Mehmet Y. Yılmaz
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yetki düzenlemeleri yapılarak “yargı hizmetlerinin güçlendirildiğini” söyledi. Bakanın sözlerine bakarsanız “adalet” bu sayede hızlanacakmış.
Bakan Bey benden duymuş olmasın ama yargının güçlendirilerek adalet hizmetinin kalitesinin artmasını gerçekten hedefliyorsa yapması gereken ilk iş yetki düzenlemeleri değil.
Savcıları ve hâkimleri kararlarında rahat bırakmakla işe başlamak en iyisi olur.
İkinci adım da AYM ve AİHM kararları üzerine sıkı bir eğitim programı olmalı.
Türkiye, Dünya Adalet Projesi’nin 2024 verilerine göre “hukukun üstünlüğü” endeksinde 142 ülke arasında 117. sıraya kadar gerilediyse bunun temel nedenleri bu yukarıda söylediklerimde yatıyor.
AKP’nin iktidarda olduğu 2002-2024 yılları arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine verdiği kararların sayısı 3 bin 363’e ulaştı.
Bununla da kalmıyor, Anayasa’nın açık hükmüne rağmen AİHM kararları uygulanmıyor, mahkemeler uygulamamak için türlü gerekçeler icat ediyor.
Son günlerin moda “adalet uygulaması” ise beğenilmeyen kararları veren hakimleri cezalandırmak.
Başsavcı Akın Gürlek davasında Ekrem İmamoğlu’nun beraat etmesi yönünde oy kullanan hâkimin görev yeri değiştirildi.
Hâkim, ağır ceza mahkemesi üyesi iken iş mahkemesi üyeliğine atandı.
Bu ilk kez gördüğümüz bir şey değil.
Ayşe Barım davasında tahliye kararı veren sulh ceza hâkimi, Tüketici Mahkemesi’ne tayin edildi.
Bu artık sistematik bir uygulama bile sayılabilir: İktidarın istemediği kararları veren hakimlerin görev yerlerini değiştirmek!
Böyle bir tabloda hangi hâkim “kanunlara ve vicdani kanaatine göre” karar verebilir?
Hakimlerin hiçbir güvenceye sahip olmadıkları böyle bir düzende kim bağımsız yargıdan söz edebilir?
* * *
İnsan olmak yetmez, Süpermen olmak lazım!
Reis bir üniversiteyi zor zahmet bitirmişken, 6 üniversiteden lisans, 2 yüksek lisans, 2 doktora diploması olan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan’ın başarısının büyüklüğü anlaşılıyor. Allah uzun ömür versin ‘Erdoğan’dan sonra siyasi çizgiyi kim sürdürecek’ diye arada bir fikir jimnastiği yapanlara rastlıyorum. Benim adayım Ömer Fatih Sayan Bey |
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan’ın bakanlık sitesindeki öz geçmişini gördüğüm günden beri dilimden Mazhar Alanson’un “Bir Zamanlar Fırtınalar Estirirdim” şarkısı düşmüyor.
Başlıktaki cümle de o şarkının nakaratından.
Sayan gerçek bir Süpermen.
6 üniversiteden lisans, 2 yüksek lisans, 2 doktora diploması var.
1977 doğumlu, demek ki şu anda 48 yaşında ve anlaşılıyor ki eğitime bir süre için ara vermiş.
Yoksa bu istek ve hevesle diploma sayısını 20’lere ulaştırması son derece mümkün görünüyor.
Ömer Fatih Bey’in liseyi 17 yaşında bitirdiğini varsaysak bile aritmetik tutmuyor aslında.
Hiç ara vermeden 6 lisans diploması alabilmek Türkiye’de lisans eğitiminin dört yılda bittiğini hesaba katarsak 24 yıl sürer.
Ki bunların hepsi de deve dişi gibi okullar.
İstanbul Üniversitesi’nden elektronik mühendisliği diploması almış.
Bahçeşehir Üniversitesi’nde ise hukuk fakültesini bitirmiş.
Anadolu Üniversitesi’nin İşletme bölümünden mezun.
Aynı üniversiteden Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler lisans diploması da elde.
Oxford’da diplomasi okumuş, Dışişleri Bakanlığı Akademisi’nde de hatmetmiş.
Bitmiyor: Münih Teknik Üniversitesi’nde Haberleşme Mühendisliği, İstanbul Üniversitesi’nde Biyomedikal Mühendisliği mastırı yapmış.
Bu da yetmemiş: İstanbul Üniversitesi’nde Biyomedikal doktora derecesi almış, aynı yıl Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde özel hukuk doktorasını da bitirmiş.
Sahte diploma haberleri çıkmaya başlayınca da tevazu gösterip kendi internet sitesindeki bazı mezuniyetleri silivermiş.
Anadolu Üniversitesi’nden aldığı lisans diplomalarını silmiş mesela.
Anadolu Üniversitesi mezunlar derneği bunu protesto eder mi, bilmiyorum ama burada sanki bir küçümseme sezdim gibi.
İnsan okuduğu üniversiteden aldığı diplomayı “almamış gibi” yapar mı?
Burada dikkatimi çeken şeylerden biri de aynı yıl iki doktora derecesi birden alabilmiş olması.
Yani bu okullardaki doktora programlarında derslere girmiş, verilen ödevleri yazmış, sınavlardan geçer not almış.
Bununla bitmiyor tabii, iki ayrı disiplinde, birbiriyle hiç ilgisi olmayan iki ayrı konuda iki ayrı şehirdeki iki ayrı üniversitede tez yazmış, bu tezi savunmuş ve aynı anda çifte doktoralı olmuş.
Buna şapka çıkarılmaz da ne yapılır?
Şunu söyleyebilirim: Bunu normal bir insanın başarabilmesi mümkün değil.
Çünkü bu arkadaş bütün bunları yaparken bir de Reis’in aydınlattığı yolda, gösterdiği hedeflere doğru yürümeyi de başarmış.
Süpermen bile olmak yetmeyebilir, bunu bilir, bunu söylerim.
Allah uzun ömür versin ‘Erdoğan’dan sonra bu siyasi çizgiyi kim sürdürecek’ diye arada bir fikir jimnastiği yapanlara rastlıyorum.
Benim adayım Ömer Fatih Sayan Bey.
Reis bir üniversiteyi zor zahmet bitirmişken, diplomasını bile alacak vakit bulamamışken, bu CV ile Ömer Fatih Bey’in başarısının büyüklüğü daha iyi anlaşılıyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025