Ali Türer
Bizim siyasal kültürümüzün devleti kurtarma eksenli, uzlaşmaz, lider sultasına dayalı oluşmasında “çöküyoruz”, “dağılıyoruz” paranoyasının önemli payı var. Modern eğitimi ortaya çıkaran güdü bu olunca, amaç da asker, sivil “kurtarıcılar” (Halaskarlar) yetiştirme biçiminde tecelli etti. Yeni Osmanlılarla “Osmanlıcılık” etrafında siyasal birlik arayışı ilk siyasi deneyimimizdi.
II. Abdülhamit döneminde modern eğitimin yaygınlaşması ile Mülkiye, Tıbbiye, Hukuk ve Harbiye gibi mekteplerde yetişen Jön Türkler, daha 1902’deki ilk kongre de bölündüler. İttihat ve Terakki daha merkeziyetçi, seçkinci, antidemokratik, etnik milliyetçi bir çizgide kendine bir yol açarken; Hürriyet ve İtilaf daha âdemi merkeziyetçi, liberal, Osmanlıcı, özgürlükçü, dış müdahaleye açık bir çizgi benimsedi.
Cumhuriyet, bağımsızlık mücadelesi koşullarında, süreci kontrol eden İttihat ve Terakki bünyesinde yetişen kurtarıcı elit elinde hayata gözlerini açtı. Bu nedenle siyasi birlik arayışı başlangıçta etnik kültür temelinde ve merkeziyetçi gelenek doğrultusunda gelişti. CHP çizgisinin milliyetçilik-laiklik ekseninde Türkçülük ve Sünni İslamcılılık temelinde merkeziyetçi geleneğe dayalı siyasi birlik arayışı; bir yandan Kürt Milliyetçiliğinin ortaya çıkmasına, diğer yandan dini referans alan arayışların toplum içinde güçlenmesine zemin hazırladı.
12 Eylül sonrasında küresel ekonomi ile bütünleşme, Türk İslam sentezi arayışı içinde hızlandı. Geleneksel merkeziyetçi asker-sivil elit, yeni sürece ayak uydurmakta güçlük çekti. Siyasi ekonomik rant kavgası içinde ekonomik bunalım giderek derinleşti. Milliyetçi-laik seçkinler toplumsal tabanlarını hızla yitirirlerken; dini referans alan siyasi güçler her geçen gün biraz daha güçlendiler, merkeze taşındılar. Geleneksel siyasal elit’in bıraktığı boşluğa yerleşmeye başladıkça, devraldıkları merkeziyetçi ve milliyetçi gelenekle ideolojik boyutta buluştular.
Yani Türk İslam sentezi yolculuğuna milliyetçi damar içinde çıkıldı, ama milliyetçi seçkinler bunu ağızlarına yüzlerine bulaştırdılar. Sürdüremediler. Dini referanstan yola çıkarak devleti yönetmeye soyunan AKP orijinli siyasi elit, milliyetçilik değirmenine su akıttığı ölçüde siyasal sistem içinde yerini sağlamlaştırabileceğine inandı. AKP’nin son dokuz aylık uygulamalarına bakıldığında bir çeşit İslam-Türk sentezi yolculuğuna çıktığı, bu yolla belirleyici unsur haline gelmeye çalıştığı görülüyor.
Kürt sorununda geleneksel yöntemlere dönmesi bunu teyit ediyor. Merkeziyetçi geleneğe geri dönüyor. Tıpkı II. Abdülhamit’in yaptığı gibi, merkeziyetçi yapıyı dini kullanarak sağlamlaştırmaya çalışıyor.
O nedenle bu koşullarda hazırlanacak anayasa “yeni” değil, olsa olsa “yine” olacak. Oysa anayasanın “yeni” olabilmesi, iki şeye bağlıdır. Bir vatandaşın nasıl tanımlanacağına, bir de devletin nasıl tanımlandığına. İnsanların vatandaş olabilmeleri için yine illa ”Türk” mü olmaları gerekecek; yoksa sadece vatandaş olmaları yeterli mi olacak.
İkincisi de devlet seçilmişler eliyle eskisi gibi Ankara’dan yönetilmeye devam mı edecek. Yoksa insanların yönetime katılacakları, yönettiklerini kontrol edebilecekleri yerinden yönetim mekanizmaları mı oluşacak?
Hala Fransa’dan örnek aldığımız merkeziyetçi örgütsel yapıyı sürdürecek miyiz? Fransa Bunu 1981’de değiştirdi. Merkez elinde bulundurduğu yetkilerin önemli bir bölümünü yerel parlamentolara devretti.
Biz ne zaman insanımıza güveneceğiz. Sosyal hizmetler, sağlık, eğitim, bayındırlık, sosyal güvenlik gibi hizmetleri neden hala merkezden düzenlemek de ısrar ederiz. Neden il idare meclisleri yerel parlamentolar haline gelmez. Neden seçilmiş il idare meclislerinin başında atanmış bir vali bulunur. Valinin yetkilerini seçilmiş parlamentoların aldıkları kararları merkez adına usule, hukuka uygun olup olmadığını denetlemekle neden sınırlandırmayız? Daha ne kadar Uludere, Sivas gibi katliamların hesabını valilerden sormaya devam edeceğiz.
