Alper GÖRMÜŞ
Geçtiğimiz hafta, başta Dışişleri Bakanı Tillerson olmak üzere ABD’li üst düzey yetkililerle gerçekleştirilen bir dizi görüşmeden sızan bilgiler ve Suriye rejimine bağlı bazı birliklerin TSK ile savaşmak üzere Afrin’e geçtiklerine dair haberler, ABD ve Rusya’nın Afrin’e girmesi için Türkiye’ye yeşil ışık yakmalarının nedenlerine dair epeyce şey söylüyor.
Benim mevcut tablonun ışığında şekillenmiş geçici kanaatim şöyle: a) Rusya bir ay önce Türkiye’ye yeşil ışık yakarken, bir süre sonra Türkiye’yi Esad rejimiyle doğrudan görüşmeye zorlayabileceği koşulların oluşacağını düşünüyordu... b) ABD, birinci aşamada Afrin’i, ikinci aşamada Münbiç’i ‘vermeyi’ ve iş Fırat’ın doğusuna geldiğinde, ‘senin de isteklerinin sınırı yok kardeşim’ gibi bir psikolojik baskının eşliğinde esas derdi olan ‘Fırat’ı doğusu’nu garantilemeyi baştan itibaren planlamış olabilirdi.
Kronolojik de gidebilirdik ama biz daha sıcak ve yeni olanı öne alıp, Rusya ile başlayalım...
Kim bunlar ve Rusya bu işin neresinde?
19 Şubat günü akşam saatlerinde (17:00 civarında) televizyonlarda verilmeye başlanan bir haber, kamuoyunda heyecanlı ve kaygılı bir bekleyişe yol açtı. Görüntülerle de desteklenen habere göre, Suriye rejimine bağlı güçlerden oluşan ve ağır silahlarla donatılmış bir konvoy Afrin’in güneyinden girerek kent merkezine doğru ilerlemeye başlamıştı. Ondan birkaç saat önce, öğle saatlerinde Suriye devlet televizyonunun duyurduğu ‘Birkaç saate Afrin’e giriyoruz’ haberiyle birlikte değerlendirildiğinde, ‘rejim güçleri Afrin’e girdi’ haberinin kaygı yaratması gayet doğaldı.
Sonrasını, ya da biribiriyle çelişen onlarca haberi hep birlikte izledik... Konvoy TSK’nın top atışlarıyla Afrin’e girmeden durdurulmuştu... Hayır, bir bölümü girmişti... Bir bölümü girmişti ama girenler ondan ibaret değildi, 19 Şubat’tan önceki günlerde Suriye ordusuna bağlı çok sayıda subay sivil kıyafetlerle Afrin’e geçmişti, vb.
Arada kaynayan kritik demeç: ‘Türkiye ve Rusya doğrudan diyalog kursun’
Rejime bağlı güçlerin Afrin’e girdikleri haberlerinin etrafındaki muamma devam ederken, bir gün sonra (20 Şubat) Rus Sputnik haber ajansı, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, bu haberlerin hatırlatılması üzerine neler söylediğini duyurdu: “Türkiye'nin güvenlik çıkarları, Şam'la doğrudan diyalog yoluyla tamamen korunabilir.”
Rusya’nın, Türkiye’ye ‘rejimle doğrudan görüşmelisin’ tavsiyesini hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Katil Esad’la asla görüşmeyeceğim’ demesinden birkaç gün sonra vermesi kendi başına zaten çok önemli bir gelişmeydi. Fakat bu çıkışı asıl önemli kılan şey zamanlamasıydı: Lavrov, tam da Esad rejimi ile PYD-YPG’nin Türkiye’ye karşı ortak direnme kararının kuvveden fiile geçtiği bir anda yapmıştı bu açıklamasını...
Bu açıklamayı, Rusya’nın, rejim güçlerinin Afrin’e geçip Türkiye ile çatışmasını istemedikleri ve engellemeye çalıştıkları haberleriyle birlikte okumak daha doğru olur.
Böyle bakınca, Rusya’nın tavrı ‘tavşana kaç tazıya tut’ gibi bir şeye benziyor.
Benim görebildiğim kadarıyla Rusya bir yandan Esad güçlerinin Afrin’e girmemesi için elinden geleni yaptığı hususunda Türkiye’yi ikna etmeye çalışıyor, bir yandan da şöyle diyor: ‘Çalışıyorum ama görüyorsun, tam olarak engelleyemiyorum, İran da kışkırtıyor bir yandan, en iyisi sen gel rejimle doğrudan görüş, böylece sınırı Suriye rejimi korur, senin sınırı YPG’lilere terk etmeme amacın da yerine gelmiş olur.”
Rusya’nın yeşil ışığının nedeni baştan beri bu olabilir mi?
Lavrov’un tam da rejim-PYD/YPG işbirliğinin kuvveden fiile çıktığı, Türkiye-Suriye savaşının konuşulur hale geldiği, yani Türkiye’de çok kaygılı bir havanın doğduğu bir anda bu çıkışını yapması, şu soruyu akla getiriyor: Acaba Rusya’nın yeşil ışığının nedeni baştan beri, Türkiye’yi Esad rejimiyle doğrudan görüşmeye zorlayacağını düşündüğü bu tehlikeli karşılaşmayı husule getirmek olabilir mi?
Rusya’nın Türkiye-Suriye-PYD/YPG üçgenindeki temel amaçlarını hatırlarsak, bunun hiç de yabana atılmayacak bir ihtimal olduğunu anlarız.
