Yıldıray OĞUR
Türkiye, son bir yıldır neredeyse cepheden cepheye koşuyor. Her iki ayda bir ülkemizin kaderini belirleyecek, tarihi bir dış mesele bütün gündemi esir alıyor. Sonra bir anda o bitiyor, başka bir cepheye geçiliyor.
Bundan sadece bir yıl önce Türkiye’nin tek gündem maddesinin Suriye olduğunu kaç kişi hatırlıyor?
Suriye’de bir varlık yokluk savaşı, beka mücadelesi veriliyordu.
Sykes-Picot’lar, Misak-i Milliler raflardan indirilmiş, her adım, her karar, her anlaşmanın başına tarihi sıfatı konuyor, camilerde Fetih sureleri okunarak başlanan operasyonlar zaferle bitiyor, sonra bir zafer de masalarda kazanılıyordu.
En son 36 askerin şehit edildiği bir hava saldırısı ve yi e tarihi zafer denen Türkiye-Rusya arasındaki Soçi Anlaşması’yla Suriye bir anda hayatımızdan çıkıverdi.
Uzun süredir uzmanları dışında kimse Suriye’den bahsetmiyor. Gazetelerin birinci sayfalarında ya da televizyon ekranlarında Suriye’yle ilgili duyduğumuz son büyük haber bir YPG heyetinin Moskova’da Rusya Dışişleri bakanı Lavrov tarafından ağırlanması oldu, tabii buna Dışişleri Bakanlığı sözcüsü düzeyinde verilen cılız tepki...
Çünkü Suriye çoktan bırakılıp Libya’ya geçilmişti.
Bu kez raflardan Trablusgarp Savaşı hatıraları indirildi. Osmanlı’nın 100 yıl sonra Libya’ya dönüşü üzerine epey büyük laflar edildi. Gerçekten Türkiye Libya’da Hafter’i durdurdu. Üzerinde konuşulması tehlikeli operasyonlar yapıldı. Ama sonra bir barış ve müzakere süreci başladığı anda Libya ile ilgili haberler de kesiliverdi. Arada Libya ile Türkiye arasındaki deniz anlaşmasının mimarı olan amiral de önce pasif göreve çekildi, sonra istifa etti. En son Türkiye’nin desteklediği Sarrac’ın istifa kararı aldığını duyduk, Libya’da neden sokak gösterileri oldu, neden Sarrac istifaya karar verdi pek anlaşılamadı.
Çünkü çoktan yeni bir cepheye geçilmişti.
Bu kez Türkiye Akdeniz’e geri döndü. Mavi Vatan. Navtex derken bir anda kendimizi Yunanistan’la geleneksel deniz mili krizinin ortasında bulduk. Arada Fransa ile karşı karşıya geldik. Macron’un ezik çıktığı fotoğraflar bakanlarımızca paylaşıldı, üst düzey görevliler Macron’a çakma Napolyon demek için birbirleriyle yarıştı. Hatta son yüzyılda Fransa’nın askeri hiçbir zaferi olmadığı, zaten Napolyon’un da Fransız olmadığı dahi söylendi. Bütün yaz Akdeniz’de varlık ve yokluk mücadelemizle geçti. Yunanistan’la gemi tokuşturma, Fransa ile laf dalaşı derken bir baktık Oruç Reis gemisi Antalya’ya, çakma Napolyon “Sayın Macron”a, “hadsiz Yunan”, “Sayın Miçotakis”e geri dönmüş.
Her şey o kadar hızlı oldu ki, TRT’nin Barbaros dizisi bile krize yetişemedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırlattığı Mavi Vatan marşı bile iddialı sözleriyle ortada kaldı:
“Küfür tek millet olup kurmuştu ittifakı
Yaradan’a sığınmıştı İslam’ın orduları
Denizlerin aslanı, çekmişti zülfikârı,
Akdeniz’de hedefti zilletin ittifakı.”
Ecdadımın kanından akar damarlarımda
Can verir can alırız mavi vatan uğruna”
Çünkü marş dolaşıma girdiği sırada Türkiye çoktan o zillet ittifakıyla masaya oturmuştu.
Hatta marştan bir gün sonra Cumhurbaşkanı “Akdeniz tüm ülkeleri ve halklarıyla bizi birleştiren bir çatı. Gelin, yeni husumetlerle Akdeniz’in ak sularını kirletmeyelim. Gelin, hep beraber Akdeniz’i tekrar bir barış havzasına çevirelim” çağrısı bile yaptı.
Barış, işbirliği mesajları, diplomasi trafiği başlayınca zaten Akdeniz’in de eski heyecanı kalmadı. Gündemden hızla düşmeye başladı.
Son bir haftadır bütün milli ve tarihi heyecanlar Azerbaycan cephesine kaydırıldı
Tabii ki Türkiye bile isteye cepheden cepheye koşmuyor, bu meselelerin hepsinde her konuda haksız da değil.
Ama ölüm kalım mücadelesi, bekamız söz konusu denilen, tarihten büyük büyük referanslar verilip, her adımın önüne tarihi sıfatı konan olaylar bir anda sönümleniyor, cepheler yerini diplomasi masalarına bırakıyor, sonra bir bakılıyor, o tarihi, hayati ölüm kalım meselesi gündemimizden çıkıvermiş.
Kısa bir moladan sonra bu kez başka bir cephede aynı tarihi milli heyecanlar yaşanmaya devam ediyor.
Bu cepheden cepheye, seferberlikten seferberliğe koşturulmak Türkiye’nin ruh sağlığına iyi gelmiyor.
