Cemil ERTEM
Bugün Yunanistan’da referandum var. Yunan halkı bugün, “kemer sıkma önlemleri” denen ekonomi-politikalarının uygulanıp uygulanmayacağına karar verecek. Yani, ücretler daha düşsün, kamu harcamaları kısılsın, emekli maaşları kuşa dönsün, işsizliğin daha da yükselmesi için kamudan toplu işten çıkarmalar başlasın... Bununla da bitmiyor tabii... Bunlar yalnızca uygulanacak politikanın görünen ilk adımları olacak. Yunanistan, yalnızca Almanya’ya ve diğer zengin kuzey Avrupa ülkelerine ucuz işgücü transfer eden, limanları ve enerji geçiş hatlarının bekçiliğini yapan, Ege’de Türkiye’ye karşı bir askeri üs olarak kullanılan askeri ve ticari bir lojistik merkezi olacak.
Zaten, Yunanistan krizinin baş sorumlusu sosyal-demokrat PASOK ve Yeni Demokrasi Partisi başından beri ülkeleri için bu stratejiyi uyguladılar. Bir İstanbul kadar etmeyen ülkeyi, Türkiye karşısında silahlanma yarışına soktular. Ülkeyi batırdılar ve şimdi Yunan halkına utanmadan şunu diyorlar; “biz bu politikalarla ülkeyi batırdık, bu politikaların devamı için “evet” deyin” Sizce bir halk kendi idam fermanına imza atar mı; evet medya, akademi ve diğer “satılık” kurumların oluşturduğu ideoloji halkın kanına işlemişse bu olabilir, bugün Yunan halkı, “evet” diyerek Yunanistan için sona giden yola ülkesini sokabilir. Bunun için Syriza’nın “hayır” çağrısı yapması ve Çipras’ın şantajlara boyun eğmeyin demesi yerindedir.
Krizde Syriza’nın da payı var
Ama tabii ki, gelinen noktada, Syriza’nın da sorumluluğu vardır. Syriza, altı aylık iktidar sürecinde, artık bir önceki yüzyılda kalmış geleneksel “sol” ideolojiden etrafını göremedi. Türkiye’de, Ortadoğu’da, Mısır’da ne oluyor diye bakmadı bile; tam aksine burada kendisinin ipini çeken, Krugman’ın dediği gibi, kendisine mafya taktiği uygulayan ( Krugman buna “Ters Carleone” teklifi diyor; yani karşıdakine ahlaksız sayılabilecek ve kabul edemeyeceği bir teklif götürüp, kavga çıkarmak...) Troyka’yı iknaya çalıştı. Çünkü bizdeki “sol” ve “liberaller” gibi tek yolun, kurtuluşun Batı hegemonyasına eklemlenmek olacağını düşündü, kendisine orada yer buldu... Syriza’nın muhalifliği ise, Çipras örneğinde de görüldüğü gibi, kravat takmamak, ceketi omuza atmak, makam arabası yerine bisiklete binmek gibi “yaramaz çocuk” şımarıklıkları ile sınırlı kaldı.
Tabii bu Syriza ile de Almanya kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı ve tam bugün istediği yere hem Syriza’yı hem de Yunanistan’ı getirmiş oldu. Şimdi bugün sandıktan ne çıkarsa çıksın kazanan gerici Avrupa sermayesi ve Alman oligarşisi olacaktır. Evet çıkarsa Yunanistan’ı Syriza ile birlikte, hayır çıkarsa da, Syriza olmadan bir teknokrat hükümetle teslim alacaktır.
Bizim için dersler
Bu, bizim için de oldukça öğreticidir. Şu koalisyon tartışmalarına dikkat ediyor musunuz? Burada “büyük koalisyon” diye ortalığa atılanların temel tezi de Syriza’yı ve Yunanistan’ı batağa götüren tezden ayrı değildir. Şunu diyorlar özetle; “Türkiye, bu 13 yılda, Batı’nın temel aksından uzaklaştı; kendi bildiğimizi okumak bizi dünyadan koparıyor, Batı ile gerilim iç gerilime de neden oluyor, nefes almamız lazım, bunun için, Batı faşist olduğu zaman faşist olan, demokrasi oynadığı zaman onunla demokrasi oynayan, ekonomide sorunsuz dışarıya kaynak aktaracak politikaları uygulayacak CHP ile koalisyon mutlaka olmalı”
Türkiye, son on yıldaki bütün kazanımlarını, enerji stratejisini, ulaştırma ağlarını, ihracat odaklı alt yapı yatırımlarını, savunma sanayi hamlelerini sıfırlamalı ve CHP’nin, büyük proje diye ortaya attığı lojistik ambalaj ekonomisine geçmeli onlara göre... Yani dışarıda üretilecek bize gelecek biz paketleyip dışarıya yollayacağız... Halk da neyi paketlerse, ne kadar paketlerse o kadar kazanacak... Devlet yalnız bunun güvenliğini sağlasın, ekonomi kurumları bunun için çalışsın (yani “bağımsız” olsun) Yunanistan’ı teslim alan Troyka gibi yapılar bizim de ekonomimizi yönetsin... Bu ekonomiye ne dediklerini biliyorsunuz; buna “paket” olarak neoliberal ekonomi-politikası deniyor.
