Ali BAYRAMOĞLU
Sırrı Süreyya Önder dün yayınlanan bir röportajında şunları söylüyor: “Dokunulmazlığımızı kaldıracaklar. Durum öyle gösteriyor. Ve tutuklanacağız. Ama bunun bu meselenin çözümüne hiçbir katkısı olmayacak…”
Endişe verici bir kestirim…
Sırrı Süreyya Önder'e bu sözleri söyleten, muhtemelen ülkedeki siyasi iklim ve muhtemelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuyla ilgili yaptığı son değerlendirmeler, verdiği tarifler ve işaret ettiği güzergah.
Cumhurbaşkanın bir kaç gün önce basına yaptığı açıklama açık:
“Parti kapatma olayı düşünülmemeli, gündeme dahi gelmemeli Ama suçu irtikâp eden milletvekili (…) bedelini ödemek durumundadır. Diyarbakır ve Ankara başsavcılıklarının soruşturmaları da bu çerçevede değerlendirilmeli. Dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle başlayacak süreç, terörle mücadele açısından ülkemizdeki havayı olumlu etkileyecektir…”
Durum bu. Erdoğan dokunulmazlıkların kaldırılmasının terörle mücadelenin bir gereği olduğunu düşüyor…
Peki suç ya da anayasal suç olarak tarif edilen ne? Şekil açısından söz, açıklama, siyasi tavır…
Peki Cumhurbaşkanın telkin ettiği bu istikamette yürünürse ne olur? Terörle mücadele açısından ülkede hava olumlu etkilenir mi?
Hiç sanmıyoruz. Bunun ne Türkiye'de, ne benzer sorunlar yaşayan başka ülkelerde olumlu sonuç vermiş tek bir örneği yoktur.
Böyle bir girişimin, bırakın “meselenin çözümüne katkıda bulunmayı”, sorunun içinden çıkılmaz hale gelmesine, Kandil'in vesayeti ve baskısı altında bulanan HDP'nin siyaset alanının sistem tarafından iyice boğulmasına, sözün yerini artan oranda şiddetin almasına, demokrasinin zemin kaybetmesine büyük katkısı olur.
Erdoğan'ın ifadesini kullanalım: Dokunulmazlıkları kaldırmak, gündeme dahi gelmemelidir…
Yukarıdaki satırlar hiç bir şekilde, HDP'nin son dönem politikalarını ve söylemini onayladığımız anlamına gelmiyor. Tersine HDP siyasi işlevden uzaklaştı, sorunun siyaset ve diyalog yoluyla çözülmesine yönelik rolünü bir kenara bıraktı, şiddeti doğrulayan, şiddet-siyaset arasında ön koşullu bağlar kuran bir yere, Kandil'in temsilcisi bir konuma ilerledi.
Nitekim DTK'nın, taşıyıcılığını HDP'nin üstlendiği özerkliğe ilişkin bildirgesinde bu yön bir kez daha öne çıktı. Hendek siyasetini ve şiddeti meşru görmek, halkı direnmeye davet gibi unsurlar, bu bildirgenin 14 maddelik özerklik önerisinden daha belirleyici yönleri oldu. Sistemin 14 maddeyi tartışmayı kabulü halinde şiddetin duracağı iması, metni bir siyaset bildirisinden çok, bir ültimatoma çeviriyordu.
Aksi halde özerklik önerisi bu denli sert tepki görmezdi. Zira yerel yönetimlerin güçlendirilmesi üzerinden özerkliğe kadar gidecek siyasi öneriler, tartışmalar, talepler demokratik siyasetin doğasında vardır. Sorunlar da ancak bu tartışma içinde çözülür.
Şimdi, işin kritik noktasına gelelim...
Siyasi partiler tüm demokratik ülkelerde taleplerini dile getirirken temel bir sınıra tabidirler: Şiddet...
HDP son dönemlerde bu konuda demokratik sorumluluğunu yerine getirmiyor.
Diliyle, siyaset tarzıyla sistemi, kanun düzenini, savcıları, siyasi iktidarı zorluyor.
Ancak her ne olursa olsun ,demokratik düzenler, özellikle büyük etnik ya da benzer sorunlar söz konusu olduğu zaman, bu zorlamayı içinde eritebilen, sindirebilen sistemlerdir. Burada siyasi iktidara, siyasetçiye düşen uygulayıcılara kanun yorumunda esnek olabilecekleri bir iklimi sağlamaktır.
Etnik ve kültürel çatışmaları çözebilmek “hassas sınırları zorlamayı” gerektirir.
Türkiye'de kamuoyuna açık bir şekilde hassas sınırları zorlayan ilk hamle, Habur'da yaşanmıştı. . İşlerin tersine dönmesi öncesi, PKK'lı militanlar serbestçe sınırdan geçmiş, coşkuyla karşılanmış, siyasi ve adli mekanizma yasal yorum sınırlarını alabildiğince geniş tutmuştu.
Zihniyet, gelenek, tabular dışında, yasalar da zorlanabilecek hassas sınırlar arasında yer alırlar. Bu sadece devletin yaptığı bir iş değildir. Siyasal ve sosyal hareketler talep ve varlıklarını kabul ettirmek için sıkça yasal sınırları zorlayıcı bir siyaset izlerler.
Bu, bir tür “eşikte siyaset” halidir .
Demokratik düzende terörle, şiddetle mücadele zordur.
Ve esas olan siyaset bağını hiç kesmemektedir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025