Alper GÖRMÜŞ
Bu dizinin birinci bölümünde, Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 25 Ağustos 2004 tarihli, “İrticaya ve Gülen Cemaatine yönelik tedbirler” konulu kararının “zâhiri” anlamına itibar etmediğimi yazmıştım.
Aklım ve vicdanım bana bu meselenin “bâtın”ına da bakmam gerektiğini söylemiş, bakınca da ne gördüğümü şöyle ifade etmiştim:
“O dönemin koşullarına baktığımda, 2004 kararının altındaki hükümet imzalarını, hükümetin ‘Cemaat’i bitirme’ kararlılığı olarak değil; ‘hükümeti bitirme’ kararlılığındaki darbeci generallere karşı hükümetin oyalama taktiği olarak değerlendiriyorum.”
Dönemin koşulları deyip duruyorum ama ancak ikinci yazının sonlarında ele almaya başlayabildim o koşulları... Birazdan devamını getireceğim, fakat önce ilk iki yazıyla ilgili olarak bana yöneltilen bir eleştiriye kısaca cevap vermek isterim...
“Hükümet’le Cemaat arasında o dönemde de gerilim vardı...”
Söz konusu eleştiriyi kabaca şöyle toparlayabilirim:
“O imzaların def’-i belâ kabilinden atıldığına nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Adalet ve Kalkınma Partisi’yle (AK Parti) Cemaat arasında o dönemde hiç mi çıkar zıtlığı ve dolayısıyla gerilim yoktu? Hükümet üyeleri, kısmen sizin dediğiniz gibi darbeci askerleri oyalamak için, kısmen de Cemaat’i yola getirmek için o imzaları atmış olamazlar mı?”
Cevabım şöyle:
AK Parti ve onun hükümetiyle Cemaat arasında 2003-2004’te dahi bir gerilim olduğunu herkes gibi ben de biliyorum.
Her şeyden önce bunun duygusal bir nedeni var:
28 Şubat döneminde Fethullah Gülen’in Refah Partisi’ne karşı askerleri desteklediği herkesin malumu... AK Parti iktidar olduğunda, bu tavrın oluşturduğu travmanın üstünden henüz birkaç yıl geçmişti. Dolayısıyla: 2003-2004’te AK Parti kadrolarındaki Cemaat algısında dikkate değer bir negatif boyut varlığını hâlâ sürdürüyordu.
İkincisi: 2004’te Cemaat mensuplarının devlet aygıtındaki mevcudiyetinin iktidar partisinde bir rahatsızlık kaynağı oluşturduğu (evet, o dönemde bile) yine herkesin malûmu... Şimdi unuttuk ama, o dönemde, “hükümetin askerle anlaşıp Gülen Cemaati’nin gücünü kırma niyeti”ne dair pek çok söylenti dolaşıyordu ortalıkta.
Zaten ben de, Darbe Günlükleri’ne dayanarak 25 Ağustos 2004’teki MGK toplantısını geçtiğimiz yıl ilk kez haberleştirdiğimde, “Gülen Cemaati’ni takip” kararını, bu söylentiyle birlikte aktarmıştım. (Bak. İmaj ve Hakikat, 2012, Etkileşim Yayınları, s. 288.)
Yani diyeceğim, Hükümet ile Cemaat arasında 2004’te bile bir gerilim olduğunu tabii ki ben de biliyorum ve bunu 2004 MGK kararı ortaya çıkmadan önce yazmıştım...
Fakat ben, o imzaların “Cemaat’i yıpratma ve yola getirme amacı” (da) taşıyor olamayacağı tezimi, “Hükümet ile Cemaat arasında o dönemde hiçbir çıkar zıtlığı ve gerilim yoktu” gibi gerçeği yansıtmayan bir yoruma dayandırmıyorum ki...
Benim dediğim şu: O dönem öyle bir dönemdi ki, Hükümet’in bu imzaları, darbecileri oyalama amacının dışında bir amaçla, hele ki “hazır askerler istiyor, fırsatı değerlendirelim, Cemaat’e bir tokat da biz atalım” gibi bir amaçla atmış olabileceği yönündeki akıl yürütmeler temelsizdir. Çünkü, a) mantıken çürüktür, b) olgular tarafından desteklenmemektedir.
Canını kurtarmaya çalışan bir hükümet...
Mantıken çürüktür: Çünkü ortada silahlı bürokrasiye karşı canını kurtarmak isteyen bir hükümet vardır... Bu koşullarda, sonraki yıllarda da göreceğimiz gibi ittifak edebileceği yegâne büyük gücü zayıflatmaya çalışmak intihar etmekten başka bir anlama gelmez.
Olgularla desteklenmemektedir: Çünkü bu kararın hükümet tarafından uygulandığı gösterilememektedir ya da gösterilme çabaları anakronik bir ittirmeceden öteye gidememektedir. (Pazar günkü yazımda işin bu yanını ele almıştım... İtiraf edeyim ki, Yıldıray Oğur’un aynı günkü ve aynı konulu yazısı benimkinden daha ikna ediciydi.)
