A.Turan ALKAN
Onları, kırmızı ışığın yoğunlaştırdığı kavşaklarda, parklarda, cami önlerinde, otogar peronlarında perme perişan halde çoluk-çocuk sürünürken, ille de kırma Türkçe-Arapça temennilerle dilenirken gördükçe, ‘İnsanlık ayıbı bundan daha başka nedir ki’ diye yeriniyor, içten içe, ‘Sizi bu hallere düşürenler sizden beter olsunlar.’ diye ileniyorduk sıradan vatandaşlar olarak…
Politikacı farklı bir insan cinsi olsa gerek; onlar, Çin atasözünde söylendiği gibi krizlerde fırsat gören, yurttaş-yabancı ayrımı gözetmeksizin insanı metâlaştıran tuhaf bir makûle.
Hatırlıyorsunuz mutlaka, geçtiğimiz kışın en berbat günlerinde Suriyeli mültecileri, kafileler halinde beşer-onar bin Euro mukabilinde dandik şişme botlara bindirip, neredeyse yarısının buz gibi açık denizde boğulmalarına sebep olan bir furya vardı hani… (Sahi, o paraları kim derdest etti?) Türkiye’nin Ege sahillerinden yola çıkan bu ‘seri kaatil’ botlar hakkında nihayet Ulaştırma Bakanlığımız, devletin müşfik çehresini hissettirircesine hareket geçerek, bundan böyle sahil kasabalarında satılan şişme botlarda, AB standardında üretildiğini gösteren CE işareti bulunması gerektiğini açıklayınca nasıl mutlu olmuş ve iftihar etmiştik!
Devlet buydu işte, helâl olsundu!
‘Madem öleceksin, bari AB standartlarında üretilmiş can yeleği ve şişme botlarda öl be kardeşim’, demeye getiriyordu devletimiz. Duyduğumuz millî gurur ve şuurla tüylerimiz diken diken olmuş ve neredeyse yaşlı gözlerle 10. Yıl Marşı söylemediğimiz kalmıştı!
O günlerde, ‘AB Standartlarında Ölüm’ başlıklı yazımda (6 Ocak 2016) bana hâlâ tuhaf görünen bir soru sormuştum: İsteyen herkes bir şişme bot tedarik edip Yunan karasularına doğru açılabiliyor muydu; sahil koruması ile ilgili güvenlik birimlerimiz, ‘Hoop, nereye arkadaş’ demiyor muydu? Sıradan bir devlet dairesine girerken bile didik didik aranıp sorgu-sualden geçerken şu elbirliği ile ‘Yeryüzünün Lanetlileri’ derekesine düşürülen Suriyeli garibanları denetleyen bir mercî yok muydu?
Cevabı, sonradan dolaylı olarak öğrendik!
Devletimiz büyüktü ve güçlüydü elbette; ondan habersiz kuş bile kanadını kımıldatamaz, bir ördek bile habersiz Yunan karasularına açılmaya cür’et edemezdi. Nitekim Fraulein Merkel’le girişilen sıkı pazarlıklar neticesinde ‘şişme bot turizmi’nde ani bir sektörel durgunluk yaşanmaya başladı (oysaki ben, bu gelişmeyi sözünü ettiğim yazıya bağlamıştım! Okumuşlar ve tedbir almışlardı!) Kazın ayağı öyle değilmiş. Şubat ortalarında varımız-yoğumuz, bi tanemiz, AB’ye yine sıkı bir fırça çekerek, ‘Alnımızda enayi yazmıyor; kapıları açarız, hayırlı yolculuklar deriz. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor.” diye nasıl da haşlamıştı.
Mültecilerin ‘Kayseri pazarlığı’na konu teşkil eden bir kargo, bir hamûle muamelesi görmesi vicdâni bakımdan pek iftihar edilecek bir durum değildi fakat ‘reelpolitik’ diye bir şey vardı azizim.
Suriyeli garibanlar şimdi, TC Devleti’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerindeki en güçlü diplomatik koz durumda bulunuyor ve dış politikamıza hayat veriyorlar. Yaşasın reelpolitik! İşte varımız-yoğumuz, bitanemiz, her şeyimizin danışmanlığı ile ilmî kariyerini taçlandırarak ülkemizin anayasal vicdanını tek başına hakkıyla temsil eden ilim-irfan menbâı şahsiyet, önceki gün irâd buyurdukları tweetlerinde şu mühim meşazı vererek AB koridorlarını inletti ve aynen şöyle dedi: ‘Avrupa Parlamentosu, yanlış karar verirse Mültecileri göndeririz!’ Nitekim bu değerli tweetten altı ay önce de, ‘Sınırı açar tüm Suriyeli mültecileri üzerinize salarız.’ demişti, eksik olmasın!
Kendimi şöyle bir yokladım; bu kadar kıraathane mantığı bende de var. Öyleyse ben de başbakan adayıyım; kim tutar beni!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016