Berrin Sönmez
Şaibenin büyüğü, AKP’nin 8’inci Olağan Kongresinde ortada bir siyasi partinin olmayışı idi. Tabela, isim, binalar, üyeler, delegeler, teşkilatlar ve bu teşkilatlarda varlık gösterenler; hepsi şekil şartlarını yerine getirmekten ibaret. Politika üretimi icazete bağlı. Gösterilmiş adaya itiraz şansı yok. Lidere yüzde 100 biat esaslı bir yapıya siyasi parti nazarıyla bakmak abesle iştigal olur. Aday tek kişi rakip yok ama. Sözde “er meydanı” söylemi var fakat kendisi meydanda değil çünkü kaybetme riskini göze alamayan kişiler rekabeti göze alamaz. Alt kadroları birbiriyle savaştırır. Ama o savaş da kongreden önce olmuş bitmişti. Liste hazırdı. Tartışmaya kapalıydı. Biat edildi. İmzalı saatler alındı. Bunları şaibe olarak suçlama ihtimali olanlar da sindirilmişti zaten. Rekabetsiz siyasetin konforlu alanı kamu kaynaklarıyla kurulup sürdürüldüğü için alan razı veren razıydı. Dikensiz gül bahçesi yetiştirilmişti ama ah şu muhalefet… Bir türlü majestelerinin sadık muhalefeti kostümüne giremiyordu, sığamıyordu o kostüme. İş yükünden kaçmayan lider bunu da Cumhur İttifakı'nın görev listesine yazıverdi. Her gün birini dönüştürünce… Sonrası malum.
Fakat önce Kongre şovunda kadınlara verilen role bakalım. Rollere demiyorum dikkat ettiyseniz çünkü kadın dediğin tek bir organizma bu gösteride. Kompakt bir nesne olarak görülür. Sıkı ve yoğun sayıldığı için rahatlıkla alınıp bir köşeye yerleştirilir ki göstermelik resim bütünlük kazansın. Kongre binasının dışında kalan kalabalıktaki kadınların görüntüsü içimi acıttı. Canlı yayın görüntülerine dikkat edenler neden içimin acıdığını anlayacaklardır. Polis barikatlarıyla çevrilmiş, dar alana sıkıştırılmış kadınların görüntüsü, AKP kadın politikasının resmiydi. Orada kuşatma altındaki kadınlar kendilerini kötü hissetmemiş olabilirler. Yukarıdan, dışarıdan, uzaktan bakınca görülüyor barikatın ötesindeki erkek taifesinin birbirine yapışmadan elini, kolunu, ayağını, bacağını oynatabilecek, öne arkaya gidebilecek hareket alanına sahip olduğu. Kısacası serbest erkekler ile dar alana hapsedilmiş kadınlar arasında görülen devasa ayrımcılık kuşatılmış kadınların pek azı tarafından fark edilmiş olabilir. Çoğunun o sıkışıklıkta başını çevirip etrafına bakabilecek kadar bile bir hareket alanı yoktu çünkü. Sorsak kadınlara kıymet vermekten, onları korumaktan söz ederler. Eril tahakkümün binlerce yıllık taktiği… Şimdilerde yeni-ataerki zamana uyum göstererek kadınları kamusal alana çıkartıyor ama erkekleri serbest bırakıp kadınlarda açık cezaevi misali dar alana sıkıştırılmayı kabul etmeleri için rıza üretmek yoluna gidiyor. Kadın insan olarak özerkliğini ilan etmediği, iradesini kim olursa olsun başka birilerine ipotek ettiği sürece böyle gider.
KONGRE'DE 'TÜRKİYE YÜZYILI'NIN' SIRRI ANLAŞILDI
İtiraf edeyim, baştan itibaren çözememiştim bu Türkiye Yüzyılı söylemini. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı yerine Türkiye Yüzyılı ilanı ile başımıza çorap örüldüğünün farkındaydım ama içeriğini tam olarak kestiremiyordum. Kongre konuşmasında Erdoğan Türkiye Yüzyılı iddiasının manasını nihayet açık etti. “Cumhur İttifakı olarak nasıl Türkiye Yüzyılını ilan ettiysek muhalefeti dönüştürme görevini de adım adım gerçekleştirmekten kaçınmayacağız.” Aynı zamanda toksik sıfatı yapıştırıp demokrasiyi, demokratik kurum ve kuralları değersizleştirme yoluna gitti aynı konuşmada. “Kayıt dışı siyaset” kavramı icat ederek düşünce ve ifade özgürlüğünü alenen suç ilan etti. Bu da yetmedi. İnsanlık yolculuğunda elde edilmiş değerleri, insan hakları müktesebatını, adalet arayışını, eşitlik mücadelesini elinin tersiyle iteleyip “yaldızlı literatür” yaftasıyla küçümsedi. Bu kadarla da kalmadı, “literatür yığınıyla” boğuşmayacaklarını da söyledi. Ama konuşmasının birkaç dakika sonraki bölümünde o yaldızlı literatüre sığınmak zorunda kaldığını da işittik. İnsan ve insani değerler söz konusu olduğunda literatür yığını olarak küçümsenen insanlık birikimi, iktidar hırsı ve paranın gücü söz konusu olunca değişmiş her şey. Yaldızlı literatürle Reform Programı yazılmış. Birkaç dakika önce çöpe attığı o literatür yığını içinden keyfine uyan bazılarını elini uzatıp çekip almış. Görücüye çıkarırcasına göstermelik başlıklar sıralandı. İçinde az önce çöpe attığı temel haklar bile var.
