Alper GÖRMÜŞ
Geçtiğimiz hafta, başta Dışişleri Bakanı Tillerson olmak üzere ABD’li üst düzey yetkililerle gerçekleştirilen bir dizi görüşmeden sızan bilgiler ve Suriye rejimine bağlı bazı birliklerin TSK ile savaşmak üzere Afrin’e geçtiklerine dair haberler, ABD ve Rusya’nın Afrin’e girmesi için Türkiye’ye yeşil ışık yakmalarının nedenlerine dair epeyce şey söylüyor.
Benim mevcut tablonun ışığında şekillenmiş geçici kanaatim şöyle: a) Rusya bir ay önce Türkiye’ye yeşil ışık yakarken, bir süre sonra Türkiye’yi Esad rejimiyle doğrudan görüşmeye zorlayabileceği koşulların oluşacağını düşünüyordu... b) ABD, birinci aşamada Afrin’i, ikinci aşamada Münbiç’i ‘vermeyi’ ve iş Fırat’ın doğusuna geldiğinde, ‘senin de isteklerinin sınırı yok kardeşim’ gibi bir psikolojik baskının eşliğinde esas derdi olan ‘Fırat’ı doğusu’nu garantilemeyi baştan itibaren planlamış olabilirdi.
Kronolojik de gidebilirdik ama biz daha sıcak ve yeni olanı öne alıp, Rusya ile başlayalım...
Kim bunlar ve Rusya bu işin neresinde?
19 Şubat günü akşam saatlerinde (17:00 civarında) televizyonlarda verilmeye başlanan bir haber, kamuoyunda heyecanlı ve kaygılı bir bekleyişe yol açtı. Görüntülerle de desteklenen habere göre, Suriye rejimine bağlı güçlerden oluşan ve ağır silahlarla donatılmış bir konvoy Afrin’in güneyinden girerek kent merkezine doğru ilerlemeye başlamıştı. Ondan birkaç saat önce, öğle saatlerinde Suriye devlet televizyonunun duyurduğu ‘Birkaç saate Afrin’e giriyoruz’ haberiyle birlikte değerlendirildiğinde, ‘rejim güçleri Afrin’e girdi’ haberinin kaygı yaratması gayet doğaldı.
Sonrasını, ya da biribiriyle çelişen onlarca haberi hep birlikte izledik... Konvoy TSK’nın top atışlarıyla Afrin’e girmeden durdurulmuştu... Hayır, bir bölümü girmişti... Bir bölümü girmişti ama girenler ondan ibaret değildi, 19 Şubat’tan önceki günlerde Suriye ordusuna bağlı çok sayıda subay sivil kıyafetlerle Afrin’e geçmişti, vb.
Arada kaynayan kritik demeç: ‘Türkiye ve Rusya doğrudan diyalog kursun’
Rejime bağlı güçlerin Afrin’e girdikleri haberlerinin etrafındaki muamma devam ederken, bir gün sonra (20 Şubat) Rus Sputnik haber ajansı, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, bu haberlerin hatırlatılması üzerine neler söylediğini duyurdu: “Türkiye'nin güvenlik çıkarları, Şam'la doğrudan diyalog yoluyla tamamen korunabilir.”
Rusya’nın, Türkiye’ye ‘rejimle doğrudan görüşmelisin’ tavsiyesini hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Katil Esad’la asla görüşmeyeceğim’ demesinden birkaç gün sonra vermesi kendi başına zaten çok önemli bir gelişmeydi. Fakat bu çıkışı asıl önemli kılan şey zamanlamasıydı: Lavrov, tam da Esad rejimi ile PYD-YPG’nin Türkiye’ye karşı ortak direnme kararının kuvveden fiile geçtiği bir anda yapmıştı bu açıklamasını...
Bu açıklamayı, Rusya’nın, rejim güçlerinin Afrin’e geçip Türkiye ile çatışmasını istemedikleri ve engellemeye çalıştıkları haberleriyle birlikte okumak daha doğru olur.
Böyle bakınca, Rusya’nın tavrı ‘tavşana kaç tazıya tut’ gibi bir şeye benziyor.
Benim görebildiğim kadarıyla Rusya bir yandan Esad güçlerinin Afrin’e girmemesi için elinden geleni yaptığı hususunda Türkiye’yi ikna etmeye çalışıyor, bir yandan da şöyle diyor: ‘Çalışıyorum ama görüyorsun, tam olarak engelleyemiyorum, İran da kışkırtıyor bir yandan, en iyisi sen gel rejimle doğrudan görüş, böylece sınırı Suriye rejimi korur, senin sınırı YPG’lilere terk etmeme amacın da yerine gelmiş olur.”
Rusya’nın yeşil ışığının nedeni baştan beri bu olabilir mi?
Lavrov’un tam da rejim-PYD/YPG işbirliğinin kuvveden fiile çıktığı, Türkiye-Suriye savaşının konuşulur hale geldiği, yani Türkiye’de çok kaygılı bir havanın doğduğu bir anda bu çıkışını yapması, şu soruyu akla getiriyor: Acaba Rusya’nın yeşil ışığının nedeni baştan beri, Türkiye’yi Esad rejimiyle doğrudan görüşmeye zorlayacağını düşündüğü bu tehlikeli karşılaşmayı husule getirmek olabilir mi?
Rusya’nın Türkiye-Suriye-PYD/YPG üçgenindeki temel amaçlarını hatırlarsak, bunun hiç de yabana atılmayacak bir ihtimal olduğunu anlarız.
