Cafer Solgun
Ankara katliamının ‘olağan’ şüphelisi, iktidar çevrelerinin DAİŞ mi DEAŞ mı bir başka şey mi olduğuna bir türlü karar veremedikleri IŞİD. Kısaca nedenini yazacağım sonrasında da asıl meselemizi…
Suriye ve Irak’ta Kürtlerin direnişi karşısında ‘önlenemez’ sanılan ilerleyişleri durdurulan, yenilgiye uğrayan ve vahşet görüntüleri üzerinden oluşturdukları psikolojik üstünlükleri yerle bir olan barbar IŞİD’in en büyük ‘düşmanı’ ne Esad, ne Bağdat, ne Amerika ve ne de Rusya: Kürtler. IŞİD’e karşı ‘karada’ savaşan en etkili güç Kürtler olduğu için. Kürtlerin topraklarını koruma direncini doğru hesaplayamadılar. Çünkü Kürtleri tanımıyorlar. Tıpkı ‘Kobani düştü düşecek’ diye heyecanla nefeslerini tutup bekleyenlerin de tanımadıkları gibi.
Savaşın hüküm sürdüğü bölgelerde uğradıkları yenilginin acısını Türkiye’de HDP etkinliklerini kana boğarak çıkarmak istiyorlar. Türkiye, IŞİD canileri için neden bu kadar ‘kolay’ bir alan? Bu analizi yapmak ve bu soruyu sormak için ne ‘uzman’ ne ‘istihbaratçı’ ne de ‘derin’ bağlantıları olan bir gazeteci olmak gerekiyor. Peki bu soruyu devleti yönetenlere değil de kime soracağız?
Mesele daha önce yazmış, uyarmış olmaksa bunu yıllardır yapıyoruz. Ortadoğu gerçekleriyle ham hayal senaryolara, keyfine göre oynamaya kalkmanın çok acı ve ağır sonuçları olur. Ve bu sonuçlara ülke olarak hepimiz katlanmak durumunda kalıyoruz. Ama onlar o kadar kendilerinden emin, o kadar kibirli ve kendilerinden geçmiş idiler ki en hafif yanıtları “Kimsenin aklına ihtiyacımız yok, sizi gidi Esed hayranları” sayıklamaları oldu.
Ankara katliamıyla ilgili yandaş medyanın gerçeği karartmaya dönük yayınları, işi ‘IŞİD-PKK işbirliği ile…’ demeye kadar vardırdı. ‘Cehalet’ deyip geçemeyiz. Gerçeği karartmaya çalışıyorlar çünkü. Doğru sorular sorulmasını engellemek istiyorlar. Çoktandır devlet ile eşanlamlı kabul ettikleri AKP’ye ve onun sorumluluğuna safsatalarıyla perdeleme yapıyorlar. ‘Tek başına iktidar’ saplantılarının odağındaki HDP ve Selahattin Demirtaş’a karşı yürüttükleri linç kampanyasındaki nefret dili, tamamen ölçüsüz bir hal aldı.
Ne Türkiye’nin acısına ne ölülerimize saygıları var. Başlarını hafifçe öne dahi eğmediler.
‘Biz’ görünen ve görünmeyen devletin ya faili, ya yardım-yatakçısı, ya da sorumlusu olduğu kirli işleri bir demokrasi, hukuk, adalet ve yüzleşme konusu olarak gündeme getirmek çabasındayken, amacımız sadece daha iyi, güvenli bir gelecek idi. Cumhuriyet’i demokratikleştirmek, bir daha aynı acıları yaşamamanın güvencesi olacaktı. Şükür; duruşumuz değişmedi. İşimiz daha zor olsa da. Çünkü dün kadar yakın bir geçmişte devletin kanlı ve inkârcı çehresine ayna tutarken yanımızda varsaydıklarımız ‘devlet’ olunca zalim ve vicdansız birer yandaş militan haline geldiler…
Bu katliam IŞİD’in işlediği insanlık suçları hanesine yazıldı. Sorumluluğumuz sadece IŞİD’i lanetlemekle sınırlı değil. Asıl meselemiz, devletin bu katliamlara adeta yol veren, Suriye’deki savaşı Türkiye’ye taşıyan sorumluluğudur. Çünkü çok canımız yandı. Ve daha fazla yansın istemiyoruz…
Unutmayacağız. Acımızı gereğince yaşamayı bile çok gören akılları bağlanmış, vicdanları kararmış yandaş taifesini de…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025