki tek şahsi onurumuz.
Siz bu 60 yıllık hikayenin hangi tarafında kaldınız. O fotoğraf karesinde kimin yanında durdunuz? Ve hâlâ durmaktasınız?
İşte bütün mesele hâlâ o….
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025