A.Turan ALKAN
Bayram arifesiydi, eşi-dostu tebriklemek için telefonun rehberine şöyle baştan sona baktım. Neredeyse yarısı sadece bir isimden ibaret; aylardan beri ne benim elim onlardan birini aramaya varıyor, ne de onlar beni derhâtır ediyor. Silmeye kıyamıyorum. Onları rehberden silersem bütün alâkayı ve hukuku da kesecekmişim sanki...
Bir sene kadar önce bazılarına, “Bayramdır; küslerin barışma vaktidir; gururu-kibiri bırakıp hatır sormalı” diyerek mesaj gönderdim, ses çıkmadı. Öyle sükûtlar vardır ki sayfalar dolusu açıklamadan daha mânidar. Bu da öyle bir şey.
Kabahat bendedir belki; çok hatırşinas veya geçimi kolay biri olduğumu söyleyemem. Mümkündür, bazılarını kırmış bile olabilirim fakat bu ‘yetim-i akran veya arkadaş' olmak sair dargınlıklar gibi değil. Sebep siyasî, sadece ve sadece siyasî.
Bir zaman önce bir nikâh merasimine katıldık; eski ‘arkadaşlar'dan bazıları da davetliymiş, bilmiyordum. Göz göze gelince sarılıp hasret gidermeyi beklemiyordum ama en azından uzaklardan bir baş selâmı, bir küçük gülümseme veya ‘Anlıyorsun işte, sizler bu devrin cüzamlıları gibisiniz; yakınlık gösterirsem yanlış anlaşılır, affet' diyen bir bakış? Hayır!
Görmezden geldiler, görmezden geldim. Belki görmezden gelmemeli, gidip yakınlık göstermeli, aradaki buzdağını hohlamaya ben adım atmalıydım, yapamadım.
Birkaç ay kadar önce nerdeyse kırk yıldır hiç yüz yüze gelmediğim, eski bir dosttan telefon geldi. Doğrusu beklemiyordum. Nasılsın, iyi misin, çoluk çocuk nasıl vesaire... İnsani şeyler; ne kadar güzel, nasıl memnun oldum... Yine kırk yıldan beri yüzünü görmediğim bir eski arkadaşım aradı Ağrı'nın bir ilçesinden. Cumamı tebrik etti. Az konuştuk ama ne kadar güzel konuştuk. Sesinde gizlenmesi kabil olmayan bir yakınlık, gizlenemez bir muhabbetin tınıları. Ne kadar değerli, ne kadar aziz...
Büyüklerimiz vaktiyle, “Dostluk sınanmaz; sakın arkadaşlarını sınama!” derlerdi; bu öğüdün en pratik karşılığı dostlarla, hele hele akraba ile alışveriş yapmamak idi. Alışveriş sınanmaya açık bir işlemdir; az olur, çok olur; ya sizin içinizden bir şüphe bulutu geçer veya karşınızdaki kendisini hafif tertip aldatılmış hisseder. En iyisi yapmamak.
Siyasî kanaatler için de aynı ölçüyü uygulamak mümkün mü? Eğer aynı istikamete bakıyor, aynı minval üzre düşünüyorsanız pek mesele çıkmıyor; olup bitene farklı yerden bakıyor, farklı teşhis koyuyorsanız sigaya çekilen ilk şey aradaki hukuk oluyor. Ee, hani dostluk, hani arkadaşlık? Onun farklı ve kolay kolay incitilemez bir yükseklikte muhafazası lâzım değil midir? “Farklı düşünüyoruz ama bu, dostluğa mâni olmaz” ölçüsü, kriz ânında ilk terk edilen değer haline geldi.
Demek ki dostluk, arkadaşlık kavramına biz, pek keyfî, pek dayanıksız, kırılgan bir mânâ yüklemişiz. Kriz mi çıktı, arkadaşlık hukukunu gözden geçir, olmadı al askıya; o da olmadı çekiver kuyruğunu gitsin! Bu kadar kolay; ‘bu kadar kolay' alınabilen her karar risklidir, tehlike ihtiva eder.
Hâşâ, vaktiyle arkadaş, dost kabul ettiğim kişileri itham etmiyorum; daha çok öz nefsimi hesaba çeken, aradaki hukuku zedelemekte ziyadesiyle alıngan ve hatalı tepkiler veriyor olma ihtimâlini gözden ırak tutmayan muhasebe geliştirmeye çalışıyorum, çünkü arkadaşlığa inanıyorum, inanmak istiyorum.
İnsanın sırtını emanet edebileceği, en dar ânında bile güvenebileceği birinin olmaması ne demek? Arkadaşsızlık bir bakıma yenilmek değil midir? Öyle kabul ediyorum, öyle kabul edilmeli. Nice yıl, kendinizi -hepimiz gibi- az buçuk insan sarrafı kabul etmişsiniz, “Ben has adamı gözünden tanırım, kolay yanılmam, dost kabul ettiklerim benden bile yüksek vasıflı, tam güvenilir kişilerdir” diye hafiften övünmüş, nefsinize âferinler çekmişsiniz ve günün birinde, herhangi bir ihtilâf yüzünden, ‘sildim onu defterden, cılk çıktı' diyerek alabora oluyorsunuz...
