Celal BAŞLANGIÇ
O günkü köşe yazısına “Kürt sorununu askeri harekatla çözemeyiz” başlığını atmıştı.
Yazısının giriş cümleleri ülkenin o tarihlerdeki atmosferini yansıtıyordu:
“Kamuoyu günlerdir çalkalanıyor. Ayırımcı Kürt gerillalara karşı askeri harekat yapıldı, yapılıyor… Yeni hedefler saptanıyor… Hayır, hava koşulları yerinde değil, açık hava bekleniyor… vb.”
İşte böyle başlıyordu Mehmet Ali Birand, 3 Mart 1987 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan köşe yazısına.
Yani bundan tam 32 yıl önce atmıştı yazısına “Kürt sorununu askeri harekatla çözemeyiz” başlığını.
Yani bundan tam 32 yıl önce PKK’lilere “gerilla” diyordu.
Hem de 12 Eylül cuntasının başı Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı olduğu günlerde…
Devletin resmi ideolojisine “Kürt yoktur dağ Türkü vardır” anlayışının egemen olduğu günlerde hem de.
Aslında Birand’ın kullandığı bu dil o tarihlerde bile Türkiye’de basın özgürlüğünün bugünkünden bin kat ilerde olduğunu gösteriyor.
Bugün PKK’lilere “gerilla” diyecek bir gazetenin kapısına kilit vurulur. Böyle yazan bir gazeteci “terörist” diye kendini cezaevinde bulur.
Bu olguyu şimdilik aklınızın bir kenarında tutun. Biz devam edelim…
Duhok’un Amedi ilçesinde bir grup TSK karargahına doğru yürüyüşe geçmişti önceki gün.
Türk Silahlı Kuvvetleri bölgedeki PKK hedeflerini vurmak için savaş uçaklarıyla bombardıman yapıyor sık sık.
Bu bombardımanlar sırasında 22 Ocak’ta dört, 25 Ocak’ta da yerel halktan iki sivil yaşamını yitiriyor.
Yerel kaynaklardan gelen haberlere göre son dönemde yapılan bombardımanlar sonucu 20’den fazla sivil yaşamını yitiriyor. Hatta hala kayıp olanlar, bu bombardımanlar sırasında yaşamını yitirdiğine inanılan insanlar var.
Son günlerde sivil kayıpların artması üzerine bölge halkı yakınlarında bulunan TSK’nın askeri üssüne doğru bir protesto yürüyüşü yapıyor.
Amaçları kendi insanlarının TSK’ya ait savaş uçaklarının yaptığı bombardımanlar sonucu yaşamlarını yitirmesini protesto eden bir bildiri okumak.
Yürüyüşçüler arasında çocuğunu yitiren babalar, ağabeyini yitiren çocuklar var.
Ancak TSK’ya ait üste bulunan askerler yürüyen halkın üzerine ateş açıyor. Ölen ya da ölenler, yaralananlar oluyor.
“Ölen ya da ölenler” diyoruz çünkü kimi kaynaklara göre bir, kimine göre de yaşamını yitiren kişi sayısı iki.
Ancak kesin olan şu ki ölen ya da ölenlerden biri 13 yaşında bir çocuk.
Bunun üzerine protesto gösterisi bir baskına dönüşüyor. Yürüyüşçülerin üzerine ateş açılmasına, insanlarının ölmesine, yaralanmasına bir kez daha öfkelenen yerel halk protesto gösterisini bir baskına dönüştürüyor.
Üsteki askeri araçlara, askerlerin kaldığı çadırlara, iki tanka yakarak, tahrip ederek hasar veriliyor.
Bunun üzerine TSK’nın savaş uçakları yeniden bölgeyi bombalamaya başlıyor, can kayıplarını protesto etmek isteyen yerel halkı dağıtmak için.
Ankara’nın Mınbiç’e mi gireceği, Fırat’ın doğusuna mı askeri harekat yapacağı tartışılırken, birden bire çatışma alanı olarak Dicle’nin doğusu yani Irak Kürdistanı gündeme gelmişti.
Aslında bu gelişmeyle Türkiye’nin bölgedeki gerçek yüzü çok net biçimde ortaya çıkmıştı. Büyük bir fiyaskoydu yaşanan.
Türkiye’nin bölgedeki saldırgan politikalarını gizlemek, aslında her Kürdü “terörist” olarak görmek gibi bir saplantıları olduğunun üstünü örtmek için Ankara akıl almaz açıklamalara başvurdu.
Milli Savunma Bakanlığı’na göre bu “saldırı PKK terör örgütünün provokasyonu neticesinde” gerçekleşmişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Yerel halkı kışkırttılar. Arkasında PKK’nın olduğunu biliyoruz” diyordu.
Hatta Ankara’ya yakın kaynaklara göre üsse saldıranların arasına sivil giyimli PKK’liler sızmıştı.
Yaşanan bu olay üzerine hemen AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da açıklama yaptı:
“İşte bugün yine Irak tarafında bir yanlış yapmak istediler. Uçaklarımız kalktı, insansız hava araçlarımız, silahlı insansız hava araçlarımız kalktı ve ondan sonra hepsi dağılma durumunda kaldı. Artık bunları inlerinde boğacağız.”
