Cemil ERTEM
Bu hafta oldukça öğretici haberlerle başladı. Üç haber aktaracağım ve bu üç haber size nereye gittiğimizi anlattığı gibi, yaşadığınız ülkenin önemini de anlatacak.
İlk haber Mesut Barzani’nin Ankara ziyareti ve buna bağlı olarak Türkiye, IBKY arasındaki ekonomik siyasi ilişkiler, enerji ticareti ve yatırımları...
Barzani’nin, tam bu aşamada, Türkiye’yi ziyareti ve Başbakan Erdoğan ile görüşmesi, bence Mesut Barzani’nin Türkiye’ye yaptığı en önemli ziyarettir ve tarihidir.
Çünkü bu ziyaret, tarihi bir kararın Türkiye’ye bildirilmesi ve Türkiye’nin de onayının alınmasını içerdiği gibi, AK-Parti’nin, özellikle 3. iktidar döneminde, yolu, çözüm süreci ile birlikte çizilen, K. Irak ve Türkiye’nin ekonomik entegrasyonunun siyasi mutabakatıdır. IBKY, bağımsızlık sürecini hızlandıracaktır. Türkiye, bu süreci hem siyasi hem de ekonomik olarak desteklemektedir ve bu, Kürtler için kendi topraklarına, zenginliklerine sahip çıkmak ve kendi kaderlerini belirlemek anlamına geldiği gibi, Türkiye için de Musul-Kerkük ‘meselesinin’ hakkaniyetli ve günün koşullarına uygun çözümü anlamına gelir.
Bush Doktrini ensenizde...
Ama bu çözüm; yani, Türkiye ile birlikte Kürtlerin, kendi topraklarına, zenginliklerine sahip çıkmaları, Bush Doktrini diye bilinen ve hemen doksanlı yılların başında Irak’tan başlayan bir “medeniyetler çatışması” olarak geliştirilen savaşa dayalı son Batı hegemonyası doktrininin de bu topraklarda bitmesi anlamına geliyor. Pentagon’da 1992’de Chenney ve Wolfowitz Bush Doktrini’nin ilk taslağını oluşturdular. Buna göre, ABD, soğuk savaştan galip çıkmıştır ve artık tektir. Bunun için, dünyanın her yerine, özellikle Ortadoğu’dan başlayarak-nükleer, kimyasal, biyolojik silah temizliği bahanesiyle- gerekçesiz müdahale etmeli ve ‘hegemonya temizliği’ yapmalıdır. Bu doktrin, 1993-2001 yılları arasında-Clinton döneminde- uyutuldu ve Bush’un 2001 başında iktidar olmasıyla devreye girdi, sonra 2001 Eylül kule saldırıları ve Irak işgali ile doktrin hayata geçmeye başladı. Bu Doktrin’in biz, Irak işgali ve diktatörlükleri destekleyen sıcak yanını biliriz. Ancak Wolfowitz’in geliştirdiği strateji bu kadar basit değildi. Bush Doktrini, 17 Eylül 2002’de ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi olarak resmileşir. Burada, önleyici müdahalenin yanı sıra, ‘özgür ve açık’ toplumları inşa etmek gibi misyonlar da vardır. Yani askeri temizlikten sonra, ‘ilgili’ toplumlarda neoconlar kendilerine bağımlı teknokrat yönetimler inşa edecek ve yeni-tek kutuplu ‘demokrasiyi’ (Medeniyetler çatışması- Medeniyetler Diyaloğu ve Tarihin Sonu ) böyle getireceklerdi.
İsrail ve ABD Güvenlik Stratejisi
Burada İsrail’de, artık kendi başına davranamayacak, devlet terörü ve işgal uygulamaları da Pentegon’dan belirlenecektir. Nitekim Bush, hemen 2002’de o zaman İsrail Başbakanı olan Ariel Şaron’a işgal ettikleri Batı Şeria’dan çekilmeleri gerektiğini, çünkü kendilerinin artık orada olacağını söylemiştir.
Ama siyonistler burada pek taviz vermemiş ve neoconlarin içindeki siyonist blok bu yeni denge halini kabul etmemiştir. Bugün eski dengenin hala geçerli olduğunu görüyoruz.
Tarafsız-Siyaset dışı olmak...