Tabii bir de Cemaat’in o yıllardan sonraki hızlı büyümesi “olgu”su var... Nasıl oluyorsa oluyor, hükümetle asker Cemaat’i “bitirmek” için anlaşıyorlar fakat Cemaat büyüdükçe büyüyor ve bu süre zarfında o cenahtan hiçbir “baskı” mızıldanması gelmiyor.
2003’ü 2004’e bağlayan aralık ayındaki tuhaf gelişmeler...
Artık ana konumuza, yani “2004 koşulları”na dönebiliriz...
2003’ü 2004’e bağlayan son ayda gazeteler, öncekilerle kıyaslanamayacak bir irtica öforisine girmiş görünüyorlardı... Ayın ve yılın son günü de Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın üç Ankara temsilcisine (Sedat Ergin, Fikret Bila, Mustafa Balbay) ilettiği “irtica uyarısı” Hürriyet, Milliyet ve Cumhuriyet’in manşetlerini süslüyordu.
Medyadaki irtica hararetinin 2003 Aralık ayı boyunca yükselmesinin sırrı, 2007’de yayımlanan Darbe Günlükleri’yle açıklığa kavuşacaktı... O günlüklerden anlaşıldı ki, Aralık 2003’te medyadaki irtica hararetinin yükselmesinin nedeni, aynı dönemde askerlerdeki darbe hararetinin yükselmiş olmasıydı.
3 Aralık 2003’te, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) bütün orgenerallerin katıldığı bir toplantı yapılmış, hükümete muhtıra verilmesi, orgenerallerin önerisi olarak Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e iletilmişti.
Başbakan’ın, ‘Muhtıra şûrası’ndan bir gün önceki ‘tuhaf’ konuşması...
3 Aralık’taki muhtıra toplantısından bir gün önce, Başbakan Erdoğan Meclis’teki grup toplantısında, o gün nasıl olup da hiçbirimizin “bu ne ya!” demediği çok tuhaf bir konuşma yaptı.
Konu, iki hafta kadar önce, beş gün arayla (15 ve 20 Kasım 2003) İstanbul’da gerçekleştirilen -iki sinagogu, İngiliz Konsolosluğu’nu ve HSBC binasını hedef alan- El Kaide saldırılarıydı... Fakat Başbakan konuşmasının bir yerinde konudan âniden sapıp “Vakti saati geldiğinde fikir, düşünce planında, demokrasi çerçevesi içinde hesaplaşacakları” birilerinden söz etti ve “bunun da belgesi, bilgisi, delilleri, her şeyi elimizdedir” deyiverdi...
O konuşmayı yıllar sonra bulup okuduğumda, Başbakan’ın konuşma metninin arasına yerleştirdiği müstehcen “parça”yla hükümete yönelik tehdit odaklarına karşı “farkındayım, ileri gitmeyin” mesajı verdiğini düşündüm, hâlâ öyle düşünüyorum.
Tabii, o konuşmayı dinleyip de “Başbakan ne demek istiyor” diye sormamış olmak, biz gazetecilerin hanesine “merak eksikliği” faslından eksi olarak yazılmalı...
Bugüne kadar Başbakan’ın o konuşmada araya “parça” koyup birilerine mesaj gönderme ihtiyacını, o konuşmadan sadece iki hafta önce önüne serilen Ergenekon raporuna bağlamıştım. (Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün talebi doğrultusunda MİT’in savcılığa gönderdiği yazıda, “Ergenekon yapılanması ile alakalı olarak yapılan çalışmaların 19.11.2003 tarihinde Sn. BAŞBAKAN’A sunulduğu” belirtiliyordu.)
Şimdi, Başbakan’ın o mesajının sadece Ergenekon raporuyla değil, o dönemde doruğa ulaşan “darbeci kaynaşma” ile alakalı olduğunu düşünüyorum... Bilmiyorum, belki de bir gün sonraki “muhtıra şûrası”nın istihbaratı alınmıştır ve mesajın bir bölümü de orayadır...
Basındaki askerî müdahaleye aleni davet yazıları...
2004’ün ilk günlerinden itibaren basında aleni askerî müdahaleye davet yazıları çıkmaya başladı.
1 Ocak 2004’te, 12 Eylül Anayasası’nın yazıcılarından, Akşam gazetesi yazarı Coşkun Kırca, “Bu feci durumdan kurtulabilmek ancak Cumhuriyet'i savunma işlevinin tekrar yapılandırılarak canlandırılmasına bağlıdır. Hemen düşünülmesi gereken konu bu silkinmenin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğidir” diye yazdı.
Eski diplomat, mesleğinin ona sağladığı diplomatik dil yeteneğini kullanarak, “darbe”yi telaffuz etmeden, darbe çağrısı yapıyordu. Gerçek duygu ve düşüncelerini ise o yazıdan 20 gün sonra, 21 Ocak 2004'te Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'i ziyaret ettiğinde dile getirecektir:
Örnek'in, 12 Aralık 2009'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği ifadede “bana ait” diyerek teyit ettiği o günkü notlarından biri şöyledir:
“Coşkun Kırca ve Mehmet Ali Kışlalı'nın ziyareti... Her iki ziyaretçi de cumhuriyetçi ve TSK’yı destekleyen yazarlar. Kırca 76 yaşında. O kadar duygulu hale gelmiş ki benim yanımda olayları ve son durumu anlatırken iki kez ağladı. Kışlalı da efendi bir insan. Her ikisi de bana 'zaman geçiyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz. Ne yapacaksanız yapın yoksa geç olacak' mesajını verdiler.”