“Yaldızlı literatür”den aparma kocaman laflarla yazılmış Reform Programı ekonomik dönüşümden yeşil ve dijital dönüşüme, sosyal politikalardan yargı ve temel haklara, ticari ve siyasi alanlara uzanan bir peynir gemisinden ibaret. Peynir gemisi derken yürümeyecek planlardan söz etmiyorum. Sadece bu aşamada yazıya dökmek ve ifade etmek için muhtaç olunan değerlerin, yıllardır yapıldığı gibi tersine işletilerek uygulanacak planlar olduğunu düşünüyorum. Kongre salonunda yer alanlar hatta az önce AKP rozeti takmış çiçeği burnunda transferler, huşû halinde dinler görünürken “22 yıldır neden tersini yaptığı” sorusunu içlerinden geçirmişseler de yüzlerine yansımasından korkup akıllarından kovalamış olabilirler. Şükür ki bizim öyle bir zorunluluğumuz yok. Milletvekili transfer sezonu açıldı ve sanırım Cumhur İttifakı yekunu 400’ü buluncaya kadar devam eder. 360 yetmez. Çünkü Erdoğan kayd-ı hayat şartıyla Cumhurbaşkanı olacağı ve bunun için yüzde 50+1’e muhtaç kalmayacağı hatta mümkünse veliahdını tayin edebileceği bir anayasa istermiş gibi görünüyor. Belediyelere operasyondu, kayyım atamaktı falan bunlarla değerli vaktini harcamak da istemeyebilir. Bahçeli’nin bir vakitler önerdiği ‘yerel seçim yapılmasın, bir kişi seçilir o her makama atama yapar’ minvalindeki sözleri aklına yatmış bile olabilir. En kötü senaryoları düşündüğümün farkındasınız sanırım ama ne çare ki o senaryoların içinde yaşadığımızı düşünüyorum. Bu arada o Reform Programı iddiasının bizlere değil yabancı yatırımcıya ‘gel gel’ mesajı olduğuna şüphe yok.
Geriye bir soru kalıyor. Prof. Dr. Serap Yazıcı Özbudun böyle bir anayasa yazar mı, anayasa yazma işinde Serap Hanıma yetki verilir mi? Benzeri ve seçmenin aklındaki başa sorulara cevap bulmak için Serap Hanımla görüştüm. Birkaç hafta sonra röportaj yapmak üzere sözleştik. Tabii ki dün (Çarşamba) yaptığımız görüşmede sözlerini yazılmamak kaydıyla dile getirdiği için herhangi bir bilgi aktarmıyorum. Bekleyeceğiz.
Türkiye Yüzyılı iddiasının muhalefetsizleştirilmiş bir ülke hayali olduğu anlaşıldı. Belki sevgili dostu Putin’in Rusya’sı gibi ‘çıtı çıkmayan’ muhaliflerden, belki Suud gibi çıkar ilişkisine dayalı itaatkar muhaliflerden ibaret bir ülke hayali. Aylardır dinmeyen operasyon ve yargı fırtınası bu hayali gerçekleştirme adımları. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan onca dava, 25 yıla varan hapis cezası istemleri, apaçık usulsüzlük görüntülü Kongre yaptığı halde CHP’nin son olağan Kurultayına “şaibe yaftası” yapıştırmak için tüm imkanların seferber edilişi, hayale uluşmak için atılan adımların sona yaklaştığı düşüncesinin Erdoğan’da kuvvetlendiğini gösteriyor. Güçlü ve politika üretebilen, lider sultasına pabuç bırakmayan bir yapı olarak kurulmuş AKP’nin içini boşaltıp, siyasi parti olmaktan çıkartıp, kendisini rakipsiz kıldığı gibi ülkeyi de siyasi rekabetten yoksun bırakma niyetinde. Seçmen eğiliminin geldiği bu aşamada ancak rakipsiz veya tavşan rakiple gireceği bir seçim yarışını kazanabileceğinin farkında.
14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde muhalefetin bu seçimi kazanamadığı taktirde ucube sistemin totaliter yönetime geçmek için sadece birkaç adıma ihtiyacı olacağını yazıyordum. Şimdi işte o birkaç adımın sonuna yaklaşmış gibiyiz. Erdoğan da böyle düşünüyor olmalı ki Kongre öncesi yaptığı konuşmada özgüvenle "Yarım kalan hiçbir hikayemiz olmayacak" dedi. Bahsettiği hikaye belki yerli-milli bir totalitarizm belki Kongre konuşmasında belirttiği gibi Türkler, Kürtler ve Araplarla sınırlanmış bir İslam-Ümmet devleti. Fakat bu hikaye için önemli bir ‘sorun’ var. Püsküllü tarihçileri bilmediği için kendilerine de öğretememiştir: Bu toprakların insanı imkansızı başarmakla ünlüdür. Vaktiyle yedi düvelin hikayesini yarım bıraktırdığı gibi şimdi de demokrasiden, muhalefetten, sivil toplumdan, insan haklarından, eşitlikten, hukukun üstünlüğünden, adaletten vazgeçmeyecektir. Yarım kalmayacak asıl hikaye budur:
“Bulunur kurtaracak baht-ı kara maderini”
Mustafa Kemal
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024