Rusya, a) geçtiğimiz yıl hazırladıkları Suriye anayasasından da bildiğimiz gibi Kürtlerin kendi kendilerini yönetecek bir otonomiye sahip olmalarını istiyor, b) bu otonominin Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak bir yapıda olmasını istiyor, c) Böylece Türkiye’nin sınır güvenliğini son tahlilde Suriye devletinin uhdesine vererek Türkiye’yi sakinleştirmek istiyor.
Fakat bu üç temel amaç için Türkiye ile Suriye’nin kısa vadede doğrudan görüşmeleri, uzun vadede de aralarındaki düşmanlığa son vermeleri gerekiyor, en temel nokta bu... Ne var ki Türkiye bu teklife hiçbir şekilde yanaşmıyor...
İşte bu koşullarda, Rusya’nın Afrin için Türkiye’ye bir ay önceki yeşil ışığı, onu Suriye’ye mecburen yaklaştıracak sonuçlar üretmesi için yaktığını söylemek bana gayet makul görünüyor.
ABD ve ‘Fırat’ın doğusu’nu garantilemek...
Aynı soruyu, geçtiğimiz hafta boyunca gerçekleştirilen kritik Türkiye-ABD görüşmelerinin ışığında ABD için soralım: ABD’nin Afrin için Türkiye’ye bir ay önce yaktığı yeşil ışık ve Tillerson’la görüşmenin sonuçlarından anlaşıldığı kadarıyla Münbiç için yakacağı yeşil ışık, baştan beri kendisi için asıl önemli bölge olan Fırat’ın doğusunu elde tutabilmenin psikolojik zeminini yaratmaya matuf olabilir mi?
Ne demek istediğimi gündelik hayattan basit bir örnekle açmaya çalışayım: Diyelim ki bir hedefiniz var, fakat o hedefi çıplak haliyle ifade ettiğinizde rakibiniz ya da rakiplerinizin itirazlarıyla karşılaşacağınıza eminsiniz. Bu durumda, sizin için aslında fazla bir önemi olmayan fakat itirazla karşılaşacağına emin olduğunuz başka daha küçük hedefler icat ve ilan etmek akıllıca olmaz mı? Ardından, her adımda ‘fedakârlık, âlicenaplık’ gösterip o hedeflerinizden vazgeçerek rakibinizin ya da rakiplerinizin psikolojik direncini kırmak yine akıllıca bir davranış olmaz mı?
Şimdiye kadar olan bitene bakalım: ABD, PYD/YPG ile ittifak halinde fakat onların Afrin’deki güçlerini ‘sattı...’ Şimdi Münbiç’i de ‘satarsa’, iki yıl önce Münbiç’in PYD/YPG tarafından işgal edilmesine işte yukarıda ifade etmeye çalıştığım psikolojik zemini döşemek üzere izin vermiş olabileceğini düşünmek çok mu komplocu bir yaklaşım olur?
Yani, girişte ifade ettiğim gibi, ABD birinci aşamada Afrin’i, ikinci aşamada Münbiç’i ‘vermeyi’ ve iş Fırat’ın doğusuna geldiğinde, ‘senin de isteklerinin sınırı yok kardeşim’ gibi bir psikolojik baskının eşliğinde esas derdi olan ‘Fırat’ın doğusu’nu garantilemeyi baştan itibaren planlamış olabilir mi?
Türkiye ile Suriye’nin karşı karşıya gelmesinden kim ne umar?
ABD’nin Türkiye’ye Afrin’de yaktığı yeşil ışığın bir nedeni de, TSK ile Suriye rejim güçlerinin eninde sonunda karşı karşıya geleceğini ABD’nin de hesaba katması olabilir mi?
Olabilir... Rusya nasıl böyle bir tablodan Türkiye’ye yönelik ‘ben bunu önleyemem, rejimle doğrudan diyaloga geçmelisin’ mesajı çıkarmayı baştan beri düşünmüş olabilirse, ABD de Suriye ile kapışmış bir Türkiye’nin ister istemez Rusya’dan uzaklaşıp kendi yanına geleceğini hesaplamış olabilir.
Türkiye bunları hesapladı mı?
19 Şubat gecesi, rejim güçlerinin Afrin’e girdiği bilgisinin ilk saatlerinde televizyonlarda yorum yapanlar bir yandan olan bitenin şaşkınlığını yaşıyorlar bir yandan da ‘biz şaşkınız ama devlet Afrin’e girmeye karar verdiğinde bu ihtimali de mutlaka göz önünde bulundurmuştur’ anlamında teselli edici cümleler kuruyorlardı. İktidar siyasetçileri de şaşkın görünüyorlardı.
Aynı gece, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk iş olarak Rusya ve İran liderlerini arayıp, rejim güçlerinin Afrin’e girmesinin aralarındaki anlaşmaya aykırı olduğunu hatırlatması da önemli... Acaba anlaşmayla verilen sözlerin sahada mutlaka uygulanacağına inandığı için Erdoğan da mı şaşkındı, yoksa o sözlere rağmen bu türden gelişmelerin mümkün olduğunu bilerek mi aradı iki lideri, anlaşılamadı.
Şayet gerçeği birinci ihtimal temsil ediyorsa, yani Türkiye Rusya ve İran’la yaptığı anlaşmalara güvenerek Afrin’de rejim güçleriyle çatışma ihtimalinin hiç olmadığını düşünerek Afrin’e girmişse, bugünkü dilini yarınki hedeflerine göre kuran süper güçlerin karşısında şu anda sürüklenmekte olduğunu düşünebiliriz.
Umalım ki bu kötümser senaryo gerçek değildir ve Türkiye bu ihtimali baştan beri gözetiyordur.
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025