Ayrıca Wolfowitz gibilerinin geliştirdiği Bush Doktrini’nin, Obama iktidarı ile yalnız savaş ve gerekçesiz müdahale yanı rafa kaldırılmıştır.
Doktrin’in neoliberalizmi din kabul eden, gelişmekte olan ülke politikacılarının, akademisyenlerinin ve bürokratlar-gazetecilerinin ülke yönetimlerinde ve kamuoyunda etkin olmaları ve buna bağlı olarak ‘siyaset’ dışı hükümetlerin bu ülkeleri yönetmesi ilkesi hala yürürlüktedir ve tam şu an Türkiye’de de yapılmak istenen budur. Cumhurbaşkanı’nın ‘siyaset dışı’ olması-tarafsız olması söylemi aynen budur, bunun dışında Merkez Bankası gibi çok önemli stratejik kurumların ‘bağımsızlık’ tartışması, yine Maliye’nin bağımsız denetimi ve bütçenin siyasetten bağımsız teknik bir mesele haline dönüştürülmesi aynen budur.
Endişeli Almanlar...
İşte, Türkiye ve IBKY, kendi iradeleri ile, yeni bir birliğe adım atıyorlar ve bu birlik, ABD’nin bölgedeki son hegemonya doktrini de yerle bir ediyor.
İkinci önemli haberimiz, Almanya’nın hem bu gelişmeye hem de AB genişlemesine artık açıktan karşı çıkması ile ilgili...
Alman medyası-Alman devletini temsil eden ve bizdeki endişeli tekelci sermaye ve onun medyası ile ortak olan medya- Barzani’nin Türkiye ziyaretini, tıpkı bizim gibi, çok önemli ve tarihi olarak değerlendirdi ama bir farkla; Alman devleti, artık bağımsız bir Kürdistan’ın kaçılmaz olduğunu görüyor ama burada Türkiye parmağını çok tehlikeli olarak değerlendiriyor.
Örneğin Deutsche Welle, IŞİD saldırısından sonra olan gelişmeleri ve Barzani’nin Türkiye ziyaretini çok kritik buluyor ve ‘iş’, bağımsızlığa ama Türkiye ile birleşecek bir bağımsızlığa gidiyor’ gibi hayli endişeli bir yorum yapıyordu.
Endişeli ‘Tarafsızlar’
Peki bu durum, ‘bizimkileri’ neden endişelendiriyor ve CB seçim sürecini de, özellikle bu entegrasyonu önlemeye dönük bir kaos süreci olarak görüp, Erdoğan düşmanlığı geliştiriyorlar? Çok açık; Kürtlerin üretim odaklı ve Türkiye merkezli zenginleşmeleri, Türkiye’nin doğusuyla birlikte Irak’ın kuzeyinde yeni bir sermaye sınıfının ya da Türkiye üzerinden işleyecek ekonominin ortaya çıkması, bizim buradaki yağmacı-mafyatik sermayenin sonu demektir. Anadolu’nun rekabetçi, girişimci sermayesi ile birleşecek bu zenginlik ve pazar, Türkiye’deki oligarşinin dünya değiştirmesi anlamına gelir.
Türkiye’de, siyonizmle birleşen neoliberalizmi din kabul eden yerli neocon cephesinin artık tek şansı var; içinden çıktığı toplumu inkar edecek, neoliberalizmi amentü bellemiş, ‘zorlamayalım-uzlaşalımcı’ yeni devşirmelerle sözüm ona yeni bir ‘muhalefet’ ortaya çıkarmak... İhsanoğlu’nu utangaçca destekleyen transferci-’muhafazakar’ yazar-çizer takımı da, işte tam bu misyon için, şu sıralar peydahlanıyor.
Hemen üçüncü haberimizi yazalım ki buraya ‘işin’ derinliği iyice ortaya çıksın...
İngiltere Başbakanı David Cameron, İngiltere’de tam 1 milyar 100 milyon Sterlin bütçeli yeni bir savunma sanayi harcamasını devreye alacakları söyledi. Bu şu anlama geliyor; İngiltere, Almanya-Fransa Avrupası ile gemileri yakıyor, 2. Savaş öncesi kapışmayı andıran bir duruma geliyoruz. Bu, Türkiye için de şu demek; AB orada dursun; biz Doğu’ya bakalım ve Almanya’nın de ne olduğunu, en az, İngiltere kadar görelim...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018