Ahmet TAŞGETİREN
Libya’ya asker gönderilmesi, “Libya’da ne işimiz var?” ile “Mustafa Kemal oraya niye gittiyse şimdi de o sebeple gidiliyor” söylemleri arasında tartışılıyor.
Nerden bakmalı?
Ben taa “Komşularla sıfır sorun” yaklaşımından yola çıkıp, 18 yıl içindeki evrilmelere bakarak analiz edilirse doğru değerlendirmelere gidilir diye düşünüyorum.
Ak Parti iktidarının “Proaktif dış politikası”nın ilkesi idi sıfır sorun. Buna eklenen bir şey daha vardı: “Gönül coğrafyası ile iletişim.” Buna göre yakın çevre ile sorunlar sıfırlanacak, gönül coğrafyasına ulaşılarak da Türkiye’ye küresel çapta bir ilişki alanı oluşturulacaktı.
“İslam coğrafyası” Ak Parti kadrolarının kültür dokusunda vardı. Gönül coğrafyası bunu ifade ediyordu. Aslında böyle bir hinterland duyarlılığı, Cumhuriyet dönemi tüm kadrolarının hafızasında saklı idi. Herkes bu alanla ilişki kurulmasını anlamlı buluyor ama, reel durumda bunun gerçekleşme imkanının da çok zorlu emeklere muhtaç olduğunu düşünüyordu. Benim “İslam eksenli” diye nitelediğim siyasi çizgide bu duyarlılık ve ondan kaynaklanan umut daha diri idi. Ak Parti yola çıkarken dış politikasını hem kaygı hem umut üzerine inşa etti. Bunun aracı olarak da “Yumuşak güç- Soft power” pozisyonu tercih edilecekti. Uygulaması epeyce emek gerektiriyordu. Türkiye’nin dış politika hamleleri karşısında duyargaları harekete geçecek bir hayli odak vardı. “Türkiye eksenli” bir etkinlik artışının ilk karşılaşacağı itham “Yeni Osmanlılık” yönelişi idi. Bu suçlama ile karşılaşmamaya önceleri dikkat edildi ama zaman içinde de o söz disiplini ihlal edildi. Dışarda bir duyarlılık oluştu.
Bu süreçte “Arap Baharı” devreye girdi. Ak Parti kadroları, özellikle de Abdullah Gül, İslam ülkelerinde bir demokrasi ve hukuk devleti sorunu bulunduğunu, bir yenileşmeye ihtiyaç olduğunu, ancak bunu her ülkenin kendisinin gerçekleştirmesi gerektiğini söylüyordu. Ancak Arap Baharı heyecanı, Türkiye’de diktatörlerin devrilmesi ve bu sebeple halk hareketlerine sahip çıkılması biçiminde yankı buldu. İlginç olan, halk hareketlerinin İhvan-ı Müslimin tarafından yönlendirilmesi, ona sahip çıkışın da “İslamcılık” ortak paydası sebebiyle olduğu algısına yol açtı. Burada Türkiye’nin tavrı Amerika tarafından not edildi bir, Suud ve Körfez krallıkları gibi tahtlarını tehlikede gören Arap ülkeleri tarafından not edildi, iki. Türkiye adına Başbakan Erdoğan Mısır’da “Laiklikten vazgeçmeyin” dese de, baştan beri Arap Baharını destekler görünen Amerika, Suriye’de “Ben oynamıyorum” diyerek Türkiye’yi yalnız bıraktı. Suriye iç savaşın içine sürüklendi. Mısır’da darbe yapıldı ve Türkiye’nin sahiplendiği Mursi Amerikan desteği ile devrildi. O zamandan bu yana “Gönül coğrafyası”nın en azından bir bölgesinde keskin kopuşlar yaşandı. Yola çıkarkenki format bozuldu. Türkiye, daha çok konuşuluyordu ama, soft power olarak gönül coğrafyasının ortak duyguları içinde değil, bu coğrafyada kimi operasyonları yönlendiren bir güç olarak…
Yalnızlık bu süreçte konuşulmaya başlandı. “Değerli yalnızlık” dense de, bu gerçekten tercih edilir bir şey miydi tartışılabilir. “Komşularla sıfır sorun”un oluşma mantığından da uzaklaşılmıştı, onunla elde edilecek sonuçlardan da…
Suriye’de savaşın içindeydik. Mısır’la ilişkilerimiz kesilmişti. Suudi Arabistan ve körfez ülkeleri ile farklı saflardaydık.
Bir soru: Suriye’de nasıl olmalıydık? Emevi Camiinde namaz kılmak için çıktığımız yolda, Putin’in o camiden verdiği görüntüleri seyretmeye mi varacaktık?
Sorular: Mısır’da olmalı mıyız, nasıl olmalıyız? Suudi Arabistan’da olmalı mıyız, nasıl olmalıyız? “Gönül coğrafyası”na ne oldu? Libya’da nasıl varız? İç savaşın tarafı olarak. Bu en istediğimiz durum muydu?
“Sıfır sorun”un arkasında bir değerlendirme vardır. Benim okumama göre o, önce bir güç muhasebesini içerir, ardından coğrafyanın zorluklarını, gönül coğrafyası içinde yer alan tek tek her ülkenin bağlantılarını, o ülke ile din, mezhep, ırk hassasiyetleri bakımından iletişim imkanını, ardından farklı zeminlerde, Müslüman dünyanın mazlumiyetten kurtulma duygusunun ya da Osmanlılık heyecanının kültür hafızaları karşısındaki hassasiyetini, “Sessiz ve derinden” giderek zaaf alanlarının tamirini…
Şimdilerde “sahada olma” motivasyonu ile askeri güç kullanımı noktasına geldik. “Hard power” algısına yol açmaktan endişe etmiyoruz.
Soru: “Libya’da olmak – olmamak” meselesinden önce geldiğimiz noktanın bir ileri safhasında nerede olmayı düşünüyoruz, sorusunu sormak daha sağlıklı bir yürüyüş için gerekli değil mi? Ya akışı kendimiz planlamıyor, dışımızdan bir kurgunun içinde akıyorsak…
Ne de olsa, Osmanlı’nın yıkılış günlerinden beri “Arş ileri, marş ileri, dönmez geri Türk’ün askeri” marşlarını heyecanla okumayı sürdürüyoruz. Severiz yiğitliği.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025