Atilla YAYLA
Fransa’da başkanlık seçimlerinin ardından milletvekilliği seçimleri de gerçekleştirildi. Macron’un partisi, tahmin edildiği gibi, seçimlerden zaferle çıktı. Sosyalist Parti neredeyse tamamen çökerken ulusalcı faşist parti sandalye kazanmayı başardı ve lideri Le Pen ilk kez Meclis’e girdi.
Fransa seçimlerinin sonuçları hakkında söylenebilecek çok şey var.
Demokrasi bir siyasî yönetişim biçimi. Ana kaygısı iktidara geliş gidişin kurallı olması. Yani demokrasi halkın nasıl yönetileceğinden çok kimin yöneteceği sorusuyla alâkalı. Siyasal iktidarın yetki alanlarının neler olabileceği, iktidarın niçin sınırlanması gerektiği ve nasıl sınırlanabileceği, esas olarak liberal düşüncenin ilgilendiği ve sonunda gelişen siyasal kültür içinde demokrasinin dert edindiğini zannetme durumuna geldiğimiz konular.
Her yönetim biçimin fıtrî sınırları var. Başka bir deyişle mutlak, sınırsız yönetim neredeyse imkânsız. Monarşiler bile sınırlı olmak zorunda. Hattâ, bazılarına çelişik gelecek bir şey söyleyeyim, kimi monarşilerde siyasî iktidarı sınırlamak demokrasilerde sınırlamaktan daha kolay olabilir. Bu konuya girmemin sebebi, demokrasiye atfedilen kutsiyetin ve her derde deva olma özelliğinin, aslında demokrasinin kendisini tehlikeye attığına işaret etmek. Ne yazık ki, bunun farkına pek varılmıyor. Demokratikleşme denilen şey uğruna bazen sistem intihar noktasına doğru sürükleniyor.
Demokrasi mükemmel bir yönetim biçimi değil. En iyileri başa getirdiği, her derde deva bir ilaç olduğu, her şeyin bir demokratik olanının bir de demokratik olmayan(lar)ının bulunduğu inancı bir hurafe. Demokrasi en az kötü yönetim biçimi. Her yönetim biçimi gibi sınırlı olmalı. Bunun yolu devletin küçük olmasından geçiyor. Ama demokratik süreçlerin işleyişi, politikacıların seçmen kitlelerini etkilemek için akla hayale gelmeyen yollar araması, ortalama seçmende siyasetten isteyebildiği kadar istemenin meşru ve çok şey elde etmenin mümkün olduğu kanaati, demokrasileri zaafa ve iç yıkıma sürüklüyor.
Batı ülkeleri dünyaya demokrasi satmayı seviyor, ama ne demokrasi mükemmel, ne de kendi demokrasileri kusursuz. İşte Fransa seçimleri. Seçmenlerin yarıdan azı -- yaklaşık yüzde 47’si -- sandık başına gitti. Bunu nasıl yorumlamak gerekir? Bir cevap, sistemin oturmuş olduğu ve insanların nasıl olsa herhangi bir kötüye gidiş olmayacağı için kayıtsız kaldığı olabilir. İkinci bir cevap, seçmen yabancılaştı ve ne yaparsa yapsın değişecek bir şey olmadığını bildiği için oy vermedi diyebilir. Hangisini doğru kabul edersek edelim, böylesine düşük bir katılım oranının, halkın katılımını esas alan demokrasi için alarm çanlarının çalması anlamına geleceği açık.
Hemen her demokraside çeşitli rahatsızlıklar kolayca değişik çapta isyanlara dönüşebiliyor. Şiddeti azaltması beklenen demokrasiler ciddî şiddet tablolarına sahne oluyor. Bunun sebebi ne? Bana öyle geliyor ki siyasetin esas itibarıyla ülke ölçekli olması ve ulusal hükümetlerin hem toplumsal hayatı işgal, hem her şeye müdahale edici olması, sistemi geriyor. İnsanları karşılanması imkânsız beklentilere itiyor. Her başarısızlık veya yetersizlik hüsrana ve şiddete dayalı reaksiyonlara neden oluyor. Sanırım bundan kurtulmak veya bunu azaltmak için siyasal sistemde adem-i merkezileşmeye gitmek gerekiyor. Bu, merkezî idarenin küçülmesi ve bazı görev ve yetkilerinin (ülkelerin siyasal kültürlerine ve geleneklerine uygun olarak) mahallî idarelere veya mahallî devletlere devredilmesi anlamına geliyor.
Macron bir yıl önce bir parti kurdu. Pek tecrübeli de olmayan bir siyasî lider olarak, cumhurbaşkanlığını kazandığı gibi, partisi parlamentoda da çoğunluğu sağladı. Benzer bir durum 2002 seçimlerinde daha bir buçuk yaşında olan AK Parti’nin iktidara gelmesi ile de yaşanmıştı. Bu tür durumlar yerleşik siyasî geleneklerin çöktüğüne mi işaret ediyor? Siyasî partiler önemsizleşirken cerbezeli siyasal liderlikler mi öne çıkıyor? Eğer öyleyse bunun sonuçları neler olacak? Sanırım bu konular üzerinde düşünmek lâzım.
Son olarak, olguları değerlendirmede çoğu zaman başarısız olan solcu analistlere -- özellikle Türkiye solcularına -- bir soru yöneltmek istiyorum. Bu arkadaşlar Avrupa ülkelerinde herhangi bir sol parti oylarında bir sıçrama yaptığı zaman hem bayram ediyorlar, hem de “sol gümbür gümbür geliyor... Avrupa sola kayıyor” türünden iddialı laflar ediyorlar. Fransa seçimlerinde Fransa’nın en köklü partilerinden olan Sosyalist Parti çöktü. Merkez sağ Meclis’te büyük bir çoğunluğa ulaşırken, sosyalistler ve komünistler cılız bir muhalefet olabilecek kadar sandalye kazanabildi. Bunu nasıl okumak lâzım? Sosyalizm öldü mü Fransa’da? Demokrasinin teorisi de pratiği de sürprizlere gebe görünüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019