Cemil ERTEM
Bütün bu heyula arasında atladığımız ama yarını belirleyecek önemde açıklamalar, gelişmeler, haberler oluyor. Bu gelişmeleri ele almak adeta şu müthiş gündemde biraz zamanı durdurmak gibi oluyor ama bunu yapmak zorundayız; eğer ki yarını bugünden anlatmak ve anlamak gibi bir derdimiz varsa…
Geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Topkapı Sarayı’nda çok önemli bir açıklama yaptı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Vakıfbank’daki hisselerine bağlı olarak 10 milyar sermayeli bir katılım bankası kuracağını ve bunun çok önemli bir ekonomik güç olarak doğacağını söyledi Cumhurbaşkanı…
Biliyorsunuz, Vakıflar Genel Müdürlüğü Başbakanlığa doğrudan bağlı bir kurum ama bu kurum belki de Osmanlı’dan bugüne gelen bir ekonomik kurumumuz ve bu anlamda sıradan bir genel müdürlük değil.
Vakıfbank’ın çoğunluk hissseleri de, (yüzde 58,5) Osmanlı’dan bugüne kadar gelen vakıf geleneğini temsil eden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait.
Aslını sorarsanız böyle de olması gerekir. Çünkü Vakıfbank’ın hisselerinin vakıf geleneğini temsil eden genel müdürlükten alınıp Hazine’ye devri, özünde yüzlerce yıllık bir ekonomi anlayışını sonlandırmak anlamına geliyor.
Bize göre, hem Vakıfbank’ın hem de kurulacak olan katılım bankasının yönetimi-dolayısıyla çoğunluk hisseleri- Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olmalı.
Bu genel müdürlüğün başbakanlığa doğrudan bağlı olması da öze uygun bir yapılanma; çünkü kamusal (burada kamusal sözcüğünü devlet anlamında değil, sivil-halk-anlamında ele alıyorum) bir kurumun doğrudan seçilmiş iktidarın en tepesindeki icra gücüne bağlanması önemli.
Şimdi bu konunun, ekonomide çok ama çok önemli stratejik bir yol ayrımına da tekabül ettiğini söyleyelim. Yüzde 25’i halka açık olan Vakıfbank’ın genel müdürlük nezdindeki hisselerinin önce Hazine’ye devri sonra da bunların Hazine üzerinden özelleştirilmesi öyle basit bir olay değildir; ve basit bir olay olmadığı için de bu konu doğrudan devletin en tepesinin yani Cumhurbaşkanı’nın yakın ilgi alanına girmiştir. İsterseniz baştan alalım…
IMF, Vakıfbank’ı neden istemez?
Vakıfbank’ın özelleştirilmesi, başından beri IMF’nin-küresel finans oligarşisinin- Türkiye’ye dayatması… IMF, Vakıfbank’ın özelleştirmesini, diğer iki kamu bankasından daha önemli buluyor. 2001 öncesi ve sonrası-özellikle Derviş’in Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı çerçevesinde- Vakıfbank’ın özelleştirilerek tasfiyesi, vakıf müessesesinin de, örtülü olarak tasfiyesi Türkiye’ye dayatılan en önemli şartlar arasındaydı.
Ama, özellikle 2008’den sonra, Erdoğan Başbakan olarak, her üç kamu bankasının da özelleştirilmesini erteledi ve kriz öncesi görev zararları ile ünlü olan bu bankalar, 2008 sonrası, piyasanın önünü açan, karlı ve örnek kamu kurumları haline geldi. Böylece bu üç banka da, “kamunun elindeki işletmeler mutlaka zarar eder, ne pahasına olursa olsun mutlaka özelleştirelim” anlayışını yerle bir etti. Bu, aynı zamanda, Türkiye’nin “özelleştirme” meselesinin doğru bir yerden tartışılmasına yol açtı ve özelleştirme konusunda karşımıza üçüncü bir seçenek geldi.
3. seçenek
Bu üçüncü seçenek; devlet tekeli ve özel tekel dışında, kamu varlıklarının menkul kıymetleştirilerek doğrudan halka arzı ve milletin malı, değeri olan bu varlıkları, gerçek anlamda millete verme seçeneği idi. Nitekim, 2013’ün Şubat ayında, Erdoğan, otoyol ve köprü özelleştirmesini iptal etti. Bu özelleştirmeyi, 5 milyar 720 milyon dolarla Koç-Ülker ve Malezlayı UEM Group’tan oluşan konsorsiyum almıştı.
Erdoğan, “bu rakam yetersiz; biz bunu halka arz edersek daha fazla gelir elde ederiz” derken yeni bir ekonomi modelini dillendiriyordu aslında.
Artık Türkiye, özelleştirme ‘sorunsalına’ bir yağma ve servet aktarımı mekanizması olarak bakmıyordu. İşte 2013 yılı bu açıdan da milattı. Ama biliyorsuz aynı yılın yaz aylarında Gezi ve Aralık ayında da neo-consiyonist parelel çetenin darbe girişimi oldu. Küresel finans oligarşisi ve onların yerli mültezimleri, artık kamu varlıklarını istedikleri gibi yağmalayamayacaklarını anlamışlardı. Şuna inanın, bugün üç kamu bankasından, şeker işletmelerine kadar kamuya ait olan her iktisadi varlığı yağmalamak için fırsat kolluyorlar.
Bunun için her türlü bizans oyununu, darbeyi bile göze alırlar ve alıyorlar.
Gerçek piyasa nerede?
Türkiye, tam şimdilerde yeni bir kamusal-devlet anlamında değil, sivil anlamda- ekonomiyi bütün dünyaya örnek oluşturacak şekilde geliştirmelidir. Eğer ki, gerçek anlamda bir piyasa ekonomisi istiyorsanız, onu gidip devlet kapitalizminin mabedi olan Londra’da, Wall-Street’de ya da Frankfurt’da aramayın; buralarda ne piyasa vardır, ne rakebet ne de manipülasyon olmadan doğru dürüst işleyen bir arz-talep yasası…
Bakın adil bir piyasa ve ekonomi nerede biliyor musuz; Kanuni’nin vakıflarında, Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin “pazarı” düzenleyen fetvalarında ama daha önce Hz. Muhammed’in Medine Ekonomisi’nde… Bütün bu birikim, insanlığın bütün dönemlerine şamil olacak, tekelleşmeyen özel mülkiyete dayalı, adil bir alışverişi-piyasayı- ve bütün bunların önünü açan-düzenleyen, regüle eden- kamusal şemsiyeyi vaz eder.
İşte bundan dolayıdır ki, Kanuni’nin vakıf duası ve bedduası vardır.
Der ki, “kim ki, vakıflarımı eksiltirse, bozarsa, başka bir hale getirirse, ihmal ederse, işlemez hale getirirse, haramı üstlenmiş olur”.
Her kimse ki; Vakıflarımın bekasına özen ve gelirlerinin artırılmasına özen gösterirse, bağışlayıcı olan Allah-u Teala’nın huzurunda ameli güzel ve makbul olup, mükafatı sayılamaycak kadar çok olsun, dünya üzüntülerinden korunsun ve muhafaza edilsin…
Vakıfbank’ı 1954 yılında Menderes kurmuştur ama bu müessese ta Kanuni’den beri gelir; hatta Vakıf anlayışı, Hz. Muhammed’in Medine Ekonomisi’ne kadar uzanır ve bu anlayış, en çok insanlığın bugün ihtiyaç duyduğu yeni bir ekonominin uygulanabilir ilk çıkışı ve anlatısıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018