Celal BAŞLANGIÇ
Erken ya da zamanında seçim yaklaştıkça siyaset sahnesinde baş döndürücü bir hareketlenme yaşanıyor.
Önümüzdeki günlerde siyasetteki bu çalkalanma daha da hızlanacak.
AKP iktidarı kaybetmekten çok korkuyor. Sadece Erdoğan değil, bütün ortakları, işbirlikçileri, yandaşları, suç ortakları da hep birlikte kaybedecek.
Bu açıdan Erdoğan hiç de yalnız değil, hatta ziyadesiyle kalabalık!
İktidara yakın ya da uzak bütün kaynaklardan gelen anket sonuçları AKP-MHP cephesinin; kazanmak için mutlak şart olan yüzde 50 artı bir oyluk eşikten her geçen gün uzaklaştığını gösteriyor.
Ortaya çıkan tablo, Erdoğan’ın toplumu kutuplaştırma çabalarına paralel.
Bir yanda AKP-MHP bloğu, diğer yanda Millet İttifakı’nı oluşturan CHP ve İyi Parti ile bu ittifaka katılmaları olası DEVA ve Gelecek gibi AKP çıkışlı yapılar.
Üçüncü bir yapı olarak da HDP.
Kürt seçmenlerin büyük destek verdiği HDP, bu iki bloklaşma arasında kilit bir rol oynuyor.
Ağırlığını hangi yana koyarsa, o taraf kazanacak.
Gerek ülke içinde gerek de komşu ülkelerde uyguladığı savaşçı politikalar sonucu Erdoğan’ın arası Kürt seçmenlerle giderek açılıyor.
Hatta AKP’ye oy veren muhafazakar Kürt seçmenler de AKP’yi giderek daha da artan bir hızla terk ediyor.
Bunun için Saray, bir yandan Cumhur İttifakı’na katılacak, HDP oylarını bölecek muhafazakar bir Kürt partisi kurdurma çabasında.
Sadece bölgede değil, Irak Kürdistan’ında Osman Öcalan’a kadar ulaşarak yeni bir Kürt muhafazakar partisinin zemini yokluyorlar.
Ancak şu ana kadar istedikleri sonucu alabilmiş değiller.
Bu arada bölgede kurulu ve kurulmakta olan bazı muhafazakar Kürtlere ait partilerle de temasa geçiyorlar.
Şu ana kadar görünen o ki bir tek HÜDA PAR’dan olumlu bir sinyal aldılar; bu partinin genel başkanı Saray’a kadar çıktı.
Kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na veren Barzani çizgisindeki başka bir Kürt partisinin genel başkanıyla da temasa geçiyor Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nda yer alıp almayacağını soruyor.
“Kişisel olarak” olumsuz yanıt verince birden o partinin bakanlığa verdiği kuruluş dilekçesi yok oluyor ve parti kurulmamış sayılıyor, bölgeye astığı tabelalar gazete kağıtlarıyla kapatılıyor.
Bölgede HDP’ye alternatif bir “Kürt siyasi oluşumu” yaratma çabalarından bir sonuç alamadı Erdoğan.
Oylarını arttıramayan, aksine düşüren Saray iktidarının şimdi en temel hedefi muhalefet cephesini parçalamak.
Bu amaca ulaşmak için uzun bir süredir zaten HDP’yi kriminalize etme, şeytanlaştırma politikasını tüm gücüyle uyguluyordu.
Bu yöntemle hem HDP’yi oyunun dışına iteceklerdi hem de Millet İttifakı’nı oluşturan CHP ile İYİ Parti arasında derin bir çatlak yaratacaklardı.
Bütün gözaltılara, tutuklamalara, parti binalarına saldırılara, eylem yapamaz hale getirmeye, Saray’ın medyası üzerinden her türlü yalan haberi ürettirip kara çalmalara rağmen HDP’nin direncini kıramadılar.
AKP-MHP iktidarı bir yandan Millet İttifakı’ndan koparmak için Saadet Partisi üzerine oynuyorlar.
Sadece Erdoğan’ın Oğuzhan Asiltürk’e yaptığı ziyaretle sınırlı değil Saadet Partisi’ni karıştırma girişimi.
Saadet’te şu anda üç ana eğilim dikkat çekiyor.
Birincisi, Millet İttifakı’nda seçime girmek. İkincisi Cumhur İttifakı’na katılmak. Üçüncüsü de, her iki ittifakın dışında kalmak.
Erdoğan’ın kurmayları bir süredir üç parçalı bir görüntü veren Saadet’te Temel Karamollaoğlu iktidarını değiştirerek bu partiyi Cumhur İttifakı’na çekmeyi hedefliyorlar.
Erdoğan’ın Milli Görüş çizgisine vaadi “al İstanbul Sözleşmesi’ni, teslim et iradeni” kıvamında.