Kırca’dan bir gün sonra ise Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk, ayın ve yılın son gününde Aytaç Yalman’ın irtica uyarısıyla yaklaşmakta olan yerel seçimleri (Mart, 2004) karşılaştırıp şu sonuca varıyordu:
"(...) Son günlerde Aytaç Paşa konuştu.. Doğru konuştu. (...) Bu doğru, belediye seçimlerinde sandıktan çıkacak doğrulardan daha doğru bir doğrudur.."
Başbakan’ın yüzüne karşı: 35. Madde, ‘TSK’nın görevi T.C.’yi korumaktır’ hükmünü âmirdir...
2004’e “bu yıl olacak bu iş” duygusuyla girildiğini gazetelerden (bir tür “açık istihbarat”la) öğrenmek mümkündü... Fakat yıllar sonra yine Darbe Günlükleri’nden öğrenecektik ki, 2004’ün ilk ayında komutanlar Başbakan’ın yüzüne karşı TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesine hatırlatmışlar...
Günlükler’de “TRT bildirisi” hazırlığını gerektirecek kadar ciddi bir toplantı olarak tasarlanan 14 Ocak buluşması, askerlerin isteği üzerine gerçekleştirilir... İmaj ve Hakikat adlı kitabımda, bu toplantıyı şöyle anlatmıştım:
“(Günlükler’in o bölümünü) okuyunca, o günlerde Başbakan'ın yakınındaki siyasetçilere söylediği ve benim de bir gazeteci olarak kulağıma gelen ‘durum, bildiğiniz gibi değil; bilseniz ürkerdiniz’ şeklindeki sözler geldi aklıma... Genelkurmay Başkanı, İkinci Başkan, dört kuvvet komutanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı'nın katıldığı bu 8 kişilik toplantıda, askerlerin açık açık ‘değiştim diyorsun ama bunu bize ispat etmelisin’ havasında Başbakan'ı sigaya çekme çabasında oldukları açıkça belli oluyor. Ayrıca kendisine açık açık TSK İç Hizmet Kanunu'nun meşhur 35. maddesi dahi hatırlatılıyor.”
Unutmadan: Bu garip toplantı, aynı zamanda, o günlerde Gülen Cemaati’ne ve irticaya karşı yalın kılıç bir “uygulama”ya girdiği söylenen Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in de kellesinin istendiği toplantıdır.
Garnizon komutanlarının valileri uyardığı günler...
Tuhaf, çok tuhaf günlerdi...
Bugün bize hayli anlaşılmaz gelebilir, fakat o günlerde, illerdeki garnizon komutanları “irtica” konusunda mülki amirleri ve savcıları dahi uyarabiliyordu. Komutanlar uyarıyorlar, gazeteler de hiçbir fevkaladelik vurgusu taşımayan haberleriyle bu uyarıları kamuoyu bilgisi haline getiriyorlardı...
Cumhuriyet gazetesinin 10 Nisan 2004 tarihli “Ege'de irtica uyarısı” başlıklı haberinde olduğu gibi:
“Garnizon komutanları, mülki amirlerin irticai hareketlenme konusunda önlem almasını istedi... Ege'deki garnizon komutanları, mülki amirlere ve cumhuriyet savcılarına gönderdikleri yazıda, son dönemlerde yükselen ve kılık kıyafetlere yansıyan irticai tavırlar karşısında gerekeni yapmalarını istedi.”
Cumhuriyet, bir gün önce de (9 Nisan 2004) bir tuğgeneralin (!) “irtica uyarısı”nı manşetten haberleştirmişti. Tuğgeneral Hamit Tekkanat “İrtica sinsice gelişiyor” (manşet cümlesi) diyordu:
“11. Piyade Tugayı Komutanı Tuğgeneral Hamit Tekkanat, Denizli'de kara çarşaflı kadınlar ile cübbeli erkeklerin idari ve adli binalarda boy göstermesine sert çıkarak 'bazı kesimlerin, bu tip çağ dışı kıyafetlerle yaşam tarzı oluşturarak Atatürk ilke ve devrimleri ve dolayısıyla anayasayı açıkça ihlal ettiklerini' belirtti. Denizli Valiliği ve Cumhuriyet Savcılığı'na bir yazı gönderen Tuğgeneral Tekkanat, Kılık Kıyafet Kanunu'nun uygulanması çağrısında bulundu.”
Daha neler var neler ama sanırım bu kadar yeter...
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 25 Ağustos 2004 tarihli MGK gündemine günlerdir tartıştığımız karar tasarısını getirdiğinde, ülkedeki atmosfer işte böyleydi...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları


































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025