Cafer Solgun
Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi, insan kaynaklı ihmaller de söz konusu olunca, memleketin dört bir yanında orman yangınlarını beraberinde getirdi.
Şu ana değin “PKK yaktı” türü kötü niyetli olduğu besbelli provokatif paylaşımları doğrulayan resmî bir açıklama olmamasına karşın, adeta pusuda bekleyen bazı grupların ellerinde pompalı tüfeklerle yol kesip kimlik kontrolü yaptıklarına tanık olduk. Kimliklerine baktıkları yurttaşlardan mesela Diyarbakırlı, Hakkârili veya Dersimli birileriyle karşılaştıklarında ne yapacaklardı acaba? Bu çetevari zorba tutumu sergileyenlerden kimselerin gözaltına alındığını, haklarında soruşturma açıldığını da duymuş değiliz henüz. Oysa düpedüz devleti ve onun güvenlik güçlerini “aciz” göstermeye yeltenmişler…
“Devleti aciz gösterme suçu”
Bu “aciziyet” meselesiyle ilgili iktidar partisi son derece “hassas”, malum. Nitekim hemen her fırsatta ve konuda “devletimiz güçlüdür, büyüktür” mesajı vermeyi rutin görevleri haline getiren iktidar partisi sözcüleri, bakanlar ve Saray erbabı, orman yangınlarıyla ilgili kamuoyunda ortaya çıkan kaygı ve endişeleri gidermek (!) için de bu hassasiyetlerini sergilemekten geri durmadılar.
Bu tür yaygın yangınları söndürmek için havadan müdahale önemli ve hattâ şart. Ama bu amaçla var olduğunu sandığımız Türk Hava Kurumu’nun (THK) yangın söndürme uçakları “eski” imiş meğerse, “bakıma muhtaç” imiş, dolayısıyla yangın bölgelerinden yükselen “havadan müdahale istiyoruz” feryatlarına karşılık verecek durumda değilmiş…
Tarım ve Orman Bakanlığı niye var, ne iş yapar gibi soruların zamanı değildi herhalde; ormanlarımız cayır cayır yanıyordu ve yerleşim yerlerine, termik santrallere sıçrayacak noktaya gelmişti… O yüzden de insanlar dünya kamuoyuna ormanların insanlığın ortak değeri olduğunu ve aynı gezegende yaşadığımızı hatırlatarak “yardım” çağrısında bulundular.
İlk tepki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Başkanı Fahrettin Altun’dan geldi ve sayın Altun, “Sözde yardım kampanyası ideolojik saiklerle, devletimizi aciz göstermek, devlet-millet birlikteliğimizi zayıflatmak amacıyla başlatılmıştır. Türkiyemiz güçlüdür. Devletimiz dimdik ayaktadır” dedi.
Saray’dan işaret gelince yandaş medya erbabı, troller ve dahi bazı “sanatçı” kılıklı zatlar koro halinde “devletimiz büyüktür, güçlüdür” diye çığırmaya başladılar. Ama bu “devletimiz büyüktür” hamlesi yangınları durdurmaya, söndürmeye yetmedi, yangın bölgelerinden “havadan müdahale” feryatları dinmedi…
Ve sürpriz yok; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Help Turkey” paylaşımları için resen soruşturma başlattı (4 Ağustos 2021).
Oysa öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan yangınlar için yardımını aldığımız ülkelere teşekkür mesajı yayınlamıştı: “Orman yangınlarıyla mücadelemizde desteğini, geçmiş olsun dileklerini, taziyelerini ileten, yardıma hazır olduklarını bildiren, yardım gönderen tüm dost ülke ve organizasyonlara milletim adına teşekkür ediyorum.”
Orman Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı bilgilere göre yangınlara müdahalede özellikle hava araçlarıyla rol oynayan ülkeleri de kaydetmek gerek:
İran; 1 uçak ve 2 helikopter. Azerbaycan; 1 helikopter. Ukrayna; 3 uçak. Rusya; 5 uçak ve 3 helikopter. Hırvatistan; 1 uçak. İspanya; 2 uçak.
Türkiye’nin talebi üzerine İspanya’dan gelen İspanya Hava Kuvvetleri bünyesinde yangınla mücadele için özel olarak kurulmuş '43 Grupo' isimli birimin twitter mesajı hayli anlamlıydı: “Biz bu dünyaya kardeş olarak geldik; O halde el ele, birbirimizin önünde yürüyelim.” #WilliamShakespeare
Yardıma gelenler “kardeşlik” diyedursun bütün zamanların karanlık adamı olma unvanını kimselere bırakmayan Doğu Perinçek mevzunun bir “yangın söndürme faaliyeti” olmadığını çözmüştü bile: “Bu yangın söndürme faaliyeti değil. ABD'nin Türkiye'ye karşı yürüttüğü savaşa karşı Türkiye'nin devletiyle milletiyle verdiği büyük mücadele. Bu mücadele burada bitmeyecek.” Perinçek’in bahsettiği “mücadelenin” can havliyle yangını söndürmeye, yayılmasını önlemeye çalışan yurttaşların mücadelesiyle bir alakası olmadığı kesin…
İtibar mı?