Özellikle bazı bünyeler bu hızlı ruh hali değişimini kaldıramıyor. Kendini seferberlik havasına fazla kaptıranlar da tabiri caizse “pisleşmeye” başlıyor
Bu siyasi “pisleşmenin” bizde uzun bir tarihi ve epey acı sonuçları var.
Balkan Savaşı öyle bir zamandı. Yüzlerce yıl yönetimimiz altında yaşamış milletlerden ağır bir yenilgi almak, imparatorluğun başkentlerinden Edirne’yi bile kaybetmek ağır bir travmaya neden olmuştu.
Katliamlardan kurtulan Müslümanlar ayaklarındaki terliklerle Anadolu'ya doğru göç ederken, bu ağır yenilgiyle travmatize olan İttihatçı yazar Aka Gündüz, 21 Eylül 1912'de Tanin'de o yemini yayınlamıştı:
"Bastığım toprakların her tutamından kan fışkıracak.. Taş üstünde taş bırakırsam, arkada kalan ocağım sönsün.. Gülistanları süngümle kabristan edeceğim.. Tarihe dümdüz bir harabe bırakacağım ki, üstüne, on asır bir medeniyet kuramasın.. Dal üstünde yaprak, burç üstünde bayrak bırakırsam, iman tahtamın ortasına kara damga vurulsun.. Nefesimden yangın, silahımdan ölüm, adımımdan uçurum saçacağım.. Her beyaz renge bir pençe barut lekesi, her barut lekesine bir avuç kan bulayacağım.. Merhameti yatağanımın ağzına.. mefkûreyi tüfeğimin kapsülüne.. medeniyeti atımın arka nalına asacağım.. Dağların kovukları, ormanların gölgeleri, harabelerin buruşuk çehreleri ebediyete 'buralardan geçen Türk hikâyesini' söyleyecek."
Yakın zamanlarda da çok sayıda benzer travmatik zamanlar oldu. Çok gerilere gitmeyelim, mesela 2007 onlardan biriydi.
İçeride hükümet bir taraftan laiklerin Cumhurbaşkanlığı seçimi için kopardığı krizle mücadele ederken bir taraftan da artan PKK’nın saldırılarına karşı Kuzey Irak’a operasyon yapılıp Barzani’ye bir ders verilmesini savunan Genelkurmay ve askerin gözüne bakan medyaya karşı direniyordu.
O günlerde Hürriyet’in genel yayın yönetmeni “F-16’lar Erbil’de alçak uçuş yapsa üç beş bin evin camı kırılsa ne olur” diye bir yazı yazmış, şimdi Cumhurbaşkanı başdanışmanları arasında olan bir Radikal yazarı da “Barzani’nin kıskıvrak yakalanıp Türkiye getirilmesini” önermişti.
Bu Radikal’deki son yazısı oldu. Hürriyet genel yayın yönetmeni de o günlerde bu yazıları yüzünden yerden yere vurulmuştu.
En çok da AK Parti iktidarını destekleyen Yeni Şafak gazetesinde.
Rahmetli Kürşat Bumin ve Alper Görmüş’ün birlikte hazırladıkları Medyakronik sayfasında medyadaki bu gözü dönmüş militarizm sık sık eleştirilirdi.
Kim derdi ki yıllar sonra yine milli heyecanların yükseldiği bir zamanda aynı Yeni Şafak’ın genel yayın yönetmeni “Erivan’ın tam merkezine füze düşmeli” diye yazsın ve ancak cılız bir kaç tepkiyle karşılansın.
Bir kaç hafta önce de Akdeniz krizi sırasında BAE’nin uçaklarının hedef alınması gerektiğini yazmıştı. Askeri uçaklarının değil, sadece uçaklarının...
25 yıl ülkenin başkentini yönetmiş eski Ankara Belediye Başkanı ise CHP’nin İstanbul il başkanına içinde bolca kan, ırkçılık, lümpenlik olan bir mesajı da herhalde bu milli çoşku içinde ayıplanmayacağını, takdir göreceğini düşünerek yazdı.
Nezaketi, diplomasiyi, teenniyle hareket etmeyi, en son söylenecek lafı ilk başta söylememeyi eziklik, teletabilik olarak görmek moda olunca, birileri de buradan kendine rol çıkarıp Erivan’ın ortasında füze gönderebiliyor, içindeki ırkçıyı salıveriyor, arabalarla Ermeni Patrikhanesi’nin önünden konvoylarla geçebiliyor, haber spikeri de buradan kendine vazife çıkarıp belaltı vurursa bunun vatanseverlik hesabına yazılacağını düşünüyor.
Zaten insandaki ahlak da güzel havalarda, bol güneşte ortaya çıkmıyor. İyi havalarda, rahat zamanlardaki ahlakın, adaletin, marifetin kimseye bir faydası yok.
Öyle zamanlarda herkeste ortalama bir ahlak var.
Hikmet, marifet, irfan, adalet kelimelerini cümle içinde sık sık kullanarak da onlardan çeşitli kombinasyonlar yaparak da kimse hikmetli, adil, maruf olmuyor.
Gerçek ahlak, erdem, adalet, nezaket zor zamanlarda, havalar bozmuşken, akıl yerini duygulara terk etmişken, kitleler narsist heyecanlara kapılmışken yeşeriyor.
Çünkü ahlak sadece bir bilgi değil, aynı zamanda bir eylem.
Ahlak üzerine okumak, düşünmek ve konuşmak kimseyi ahlaklı yapmaya yetmiyor ancak günü gelince o sınavdan geçmen gerekiyor.
Yine bir sınav dönemindeyiz...
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBeslenmenin farklı yollarından kaçış yok 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBüyük Buhran… 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEİslâmcıların iki yüzü, Türkçülerin devleti ve Kürt sorununun çözümü 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025