Ali Türer
İlköğretimde okuyan 1 Milyon 287 Bin öğrenci ve ailesi bugünlerde 28-29 Kasım’da yapılacak Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavına (TEOG) hazırlanıyorlar.
2012-2013 Eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlayan TEOG kapsamında öğrenciler 6.7.8. sınıflarda merkezi olarak altı dersten sınava tabi tutuluyorlar. Bu sınavlardan aldıkları puanlara eklenen yılı sonu başarı puan ortalamaları ile o yıla ait başarı durumları ortaya çıkıyor. 6.7.8. sınıf sonunda elde edilen başarı puanları ortalaması öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına başvuru için kullanacakları yerleşme puanlarını belirliyor. Bu yerleştirme puanları ile 8. Sınıfın sonunda taban puanları her yıl ilan edilen 9.500 civarında ortaöğretim kurumu arasından okumak istedikleri okul için başvuruda bulunuyorlar. Sistemin özü bu, fakat henüz tam oturduğu söylenemez.
MEB geçtiğimiz mayıs ayında ortaöğretimde okul çeşitliliğini azaltmak gerekçesi ile orta öğretimdeki okullaşmayı deyim yerindeyse yeniden yapılandırdı. MEB geçtiğimiz Mayıs ayında henüz Anadolu Lisesi haline getirilmeyen 937 Genel Liseden 378’ini Anadolu Meslek Lisesine, 49’unu Anadolu İmam Hatip Lisesine geriye kalanı ise Anadolu Lisesine dönüştürdü. Mesleki Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı 22 okul türü ise “Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” ve “Çok Programlı Anadolu Lisesi” olarak yeniden yapılandırıldı.
Bu durumda elimizde ilköğretim sonunda öğrencilerimizin okumak için başvuru yapabileceği MEB’e bağlı ortaöğretim kurumu olarak (özel okullar hariç) 228 Fen Lisesi, 85 Sosyal Bilimler Lisesi, 1.893 Çok Programlı Anadolu Lisesi, 2.394 Anadolu Meslek- Teknik Lisesi, 2.544 Anadolu İmam Hatip Lisesi ve 2.345 Anadolu Lisesi bulunuyor.
MEB öğrencilerin yerleştirme puanlarına göre baş vuru yapabilmelerinde kriter oluşturmak için bu okulları 490 ile 200 arasında taban puanla sınıflandırıyor. Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri en yüksek taban puana sahip liseler. Anadolu Liseleri arasında Galatasaray gibi en yüksek puana sahip liseler de var, 200 taban puanla en ücra köşede öğrenci bekleyen Anadolu Liseleri de. Anadolu Meslek-Teknik liseleri arasında da yüksek taban puanla öğrenci alan Anadolu Sağlık Meslek Liseleri gibi okullar var. Ancak çoğu oldukça düşük puanlarla öğrenci alıyor, sıralamanın en altında yer alıyorlar. İmam Hatip Anadolu liselerinden 15 kadarını yabancı dil ağırlıklı lise statüsünde Arapça ve İngilizce ağırlıklı eğitim verecek şekilde ve 2500 kadar öğrenci istihdam edecek biçimde MEB yeniden örgütledi. Bu okulların taban puanları da muhtemelen yüksek tutulacak, geri kalan 710 binin üzerinde öğrenci istihdam eden İmam Hatip Liseleri ile Çok Programlı Anadolu Liseleri en düşük taban puanlı liseler olarak listenin sonlarında kendilerine yer bulabiliyorlar ancak.
Taban puanı yüksek ortaokullar (A) listesinde, düşük puanlı ortaokullar (B) listesinde sınıflandırılmış. Öğrenciler yerleştirme puanlarının uygunluğuna göre bu iki listeden tercihte bulunuyorlar. (A) listesindeki bir okula yerleşmek için puanı yetmiyorsa öğrenci (B) listesinden ikametgâhına en yakın okula yerleştiriliyor. Sistem böyle işliyor.
Hal böyle olunca ilköğretimde yönlendirici rehberlik faaliyeti olarak ne yapılıyor diye sormak gerekiyor. Öyle ya yönlendirme sorunu bu sistem içinde otomatik olarak halledildiğine göre yönlendirmeye dönük rehberlik gibi bir faaliyete alanına da ortaokullarda ihtiyaç kalmıyor. İyi de bu yönlendirme süreci ne kadar sağlıklı?
Ortaöğretimde yürürlüğe konan bu yeni yönlendirme ve okullaşma sistemi ile şikâyet edilen okul çeşitliliği gerçekten azaltmış mı oluyor? Bu sistem ile okulların amaçları daha mı belirli hale geliyor? Ülkenin çeşitli alanlarda ihtiyaç duyduğu mesleki kişilik sahibi, nitelikli birey bu sistemde daha iyi mi yetişecek? İsteği ve yeteneği olan öğrenci bu sistemle akademik yaşama daha iyi mi hazırlanabilecek, yönlendirilebilecek mi? Çocuklarımız kişiliklerini, değer yargılarını oluşturacak, hayata hazırlanacak fırsatı, olanakları, koşulları bu sistemde bulabilecekler mi? Daha kaliteli bir eğitim için bu sistem öğrencilere fırsat eşitliği sunuyor diyebiliyor muyuz?
Aslında bu sistemle okul çeşitliliği azalmadı, tersine arttı. Çünkü ortaöğretimdeki okulların amaçları daha da silikleşti, 490 ile 200 arasında çeşitlendirilmiş oldular.