O yüzden Erdoğan çıkardığını söylediği Milli Görüş gömleğini yeniden giymiş gibi yapmaya önem gösteriyor.
Sayısal olmasa da Erdoğan buradan siyasal bir fayda sağlamayı umuyor.
Erdoğan’ın başvurduğu başka bir yöntem de, HDP’yi daha da kriminalize ederek Cumhur İttifakı’nda CHP’yi yalnız bırakmak ve İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na çekmek.
Bu nedenle olsa gerek geçtiğimiz gün HDP Esenyurt İlçe Örgütü binasına tamamen yasalara aykırı bir operasyon yapıldı.
Hiçbir partilinin olmadığı “şafak baskını”nda partinin kapısı koçbaşlarıyla kırıldı, binada altı saate yakın arama yapıldı.
Partinin bir odasında asılı olan Abdullah Öcalan posterinin görüntüleri devletin sivil ve karanlık uzantılarının sosyal medya hesaplarından servis edildi.
Yandaş medya hemen kara propagandaya başladı. Sanki basılan HDP’nin Esenyurt İlçe Örgütü değil, Kandil’deki PKK mağarasıydı. Manşetlerle, başlıklarla kara çalıyorlardı:
“Parti binasını PKK’nın eğitim kampına çevirdiler”, “HDP; PKK’nın ta kendisidir”, “Kandil üssüne dönüşen şubelerinden bölücülük fışkırıyor”, “HDP binası PKK’nın şehirdeki sığınağı, teröristlerin barınağı”
Saray’ın beslemesi medya görevini yapmıştı, ardından sıra Beştepe’nin “Propaganda Bakanı”na gelmişti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun bu operasyondaki asıl amacı attığı sosyal medya mesajında açık ediyordu birazcık:
“Bir kere daha görüyoruz ki HDP demek, PKK demektir. HDP ile ittifak kuranlar bu görüntüler karşısında ne diyecekler?”
Saray iktidarı sanki HDP’ye büyük bir suçüstü yapmış, ilçe binalarından birinde “patlamaya hazır” bir Öcalan posteri bulmuştu.
Oysa yerel mahkemelerden istinaf mahkemelerine, oradan Anayasa Mahkemesi’ne kadar verilmiş yargı kararları vardı. Bu kararlara göre Öcalan’ın posterinin asılması “düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında”ydı.
Ama niyet başka olunca gerçeklerin hiçbir değeri kalmıyor Saray iktidarında.
Elbette Saray’ın HDP’yi kriminalize etme, şeytanlaştırma propagandası Millet İttifakı’nı oluşturan partiler üzerinde etkili oluyor.
Zaten muhalefetin en büyük hatası, Erdoğan’ın koyduğu koşullarda oynamak, muhalefetini Saray’ın çizdiği sınırlar dahilinde yapmak.
CHP, “temassızmış” gibi görünerek, HDP’ye yapılan haksızlıklara, hukuksuzluklara sessiz kalarak Saray’ın estirdiği bu fırtınayı atlatmaya çalışıyor.
Ancak Erdoğan HDP’yi kriminalize etme yöntemini şimdi CHP’ye de uygulamaya hazırlanıyor. Kılıçdaroğlu’nun “militan” sözü üzerinden CHP’yi valilerin, kaymakamların ve Saray’a bağlı resmi görevlilerin dava yağmuruna tuttuğu bir parti konumuna düşürmenin peşinde.
Ancak, parti içi dengeleri İYİ Parti lideri Meral Akşener’i daha fazla zorluyor. Merkez demokrat bir parti olmak için yola çıkıp bazı kadrolarının ırkçı genetik kodları nedeniyle iki arada bir derede kalıyor Akşener.
Önceki günkü grup konuşmasında da yine iki arada bir deredeydi Akşener:
“Yana yakıla ‘HDP kapatılsın’ diyorlar ama bunun için en ufak bir adım bile atmıyorlar.”
Akşener’in bu sözlerinden AKP-MHP iktidarını mı sıkıştırmak istediğini, yoksa HDP’nin kapatılması için adım atmaları gerektiğini mi savunuyor, anlamak zor.
Ama şimdiden söylemek gerekir ki, bu ikircikli tavrını sürdürdükçe Akşener’in Millet İttifakı gibi bir yapıdan Erdoğan’ın karşısına cumhurbaşkanı adayı olarak çıkması zor, hatta neredeyse imkansız.
Bütün bunlardan ayrıca ortaya çıkan şu ki; Türkiye’de içinde bulunduğumuz süreçte hem Saray iktidarının hem de muhalefetinin ‘HDP sorunu’ var.
Daha doğrusu ben “HDP sorunu” diye yazayım, siz “Kürt sorunu” diye okuyun!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021