Rusya, a) geçtiğimiz yıl hazırladıkları Suriye anayasasından da bildiğimiz gibi Kürtlerin kendi kendilerini yönetecek bir otonomiye sahip olmalarını istiyor, b) bu otonominin Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak bir yapıda olmasını istiyor, c) Böylece Türkiye’nin sınır güvenliğini son tahlilde Suriye devletinin uhdesine vererek Türkiye’yi sakinleştirmek istiyor.
Fakat bu üç temel amaç için Türkiye ile Suriye’nin kısa vadede doğrudan görüşmeleri, uzun vadede de aralarındaki düşmanlığa son vermeleri gerekiyor, en temel nokta bu... Ne var ki Türkiye bu teklife hiçbir şekilde yanaşmıyor...
İşte bu koşullarda, Rusya’nın Afrin için Türkiye’ye bir ay önceki yeşil ışığı, onu Suriye’ye mecburen yaklaştıracak sonuçlar üretmesi için yaktığını söylemek bana gayet makul görünüyor.
ABD ve ‘Fırat’ın doğusu’nu garantilemek...
Aynı soruyu, geçtiğimiz hafta boyunca gerçekleştirilen kritik Türkiye-ABD görüşmelerinin ışığında ABD için soralım: ABD’nin Afrin için Türkiye’ye bir ay önce yaktığı yeşil ışık ve Tillerson’la görüşmenin sonuçlarından anlaşıldığı kadarıyla Münbiç için yakacağı yeşil ışık, baştan beri kendisi için asıl önemli bölge olan Fırat’ın doğusunu elde tutabilmenin psikolojik zeminini yaratmaya matuf olabilir mi?
Ne demek istediğimi gündelik hayattan basit bir örnekle açmaya çalışayım: Diyelim ki bir hedefiniz var, fakat o hedefi çıplak haliyle ifade ettiğinizde rakibiniz ya da rakiplerinizin itirazlarıyla karşılaşacağınıza eminsiniz. Bu durumda, sizin için aslında fazla bir önemi olmayan fakat itirazla karşılaşacağına emin olduğunuz başka daha küçük hedefler icat ve ilan etmek akıllıca olmaz mı? Ardından, her adımda ‘fedakârlık, âlicenaplık’ gösterip o hedeflerinizden vazgeçerek rakibinizin ya da rakiplerinizin psikolojik direncini kırmak yine akıllıca bir davranış olmaz mı?
Şimdiye kadar olan bitene bakalım: ABD, PYD/YPG ile ittifak halinde fakat onların Afrin’deki güçlerini ‘sattı...’ Şimdi Münbiç’i de ‘satarsa’, iki yıl önce Münbiç’in PYD/YPG tarafından işgal edilmesine işte yukarıda ifade etmeye çalıştığım psikolojik zemini döşemek üzere izin vermiş olabileceğini düşünmek çok mu komplocu bir yaklaşım olur?
Yani, girişte ifade ettiğim gibi, ABD birinci aşamada Afrin’i, ikinci aşamada Münbiç’i ‘vermeyi’ ve iş Fırat’ın doğusuna geldiğinde, ‘senin de isteklerinin sınırı yok kardeşim’ gibi bir psikolojik baskının eşliğinde esas derdi olan ‘Fırat’ın doğusu’nu garantilemeyi baştan itibaren planlamış olabilir mi?
Türkiye ile Suriye’nin karşı karşıya gelmesinden kim ne umar?
ABD’nin Türkiye’ye Afrin’de yaktığı yeşil ışığın bir nedeni de, TSK ile Suriye rejim güçlerinin eninde sonunda karşı karşıya geleceğini ABD’nin de hesaba katması olabilir mi?
Olabilir... Rusya nasıl böyle bir tablodan Türkiye’ye yönelik ‘ben bunu önleyemem, rejimle doğrudan diyaloga geçmelisin’ mesajı çıkarmayı baştan beri düşünmüş olabilirse, ABD de Suriye ile kapışmış bir Türkiye’nin ister istemez Rusya’dan uzaklaşıp kendi yanına geleceğini hesaplamış olabilir.
Türkiye bunları hesapladı mı?
19 Şubat gecesi, rejim güçlerinin Afrin’e girdiği bilgisinin ilk saatlerinde televizyonlarda yorum yapanlar bir yandan olan bitenin şaşkınlığını yaşıyorlar bir yandan da ‘biz şaşkınız ama devlet Afrin’e girmeye karar verdiğinde bu ihtimali de mutlaka göz önünde bulundurmuştur’ anlamında teselli edici cümleler kuruyorlardı. İktidar siyasetçileri de şaşkın görünüyorlardı.
Aynı gece, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk iş olarak Rusya ve İran liderlerini arayıp, rejim güçlerinin Afrin’e girmesinin aralarındaki anlaşmaya aykırı olduğunu hatırlatması da önemli... Acaba anlaşmayla verilen sözlerin sahada mutlaka uygulanacağına inandığı için Erdoğan da mı şaşkındı, yoksa o sözlere rağmen bu türden gelişmelerin mümkün olduğunu bilerek mi aradı iki lideri, anlaşılamadı.
Şayet gerçeği birinci ihtimal temsil ediyorsa, yani Türkiye Rusya ve İran’la yaptığı anlaşmalara güvenerek Afrin’de rejim güçleriyle çatışma ihtimalinin hiç olmadığını düşünerek Afrin’e girmişse, bugünkü dilini yarınki hedeflerine göre kuran süper güçlerin karşısında şu anda sürüklenmekte olduğunu düşünebiliriz.
Umalım ki bu kötümser senaryo gerçek değildir ve Türkiye bu ihtimali baştan beri gözetiyordur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025