Ali Türer
Geçen hafta kuramsal boyutta, ideolojilerin toplumsal yaşam içindeki rolü üzerinde kafa yorduk. Bu hafta yetiştiğimiz gelenek içinde ortaya çıkan ideolojik yapılanmalara ve bu yapılanmaların “Partili Cumhurbaşkanlığı” rejimine karşı alternatif program üretme kapasitelerine bakacağız.
Avrupa’da modernleşmenin alt yapı oluşturan felsefi zenginliğe II. Meşrutiyet aydınları sahip değillerdi. Batı’da “aydın despotizmi” olarak bilinen Kemeralizm, halka tepeden bakan Işık Felsefesi ve Zihincilik (Almanya’da Wolff, Fransa’da Volter ve Condorcet), Pozitivizm (Durkheim) Yeni Osmanlılar ve Jön Türklerin etkilendiği belli başlı düşünce sistemleri oldular.
Ateşleyici unsur Batıcılığı bir kenara koyun, iki kadim ideolojinin sarmalında yaşadık bu toplumda modernleşme sürecini.
Pozitivizm, daha çok her türlü dini inancı hoş gören bir çeşit evrensel, laik metot olarak etkili oldu Milliyetçiler (Türkçüler) arasında.
İslamcılık ise (Siyasal İslam) Müslümanları tek çatı altında birleştirip, İslam devletini bütün zamanlar için sürdürebilir hale getirmeye çalıştı.
Cumhuriyetin kuruluşunda rol modeli Mustafa Kemal idi. Onun düşüncesinin merkezinde de (Ziya Gökalp gibi ) siyasi birliği Türk Kültürü üzerinden sağlama hedefi vardı.
Fakat Mustafa Kemal, Pozitivist olduğu kadar Pragmatist idi. Halk hurafelerin etkisi altında kalmaya devam ederken toplum “muasır medeniyet” ile buluşamaz, siyasi birlik sağlanamazdı. Cumhuriyet’i güçlendirmenin yolu bilimden ve teknolojiden geçiyordu. Batı medeniyeti yolundan yürünecek ise İslamcılık kontrol altında tutulmalıydı.
Mustafa Kemal (iyi ki) pragmatist yaklaşım içinde halkı medeniyet ile aydınlatma, hurafelerden arındırma, dönüştürme yolunu seçmişti. O günün koşullarında, bu devrimci adımdı. Bunun gelenek içinde önemini, bugün daha iyi anlıyoruz.
Fakat Mustafa Kemal arkasında bir ideoloji bırakmadı.
Bir gurup onun Pragmatik yanından yürüyüp Marksist Sol ile buluşurken diğer bir gurup ise, onun Ata Türk rolüne sahip çıktı, Türk Milliyetçiliğine su taşıdı.
Bu iki ideolojik tutum, 1970-1980 yılları arasında sert bir çatışma içine girdiler. Onlar birbirini yerken siyasal İslam kenara çekilip olanları seyretti. Bir yandan da kendini korumayı, kadro devşirmeyi bildi.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra geçen 50-60 yıl içinde, süre giden Türkçü politikalarla “azınlıklar” nihayet hesaba katılamayacak bir sayıya indirilmişti. Fakat yine de, feodal ilişkiler içinde kendini korumayı bilmiş bir Kürt gerçeği vardı apaçık ortada.
Türk İslam sentezi ekseninde güvenlikçi politikalar sonuç vermedi. Bu ise Türkçülüğün hanesine başarısızlık olarak yazıldı. İslamcılığın yıldızının parlamasına ortam hazırladı. Soğuk savaşın sonunun belli olduğu yerde Derin Devletin Türkçü politikalarına destek vermeyi, ABD zaten çoktan kesmişti.
Türkçülüğe güvenin sarsıldığı yerde Kürtlerin desteğini alan İslamcı ideolojinin yıldızı parlamaya başladı. Bütün bir dünya ve Türkiye artık post modern bir süreç içine girmişti.
İslamcı İdeoloji, yılların deneyimi ile bulanık suda balık avlamayı bildi. Fakat varoluşunu, sürdürebilirliğini sonuçta biat kültürü içinde bulmuştu. Bırakın ileri demokrasiyi, Modernleşmenin kodları bile bu kültüre yabancıydı. “İleri demokrasi”nin sonuçta göz boyama olduğu ortaya çıktı. Sürecin otoriterleşme ekseninde ilerlemesi kaçınılmazdı.
Siyasal İslam, demokrasi ile bağdaşamayacağı belli olunca arkasındaki Kürt desteğini yitirecekti. Yol arkadaşı olarak bu sefer yanında, kadim düşman Türkçülüğü buldu. Tabi Türkçülük içinde ayrışmayı da beraberinde getirecekti bu.
Bir kısım Türkçüler, askeri vesayetten arta kalanlar, adım adım sertleşen, merkezileşen otoriterleşmeyi, post modern süreçte Türklüğü korumanın yegâne yolu olarak gördüler.
