Mehmet TIRAŞ

“İki Kadın İki Aşk”ın hikâyesi İstanbul’da Göztepe ve Adalarda geçiyor.
Yazar eserini Macide ve Cemil arasında geçen aşk üzerine kurguluyor…
Yarattığı baş karakterlerinden biri de Macide’nin kızı Perihan üzerinden romanın hikâyesini örüyor.
Macide varlıklı ve iyi eğitimli bir ailede ve köşkte dünyaya gelir.
Liseyi bitirdikten sonra Ailesi Macide’yi piyano eğitimi almak için Almanya’ya gönderir.
Macide Berlin konservatuvarının piyano bölümünü bitirdikten sonra Türkiye ye döner.
Macide çok yetenekli, iyi eğitimli olmanın yanında, sosyal ve çok güzel bakımlı bir kızdır. Çevresinde delikanlılar pervane olur.Macide’nin etrafından ayrılmayanlardan birisi de Nazım Hikmettir. Ama Macide Nazıma pek yüz vermez. Nazım komşularıdır aynı zamanda babaları da iyi bir dosttur.
Nazım Macide’ye olan aşkını mısralara döker:
”Ağlasa ’da gizliyor gözlerinin yaşını/Eğemedim bu kadının başını/Kaç kere sürükledi gururumu ölüme/Fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme” diye.
Macide’nin de tanıdığı ailesinin çok beğendiği ve tavsiyesi üzerine edebiyat öğretmeni Rauf’la evlenmesini ister. Macide Rauf’a âşık olmasa da Rauf’u sever,ailenin çok isteği üzerine Rauf’la evlenir.
Dört yıllık Rauf’la evliliklerinden bir kız çocukları olur adını da Perihan korlar.
Perihan aileye ayrı bir mutluluk getirir.
Macide ile Rauf’un çok güzel giden bir evlilikleri vardır hiçbir sorun yaşamazlar.
Ta ki…
Rauf’un ortaokul ve liseden arkadaşı olan müteahhitlik yapan zengin Cemil ile tanışana kadar.
Cemil ile Görüşmeler ilerledikçe.
Macide ile Cemil arasında duygusal bir ilişki gelişir.
Kısa süre sonra Macide çok değer verdiği ailesini, kendisine değer veren kızının babası olan kocası Rauf’u, canın parçası olan ve anne sevgisine muhtaç üç yaşındaki kızı Perihan’ı geride bırakıp. Aklının değil gönlünün sözünü dinleyerek, Cemil ile birlikte olmak için kurulu düzenini ve saadetini bozarak evi terk eder.
Ailesi Macide’nin bu kararını onaylamaz.Baba Macide’ye seni evlatlıktan reddederim dese de. Macide’nin gözü Cemil’e olan aşkından başka bir şeyi görmez ve kimseyi de dinlemez.
Macide Cemil ile evlendikten sonra Adalar da bir köşkte yaşamaya başlarlar.
Köşkte,aşçıları,hizmetlileri,şöförleri,bahçıvanları olan şaşalı bir yaşamları vardır.
Fazla sürmez evliliğin değişmez kuralı olan Macide ve Cemil’in evliliklerinde de tartışmalar başlar.
Bu arada da Cemil eve geç saatlerde gelmeye başlar bazen de hiç eve gelmez.
Macide neden böyle yapıyorsun diye sorduğunda? İş görüşmeleri uzadı, vapuru kaçırdım mazeretine sığınır Cemil.
Artık Cemil Macide’ ye soğuk davranır, hatta hiçte ilgilenmez.
Macide Cemil’de bir kadının olduğunu sezer ama fazla Cemil’in üzerine gitmez.
Tartışmaların dozu da artar.
Birgin Macide intihar girişiminde bulunur kolunu jiletler iki parmağı kullanamaz ve atıl kalır.
Rutin hale gelen tartışmalar sürerken Cemil Macide’ye “seni sevmiyorum” der.
