Atilla YAYLA

Atilla YAYLA
Atilla YAYLA
Tüm Yazıları
Yalnızlıktan korkun!
1.02.2016
1929

 Geçtiğimiz günlerde gazetelere şu ilginç haber düştü:

“İngiltere'de yapılan bir araştırmada yalnızlıkla ilgili ilginç bir sonuç çıktı.  23 farklı çalışmanın birleştirilmesiyle oluşturulan araştırmada, katılımcılardan topluma olan bağlılıklarının seviyesini belirlemeleri istendi.

Katılımcıların koroner kalp rahatsızlıkları 3 ile 21 yıl arasında değişen dönemlerle izlendi. 23 farklı çalışmadan oranları yüzde 2.8 ile yüzde 77.2 arasında değişen katılımcılar kendilerini yalnız veya toplumdan dışlanmış olarak tanımladı.

Sonuç olarak yalnızlık ya da toplumdan dışlanma sorunu yaşayan insanların yüzde 29 ’unun normalden daha fazla koroner kalp rahatsızlıklarına yakalandığı, yüzde 32 ’sinin ise daha fazla felç geçirdiği ortaya çıktı.

Yalnızlığın en fazla görüldüğü yerler ABD, Avrupa, Japonya ve Avustralya olarak listelendi. Katılımcıların özellikle depresyon, fiziksel ve ruhsal sorunlar nedeniyle toplumsal ilişkiler kuramadığı belirtildi. Bunun dışında, çevresinde birçok arkadaşı olmasına rağmen kendini yapayalnız hisseden insanların sayısının da oldukça yüksek olduğu ifade edildi.

Yalnızlık yaşayan insanların sağlıksız alışkanlıklar edindiği, bu alışkanlıkların başında da sigara, Alkol, gereğinden fazla ya da az gıda tüketiminin geldiğinin altı çizildi.”

     Dilimizde “yalnızlık Allah’a mahsustur” diye bir söz var. Çok doğru ve hikmetli. İnsan sosyal bir varlık.Sosyalleşme, diğer insanlarla beşerî ilişki ve etkileşim içinde olma, insan için beslenme, barınma gibi bir temel ihtiyaç. İnsan cinsinin üremesinden insanî potansiyelini gerçekleştirebilmesine kadar birçok şey bu ihtiyacın giderilmesine bağlı.

     İnsanın sosyal bir varlık olduğu insanları gözlemleyen düşünürlerin eskiden beridir vurguladıkları bir nokta. Neredeyse her filozof eserlerinde insanın sosyal bir varlık olmasından bahsetti ve toplumla ilgili düşünce ve teorilerinde bunu veri aldı. Böyle yapmayan, insanı bir araya gelmeye değil birbirilerinden uzak durmaya, kaçmaya teşvik eden ve bunun insanın hayrına olacağını söyleyen, iddia eden pek yok. Sadece J. J. Rousseau insanların diğer tüm insanlardan yalıtılmış olarak ve mutluluk içinde yaşadığı bir dönem olduğunu iddia etti. Ancak, insanın bu yalnızlık safhasına dönmesini gerekli ve mümkün görme hatasına düşmedi. İnsanların yozlaşmasının toplumun doğmasıyla başladığına işaret etmek için bu tür bir fiksiyon geliştirdi.

      Esasen insanın yalnız başına yaşaması doğası tarafından da imkânsızlaştırılmakta. Tüm canlı hayvan türleri gibi insan da iki cinsin bir beraberliği sonucu dünyaya gelmekte. Varlığını sürdürmesi yani hayatta kalması yanında en azından bir canlının –genellikle annesinin– kalmasına bağlı. Bu yüzden yine birçok filozofun işaret ettiği gibi aile neredeyse birey kadar somut ve mühim bir beşerî ünite.

     Yukardaki habere yansıyan türden bilimsel araştırmalar yalnızlığın insana sağlık bakımından da zararlı olduğunu ortaya koymakta. Bazı hastalıklara yalnız insanlar daha çok yakalanmakta. Tahmin ediyorum ki, yalnızlığın insanın psikolojisi ve ruh hâli üzerinde de menfî tesirleri var. Yalnızlıktan bunalan insanların çeşitli ortamlarda bazen feryada dönen açıklamaları ve şikâyetleri bunu gösteriyor.

     Biz Akdeniz havzası insanları bu bakımdan örneğin kuzey ülkelerinin sakinlerine göre daha şanslıyız. İnsanlar sıcakkanlı, sosyal ilişkiler daha çeşitli ve yoğun. Hem de bir Almanın veya İsveçlinin anlayamayacağı kadar. Ne mutlu bize. Ama sanayileşme ve zenginleşmeyle, refah devletinin oluşması ve derinleşmesiyle bizde de yalnızlığın artması ihtimâli kuvvetleniyor.

     Siz siz olun, neşeli ve sağlıklı bir hayat için yalnızlıktan korkun ve uzak durun.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar