Akdoğan Özkan
En son söyleyeceğimi baştan dile getireyim, ben ABD’nin 2O Ocak’ta yemin ederek ABD’nin yeni Başkanı olarak göreve başlayacak olan Donald Trump’ın görev süresi boyunca en öncelikli dış meselesinin İran ve Rusya’dan ziyade BRICS olacağını, başkanın tüm gayretiyle bu yapıyı çatırdatmaya, çatlaklar yaratmaya odaklanacak bir dış politika izleyeceğini düşünüyorum.
Gerçi neticede İran ve Rusya da BRICS üyesi ülkeler ama sanıyorum Trump’ın stratejik öncelik taşıyan meselesi, hatları özellikle Joe Biden döneminde daha konturlu bir şekilde belirginleşmiş çok kutuplu dünyanın sacayaklarını zayıflatmak olacaktır. Bugün artık BRICS küresel gayri-safi hasılanın (GDP) yüzde 35’ini oluşturuyor. Buna karşılık ABD, Almanya, Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya ve Japonya’dan oluşan G7’nin küresel GDP içindeki payı yüzde 30. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika tarafından kurulan ama bugün sınırları 9 ülkeyi kapsayacak şekilde genişlemiş olan BRICS üyesi ülkeler dünya nüfusunun yüzde 45’ini teşkil ederken, bu rakam G7 için yüzde 10 ile sınırlı hale geldi.
Artık kendisinden BRICS+ olarak bahsettiren yapının içinde Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bile var. Dahası, aralarında Venezüella ve Türkiye’nin de olduğu 40 civarında ülke de üyesi olmak için BRICS+’a başvurmuş durumda. BRICS, öyle bir zamanların COMECON’u gibi ideolojik temellerle kurulmuş politik bir örgüt değil aslında. Bu köşede kaleme aldığım, “Yaptırımlar, usanç ve BRICS” başlığıyla kaleme aldığım bir yazımda da dile getirdiğim üzere, bu cephenin bu şekilde genişlemesinin ardında, en çok da ABD’nin ekonomik bir savaş biçimi olarak devreye soktuğu yaptırımlar üzerinden dünyaya biçim verme ve “tedip” çabası ile artık Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika’nın dahi isyan etmesine yol açacak şekilde, küresel temsilde yaşanan adaletsizliğin zirve yapmış olması yatıyor.
Trump, belirmekte olan çok kutuplu dünya düzenini ortadan kaldırmak üzere BRICS’i dağıtmaya, kimi ülkeleri bu gruptan düşürmeye, en kötüsü üye ülkeler arası bağları zayıflatmaya yönelik bir gayret içinde olacaktır. En azından, Trump’ın bunu Biden yönetiminden çok daha büyük bir istek ve kararlılıkla yapmak isteyeceğini düşünüyorum.
Trump’ın görevi devralmadan önce kabinesinde yer alacak kişilere yönelik yaptığı tercihler de bu tip bir değişimin sinyallerini ele veriyor. Dışişleri Bakanlığı için işaret ettiği Senatör Marco Rubio, bu yöndeki işaretlerin en güçlüsü belki de.
ABD Senatosu’nun Dış İlişkiler Komitesi’nin uzun süredir üyesi de olan Rubio, BRICS üyesi olma başvurusunda bulunmuş Venezüella’da Maduro'ya karşı Juan Guiado’yu başkan olarak atamak üzere yapılan Washington merkezli başarısız darbede aktif olarak yer almış, bu ülkeye yönelik yaptırımları ve yasadışı rejim değişikliği operasyonlarını darbe girişimi sonrasında da desteklemeyi sürdürmüş bir isim.
Aslına bakılırsa, Donald Trump’ın sınır denetimini tam sıkılaştırmayı, hatta duvar inşa etmeyi de içeren “Önce Amerika” temalı göçmen karşıtı düşüncelerinin aksine, Rubio Venezüella ekonomisini zayıflatmaya da katkıda bulunacak şekilde bu ülke vatandaşlarını kuzeye, ABD’ye göçe teşvik eden bir politikanın savunucusu oldu. Rubio, çoğunluğu Venezüellalı olan ve sayıları 1 milyonu bulan yasadışı göçmen için ABD’de “Geçici Koruyucu Statü” (TPS) öneren göçmen yanlısı siyasetin de mimarlarından.
Gerçi Donald Trump’ın Dış İşleri Bakanlığı görevi için onu düşünüyor olması, kendi siyasetinde bir ayar anlamına geldiği gibi, bunda bir zamanlar tam göçmen yanlısı, geleneksel Cumhuriyetçi olarak bilinen Rubio’nun düşüncelerinin zamanla biraz daha sağa, Trump’ınkine yaklaşmasının da payı var. Zira Rubio, giderek Ulusal Cumhuriyetçi Senato Komitesi’nin Başkanı Senatör Rick Scott ve Vali Ron DeSantis gibi muhafazakâr sağ kökenli meslektaşlarının bölücü, hatta açıkça yabancı düşmanı siyasi içerik ve eylemlerini yansıtan göçmenlik karşıtı dil ve politikaları benimser hale geldi.
Kısacası, Venezüella’da rejim değişikliği için elinden gelen gayreti (!) göstermiş olan Rubio’nun Trump tarafından Dış İşleri Bakanlığı göreviyle ödüllendiriliyor olmasının yeni dönemin Latin Amerika diş siyasetine dair önemli ipuçları verdiğini düşünüyorum.