Bu evde artık sen yaşa.Köşkün, çalışanların ve senin masraflarını ben karşılarım, deyip evi terk eder.
Cemil gider ama Macide’nin aklına Cemil’in seni sevmiyorum sözü mıh gibi çakılır,soru çengeli gibi de asılır.
Macide odasına kapanır günlerce ağlar hiç kimseyle görüşmez.Yemeden içmeden kesilir.Cemil’e olan Aşkı için göze aldığı ve ödediği bedelleri aklına geldikçe çıldıracak gibi olur.
Bir plan yapar Macide Cemil’i kendinden uzaklaştıran kadını tanımak en azından görmek ister.
Erkenden vapur iskelesine gelir Cemil ve sevdiği kadını beklemeye başlar.
Vapurun saati yaklaşınca Cemil’in geldiğini görür ve kendini bir köşeye gizler.
Vapur kalkış borusunu çaldıktan sonra bir genç kız görünür, istifini bozmadan kendinde özgüveni olan kız vapur iskelesine yaklaşınca, vapura binecek yerde Cemil karşılar ve elinden tutarak vapura binmesine yardımcı olur. Hemen gövertiye çıkarlar. Macide de göverteye çıkar ve uzaktan onları gözetler.Kızın ilk önce yüzünü görmek ister az da olsa görünce hemen kızı hatırlar ayağı kayık gibi olan bakımsız giyinmesini bilmeyen o kızdır.Cemil’in de olduğu bir ortamda bu kızda vardı şimdi çıkarttım der.
Bakımsız giyinmesini de bilmiyor güzelde değil ama Cemil’i benden koparan, cinsiyetinin bilincinde olan birisi diye de, Macide gerçekle yüzleşir.
Bir ara varayım yanlarına ve bunları vapurda rezil edeyim diye düşünür. Kısa süre sonra bu çılgınlıktan vaaz geçer ve vapurun uğrayacağı ilk iskelede inmeye karar verir.
Cemil yüzüme demedi mi artık “seni sevmiyorum.” Ne peşine düşeceğim yapacağım akıl dışı çılgınlıklar beni küçültür hatta aşağılar diye Cemil’de ayrılma kararını verir.
Sekiz yıllık evliliğini bitirir ve köşke döner.
Köşke gelince odasına kapanır hiç dışarı çıkmaz Köşkte kimseyle de görüşmez. Ama kendine ihanet eden Cemili de kalbinden bir türlü uzaklaştıramaz. Cemil’in seni sevmiyorum sözünü hatırlayınca biraz nefes alır ve kendine gelir.Seni sevmeyen ve terk eden adam için bu acıları çekmenin ne anlamı var diye de kendini sorgular.
Cemil’i elde eden kıza Macide Sütnine diye aşağılar. Aklına göre aşağılar ama aşağıladığı kız uğruna ailesini ve çocuğunu terk ettiği Cemil’in koynunda olduğunu da kabullenir.
Aslında Macide Cemil’in sevgisinin bir heves hatta bir ihtiyaç olduğunu.Evliliğinin ilk aylarında fark eder ama iş işten geçmiştir.
Macide’nin Cemil’e olan sevgisi ise yaşam biçimine dönüşen bir aşktır.Cemil’e olan aşkının platonik bir aşk olduğunu, Cemil kendini aldatıp evi terk edince anlar.
Cemil kendini bir güneş gibi görüyor. Her şeyin kendi etrafında döndüğünü sanan egoist ve bencil birisidir.
Odasından çıkmayan Macide’ye köşkün genç hizmetçisi Ayten kapısını çalar ve yardımcı olur, az da olsa güldürür ve hayata dön hanımım der. Köşkün kıdemli aşçısı kadın da hanımım erkekler için değmez bu göz yaşları. Cemil beyin ilk terk ettiği sen değilsin.Senden daha güzel bir kadını bulamaz düzenini bozma ve hayatını yaşa der.