Acaba sormanın zamanı mıdır, eğer “ihanet” filan gibi suçlamalara maruz kalmayacaksak?
Orman yangınları ülkemizin bir gerçeği. Son yangınların yürek burkan bilançosunu net olarak henüz bilmiyoruz ama Orman Genel Müdürlüğü’nün verdiği bilgilere göre, bu yıl Temmuz ayı sonuna değin 1722 orman yangını çıkmış ve 2138 hektar alan yanmış. 2009-2020 yılları arasında çıkan toplam 29 bin 965 orman yangınında ise 98 bin 950 hektar orman alanı kül olmuş. Yani orman yangınları her yaz ülkenin gündemi oluyor. Peki Tarım ve Orman Bakanlığı, her yıl binlerce hektar ormanın yok olduğu bu sorunla ilgili “önleyici” herhangi bir tedbir almıyor da, ne iş yapıyor?
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2021 yılında genel bütçeden aldığı pay, önceki yıla oranla yüzde 27.8 oranında artarak 51. 518 milyon TL olmuş (2020 yılı bütçesinde aldığı pay, 40.303 milyon TL). Tarımı desteklemekten uzak, ormanları korumaktan aciz bu bakanlığın koltuğunda oturan muhterem neden istifa etmez?
Sorun söz konusu bakanla (Bekir Pakdemirli) ilgili midir, doğrusu emin değilim. Zira Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin istifa konusunda “istifa edersen zayıf görünürsün, istifa başarısızlıktır, istifa edince sonu gelmez” şeklinde özetlenebilecek bir anlayışı var.
(Yaklaşık 20 yıllık iktidarları süresince adları rüşvet ve yolsuzluğa karışan Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar ve Muammer Güler dışında istifa olayına tanık olmadık. Bu bakanlar da istifa ettiler ama yargı önüne çıkmadılar, yargı önünde aklanmadılar, hesap vermediler.)
Hatalarını kabul etmiyorlar, özeleştiri diye bir sorumluluk duymuyorlar; bunu “zayıflık” görüyorlar. Hatalarının, yetersizliklerinin, yönetemez oluşlarının ayan beyan ortaya çıktığı durumlarda ise derhal “yerli-milli” söylemlerini öne çıkarıyor, olmadık gerekçelerle eleştiri sahiplerini “hain” olmakla itham ediyor, ellerinde tuttukları iktidar gücünü sopa olarak insanların başında sallıyorlar.
Kutuplaşmadan siyaseten rant ve oy devşirmenin zamanı geldi geçti. Bunu da görmüyorlar. Orman yangınları gibi herkesin aynı duygu ve duyarlılıkla tepki vereceği bir konudan bile “yerli-millî, gayrımillî” ayrışması çıkarabildiler. Bu yüzden eriyorlar. Başka türlü yönetmeyi bilmedikleri için… Mesela orman yangınları için yetersizliklerini kabul etmedikleri, sorumluları sorumsuzlukları nedeniyle istifa etmediği, “ormanlar hepimizin değeri, bırakalım siyaseti hep birlikte seferber olalım” demeye dilleri dönmediği için…
***
Diyarbakır’a dair yazacaktım aslında ama ciğerlerimiz yanarken başka bir konuda yazmak mümkün değildi.
Şu kadarını söylemiş olayım, belki ilgililerin kulağına gider: Malum, Covid19 vakalarının “pik” yaptığı illerden biri Diyarbakır. Aşıya karşı, HDP başta siyasi partilerin yerel örgütlerinin, Tabipler Odası ve diğer STK’ların gayretlerine karşın giderilemeyen bir tereddüt ve tedirginlik var. Bunun en büyük nedeni de geçmişte bölgede yaşanan bayat aşı vakalarının yol açtığı ölüm ve sakatlıklar…
1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında Diyarbakır, Mardin, Batman ve Urfa’da çocuklara uygulanan bayat kızamık aşısı “Subakut Sklerozan Panensefalit” (SSPE) adında bir tür beyin hastalığına neden olmuş ve çok sayıda çocuk hayatını kaybetmiş. 60’lı, 70’li yıllarda da benzer bayat aşı vakaları yaşandığını dinledim konuştuğum insanlardan. Bu hafızadan hareketle “aşılar bayatmış” şeklinde bir şayia dolanıyor maalesef.
Mevzunun “itibar” ile de yakından ilişkisi var; anlamak isteyene…
#AşıOlAmed
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025