Atilla YAYLA
Melih Altınok bir gerçeği çok güzel özetlemiş:
'Uluslararası koalisyonun Irak ve Suriye'de müdahale kararına ve bunun üzerine hükümetin çıkardığı tezkereye karşı farklı kesimlerin tepkisi ortak.
Radikal İslamcılar müdahale gücünün ağırlığını ABD'nin ve 'Hristiyan Batı'nın' oluşturmasına takmış durumda. Tabii ki IŞİD'i hâlâ 'İslami' bir yapı olarak görmeleri de bu tavırlarında etkili oluyor.
Milliyetçi kamuoyu 'Kürtlere yardım adı altında PKK'ya destek gideceğinden' kaygılı.
Ulusalcılar ve CHP 'asıl hedefin, bölgedeki kaosun ve terörün müsebbibi Esad olacağı' endişesiyle müdahaleye karşılar. Aslında bu gerekçelerini gizleme gereği de duymuyorlar. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'Esad'ı korumak için tezkereye hayır dediniz' sözlerine kızıyor. Ama bir yandan da itiraf niteliğindeki şu açıklamayı yapmaktan çekinmiyor: 'Meclis'ten geçen Irak ve Suriye tezkeresine IŞİD'i değil Esad'ı hedef aldığı için hayır dedik!'. Peki, tezkerede Esad'a olası bir müdahaleden bahsediliyor mu? Hayır. Ancak ülkesinin fiili savaşta olduğu Esad'ı defalarca ziyaret eden ana muhalefet partisi için diktatörün bekası olasılıklardan bile sakınılmalı. Bu nedenle 'Ne olur ne olmaz TSK gider Esad'la savaşır diye IŞİD'e müdahaleye de izin vermeyelim' diyorlar. Mr. Esad düşün, bu denli seviliyorsun bazılarınca!
PKK çevresi ise asıl müdahalenin Suriye'deki kolları PYD'ye olacağı iddiasıyla 'Türkiye karışmasın' diyor. Dün rejimin kendilerine bağışladığı Kamışlı karşılığında Esad ve koltuk değneği IŞİD'in ülkedeki Kürtlerin ve muhaliflerin katletmesine seyirci kalmışlardı. Bugün de yine o lanet olasıca statü uğruna, Kürtlere ve Ezidilere yardıma gidenlerden 'adam' beğenmiyorlar. Dün Suriyeli Kürtlere kimlik ve mülk edinme hakkı bile vermediği halde iş tuttukları Esad rejimiyle birlikte sırtından hançerledikleri ÖSO, Kobani'de IŞİD mevzilerini vuruyor. Bizimkiler suspus! ÖSO'yu yönlendirdiğini sağır sultanın duyduğu Türkiye'den, Çözüm Süreci'ni yürüttükleri hükümetten, 200 bin Kobanili Kürde kucak açan devletten, akıllarınca Kürtlerin canını sakınıyorlar. Ama dertlerinin can kurtarmak değil, karmaşadan statü kaçırmak olduğu tüm çıplaklığıyla sırıtıyor işte.
Cemaat çevresinin de tavrı malum. Her zaman olduğu gibi, düşmanımın (Ak Parti) düşmanı (Esad) dostumdur deyip, tıpkı geçen seçimlerde olduğu gibi takılmışlar yukarıda sıraladığımız önceki 'düşmanlarının' peşine.
Evet, gerekçeleri farklı olsa da 'beş benzemezin' altına sığındığı çatının ortak söylemi 'Müdahaleye hayır!' ' (Türkiye, 5 Ekim 2014).
Melih Altınok'un tespitleri aynı zamanda tezkere konusu üzerinden herkesi memnun edecek bir dış politika üretmenin ve takip etmenin imkânsız olduğunu bir kere daha gösteriyor. Bölgede işlerin her geçen gün daha da karmaşıklaştığı şu dönemde Türkiye ne yapmalı, nerede durmalı?
Birkaç ilke doğru yolu bulmaya yardımcı olabilir. Birincisi, soğukkanlı olmak. İkincisi, çok faktörü dikkate alan etraflı analizler yapmak. Başka bir deyişle birden fazla senaryo veya hikâye üzerinde çalışmak. Üçüncüsü, diğer ülkelerle kurulacak her türlü ittifakın geçici olabileceğini hatırda tutmak. Dördüncüsü, atılması zor fakat geri çevrilmesi zor adımları atmadan tekrar tekrar düşünmek. Altıncısı, bölge ülkesi olduğumuzu, uzak komşular gittikten sonra bu coğrafyadaki insanlarla yan yana yaşamaya devam etmek mecburiyetinde olduğumuzu unutmamak. Yedincisi, sadece sert güce değil yumuşak güce de güvenmek. Bir diğer ifadeyle, her zaman ahlâken ve vicdanen haklı pozisyonda olmaya çalışmak. Sekizincisi, şiddet kullanmaya hazır olmak fakat kaçınılmaz olmadıkça şiddete başvurmamaya çalışmak. Şiddete başvurmak zorunda kalınca bunun meşru şiddet yani nefsi müdafaa şiddeti olmasına dikkat etmek.
Bütün bunları nazarı itibara alarak baktığımda benim görebildiğim şu: Türkiye genel olarak doğru bir dış politika izliyor. Tezgâhlara ve tahriklere rağmen sıcak çatışmalara girmekten kaçınıyor. İnsanî yardımda olağanüstü bir sabır ve fedakârlıkla yola devam diyor. Kapılarını sığınmacılara dil, din, mezhep, etnisite ayrımı yapmadan açık tutuyor. İnsaniyet adına muazzam bir idarî ve malî yükün altına giriyor. Bütün bunlar çok isabetli.
Bunlara ilâveten Rojowa bölgesindeki Kobani gibi Kürt bölgelerinin İD adlı grubun eline düşmemesi için de çaba sarf etmeli. Önce bunu istemediğini tüm dünyanın kuşkusuz inanmasını sağlayacak şekilde açık ve net olarak ortaya koymalı. Sonra dolaylı olarak YPG güçlerine destek sağlamalı. Bununla kastettiğim hemen silahlı çatışmaya girmesi değil. Almanya'nın yaptığı gibi Kürt savaşçılara eğitim desteği verebilir; silah temin edebilir veya etmelerini kolaylaştırabilir. Türkiye YGP'nin Suriye iç savaşında hatalar yapmış olmasını bunları gerçekleştirmesine engel olarak görmemelidir. Bunlar daha sonra konuşulacak meseleler. Acil olan kapıyı çalan tehlikenin savuşturulmasıdır. Unutmayalım ki Kürtler ve Türkler bu bölgede kültür, tarih ve kader bakımından en fazla ortaklıkları olan halklar. Başkaları ne derse desin birbirlerine mecburlar. Birlikte güçlü ayrı ayrı zayıf olacaklar. Türkiye asıl büyük güç olarak bu gerçeğe uygun bir dayanışmanın ve beraber çalışmanın hayata aktarılmasında öncü olmalı. Benim anlayabildiğim, görebildiğim kadarıyla Türkiye için en doğru, en iyi bölgesel dış politika bu.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019