A.Turan ALKAN
Reis buyurmuş ki, ‘Başkanlık sistemi meselesinin millet tarafından tartışılmasını istiyorum’. Emri başüstüne, tartışalım.
O, ağzında Türk tipi bir başkanlık sistemini eveleyip gevelerken, eğer kabul buyurulursa şu milletten bir ferd-i vahid olarak kendi önceliklerimin bilinmesini isterim: Benim önceliğim başkanlık filan değil, benim önceliğim tam takım, adeta kit halinde demokrasidir. Bütün demokratik kurumlarıyla birbirine entegre demokrasi. Tarifi daha kolay olsun, diye dümdüz şöyle ifade edeyim: Batı tipi demokrasi! Evvela şahsî hak ve hürriyetlerin başüstünde tutulduğu bir hukuk devleti istiyorum. Aslında ‘hukuk devleti’ deyince ayrıca ‘şunu da isterim, bunu da isterim’ diye çarşı-pazar listesi yapmaya lüzum yok. Peki hukuk devleti nedir; hukuk devleti şu anda ülkemizde olmayan, uygulanmayan ve eğer fırsatı ele geçirirlerse, mevzuatın şurasında burasında tesadüfen unutulmuş bütün kalıntılarının da canına okunacağı bir şeydir. Türk tipi başkanlık sistemi deyince ben bu kavramın içinde hukuk devleti veya hukukun üstünlüğünü değil bilakis hukukun bile, doğrudan başkanlığa bağlandığı keyfî bir buyurganlık görüyorum. Benim ‘keyfî’ diye nitelediğim duruma reis kendince farklı bir mânâ veriyor ve şunu demeye getiriyor: “Reisiniz olarak ben sizin iyiliğinizi en üst seviyede düşünür ve haklarınızı kollarım; bunun için ayrıca demokratik fren, denge ve kontrol mekanizmalarıyla sistemi felç etmeye gerek yoktur. Bana güvenin kâfidir. Bunca yılın tecrübesiyle ben sizi, batılı demokrasilerin debelendiği yavaşlatıcı ve yıpratıcı ara kurumlarından kurtaracak ve devletin kaportasına gıcır gıcır, çok güçlü, hatta turbolu bir motor takacağım. Sizin yapmanız gereken koltuklarınıza oturup etrafı seyretmek. Ekonomiyse ekonomi, kamu yönetimiyse kamu yönetimi. Kaptana güvenin, sizi uçurayım!” Şüphe celbedecek derecede ucuz ve bir o kadar da riskli bu vaat, ‘kabala’ hesapla iki kişiden birine tatlı gelebilir. Ben o iki kişiden ötekini, yani huysuz ve muhalif tarafa ait hissediyorum kendimi. Diyorum ki kibarca, ‘Eksik olsun; almayayım’ Başkanlık filan da umurumda değil üstelik. Bana demokratik haklarımı ve hürriyetlerimi verin, devletin kaşarlanmış ve partizanlaştırılmış bürokrasisi karşısında şahsiyet haklarımı koruyabileceğim sağlam tutanaklar sağlayın. Yürütmeyi yasama, yasamayı yargı, yargıyı yürütme ve hepsini bürokratik vesayet karşısında özerkleştirin kâfi. Evrensel hukuk, iç hukukumuzun üst değeri olarak kabul edilsin. Basın, bilgi edinme, haberleşme, ticari teşebbüs, ifade, inanç ve vicdan hürriyetimi, beğenmediğim şeylere muhalif kalabilme hakkımı verin, üst tarafı sizin olsun. İllâ ki başkanlık? Neden olmasın! Parlamenter sistem? Hayhay! Türk tipi, alaturka veya greko-romen, o olmadı Orta Asya tipi liderlik modelleri? Ona bile varım fakat evvelâ hukuk devleti ve şahsî haklar!
Deniliyor ki, ‘Bu seçim, Türk tipi başkanlık hakkında en geçerli bir kamuoyu anketi olacak; millet he derse, işte en kuvvetli hüccet budur. Millî irade isterse değil başkanlık, hilâfeti bile getirir veya asteğmenlerle Genelkurmay’ı idare eder. Seçimin mânâsı budur’. Çocuk kandıracak tezler bunlar. Adam gibi demokrasilerde millî iradeye bile sorulamayacak, değiştirilemez umdeler vardır ve hukuk devleti bunların başında gelir. Diyelim seçim yapıldı ve “ille de Türk tipi başkanlık isterim; reise de itimadımız sonsuz. Hukuk devleti ise bize iki numara kalın geliyor” taraftarları kazandı. N’aapacağım? PKK’nın yaptığı gibi Keleş’i omuzlayıp dağlara çıkacak halim yok. Vaktiyle naylon İslâmcı takımının 28 Şubatçı bürokratlara yaptığı gibi takiyyeci davranıp alttan alta, ‘Bu kâfir düzenin kökünü kazıyacağız fırsat geçerse, aman safları sık tutun arkadaşlar’ diye akîdemi epritecek de değilim.
Tarafım bellidir. Evvel Allah sonra da bütün kurumlarıyla Batı tipi demokrasi!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dereler düz bağladı; dibi yarpuz bağladı…
14.07.2016 - Pijama dâvâsı
13.07.2016 - Ördek düdüğü
11.07.2016 - ‘Pozitif milliyetçilik’ nedir; nasıl yapılır?
10.07.2016 - Bir ‘şirket’ hikâyesi
8.02.2016 - Eey İzlanda, sen kimsin ya?
7.02.2016 - Dünyanın bütün mustazafları, birleşin!
6.02.2016 - Sert bir Bayram tebriki yazısı
4.02.2016 - Bir ‘flashmob’ videosundan öğrendiklerim
3.02.2016 - Narkotik ihbar!
2.02.2016
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Nadir Nadi Çelik
Sayın Ahmet , Dersim ile ilişkin birbirini takip eden iki yazınızı okudum. Tarihsel gerçeklere cesur ve titizlikle yaptığınız vurgulardan ötürü size teşekkür ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Nadir Nadi Çelik Copenhag / Danimarka
Ahmet AY
Sayın N. Nadi Çelik, yazılarımı okuduğunuz, beğendiğiniz ve yoruma değer bulduğunuz için ben teşekkür ediyorum.