Bu gelişme, muhalefetin gelişip güçlenmesi önünde bir handikap yarattı. PKK’nın, silahlı mücadelesi Türkçü-İslamcı kampa meşruiyet kazandırırken, yolculuğu demokrasi içinde sürdürmek isteyen muhalefette de kafa karışıklığı yarattı.
Mustafa Kemal’in pragmatist yanına sevgi ile bağlanmış, halkı çağdaşlaştırma, bilim ile buluşturma yoluna gönül vermiş Yurtseverler, 1968 kuşağının da etkisi ile Mustafa Kemal Devrimciliğini Sosyalizm ile buluşturmuşlardı. Bu gurup reel sosyalizmin çöktüğü koşullarda bir topluluğa ait olma duygusunu Atatürk’ün izinde buldu. Böylece ideolojik düzlemde 2000’li yıllardan itibaren ortaya hem Türkçü hem Sosyalist, hem de Marksist olmayı becerebilen bir Ulusalcı damar ortaya çıktı.
Bu gurup Onuncu yıl Marşını “Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri” diye tamamladıktan sonra, aynı huşu içinde İtalya'da Mussolini’ye karşı verilen anti-faşist mücadelenin simgesi olmuş Partizan şarkısı “Çav Bella”yı söyleyebiliyordu. İdeolojik düzlemde bu “özgünlük”, aynı zamanda Türkiye’de siyasi, kültürel, entelektüel derinliğin bir göstergesiydi. Bu “derinliğe” ulaşmada Sözcü gibi ajidatif gazetelerin etkisini de hesaba katmak lazım.
Olaya, “bu durum otoriterleşmeye karşı muhalefetti nasıl etkiliyor?” diye bakınca işler, karışıyor doğal olarak. Sonuçta aynı ideolojik kaynaktan bir kesim, tek adam sistemini sürdürme yolunda Siyasal İslam’a destek veriyor. Aynı kaynaktan beslenen bir başka gurup ise muhalefet içinde yer alıyor.
Bunun Suriye politikası gibi konularda Muhalif kanatta kafa karışıklığı yarattığı çok açık! Bu da iktidar kanadının elini güçlendiriyor. İktidar “Terör” gibi araçlarla, muhalefete ayar verme fırsatı buluyor. Muhalefet içinde HDP’yi izole etme politikası iktidarın sürdürülebilirliğini sağlaması bakımından önemli hale geliyor. Böylece bütüncül bir muhalefetin ortaya çıkması engellemiş oluyor, daha ne olsun.
Öte yandan bu sonuçta, kendini Marksist ideoloji zemininde gören Sosyalistlerin de önemli payı var.
Bu kesim halkın anlamadığı bir jargonla kendini ifade etmeyi ısrarla sürdürüyor. Öte yandan “Türk’üyle Kürt’üyle haksızlığa, hukuksuzluğa, açlığa mahkûm edilenler, birleşin!” dese de inandırıcı olamıyor. Biri çıkıp, seçimlerden %1’i bulmayan sonuçlar alırken niye bir araya gelemiyorsunuz dese verebilecekleri bir cevap yok.
Bir kısmı seçimlere HDP ile giriyor, iyi güzel, ya sonra? Meclise girer girmez kendi partisine geçiyor. Ya da zaten etkisiz hale gelmiş mecliste bağımsız milletvekili olarak var olmayı sürdürüyor. Ne anladım bu işten, kamuoyu bundan ne sonuç çıkarır sizce?
Küçük ama etkisiz partiküller halinde var olmanın hafifliğini yaşarken halk size niye güvensin, demek geçiyor insanın içinden. Hangi birinize destek versin, hanginizin arkasından gitsin?
Otoriterleşmenin geldiği şu eşikte, mevcut durumun tahlilinden çıkarılacak eylem pratiği bu mudur? Bu ideolojik savrukluk içinde, gettolarında gerçekleştirdikleri küçük eylemleri tatmin edici buluyorlar mı merak ediyorum.
Eğer bu kesim 1978’lerde yaşadıklarından ders çıkarıp sürtüşme, muhalefet edene muhalefet etme modunu aşabilse, ortaklaşa bilinçlilik durumu oluşturabilirdi. İçinden geçilen süreçte tek adam rejimine muhalefetin irileşmesi bakımından önemli sonuçları olurdu bunun, bu çok açık!
Siyasi İslam’ın toplumu taşıdığı yerden herkes rahatsız! Peki açlık, işsizlik diz boyu olduğu halde AKP’ye kamuoyu desteği neden %30’un altına bir türlü inmiyor o zaman?
Ve bu rejim son saatlerini yaşıyor, ilk seçimde yok olup gidecek öyle mi? İyi de nasıl? Yerine ne öneriyorsun. Herkesin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir siyasi birliği nasıl sağlayacaksın. İlk seçimde iktidar oldun, ne yapacaksın. Kürt sorununu nasıl çözeceksin. Dahası, hazır mısın?
Belki asıl sorun tam da burada, yani sorun Muhalefette!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024