Cemil ERTEM
Bugün İtalya’dan başlamak son günlerde yaşanan
birçok gelişmeyi açıklamak açısından oldukça yararlı olacak.
İtalyan şirketlerindeki yüksek borçluluk ve ciro düşüşü, endişe verici düzeye zaten gelmişti. Ama artan kamu borcu ve düşük büyüme temposu, Berlusconi hükümetinin uzatmaları sağlayan manevralarıyla idare ediliyordu.
Ancak Berlusconi faktörüne eklenen Libya iç savaşı, İtalya’daki krizi öne çekti ve aynı zamanda da siyasi bir krize dönüştürdü. İtalya’daki krizin derinleşmesi Türkiye’yi de etkileyecek. Türkiye’nin ihracat artışı sağladığı bir pazar İtalya. Bu açıdan Türkiye’nin İtalya’daki krizi yakından izlemesi gerekiyor. Ancak bu kriz yalnızca ekonomi alanıyla sınırlı değil.
İtalya-Libya ilişkileri bize İtalya’daki ekonomik krizin derinliğini anlattığı gibi aynı zamanda AB’nin, siyasi ve ekonomik olarak ne kadar zor durumda olduğunu da anlatıyor. İlk önce İtalya-Libya ‘derin’ ilişkilerine bakalım.
İtalya-Libya ekonomik ilişkileri, sömürgecilik döneminin mirasının üzerine oturduğunu anlatan çok derin ‘anlaşma’ ve evliliklerle örülü.
Türkiye’de de yatırım projeleri olan İtalya’nın enerji devi Eni, zaten 1959 yılından beri Libya’da. Ama Libya, Lafico adlı finans şirketiyle Eni’ye ortak. Ayrıca, İtalya’nın ikinci büyük finans devi Unicredit’e de Libya ortak.
Tabii bunların dışında, FIAT ailesi ile Kaddafi ailesini birleştiren Juventus ortaklığı da unutulmamalı. Libya, 1977 yılında yine Lafico firması aracılığıyla FIAT’ın yüzde 15’ini satın almış ama zaman içinde bu hisselerini yüzde 2’ye düşürmüştü. Ancak oğul Al-Saadi Kaddafi, hem İtalya’da futbol oynamış hem de Juventus’un yönetim kurulunda bulunmuştu. Yani Ömer Muhtar’ın kemiklerini sızlatan bu Kaddafi-İtalyan sermayesi ilişkisi ve bu ilişkinin, Berlusconi dahil olmak üzere, İtalyan burjuvazisinin en tepelerindeki isimler tarafından sürdürülmesi, bugün hem Kaddafi krizinin çok başka bir boyutunu ortaya koymakta hem de Berlusconi hükümetinin ve İtalya’nın içinde bulunduğu açmazı bize anlatmaktadır. Bütün bu ilişkilere rağmen Berlusconi, Libya operasyonunda öne çıkmaya çalışmıştı. Berlusconi’nin bu tavrı siyasi bir şaşkınlıktan ziyade, Kaddafi sonrası oluşacak boşlukta, post-sömürgeci bir pozisyon kapmak ve Kaddafi’nin İtalya’daki yatırımlarına el koymak içindi. Ama işler Berlusconi’nin istediği gibi gitmedi. Libya işi uzadı ve İtalyan şirketlerindeki belirsizlik durumu artarken, yatırım kararları ertelendi, hisse değerleri düştü.
Tabii bu kriz hali doğrudan Berlusconi hükümetine de yansımakta, ekonomi yönetimi adım atamamaktadır. Örneğin, Maliye Bakanlığı’nın, üç yıl içinde 49 milyar Euro’luk bütçe kesintisi planını, Başbakan Silvio Berlusconi onaylamamakta, Merkez Bankası da Maliye Bakanlığı’nın bütçe kesintilerine şiddetle karşı çıkmaktadır.
İki simge: Berlusconi ve Juventus
Aslında bu durum, hem İtalyan burjuvazisi içindeki çatışmayı ve krizden çıkış stratejisindeki farklılıkları göstermekte hem de Berlusconi’nin, uzunca bir süredir devam ettirdiği, çeşitli güçler arasındaki denge konumunu yitirdiğini anlatmaktadır. İtalya’da, doksanlı yıllardaki ‘temiz eller’ öncesi döneminden kalma, hatta Mussolini faşizminden izler taşıyan sermaye gücünün kalıntıları, bugün son kozlarını oynamaktadır.
Bütün bu süreçte iki simge isim bize süreci anlatıyor: Berlusconi ve Juventus. Berlusconi, Mussolini sonrası İtalyan yeni sağının adeta bir ifadesidir. Milano’da başlayan mafya-uydukent müteahhitliği ve medya imparatorluğundan Başbakanlığa uzanan Berlusconi hikayesi yakında bitecek ama bu, aynı zamanda, Avrupa krizinin yalnız bir ekonomik kriz olmadığını da ortaya koyacak. Çünkü Berlusconi, Avrupa’da ulus-devlet kapitalizminin en kirli yüzlerinden biridir. Öte yandan Berlusconi, FIAT gibi, geleneksel İtalyan sanayisini temsil eden güçlerin, medya aracıyla ortaya çıkardığı bir denge unsurudur. Bu denge, medya ve futbol endüstrisinin milyarlarca dolarlık birlikteliği ile sağlandı, şimdiye değin. (Tam şimdi bizdeki ‘kirli’ futbol-medya birlikteliğine dikkat!)
Medya imparatorluğu ve Milan, Berlusconi’yi bugüne getiren en önemli iki faktördü. Kaddafi’nin ortak olduğu Juventus ise 2006’daki şike batağında, sanki Kaddafi’nin geleceğini de anlatıyordu.
Peki, bugün Türkiye’deki şike batağında çırpınanlar ve şike batağını görmeyenler acaba kimlerin çaresiz geleceğini anlatıyor...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018