Celal BAŞLANGIÇ
Yandaş gazetenin manşeti dehşet verici:

"HDP'nin zehir maskesi düştü"
Alt başlık da çok iddialı:
"Uyuşturucu batağındaki PKK'nın imajını kurtarmak için 'Uyuşturucuyla mücadele toplantıları' organize eden HDP ve DBP'li yöneticilerin de birer bağımlı olduğu ortaya çıktı.'
Yani hem "uyuşturucuyla mücadele" ediyormuş gibi görünüyorlarmış, hem de "uyuşturucu bağımlısı"ymışlar.
Haberin birinci sayfadaki spotu da insana "Aman Allahım" dedirtecek düzeyde:
"Silvan'da düzenlenen sözde uyuşturucu ile mücadele etkinliğinde 'Halkımızın arasına sokulan uyuşturucu, fuhuş, esrar, hap, gibi ahlaksız pisliklerinize izin vermeyeceğiz" denildi. Ancak bu etkinliği düzenleyen HDP ile DBP'li yöneticilerin tamamının, uyuşturucu kullanmaktan 3-4'er sabıkalarının bulunduğu belirlendi."
Vay canına! HDP ve DBP Genel Merkezleri yememiş içmemiş, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde "tamamı uyuşturucu kullanmaktan 3-4'er kez sabıkası olan" bir yönetim kadrosu oluşturmuş!
Kimmiş peki bunlar?
Bu sorunun yanıtını da yine birinci sayfadan attığı "dişi" bir başlıkla vermiş.
"Hepsi 'keş'miş" başlığının altında dört kişinin fotoğrafı var. Hepsi teker teker kutuların içindeki yazılarla ve çizilen oklarla gösterilmiş.
"DBP Silvan yöneticisi Ercan Aşıcı: Uyuşturucudan 3 kaydı var."
"DBP Silvan Belediyesi eski Eş Başkanı Melikşah Teke: Uyuşturucudan 4 kaydı var."
"DBP Silvan Belediyesi Eş Başkanı Kerem Canpolat: Uyuşturucudan sabıkalı."
"PKK'nın şehir sorumlusu Süleyman Güleç: Uyuşturucudan sabıkalı. Silvan'daki operasyonlarda öldürüldü."
Haberin gerçek mi, yalan mı olduğuna bakmadan önce bir soru sormak gerekiyor:
Bu haberin manşetinde niye "HDP'nin zehir maskesi düştü" yazıyor? Bir tane bile HDP'li yok.
Böyle bir habere "HDP'li" başlık atmak için gazeteciliği reddetmek, iktidarın propaganda aygıtının bir aparatçığı olmak gerekiyor.
Şimdi gelelim bu haberin "neresi doğru" kısmına.
Fotoğrafının altında "uyuşturucudan sabıkalı" yazan Silvan Belediyesi Eşbaşkanı Kerem Canpolaten (soyadını bile yanlış yazmışlar) "T.C. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü"nden haberin çıktığı gün, 27 Nisan 2016 tarihi itibariyle "Sabıka Kaydı" almış.
(Kerem Canpolaten'in Sabıka Kaydı)
Canpolaten "Sabıka Kaydı"nda iki satır var.
Birinci satırda "Adli Sicil kaydı yoktur" yazıyor.
İkinci satırda ise "Adli Sicil arşiv kaydı vardır" notu düşülmüş.
Altında da açıklaması var. O bilgiye göre 1994 yılında DGM'de "örgüt"ten hapse mahkum olmuş Canpolaten. Ne uyuşturucuyla ne de başka bir suçla ilgili başka bir sabıka kaydı var Silvan Belediye Eşbaşkanı'nın.
Kim olursa olsun bir kişi hakkında böylesine suçlayıcı bir haber yaparken bile görüşünü alma gereği duymamış "gazete taklidi yapan iktidar borazanı".
Fotoğrafının altında "uyuşturucudan 3 kaydı var" yazan Ercan Aşıcı da Adalet Bakanlığı antetli kağıda "Sabıka Kaydı"nı almış haberin çıktığı günün tarihiyle.
(Ercan Aşıcı ve haber üzerine aldığı Sabıka Kaydı)
(Ercan Aşıcı'nın Sabıka Kaydı)
Onun da "Sabıka Kaydı"nda iki satır yazı var.
Birinci satırda "Adli Sicil kaydı yoktur" yazıyor.
İkinci satırda da "Adli Sicil arşiv kaydı yoktur" bilgisi yer alıyor.
Nerede var olduğu yazılan uyuşturucudan üç kayıt?
Değil uyuşturucudan, hiçbir suçtan kaydı ok "DBP Silvan yöneticisi" Aşıcı'nın.