Tarhan Erdemin başını çektiği “Demokratik Cumhuriyet Programı” adı altında devletin demokratik yeniden örgütlenmesine dönük yapılan çalışma hala ortada duruyor. Kürt sorununa kalıcı çözüm arama gibi bir niyet varsa; Çağdaş demokratik, huzur içinde bir Türkiye özlemi varsa; yeni anayasa çalışmaları içinde bu çalışma mutlaka değerlendirilmelidir.
Yeni anayasa, devletin akılcı kurumsal yeniden ve yerinden yapılandırılması; sosyal barışın sağlanması arayışlarına yanıt verecek şekilde hazırlanmalıdır. Yeni anayasa, eğitim bütünsel bir reform için alt yapı oluşturulmalıdır.
Mesleki teknik yüksek okullar ve Üniversiteler dışında bütün okullar, özellikle meslek okulları, İl Genel Meclisleri bünyesinde oluşturulacak kurullarla yönetilmelidir. İl Genel Meclisi içinde oluşturulacak Bölge Mesleki Eğitim Kurullarında o bölgedeki ilgili oda, dernek ya da birlikler şeklindeki mesleki örgütlenmeler olmalı. Yerel yönetim temsilcisi olmalı, milli eğitim il müdürlüğü olmalı, bölgedeki ilgili meslek okulları temsilcileri ve bölgedeki üniversiteden ilgili alan uzmanları olmalı. Neden bunu öneriyorum. Çünkü bölge yaşamındaki çeşitlik, zenginlik, devinim ve bölge ihtiyaçları ile ilişkilendirmediğimiz sürece Meslek okulları gelişemez. Bölge yaşamını etkileyemez. Bir anlamda ölü doğar. Nitekim hep böyle oldu.
Burada çerçevesini çizmeye çalıştığım meslek okulu modelini, kafalarda somutlaşabilmesi bakımından bir örnek ile açmak istiyorum.
Diyelim ki İlköğretim 8. yılın sonunda İlköğretimi Bitirme Sınavı sonuçlarına göre bir öğrencimize, belirli meslek okullarından birine gitmesini önerdik. Veli öneriyi dikkate aldı. Çocuğunu örneğin: Bölge Mesleki Eğitim Kurulu bünyesinde; müftülük, milli eğitim il müdürlüğü içindeki din görevlileri yetiştirme sorumlusu, bölgedeki ilahiyat Fakültesinde görev yapan bir öğretim görevlisi, yerel yönetimden bir yetkiliden oluşan “İl Din Görevlileri Yetiştirme Meslek Kurulu” bünyesinde yer alan bir imam-Hatip okuluna kaydetti. Öğrencimiz, ilk iki yılda aldığı teorik derslerin ardından istese liseye ya da başka bir meslek okuluna yatay geçiş yapabilirdi; ama yapmadı. İki yıllık teorik eğitimin ardından müftülüğün gösterdiği merkezlerde (camiler, mezarlıklar vb..), belirli bir ücret ve sosyal güvenceye sahip olarak hem uygulamalı hem teorik eğitimini sürdürdü ve tamamladı. Fakat süreç sonunda fikrini değiştirdi üniversitede psikoloji okumaya karar verdi. Bir yandan da lisede bu alanla ilişkilendirilen ilgili programları (örneğin matematik) takip ederek ve ya dışardan alarak lise bitirme olgunluk sınavına girdi. Lise Bitirme Sınavı sonucunda ilgili alan için belirlenen taban puanın üstünde bir puan aldığı için Fen ve Edebiyat Fakültesinin psikoloji bilim dalına performans dosyasıyla başvurdu. Psikoloji bölümünün belirlediği yeterliğe sahip olduğu belirlendiği için de bu bölüme kaydolarak eğitimine devam etti.
Gerçekten İmam-Hatip Liselerini meslek okulu yapmak istiyorsanız, böyle bir model üzerinde çalışmalısınız. Yoksa İmam Hatip Liselerinin orta bölümlerini açarak, bu okulları “dindar gençlik yetiştirme” yoluyla AKP’nin var oluşunu güvence altına alma aracı haline getirirseniz. Gün gelir, bu dayatmalarınızın hesabını bu toplum sizden sorar; sizi affetmez.
Yeni anayasa çalışması kendi içinde barışık, çağdaş, demokratik, katılımcı Türkiye’yi hazırlama yolunda bir fırsattır. Haklarını ve sorumluluklarını bilen, soran, sorgulayan, diğer kültürlere-değerlere saygılı, yaratıcı, üretken, çağdaş insanı üretecek eğitim sisteminin, mesleki teknik eğitimin alt yapısını oluşturmak için önemli bir fırsattır.
Gelin bu fırsatı siyasi çekişmeler içinde heba etmeyelim.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024