Aslında yanıldığımızı kabul etmeyiz değil mi; yanılan, yanlış yapan, inciten hep karşı taraftır. Bu kadar basit olabilir mi? Bu derece basitlik ihtivâ eden şeylerde yüksek risk de vardır, dolayısıyla buzluğa sokulup orada son nefesini veren arkadaşlık, dostluk ilişkilerinde kendi adıma kabahatin en azından yüzde 51'ini üstlenerek yüksek sesle düşünüyorum.
Arkadaşlıktan bahsedip duruyorum; arkadaşlarımızı seçebiliriz ama akraba, hısım, eski tâbirle taâllukât kader gibidir; onları seçemezsiniz.
Kutuplaştırma siyaseti arkadaşlıkları ayrıştırmakla yetinmedi, akrabalık hatta karı-koca ilişkilerini de berhava etti. Size birinci ağızdan dinlediğim tatsızlık, küs, hatta sonu ayrılıkla biten hikâyeleri nakletsem roman olur. Siyasi ihtilâf yüzünden boşanmaya karar veren çiftler eskiden de nâdiren işitilirdi. Siyasi gruplaşma tertibindeki ‘ustalık!' hayatta birbirine en ziyade yakın iki insanın arasına soğukluk ve nefret serpmeyi başardı. Tellioğulları-Seferoğulları aileleri arasındaki -güya- düşmanlığın komedisine gülüp geçerken şimdi siyasî kamplaşmanın yol açtığı dramlar ruha damlatılan kezzap damlaları gibi canımızı acıtıyor.
Siyasete çok meraklı, sabah akşam siyaset soluyan bir toplum muyuz? Yoo, siyasî hassasiyetten değil, belki de yeterince iyi inşa edilmemiş ve sağlam zemine oturtulmamış şahsiyet binâmızdaki zaaflardır bunun sebebi...
Evet, galiba şahsiyet meselesidir bu...
Kardeşliğin tamamladığı abdest (*)
Sekiz yaşındaydım, günlerden bugündü… Güneş, aydınlığını sokak lambalarının yapaylığıyla devletin insafına bırakmak üzereyken, binanın çıkış merdivenlerinde annemin, koluna girmiş babamla indiğini gördüm. Çocuk aklı işte, ‘misafirliğe bensiz mi gidecekler' korkusuyla sarıldım annemin eteğine. Ayakları titriyordu, bir daha korktum. Ablam çekti aldı kucağına beni, eve çıkarmak için. Annemin gözlerine inen acıyı ilk defa o zaman gördüm. Daha da korktum.
Oniki aydan sekizincisi, üçyüz altmış beş günden ikiyüz onüçüncüsüydü. Sene doksan beş; sekiz kardeştik, birimiz öldü o gün, bin eksildik.
Diyarbakır; yağmurdan çok annelerin gözyaşıyla yıkanan şehir.
O gün yine ülkenin doğusundan batısına şehit cenazeleri, batısından doğusuna sokağa çıkma yasakları, gözaltılar, faili meçhul cinayetler ve annelerin bedduaları yağıyordu. Belki de bir bedduaya değmiştik biz de, takdir-i ilâhinin gölgesinde. Bir Kürt olan abim, yaşama tutunmaya çalıştığı 17 yıl boyunca sorumluluklarının ötesinde bir çizgiyi takip etmiş, kalbi beyazdan temiz bir insandı. Biri öldükten sonra ardından dizilen methiyeler değil bu; onu tanıyan herkesin ağız birliğinden dökülen cümlelere yakışan bir insandı.
İşte böyle bir Kürt olan abim ‘Türk-Kürt kardeştir' sözünü kıskandıracak bir uyum ve samimiyetle Türk ve Kürt gençlerden oluşan bir grupla birlikte, hem yaz ayının bunaltan sıcağına kısa bir mola olsun diye, hem de yaratan Rabb'e namaz ve tespihle sunacakları şükürlerini, şehrin o kasvetinden uzak, ağaçlıklı ve berrak suyuyla cennete nazire yapacak bir mekânda sunmak için ufak bir gezintiye çıkmışlar. İkindi namazını kılmak için abdest almaya başlayan abim, hani o Kürt olan abim, bir yardım nidasına çevirmiş bakışlarını. Türk-Kürt ayrım yapmaz ya abim, bakmış yardım isteyen Türk. Aklının ucundan bile geçmemiş yüzmek bilmezliği, atmış kendini suya.
Sol ayağını da yıkasa abdesti tamamlanacak ya, baştan sona yıkamış Rabb'i sonsuz nuruyla.
Annemin gözlerine inen acı doğuya has bir acı değil… Bu ülke için en büyük rahmet, yağmur, kar veya herhangi bir doğa olayından çok ölen her vatan evladı için gözyaşı döken analarla dolu olmasıdır.
Tarih tekrardan ibaret bir televizyon kanalı, hep aynı yerden yayın yapan. Artık yıllardır anlattığını anlamak gerek… Annemin ve bu ülkenin bütün annelerinin evlat acısı bir barışı tetikleyecekse şimdi tetiklesin… Birbirimizi yaşatmak için ölelim, öldürmek için yaşamayalım…
(*) Bir okuyucu mektubu'ndan.
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016