"Gazete taklidi yapan" iktidar borazanının birinci sayfasından fotoğrafı verilen ve altına "Uyuşturucudun sabıkalı" yazılan Süleyman Güleç 11 Kasım 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında öldürülmüş. DİHA'nın haberine göre Güleç'in ailesi de çıkan habere tepkili. Aile, çocuklarının uyuşturucuyla herhangi bir bağlantısının olmadığını ve buna yönelik sabıka kaydının bulunmadığını söylüyor.
"Gazete"nin birinci sayfadan fotoğrafını yayınlayıp altına "uyuşturucudan 4 kaydı var" diye yazdığı DBP Silvan Belediyesi eski Eşbaşkanı Melikşah Teke'nin de bırakın uyuşturucudan sabıka kaydını, aksine uyuşturucu karşıtı başka bir eylemden yargılandığı da bu haber sayesinde ortaya çıktı!
(Ercan Aşıcı ve Melikşan Teke, Silvan'da uyuşturucu karşıtı bir gösteride)
Gerçek bir gazete, gerçek bir gazetecilik yapılıyor olsa bu ülkede, böyle dört bir yanından "yalan akan" haber yapan gazeteci de, açtığı başlıkla yalan habere yeni yalanlar ekleyen editör de, manşete taşıyan yazıişleri yöneticisi de ya ertesi gün kocaman bir özür diler ya da kendini kapıda bulurdu.
Ancak muhabir yalan haber bekleyen editörün, editör yalan haber bekleyen yazıişleri yöneticisinin, yazıişleri yöneticisi yalan haber bekleyen patronun, patron da yalan haber bekleyen "siyasi irade"nin ihtiyacını karşıladığı için kimseye birşey olmuyor.
Kurulmak istenen "yeni medya düzeni" buydu. AKP iktidarı "son kale de fethedilene kadar" bu "yalancı medya" düzeni için her yolu deneyecek.
Onun için bunca gazeteci yargılanıyor, cezaevinde yatıyor.
Bırakın herşeyi sırf Dicle Haber Ajansı'nın dokuz muhabirinin tutuklanması bile bu "yalan saltanatı" sürsün diyedir.
Gazetelerin, televizyonların mülkiyeti onun için önce TMSF'ye düşürülüp sonra yandaş müteahhitlere devredildi.
Mülkiyeti düşürülemeyen gazete ve televizyonlara onun için "kayyum zorbalığı"yla el konuldu.
Merkez medya patronları korkutularak Cengiz Çandar'ın deyimiyle "Rükuya dururken secdeye gelmek istedi ancak yere kapaklandı".
Çünkü tek bir muhalif ses duymaya tahammülleri yok. Hatta kendi içlerinden bile bir "çatlak ses" duymak istemiyorlar. Sesi azıcık "çatlayanı" hemen kapının önüne koyarak "infaz ediyorlar".
Bu ülkede yaşanılan gerçekleri, bu ülkenin yurttaşları duysun istemiyorlar. Onları, kendi imal ettikleri yalanlarla avutmak istiyorlar ki sandıkta hep arkalarına hizalansınlar.
Bunun için iktidarlarına muhalif olan televizyon kanallarını mahkeme kararı bile olmadan, tek bir uyarı bile yapılmadan uydudan atıyorlar. Yenilerini atma hazırlığı yapıyorlar.
Dünya da bu ülkede yaşanılan gerçekleri duysun istemiyorlar. O yüzden yıllardır Türkiye'de olan yabancı yayın organlarının temsilcilerine yeni çalışma izni vermiyorlar. Olanları sınır dışı ediyorlar. Türkiye'ye gelmek isteyenleri gümrük kapılarından geri çeviriyorlar.
Ülkeyi tümüyle içe kapatıp, sadece kendi ürettikleri yalanları yazan, gösteren bir medya düzeniyle sürdürmek istiyorlar iktidarlarını.
Nasreddin Hoca'nın "eski Türkiye"sinde taşları bağlayıp, köpekleri salmışlardı.
AKP'nin "yeni Türkiye"sinde ise gerçekleri bağlayıp, yalancıları salmışlar.
Yarattıkları dev bir yalan makinesiyle bu halkı kendilerine tutsak etmek istiyorlar; "bu zulüm, bu saltanat bitmesin" diye.
-----------------------
NOT: Yazının başlığında Nasrettin Hoca'nın "Ne biçim memleket böyle? Taşları bağlayıp, köpekleri salmışlar" fıkrasından esinlenilmiştir. Bilenler, bilmeyenlere anlatsın.
CELAL BAŞLANGIÇ | HABERDAR
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021