“Liberal” maskeli operasyoncular...
Ben Yunanistan’ı batıran, Mısır’ı bir faşist diktatörlüğe teslim eden bu “çevrenin” Türkiye versiyonunun yabana atılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Paul Krugman’ın deyimiyle, her türlü mafya taktiğini “liberalizm” le yıkayıp, tek demokratik seçenek gibi önümüze koyanları yalnızca tek bir yerde aramayın. Onlar her yerde, hatta yanı başınızda... Çünkü bu, öyle basit bir iktidar oyunu değildir. Bu, son üç yüz yılı kapsayan derin ama çürümüş bir ideolojinin son ve en kapsamlı atağıdır. Bunun için, karşınıza çok farklı şekillerde çıkabiliyorlar. İşte bir zamanların faşist-kontrgerilla şefi, şimdi Amerika’nın kucağında sözüm ona “dini” bir lider olarak ülkesine operasyon çekiyor ve her türlü mafya taktiğini bizim önümüze getiren “liberal” maskeli bir “çevreyi” de peşine takabiliyor.
Hiç şüpheniz olmasın ki, DEAŞ’ın sahipleri ile FETÖ’nün sahipleri bu anlamda aynıdır.
Türkiye, komşusu için ne yapabilir?
Peki Yunanistan yüzünü onu uçuruma iten Almanya’ya değil de, kadim komşusu Türkiye’ye dönerse ne olur? Türkiye’nin Yunanistan’a ihracatı 1 Milyar Euro civarında. Türkiye’den yapılacak alımlar için Yunanistan Merkez Bankasına TL kredi açılması ve ülke ticaretinin bu parayla yapılması düşünülebilir. Bu aşamada Türkiye ve Yunanistan ticari ve finansman ilişkilerini yeniden, AB’den bağımsız olarak, gözden geçirmeli ve yeni bir entegrasyon stratejisi oluşturmalıdırlar. Burada ikili ticaret anlaşmaları yapılabilir. Türkiye, Yunanistan’a Türkiye’den yapacağı alımlar için, kredi açabilir. Yunanistan’ın Eurozone’den çıkması halinde de, yerel paralar bazlı ticaret yalnız Türkiye ile değil, diğer Doğu ülkeleri ile devreye girebilir.
Çin Yuan’ı hızla Uluslararası rezerv para birimlerinden biri olmaya doğru ilerliyor.
Yuan’ın uluslararası bir rezerv para haline dönüşmesi durumunda, Eurozone dışında kalan Avrupa ülkeleri ve Türkiye gibi yıllardır üyelik için bekleyen ülkeler için çok geniş bir ticaret mekanizması fırsatı önlerine gelecektir. Bu yeni bir Batı-Doğu entegrasyonu fırsatıdır aynı zamanda.
Olası bir Yuan uluslararası para birimi durumunda Eurozone dışında kalan Avrupa ülkeleri ve bir çok gelişmekte olan ülke, yerel paralarla(local Currency) yapılacak ikili ticaret anlaşmalarının takas/reserv para birimini Yuan olarak planlayabilir ve Batı Bankacılık sistemine olan bağımlılığını dengeleyebilir.
Bu, aynı zamanda, süreç içerisinde, Yunanistan gibi ülkelerde hastalıklı hale dönüşmüş “eski” banka ve finans sisteminin tasfiyesi anlamına da gelecektir.
Görüldüğü gibi battı sanılan Yunanistan için orta ve uzun vadede çıkış yolu çok ama Yunanistan’ın battığını kendilerinin yüzdüğünü sanan Almanya gibiler için ise AB krizinin derinleşmesi durumunda çıkış yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018