Celal BAŞLANGIÇ
Baro başkanlarının Ankara’ya yaptığı “Savunma Yürüyüşü” bütün çıplaklığıyla bir kez daha gösterdi ki, Türkiye artık bir “hukuk devleti” değil, tam anlamıyla bir “polis devleti”dir.
Artık bu ülkenin o iptidai anayasası bile Saray iktidarı tarafından ilga edilmiş ve yerine “fiili diktatörlük” kurulmuştur.
Baro başkanları dün Ankara’nın kapısına dayanarak; Saray iktidarının Türkiye’yi nasıl bir anlayışla yönettiğini, zaten güdük olan demokrasiye nasıl birkaç küme birden düşürdüğünü görmeyen gözlere de adeta sokmuştur.
Yolu HDP açmıştı geçen hafta “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü”yle.
Hakkari’den ve Edirne’den; her kentte, her adımda engellene engellene Ankara’ya yürüdüler.
Büyük bir olgunlukla ve ustalıkla, her önlerini kesen polis şefleriyle sabırla müzakere ede ede Hakkari ve Edirne’den Ankara’ya giden dikenli yolu açtılar. Tüm engellemelere karşın Ankara’da iki yürüyüş kolunun buluşmasını gerçekleştirdiler.
Daha HDP’nin yürüyüş kolları Ankara’ya ulaşmadan Türkiye’nin dört bir yanındaki baroların başkanları Saray iktidarının, baroların yapısını ve seçim sistemini değiştirmeye yönelik girişimine karşı “Savunma Yürüyüşü” başlatmışlardı.
Ülkenin batısından doğusuna, güneyinden kuzeyine 60’a yakın kentten yürüyüşe başlayan baro başkanları Ankara girişinde polis tarafından barikatlarla durduruldu. Yürüyerek kente girmeleri yasaklanmıştı.
Ancak yasağı kimin koyduğu belli değildi. Ankara Valisi bile “ben yasaklamadım” diyordu. Adalet Bakanı Yardımcısı, baro başkanlarının Ankara’ya sokulmamasına karşıydı. Durduran polislerin de ellerinde hiçbir yazılı emir yoktu. Çünkü barışçıl ve en demokratik haklarını kullanan avukatların engellenmesi apaçık anayasaya aykırıydı.
Ankara girişinde dün sabahtan akşama kadar bozkır güneşinin altında bekletildi baro başkanları.
Yer yer polisin saldırısına maruz kaldılar. İtildiler, kakıldılar, kafalarına polis kalkanıyla vuruldu. Gazeteciler ve baro başkanları ayrı ayrı polis çemberine alında. Çekim yapan kameramanlar, canlı bağlantı yapan muhabirler engellendi.
O hengame içerisinde bir polis şefinin talimatı yansıyordu kameralara:
“Basını çember içine al, hareket etmesin.”
Zaten Saray iktidarının da ülke genelinde yıllardır yapmaya çalıştığı buydu. Bütün basını dar bir çembere alıp bir Saray medyası yaratmaya çalışmıştı. Yine de tümüyle başaramamıştı ama. Oradaki polis şefinin dün yaptığı da iktidarın geneldeki mantığının lokal bir uygulamasıydı aslında.
Öyle görüntüler yansıyordu ki, polis şefleri görevini yapan bir memurdan çok karşısındaki baro başkanlarını düşman bellemiş birer iktidar militanı izlenimini veriyorlardı.
Ankara Barosu’nun kent girişinde bekleyen meslektaşlarına gönderdiği yiyecekler içeri sokulmuyor, günlerdir yollarda olan baro başkanlarına ulaşması engelleniyordu.
Ankara Büyükşehir Belediyesi güneşten korunmaları için çadır göndermişti baro başkanlarına. Polis şefleri çadırın kurulmasını büyük bir kinle engellerken “reisleri” gibi bağırıyordu:
“Çadır memleketi değil burası.”
Oysa farkında değildi galiba ama Saray iktidarı memleketi tam bir çadır devletine çevirmişti.
Ama bu arada “Saray’ın arka bahçesinde oynayan” Türkiye Barolar Birliği Başkanı yanına aldığı üç-beş baro başkanıyla Anıtkabir’e çıkmış, görüntüleri de servis etmişti.
Sonra anlaşıldı ki Feyzioğlu’yla Anıtkabir’e çıkan baro başkanları diğer illerden gelen arkadaşlarıyla buluşacaklarını umuyorlarmış. Ancak arkadaşlarının yollarının Ankara girişinde kesildiğini öğrenince onlar da hemen diğer baro başkanlarının bekletildiği yere koştular. İlk anda Feyzioğlu’nun “Saray oyunu”na kurban gitmişlerdi.