Ortaöğretimin modern eğitim içindeki öğrenciyi esas olarak mesleğe ve yükseköğretime hazırlama rolü üstlenir. Ortaokulun öğrenciyi “hayata hazırlama” rolü ise ülkemizde olduğu gibi, sokağa, kahveye, işsizler ordusuna salıvermek anlamına gelmez. Bu rol kendini, gizil güçlerini, çevresini tanıma; değer yargılarını geliştirme; problemlerini çözme iradesine kavuşma yolu ile öğrenciye kendini gerçekleştirme için uygun fırsat sunmak ile ilgilidir. Bu da ortaokullarda verilen öğrenci kişilik hizmetleri ile rehberlik faaliyetleri ile olur. Ortaöğretimde Mesleki Rehberlik, Yönlendirici Rehberlik, Kişisel rehberlik gibi uygulamaların yönlendirmeyi otomatiğe bağlayan böyle bir sistemde yeri ne olabilir ki?
Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi, Sağlık Meslek Lisesi gibi sınıflandırmalar mesleğe ve akademik yaşama yönlendirme bakımından elbette anlamlıdır. Okulun amacına uygun öğrenci girdisi sağlamak yönünden bu liselerin taban puanlarının farklı olması elbette anlaşılabilir. Fakat MEB’in yaptığı bu yeni sınıflandırma ve yapılandırma içinde, öğrenciyi belirli bir program için bir üst öğrenime hazırlayan kurum olmak ile öğrenciye somut ve belirli bir meslek edindiren kurum olmak arasında bu okulların amaç yönünden birbirlerinden bir farkı yok ki bu çeşitlendirmenin bir anlamı olsun.
Ortaöğretimde okuyan 5 milyon 400 bin öğrenciden 713 bini İmam Hatip Liselerinde okuyor. MEB’in 2013-2014 için yayınladığı istatistiklerde bu rakam 474.000 olarak geçiyordu. İmam Hatiplerde okuyan öğrenci sayısı bir yıl içinde nasıl ve neden birden neredeyse ikiye katlandı ve bu sayı neden giderek artıyor? Belirli bir geçmişi, kültürü, kalitesi olan Galatasaray gibi liselerin dışında kalan 200-300 taban puan aralığındaki Anadolu Liseleri, İmam Hatip Liseleri, Çok Programlı Liseler için öğrencileri birbirleri ile yarıştırmanın bir anlamı var mı? Bunun mantığı, gerekçesi nedir? MEB yetkililerinin bu soruya anlaşılır bir cevap vermesi gerekmiyor mu?
II. Mahmut 1837’de yayınladığı mazbatada Sübyan Mekteplerinde (ilkokulda) okumayı zorunlu hale getirirken, gerekçesini çocuk hayata ve mesleğe atılmadan önce mutlaka dinini, peygamberini, padişahını tanımalı diye açıklıyordu. İlköğretim zorunluluğu getirirken sistemdeki karmaşayı kontrol altına alma gibi geleneksel bir anlayıştan hareket ediyordu. 2012 Eğitim öğretim yılından itibaren ortaöğretim zorunlu hale getirilirken yine benzer bir gerekçeden yola çıkıldığını ortaöğretimdeki bu yapılanma ile bugün daha iyi anlıyoruz. Cumhuriyet ile birlikte Türk etnik kültürü etrafında uluslaşma projesi içinde ortaöğretimin üstlendiği kültür aktarma rolü, 2012’den itibaren AKP Hükümetleri elinde Sünni İslam’ı aşılama şekline adım adım dönüşüyor. Bu eğitim anlayışını “Din ve Devlet için Eğitim” şeklinde özetlemek mümkün.
Ortaöğretimde okullaşma, yönlendirmenin dışında başka ciddi sorunlar da var. Bugün ortaöğretime doğru dürüst öğretmen yetişmiyor. Eğitim fakültelerinde üç ay içinde baştan savma verilen formasyon programları ile ortaöğretime öğretmen yetiştirdiğimizi sanıyorsak kendimizi kandırıyoruz. Ortaöğretime öğretmen doğru dürüst öğretmenlik meslek bilgisi eğitimi almadan atanıyor. Bu gidiş tehlikeli bir gidiş!
Öğrenciyi akademik ve mesleki boyutta hazırlama rolünü lisenin yerine getiremiyor oluşunun sonuçlarını üniversitelerde, mesleki yaşamda doğrudan yaşıyoruz. Pek çok fakülte ve yüksekokulda eğitim lise düzeyine gerilemiş durumda. Bilim ve teknoloji üretiminde, çevresindeki hayatı dönüştürme işlevinde üniversite üstüne düşeni yerine getiremiyor; bunda öğrenci girdisinin sağlıklı hazırlanamamasının payı büyük. Ortaöğretimdeki sakatlık lisans eğitimine oradan lisansüstü eğitime taşınıyor.
İş kazaları, kalitesiz üretim, vasıfsız iş gücü, kayıt dışı ekonomi gibi mesleki yaşamda tanık olduğumuz düşüklerle, siyasi kamplaşma ve çatışmalarla ortaöğretimdeki günahlarımızın bedelini ödüyoruz.
Siyasal, sosyal, mesleki alanda yaşanan karmaşanın eğitim anlayışımızdaki sakatlığa (eğitime ideolojik yaklaşmaya) bağlı olarak ortaöğretimin doğru dürüst yapılandırılamamasından, okul amaçlarının mesleki ve akademik yeterliliğe dayalı biçimde doğru belirlenmemesinden, yönlendirmelerin olması gerektiği gibi sürdürülememesinden, mesleki yaşamın olması gerektiği gibi düzenlenememesinden kaynaklandığını ne zaman göreceğiz, ne zaman anlayacağız?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024