Siz Irak Kürdistanı'nda yaşanan bu olayı ve Erdoğan’ın “inlerinde boğacağız” sözünü de aklınızda tutun. Yine oraya döneceğiz…
Bakın bundan 32 yıl önce, 3 Mart 1987’de Milliyet’te yayınlanan “Kürt sorununu askeri harekatla çözemeyiz” başlıklı yazısında ne diyor Mehmet Ali Birand:
“Herhalde en sakıncalı ve sakat yöntem, içeride askeri çözüm ve birçok çevrenin hoşuna giden ‘kaynağında temizleyeceğiz’ gerekçesi ile başka ülkelerin topraklarında sıklaşmaya başlayan askeri harekatlar düzenlemektir.”
Gördüğünüz gibi en az 40 yıldır Türkiye’yi yönetenlerin Kürt sorunu karşısında takındıkları, Birand’ın 32 yıl önce eleştirdiği “kaynağında temizleyeceğiz” saçmalığı Erdoğan tarafından “inlerinde boğacağız” ivmesinde sürüyor.
Ne yazık ki aklı başında birçok kişi gibi Birand’ın 32 yıl önce öngördüğünü bu devleti yönetenler hiç görmemişler ya da görmek istememişler. Ne yazık ki hala daha bu öngörüsüz, kör tutumlarını sürdürüyorlar. Birand’ın söz konusu yazısından birkaç cümle daha aktaralım.
“Zira bizim hedef dediğimiz kaynak dış topraklarda askeri harekatlarla temizlenemez. Eğer öyle olsaydı yıllarca hem kendi toprakları üzerinde, hem de Irak’ta mevsimlik bombardımanlar yaptıran İran Şahı başarırdı… Dış askeri harekatların sıklaşmasının diğer bir sakıncası da ileride Türk ordusunun performansı konusunda bazı kuşku ve kaygıların artması olacaktır. Her defasında ‘hainleri yuvalarında vurduk’ diye ayağa kalkan toplum, aradan kısa bir süre geçtikten sonra yeniden bir askeri müdahale gereğini duyunca ‘Peki hani vurmuşlardı ne oldu’ diye sormaya başlar. Askeri harekatların neyi vurduğu ve ne sonuç alındığı bilinemediğinden dolayı ‘galiba bizimkiler pek bir şey yapamıyorlar’ fikri yaygınlaşmaya başlar… Askeri harekatların da sonu gelmez.”
Birand’ın öngördüğü biçimde gelişti her şey. Nitekim askeri harekatların sonu gelmedi.
32 yıl önce Birand, Irak’ın kuzeyine yapılan sınır ötesi operasyonları eleştirirken bugün Kürt sorunu Türkiye’nin neredeyse Ortadoğu coğrafyasının çok geniş bir bölümünde gırtlağına kadar saplanmasına neden oldu.
O tarihlerde Irak’a yapılan sınır ötesi operasyonlara; Kandil’in bombalanması, Afrin’in işgali, Cerablus’a, Azez’e, İdlib’e uzanan askeri maceralar, Şengal’e hatta Irak Kürdistanı'nın göbeğinde Türkiye’den göçen sivil Kürtlerin yaşadığı Mahmur’a yapılan hava saldırıları eklendi.
Bütün bunlara ilaveten Türkiye yıllardır çözemediği Kürt sorunu nedeniyle bugünlerde gözünü diktiği Mınbiç’e, Fırat’ın doğusundaki Suriye kentlerine askeri harekat için uluslararası fırsat kolluyor.
Oysa “hain”, “bölücü”, “terör destekçisi” gibi saldırıları göze alan birçok kişi gibi yıllar öncesinden Birand da uyarısını yapmıştı söz konusu yazısında:
“Bu güne kadar uygulanan (Irak topraklarındaki askeri harekatlar dahil) yaklaşımların beklenen sonucu vermediği ortada. Bu sorunun geçici değil, aksine kalıcı olacağı da ortada… O zaman yeniden bir değerlendirme yapma zamanı gelmedi mi?.. Hatalı politikalardan ne çabuk dönülürse o kadar iyi olmaz mı?”
Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler hatalarından ne 90-100 yıldır ne de son 35-40 yıldır dönebildiler.
Çözülemeyen Kürt sorunu sadece ülke içerisinde değil önce “sınır ötesi”nde, şimdi de “sınırlar ötesi”nde büyük bir bataklığa saplanmasına yol açmıştır Türkiye’nin.
Mehmet Ali Birand’ı 2013 yılının Ocak ayında yani tam altı yıl önce yitirdik.
Zaten bitirmekte olduğumuz Ocak ayı Uğur Mumcu’sundan, Hrant Dink’ine, Metin Göktepe’sine öldürülme ayıdır. Hepsini saygıyla anıyoruz.
Keşke 90 yıldır, hele son 35-40 yıldır Türkiye’yi yönetenleri de aynı saygıyla anabilseydik!
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021