Baro başkanlarının Ankara’ya girişini engelleyen polis, Eskişehir yolu üzerindeki bir plaza-AVM inşaatının önünde barikat kurmuştu.
İnşaatın şantiye şefi patronuyla birlikte baro başkanlarına müdahale ederek durduruldukları alanın özel mülk olduğunu ve işçilerin dikkatinin dağıldığını iddia ederek eylemi bitirmelerini istedi.
Önce Ankara Büyükşehir Belediyesi düşürdü şantiye şefinin maskesini. Çünkü baro başkanlarının beklediği yer kamuya ait bir alandı. Ardından İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) sosyal medya hesabı üzerinden şantiye şefini ve patronunu ne kadar yakından tanıdığını duyurdu:
“Sayın Şefim, biz sizleri tanıyoruz.
Şefi olduğunuz Elya Center şantiyesinde yedi ay önce ödenmeyen ücretlerini isteyen işçiler karakola götürüldü. Bir gün gözaltında tutuldu. Sendikamız aynı noktada işçilerle eylem yaptı.
Sizi tanıyoruz, dün patronun bugün iktidarın kulusunuz!
Yedi ay önce gözaltından çıkar çıkmaz kalasları döviz yaparak inşaat işçileri nasıl hakkını aradıysa bugün de memleketin dört bir yanından yürüyen avukatlar da iktidarın barolara dönük müdahalesine karşı haklarını savunacaktır.”
Dün baro başkanlarının önüne polis bariyeri çekilerek Ankara’ya girişlerinin engellenmesi başka bir gerçeği de ortaya çıkarttı.
Saray iktidarı artık toplumsal olayları engellemek isterken daha görünür kılınmasına yol açıyor. Krizleri çözmek yerine krizleri büyütecek bir beceriksizliğin içine düştüler.
HDP’nin “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü”ne dönük engelleme girişimleri, bu eylemin tahmin edilenin ötesinde daha büyük yankı bulmasına, farklı görüşlerdeki muhalefet partilerinin desteklemesine neden oldu.
Baro başkanlarının Ankara’ya girmesine engel olununca dün Türkiye’nin çeşitli kentlerindeki adliyelerin önünde avukatlar başkanlarına destek eylemi yaptı. Dün akşamüstü İstanbul Barosu’nun bulunduğu İstiklal Caddesi “Feyzioğlu İstifa” sloganlarıyla inliyordu. Baro başkanlarının Ankara’ya sokulmaması durumunda Çağlayan Adliyesi önünde bugünden itibaren sürekli eylem yapacaklarını duyurdu İstanbul Barosu yönetimi.
Yargının üç ayağından ikisini, savcıları ve hâkimleri amansız bir baskı altına alan Saray iktidarı bir türlü ele geçiremediği savunmayı da teslim almak istiyordu. Ama belli ki bu sefer sert kayaya çarpmıştı. Barolar halkı savunuyorlardı ve bu haklarını iktidara teslim etmek niyetinde değillerdi.
Aydınlık bir gelecek vaat ederek Türkiye toplumunda kendi iktidarını sürdürebilmek için rıza üretemeyen Saray, bu kez bekası için baskıyla, zorbalıkla rıza üretme yolunu seçmişti.
Şimdi Saray iktidarının hedefinde işçilerin, emekçilerin kazanılmış hakları var. Güvencesiz, sigortasız, kıdem ve ihbar tazminatsız işçi çalıştırmanın önünü açmanın yolunu arıyor Saray iktidarı. Hedefine ulaşabilirse iktidar işçilerin işe iade davası açmasını dahi yasaklayacak.
Türk Tabipleri Birliği, meslek odaları da iktidarın tehdidi altında. Örgütlü toplumu dümdüz etmek istiyor Saray iktidarı. Hepsini iktidarın kulu kölesi yapmak istiyor.
Ankara’nın yolunu HDP bütün engellemelere karşın sonuna kadar açtı. Ardından baro başkanları Ankara’nın kapısına dayandı. Sırada kazanılmış haklarına göz dikilen işçiler, emekçiler; örgütleri etkisizleştirilmek istenen sağlık emekçileri, mimarlar, mühendisler var.
Aslında Saray kendi ayağına kurşun sıktı. Parlamentoyu etkisizleştirerek, Türkiye’nin pek alışkın olmadığı farklı zeminlerde hak arama yöntemlerini daha da meşrulaştırdı.
İlk adımı HDP attı. Ardından baro başkanları Ankara’nın kapısına dayandı. Sırada bekleyen çok farklı toplum kesimleri var. Saray’ın korktuğu başına geliyor. Her mağdur ettiği kesim “Bekle bizi Ankara” diye yola çıkacak.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021