Erol KATIRCIOĞLU
Bizde başından beri bu şakülsüzlük hali mevcut. Bir türlü bir “demokrasi” kuramamış olmak zaten bu durumun en açık göstergesi. Sınırlarımız içinde yaşayan bütün farklı kimlikleri bir “bütün” olarak göremediğimizden onlarla aramıza duvarlar koyarak yönetmek bizim en çok bildiğimiz bir konu.
Sıcaklardan ve yangınlardan bunalmış bir halk olarak başka şeylerin yanı sıra siyasette de neler olduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Zaten dünyanın başka bir evreye girmiş olduğu bir dönemi yaşadığımız çok açık. Bildiğimiz ve bütün dünyayla da paylaştığımızı düşündüğümüz “evrensel değerler” maalesef çöpe gitmiş. Kimsenin taktığı yok. Kanıt mı istiyorsunuz? Alın size Gazze olayını! İsrail’in ki bir zamanlar kendisi soykırıma uğramış bir halkın kurduğu bir devlet, milletin gözü önünde, açık açık insanları çoluk çocuk demeden öldürdüğü gibi onları açlığa da mahkum ediyor. Hepimizin gözleri önünde!
Bu kadar “şakülünden çıkmış” bir dünya nereye gider dersiniz? Doğrusu nereye gittiğini tam olarak bilemeyiz ama kötüye gittiğini söyleyebiliriz. Bu denli neyin “doğru” neyin “yanlış”, neyin “güzel” neyin “çirkin”, neyin “ahlaklı” neyin “ahlaksız” olduğunu ayıramadığımız bir dünya nasıl iyiye gidebilir ki?
Böyle bir dünya içinde bizim yerimiz ise “özel”. Çünkü bizde başından beri bu şakülsüzlük hali mevcut. Bir türlü bir “demokrasi” kuramamış olmak zaten bu durumun en açık göstergesi. Sınırlarımız içinde yaşayan bütün farklı kimlikleri bir “bütün” olarak göremediğimizden onlarla aramıza duvarlar koyarak yönetmek bizim en çok bildiğimiz bir konu.
Düşünsenize adam (ya da kadın) sahte diploma almış. Olmadığı bir şeyin uzmanı gibi dolaşıyor aramızda. Dolaşmak bir yana aynı konuda emek verip de diploma sahibi olmuş birinin yerini alarak yaşıyor. Ya da e-imza sahtekarlığını alın! Hakkı olmadan eline geçirene inanılmaz bir güç veren bir imkan! Bunlar bugünlerde giderek artan bir biçimde tartışılmaya başladı başlamasına ama, kamudan bir “tık” yok. Sanki siyasetçiler de biraz bezmiş herhalde. Öyle ya “söylüyor ediyoruz ama bir şey de olmuyor!” der gibiler.
Ama burada iddialı bir laf edeceğim! Bir kıymet-i harbiyesi var mıdır bilemem. Daha bunlar iyi günlerimiz diye düşünüyorum. AKP iktidarının bir yerinde (2012-2013) AKP “kayış kopardı”. Devletin bütün kurumları baş aşağıya gitti ve sonunda da yere çakıldılar. Bu arada “tarafsız davranması şart olan” devlet kurumları hükümete bağlı kurumlar haline gelince yolsuzluklar da, hırsızlıklar da aldı başını gitti. Bugün konuştuğumuz sahte diplomalar, çalınan e-imzalar ve üstüne çökülen topraklar o kadar çok ki eğer AKP’den sonra gelecek olan parti CHP olacaksa işinin zor olduğunu buradan da söylemeliyiz.
Nereden mi varıyorum bu sonuca? Bütün “merkezi yönetimler” bu sonuçları üretir de oradan. Bakın tarihe görürsünüz. Nerede kararlar merkezileşmiş ise orada rüşvet, hırsızlık, irtikap artmış. Bu Osmanlı’da da böyleydi, Sovyetler Birliği’nde de böyleydi, AKP yönetiminde de böyle. Hatta rahmetli Doktor Hikmet bu konuyu insanlığın daha erken zamanlarına kadar götürerek medeniyetler kurulduğundan başlamak üzere ilk devlet yapılanmaları çerçevesinde kararlar merkezileşirken nasıl bütün topluma ait olması gereken birikimlere az sayıda insanın el koyduğunu anlatmıştı.
Bunu hatırlatmamın nedeni ise gelecek iktidarların çok ciddi temizlik yapmaları gerekir önermemim daha derininde ne kadar böyle temizlik de yapılsa, topluma ait olması gerekenlere birilerinin el koyma eğilimi öyle kolayına bitecek gibi değil. Onun için de Öcalan’ın “demokratik konfedaralizm” olarak tanımladığı yeni bir insanlığın tohumları olabilecek fikirleri tartışmamız gerek. Yerelin kaynak kullanımında bir koordinasyon çerçevesinde özgür olabilmesi, kararların “merkezden” değil “yerelden” alınacağı mekanizmalarla donanmış demokratik bir toplum hayali, en azından benim kuşağım açısından hiç de boş hayal değil.
Şakülünden çıkmış toplumların daha çok düşünmeye, daha çok tartışmaya ihtiyacı var. Bazıları hoşlanmasa da…
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025