Yine odasına kapanmış ağlayarak kendini teselli eden Macide’nin kapısını genç hizmetli Ayten çalar. Hanımım sana bir mektup geldi kapıyı açar mısın?
Macide heyecanla kapıyı açar ve Cemil’den geldiğini hayal eder. Mektubu açar ama mektubu tamamen okumdan yatağın üstüne fırlatır. Bir den yazıdan çıkartır bu Perihan’ın yazısı diye bağırır.
Tekrar heyecanla mektubu okumaya başlar, sevgili Anneciğim babam öldü,büyük babama mektup yazdım beni yanlarına almaları için.Kendimi çok yalnız hissediyorum seni çok seviyorum ve çok özledim seni der.
Macide Perihan’dan gelen mektupla kendine gelir.Hemen özel eşyalarını toplar valizlerini alıp, Köşkte çalışanlarla vedalaşır ve baba evine döner.
Kapıyı annesi açar Macide babasını sorar,annesi de, baban Adapazarı’na Perihan’ı almaya gitti.
Perihan’dan mektup geldi Rauf ölmüş,der. Haberim var Macide bende Perihan’ı almaya gidecektim.
Annesi Rauf’a çok üzüldüm sanki manevi evladımızı kaybettik, çok değerli bir insandı.Macide’de annesini başı ile onaylar.
Annesi Macide’ye bizde o zaman babanla Perihan’ı Haydarpaşa garında karşılayarak sürpriz yapalım ne dersin?
Macide çok iyi olur der ama Perihan’ın kendini nasıl karşılayacağı korkuları vardır. Perihan yerden göğe kadar haklı.Anne kucağında sevgiye ihtiyacı olan çocuğu bırakıp,beni hayal kırıklığına uğratan ve hayatımın kabusunu yaşatan aşkımın peşine düştüm.Çok değerli kızımın babası Rauf’u ve ailemi terk ettim der.
Tren Haydarpaşa garına girince doktor Nazmi karısını ve Macide’yi görür ve Perihan’a işaret eder, bak kimler bizi karışılamaya gelmişler.
Trenden inen Perihan kollarını açarak ilk önce Annesi Macide’ye doğru koşarak gelip seni çok seviyorum,seni çok özledim anneciğim diye sarılır.
Perihan’ın bu sarılması Macide’yi rahatlatır ve iradesinin dışında sevinç gözyaşları kendiliğinden boşalır.
Macide bundan sonra kendini kızı Perihan’a adar. Üç yaşında terk edip gittiği Perihan on üç yaşlarında genç kız havasına girmiştir. Macide kızı ile çok iyi anlaşır ve köşkte aynı oda da kalırlar.Macide bir sabah Perihan’ın piyano çalması ile uyanır. Piyanonun başında Perihan’ı görünce çok duygulanır.Kızına sarılır kendisi de bir piyanist olduğu için yardımcı olmaya çalışır. Perihan babasından bahsederken anne der, babam bir gün olsun senin hakkında olumsuz bir söz söylemedi. Babamı seviyor muydun diye sorar ama aslınd, Perihan sordu sorunun kendinde cevabı vardır. Annesi babasını Cemil’e olan aşkı için terk ettiğini öğrenmişti Macide sevmez miyim kızım, baban çok değerli ve dürüst birisiydi birde kızımın babasıydı.
Zaman içerisinde Perihan plajda tanıştığı arkadaş olduğu, genç doktor Behçet’i annesi ve aile büyükleriyle tanıştırır.
Macide çocuğu çok sever ama aklına Cemil’e olan aşkı yüzünden yaşadıkları gelir. Dilerim Perihan yaşamaz, çocuğu sevsin ama kör bir aşka tutulmasın der içinden.
