İbrahim Kiras
Zengezur koridorunun açılmasının ne anlama geldiğini görmek için bugün Azerbaycan-Ermenistan ihtilafı gibi görünen konuda Rusya’nın tarih boyunca izlediği siyasetin mahiyeti ve Rus jeopolitik evreninde bu bölgenin jeostratejik anlamı kavranmak zorunda.
Çarlık Rusya’sı, Sovyet Rusya’sı ve Putin Rusya’sının ortak hedefleri, ortak politik enstrümanları, ortak tehdit algıları… çerçevesinden bıkıldığında gördüğümüz bir “tarihî süreklilik” tablosudur.
Transkafkasya bölgesinde 19. yüzyıl başlarından itibaren Ermeni nüfusun Türk ve Müslüman toplulukların Türkiye ile temasını kesecek şekilde iskan edilişinin ortaya çıkardığı haritaya daha önce de değinmiştik: Zengezur bölgesine yönelik yoğun Ermeni göçü de Moskova’nın ince hesaplamalarının sonucuydu. Böylece Çarlık devrinde Azerbaycan’la Nahçıvan arasında oluşturulan bu yapay nüfus koridoru Sovyet döneminde Ermenistan’a bağlanmak suretiyle aslında Azerbaycan’ın Türkiye bağlantısı ortadan kaldırılmıştı. Haritayı açıp Zengezur bölgesinin yerine dikkatle bakarsanız bunu görürsünüz.
Bu hususta unutulmaması gereken bir diğer ayrıntı da şu: Osmanlının son devrinde ve Cumhuriyetin kuruluş günlerinde bu ülkenin yöneticileri Kafkasya’nın ve hususen Azerbaycan’ın Rusların (veya Ermenilerin) eline geçmesinin ne anlama geleceğini biliyorlardı. Bu yüzden Enver Paşa Kafkas İslam Ordusu’nu kurup Nuri Paşa’yı Bakü’yü kurtarmaya gönderirken “macera” peşinde değildi. Kafkas İslam Ordusu olmasaydı bugün Azerbaycan diye bağımsız bir ülke de olmazdı belki.
Keza Millî Mücadele kadroları da Azerbaycan ana toprağından ayrılmış olan Nahcivan’ın Ermenistan tarafından yutulmasının ne manaya geleceğini idrak edecek donanıma sahiplerdi. Moskova Antlaşması’nda -Ankara hükümetinin diretmesiyle- Nahcivan’ın “özerkliğe sahip olması ve başka bir devlete terk edilmemesi şartıyla” Azerbaycan’ın himayesine bırakılması kararlaştırılmıştır. Bu madde sayesinde Erivan’ın Nahcıvan’ı ilhak girişimleri sonuçsuz kalacaktır.
***
Buradan bakıldığında gerek Karabağ’daki işgalin sona erdirilmesinin ardından Zengezur probleminin de çözüme ulaştırılması çok büyük bir jeopolitik kırılım anlamına geliyor.
Azerbaycan otuz yıldır işgal altında bulunan topraklarını en sonunda -Türkiye’nin de dolaylı desteğiyle- askeri güç kullanarak kurtardı. Ama üç yıl önce kazanılan bu zafer sorunları tamamen çözmeye yetmedi. Çünkü savaşın ardından imzalanan ateşkes anlaşması bölgesel statüyü muhafaza etme eğilimindeki güçlerin etkisiyle şekillenmişti. O günlerde bu konu hakkında “Bölgede asıl mücadele bundan sonra başlayacak dersek abartmış olmayız. Zira bölgenin gerçek anlamda barışa kavuşması için çözülmesi gereken asıl mesele Zengezur’un durumu” diye yazmıştım.
Zengezur meselesi hem Rusya ve Ermenistan için hem de Azerbaycan ve Türkiye için Karabağ’dan daha önemli. Aynı şekilde İran için de ABD ve AB için de Zengezur meselesi ve bu meselenin hangi şekilde çözüleceği büyük önem taşıyor.
Zira buradaki “jeostratejik bir kilit” yalnızca Türkiye ile Azerbaycan’ın irtibatını koparmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin Azerbaycan üzerinden Orta Asya’ya, Azerbaycan’ın ise Türkiye üzerinden Batı dünyasına erişimine engel oluyor. Öbür yandan, Ermenistan’a da İran topraklarına çıkış kanalı sağlıyor. Şimdi burada bir koridorun açılacak olması bölgedeki bütün aktörleri etkileyecek. Kimi kazançlı çıkacak kimi kaybetmiş olacak. Sonuç itibarıyla belki de en önemli kazanan Erivan olacak. Çünkü Ermenistan koridor anlaşması sonucunda Rus boyunduruğundan çıkıp dünyaya açılma fırsatına kavuşuyor.
Ermeni halkının refahı ve bağımsızlığı için Rus çıkarlarının aleti veya diasporanın hastalıklı takıntılarının oyuncağı olmaktan kurtulmak gerektiğinin farkında olduğu anlaşılan Paşinyan vaktiyle “Bizim komşularımız Azerbaycan ve Türkiye, ABD veya Fransa değil” şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Bu yaklaşım Ermenistan’ın olduğu kadar bütün komşularının da hayrınadır. Çünkü bölgede herkesin birbiriyle iyi ilişki içinde olmaya ihtiyacı var. Hiç kimsenin yanı başında çılgınca kaynayan bir kazana tahammülü olamaz.
***
Zengezur anlaşması sonucunda ABD’nin bölgeye yerleşeceği endişesini dile getirenler haksız sayılmazlar ama Türkiye’nin Azerbaycan’ın ve Ermenistan’ın milli çıkarlarını temin edecek başka bir formül bulunamadığı ortada.
2020’deki savaşın ardından imzalanan anlaşma Azerbaycan ile Nahcıvan’ı ayıran bölgede “Rusların kontrolünde bir kara koridoru” açılmasından söz ediyordu ama Ruslar bunu yapmaktan imtina etti, konuyu unutturmayı tercih etti. Aynı şekilde koridor projesinden olumsuz yönde etkilenecek Tahran’a da Türkiye “O zaman İran topraklarından bir yol açın” teklifi götürmüştü, onlar da bu fırsatı değerlendiremedi. Bölge ülkeleri Moskova’nın blokajını aşıp sorunlarını kendi aralarında çözmeyi başaramadılar.
Bu arada, dünya siyasi tarihinin görüp görebileceği en büyük istismarcı Trump bu sinekten de yağ çıkardı. Kendi kendine jest yapıp koridora adını verdirdi, buranın işletmesini de 99 yıllığına “bir ABD şirketi” aldı. Ne var ki bu detay ne Azerbaycan için ne de Ermenistan için fazla bir önem taşıyor. Onlar için önemli olan kendi jeostratejik hedeflerine ulaşmak.
Bu tutumlarında haksız olduklarını söyleyebilir miyiz?
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
2.08.2025
29.07.2025
24.07.2025
19.07.2025
15.07.2025
4.07.2025
26.06.2025