Ali BAYRAMOĞLU
İlk yazıda, yaşadığı oy kaybı ve HDP dahil Kürt oylarının belirleyiciliği karşısında Erdoğan’ın iki muhtemel hedefi olabileceğini belirtik. Tartıştığımız ilk hedef, HDP ile muhalefet bloğu arasındaki ilişkinin kopması, HDP seçmenin cumhurbaşkanlığı 2. Turunda muhalefete yönelmemesi, böylece Erdoğan’ın Beştepe’de 5 yıl daha kalmasına kapı açılmasıydı.
AK Parti’nin çok bir şey yapmasına gerek olmadan muhalif blokta da suların bu istikamette aktığı ortada.
Bu durumda AK Parti’nin izleyeceği yol, HDP üzerindeki söylem baskısını arttırarak muhalefete verdiği milliyetçi tepki korkusunu derinleştirmek gibi görünüyor.
Erdoğan bunu yaparken HDP ile Kürt meselesi arasında bir ayırıma giderek, ikinci muhtemel hedefine, muhafazakar Kürtler nezdinde uğradığı kan kaybının engellemeye doğru yol alabilir mi?
Bugünkü yazının konusu bu.
Cumhurbaşkanının Diyarbakır ve Erzurum konuşmaları bunu akla getiriyor.
Ancak ortada pek çok soru var.
Her şeyden önce iktidar partisi HDP’ye baskı yapma ile Kürt meselesine hassasiyet gösterme arasındaki paradoksu nasıl aşacak? Dahası bu hassasiyet ile Cumhur ittifakının “anti-Kürt, otoriter, siyaset karşıtı dinamikleri” arasındaki çelişkiyi nasıl çözecek?
Katıldığım kapalı bir toplantıda yapılan iki tahmin-analiz bu bakımdan dikkat çekiciydi.
Etyen Mahçupyan, HDP ve çözüm süreci konusundaki tavrını ve söyleminin değiştirmeden Erdoğan’ın Kürtlere cazip gelecek kimi adımlar atabileceğini, ittifakta olduğu devlet aktörlerinin de “iktidarda kalmak=milli çıkar” formülüyle MHP’yi buna ikna edebileceğini söylüyordu. KCK davalarında tahliyeler, HDP davasında kararın seçim sonrasına bırakılması, Kürt sorununun farkında ve çözüm mercii olduğu iması, Suriye’de Biden’la uyumlu kimi adımlar bunlar arasında yer alıyor.
Diğer “okuma”yı Galip Dalay yapıyordu. Dalay’a göre, “HDP’nin ittifaklar dışı kalması halinde, AK Parti gri bir alana ilerleyebilir. MHP ile ittifakını siyasal bir ittifak olmaktan çıkarıp daha çok bir seçim ittifakına dönüştürebilir. Bu durumda Kürt meselesini de içeren belli demokratikleşme adımları atabilir. Üçüncü yol formülüyle birlikte bu Erdoğan’a seçim kazandırır”.
Bu, iki tahmin analiz, AK Parti’nin aynı hedefe farklı yollarla ulaşabileceğini ve AK Parti’nin yukarıdaki çelişkileri yönetme yollarını ele alıyor.
Böyle bir istikamet elbette mümkün.
Ancak aksi de geçerli.
Nitekim bugün itibariyle siyasi dengeler iktidar cenahına kuvvetli bir karşılıklı bağımlılığın hakim olduğunu, MHP’nin artan anti-siyaset eğilimini, bu çerçevede yaşanan bir kilitlenmeyi gösteriyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın hareket alanı sanıldığından daha dar, imkanları daha sınırlı ve zamanı daha az olabilir. Kaldı ki, Erdoğan’ın beka angajmanı oldukça kuvvetli ve belirleyici. Sistemin tüm kurumsal dengeleri, kadro yapısı, uzlaşmaları bunun üzerine kurulu. Bu angajman ittifakın üyeleri kadar bugüne kadar konsolide etmeyi başardığı yüzde 30 civarındaki muhafazakâr seçmene de yönelik. Bunlar kısa zamanda, kısmi de olsa söylemsel, fiili, politik bir geri dönüş için zor koşullar. MHP’nin ikna edilmesi kolay bir iş değil. İktidarın ortaklarını korkutmayacak aşırı palyatif hamleler ise anlam ifade edecek nitelikte olmaz.
Diğer bir ifadeyle, Erdoğan, 2015 siyasi rejiminin kurucu aktörleri içinde yer alan, bunların en güçlüsü, ancak en az diğerleri kadar bağımlı bir değişkeni. Bu, atacağı bağımsız, kendisine has veya diğerlerini zorlayacak adımların kayıplara yol açacak sonuçlarının olabilmesi demek.
Nitekim Erdoğan’ın Kürt meselesinden ve Kürtlerden gelecek artı ile ittifakı veya söylemini gevşetmekle yaşayacağı muhtemel kaybı terazide tartacağına şüphe yok.
Elini nasıl değerlendireceğini, kayıp riskini göze alıp alamayacağını hep birlikte göreceğiz.
Senaryolar ve ihtimaller söz konusu olduğu zaman bir de işin üçüncü boyutu, en karamsar tablo tam tıkanıklık senaryosu var.
Önümüzdeki yazıya…
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025