Trump’ın bir hedefi de BRICS üyesi “Hindistan’ı kazanmak” olacaktır. Gerçi, Biden döneminde de bu yönde gayretler yok değildi. Hint-Pasifik Bölgesi’ni Orta Doğu ve Avrupa'ya bağlayacak çok uluslu bir demiryolu ve denizcilik projesi olarak lanse edilen Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) bu yöndeki çabaların en önemlilerinden biriydi. Ancak Çin'in küresel altyapıya yönelik Kuşak ve Yol projesine Batı’nın cevabı gibi düşünülen bu alternatifin maliyeti ve uygulanabilirlik sıkıntıları birçokları gibi Hindistan’ı da düşündürüyordu. Ayrıca, Hindistan Başbakanı Modi, jeopolitik kaygılardan ziyade Hindistan’ın çıkarlarını temel alan, uluslararası dengeleri gözeten bir dış politika sürdürmede kararlı görünüyordu. Bir diğer deyişle, IMEC projesi BRICS üyesi “Hindistan’ı kazanmak” için yeterli olmadı.
Hindistan’ın Çin ile arasında bir sınır anlaşmazlığı olması da yeni dönemde Rubio’nun ellerini ovuşturacağı bir konu olacaktır.
Dolayısıyla, küresel güç dinamiklerini yeniden şekillendirmek üzere kilit jeopolitik oyunculara yeni bir yaklaşım sergileyeceği düşünülen Trump kabinesinin bir hedefi de hepsi BRICS üyesi olan Çin, Rusya ve Hindistan arasındaki ilişkileri zayıflatmak, hatta bu ülkeleri birbirine düşürme gayretlerini yoğunlaştırmak olacaktır.
Rus Siyaset bilimci Doç. Dr. Boriz Mezhuyev’in, Merkezi Moskova’da olan Toplumsal Araştırmalar Uzmanlık Enstitüsü’nce geçenlerde düzenlenmiş bir konferansta söyledikleri, sonuna geldiğimiz Biden dönemiyle II. Trump dönemi arasında yaşanacak farkı en iyi öngören ifadelerden biri oldu, kanımca. Mezhuyev, Biden’ın, “Batı İttifakı’nı güçlendirmeye odaklanma” gibi bir hata yaparak dolaylı olarak BRICS'i güçlendirdiğini söyledi: “Artık gündemde böyle bir görev olmayacak. Yaklaşan zorluk çok daha ciddi olacak.”
Yani Mezhuyev’e göre, Trump, Batı İttifakı’nı güçlendirmeye odaklanmak yerine, “hasım” olarak gördüğü ittifakı çatlatmaya çalışacak. Ona göre, savaşın ana cephesini Ukrayna değil, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya oluşturacak. Rus siyaset bilimciye göre, Trump, büyük ihtimalle Brezilya ve Venezuela başkanlarını değiştirmek, Çin'i Latin Amerika'dan kovmak ve Hindistan, Rusya ve Çin'i birbirine düşürmek gibi girişimler içinde olacak.
Kanımca, Trump’ın, Ulusal İstihbarat Direktörlüğüne eski Kongre üyesi Tulsi Gabbard'ı aday göstermesi de ABD’nin yeni dış politikasına ülke içinde geniş bir destek arayacağı konusunda önemli sinyal. Her ne kadar Gabbard, savaş karşıtı aktivistleri kendi saflarına katmak, hatta onları Amerikan imparatorluğunun Cumhuriyetçi kanadına “yazdırmak” için savaş karşıtı olduğunu ilan etmiş biri de olsa, daha önce ABD Ordusu Sivil İşler ve Psikolojik Operasyonlar (psikolojik operasyonlar) Komutanlığı'nda görev yapmış bir psikolojik harekât subayı olduğunu unutmayalım. Savaş aleyhtarı hareketlere darbe vurmak, sabote etmek ve istenen safa çekmek için görev yapmış bir ABD istihbarat/psikolojik operasyon subayı olarak Afrika'nın boynuzunda 2021'de karanlık bir Amerikan askeri konuşlandırmasının parçası olduğunu da hatırlayalım. Dolayısıyla Gabbard’ın ABD istihbaratının yönetiminden sorumlu olarak Marco Rubio, Mike Waltz gibi savaş yanlısı neo-con isimlerle birlikte çalışacak olmasını hayretle karşılayanlar olsa da bu hiç de sürpriz değil.
Son olarak Trump’ın Guantanamo Körfezi, Irak ve Afganistan'da ABD ordusu için görev yapmış bir savaş gazisi olan Pete Hegseth’i Savunma Bakanı olarak önermesi de dikkate değer. Şu an Fox News’da program sunucusu olarak görev yapan Hegseth gibi isimler Trump’ın siyasetine “milli destek” arayışının önemli bir göstergesi. Hegseth, ABD yasaları ile uluslararası savaş suçlarına karşı yasaların ABD’nin askeri başarılarını önlemeye meyilli bir yönü olduğunu dile getirerek avantajı elde bulundurmak için ABD’nin “savaş kurallarını/yasalarını yeniden yazması” gerektiğini de söylemiş bir isim.
2020'de Fox'ta yayınlanan bir programda, Hegseth, İran’ın Irak'taki ABD üslerine balistik füzeler atması karşısında, Trump’a, silah bulundurduğu tespit edilirse İran’ın ekonomik üslerinin yanı sıra kültürel miras alanlarına da saldırma çağrısı yapıyordu. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile özel bir röportaj da gerçekleştirmiş Hegseth, Gazze ve Lübnan’a yönelik haberlerinde İsrail devletinin savunucusu söylemleriyle de biliniyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
14.04.2025