Genç doktor müstakbel kayın validesi Macide’nin iki parmağını kullanamadığını öğrenir. Hemen hocasına sorunu anlatır. Hocasının onayı ile bir operasyonla düzeleceği haberini verir. Macide inanmaz ama genç doktor kısa bir operasyonla Macide’nin parmaklarına operasyon yaparlar. Kısa süre sonra Macide’nin parmakları hareket etmeye başlayınca. Macide inanamaz dünyaya yeniden gelmiş gibi sevinir ve artık piyanonun başına geçeceğim ve kızımla beste yapacağım. Çok sürmez ve Macide atıl olan iki parmağını kullanmaya başlar ve piyanonun başına geçer.
Bu arada genç Doktor Behçet ile Perihan görkemli bir düğünle evlenirler.
Düğün de Macide ne görsün davet etmediği halde salonda Cemil’i görür.Hemen yanına gider kibarca hoş geldin eder.Cemil, Macide kızımızı evlendirdik artık bizde bir araya gelelim ben senden başka hiçbir kadınla beraber yaşayamam der. Macide Cemil bey bak bundan sonra iki eski dost olarak görüşebiliriz ama asla bir araya gelemeyiz ve bir daha da karşıma böyle bir teklifle çıkma deyip uzaklaşır. Perihan üvey babasını salonda görünce, annesinin davet ettiğini sanar ve annesinin Cemil’e döneceğini düşünür panikler. Âmâ annesinin Cemil’e söylediği sözleri duyunca, koşarak annesine canım anneciğim bundan sonra hep beraber olacağız ve hiç ayrılmayacağız değil mi, diye sarılır. Macide köşkte artık ölmüş Rauf’un karısı, Cemil’den boşanmış bir dul kadın olarak yaşar.Kendini kızına damadına ve ailesine adar. Çok sevdiği kızı Perihan ile piyano çalarak, beste yaparak günlerini geçirmektedir.
Aklından çıkmayan unutamadığı Almanya’da piyano hocası Profesör Neuberg’in:
“Beethoven’e karşı duyduğunuz sevgiyle sakın ha,bir erkek sevmeyiniz.Sizde bu ateş,bu sebat,bu inat ve bu müthiş gözlerle…Hayır, bu sizin için felakat olur.” Sözleri..
Macide’nin aklında bir soru çengeli, kulağında da bir küpe olarak takılı kalır.
Yukarıda geniş bir özetini verdiğim”İki Kadın İki Aşk” Suat Dervişin romanlarından biridir.
Suat Derviş Türk edebiyatının nitelikli ve önemli yazarlarından biridir.
İlk kitabı 16 yaşında yayınlanmıştır.
1905’te doğmuş ve 1973’te ölmüştür…
Romancılığının yanında gazetecilik,oyun yazarı,senaristlik,çevirmenlik ve editörlük de yapmıştır.
Yyaınlanmış 31 roman ve 3 öykü kitabı vardır.
Romanları Fransa’da yayınlanan ilk kadın yazardır.
Babası Tıp doktoru,annesi piyanist,büyük babası ağır ceza reisidir.
Varlıklı ve iyi eğitimli bir ailede dünyaya gelir.Altı yabancı dil öğrenir.
Kırk yıl aralık hayatını düşünsel gücüyle idame eder.
Yazarın hiçbir eseri eğitim fakültelerinde okutulmaz,hatta hiçbir edebiyat öğretmeni Suat Derviş’in adından öğrencilerine bahsetmez.
Yazar bir komünisttir.
Dahası TKP Genel sekreteri Reşat Fuat Baraner ile evlidir.
Cumhuriyet dönemine Türk edebiyatına damgasını vuranların başında gelir.
Gazeteci yazar Osman Balcıgil tarafından “İpek Sabahlık” adında biyografisi roman olarak yazılmış bir efsane,tek başına da bir külliyedir Suat Derviş.
Böylesi varlıklı iyi eğitimli ve yetenekli entelektüel biri olan Suat Derviş,son yıllarını hastalık ve yoksulluk içinde geçirerek bu dünyadan ayrılır.
Kendisini saygıyla anıyorum.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025