Cemil ERTEM
Seçim ve hükümet belirsizliğinin ortadan kalkması ekonomiyi de rahatlatan bir gelişme oldu şüphesiz ama üç aya yaklaşan şu zaman dilimi, Türkiye’de, tüm kesimler için, önemli bir ders niteliği de taşıyor. Bu anlamda kasım seçimlerini, bu hayli pahalı dersten, hep birlikte çıkardığımız sonuçlar belirleyecek.
Haziran seçimlerinde oylarını artıran muhalefet partileri, şu zaman dilimi içerisinde, Türkiye’ye istikrarsızlığın ne demek olduğunu anlattılar. Süreci yönetemediler ve böylece haziran seçimlerinin galipleri, kasım seçimlerinin olası mağlupları olarak şimdiden tarihe yazıldı.
Bu açıdan kasım seçimleri, Türkiye’de istikrarın dolayısıyla, barışın, kapsayıcı büyümenin, refanın ve demokrasinin, istikrarsızlık dolayısıyla çatışma, yoksullaşma ve gerici restorasyon karşısında oylaması olacaktır.
Sürecin sonuçları…
Bence bu sürecin ortaya çıkardığı en önemli siyasi sonuç ise çok partili parlamenter sistemin, iki temel aks üzerinden sistemik meşruiyet zeminine oturacağını bize söylemesi olmuştur. AK-Parti ve CHP’nin yaptığı uzun süreli koalisyon görüşmelerini kimse yabana atmasın. Bu görüşmelerin, var olan parlamenter sistemi aşan, yeni anayasal düzenin ilk nüveleri olduğunu çok yakında göreceksiniz.
Kardeşlerin kanlı tarihi ve reel politiği
Öte yandan MHP ve HDP’nin aslında birbinini ayakta tutan iki zıt kutup ama kardeş oldukları da görmüş olduk. Bu, çok rastlanan siyasi diyalektikdir ve hem tarihsel hem de güncel örnekleri çoktur. Örneğin Soğuk Savaş döneminde Sovyetler-ABD böyleydi. Ama biri olmadan diğeri olamazdı. Dolayısıyla kardeşti bu ikisi. Nitekim Sovyetler tarih sahnesinden çekildikten sonra, ABD’nin hatta NATO’nun tüm askeri, politik doktrinleri çökmüştür. Ekonomik olarak da böyledir ve yaşadığımız ekonomik kriz özünde bunun krizidir. Aynı şekilde, İran ve İsrail’de bu anlamda kardeştir. Tıpkı MHP-HDP kardeşliği gibi. Nitekim, İran’ın sisteme dahil edimesi süreci ile birlikte, İsrail’in politikasında ve İsrail-ABD ilişkilerinde büyük değişiklik görüyoruz/göreceğiz. Tekrar edelim ki, kasım seçimleri yeni bir dönemi başlattığı gibi, yeni anayasal sistemin ilk dinamiklerini somut olarak ortaya çıkartacaktır. Bu anlamda, kasım seçimi, partiler arasında bir seçim değildir, Türkiye için istikrar-istikrarsızlık oylamasıdır.
Kasım-2015: G-20 Antalya
Kasım seçimlerinden hemen sonra Türkiye, Antalya’da G-20 zirvesini gerçekleştirecek. Zirvenin gerçekleştiği tarihte, büyük bir ihtimalle, Türkiye’yi 2016’ya götürecek siyasi irade belirlenmiş olacaktır. Antalya-2015, yalnız Türkiye açısından değil, gelişmekte olan ülkeler hatta dünya ekonomisi ve ticareti için önemli bir zirve olacaktır.
Çünkü, bir önceki yazımızda, anlattığımız gibi global krizde geldiğimiz aşamada AB ve ABD tarafında krizin giderek derinleştiği ve var olan para sistemiyle çözülemez duruma geldiğini görüyoruz. Bu yıl Türkiye’de yapılacak G-20 zirvesi, sistemin en temel sorunlarını kapsamlı çözüm arayacak.
Bize göre, bu yıl Türkiye’de yapılacak G-20 zirvesi’nden başlamak üzere, bundan sonraki tüm G-20 zirveleri ve G-20 kapsamında yapılacak toplantıların ana teması, Bretton-Woods para sisteminin alternatifi ortaya çıkıncaya kadar, yeni bir para sistemi arayışı olmalıdır.
Bugün, başta Avrupa olmak üzere, dünya ekonomisi 2008’de başlayan krizi aşamıyor. Tam aksine kriz yeni evrelerle giderek derinleşiyor. Bunun en önemli nedenlerden birisi 2. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan ve artık dünya ekonomisinin gerçekleri ile örtüşmeyen para sistemi. İkinci Dünya Savaşı bitiminde ortaya atılan para sistemi, dünya ekonomisinin bundan sonraki yolculuğunu karşılayacak dinamikleri barındırmıyor.
Yeni bir Bretton-Woods kaçınılmaz. Bretton-Woods bir uzlaşma değil, Amerikan dayatmasıydı. Bretton-Woods’da kapitalist sistemin yeniden yapılanması için, White ve Keynes planları tartışılmıştı. Amerikan görüşlerini temsil eden White Planı kabul edildi.
White Planı temelde, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların çatısını oluşturacağı ve doların altına karşı konvertibilitesinin korunduğu, dolar merkezli bir ‘sabit kur’ sistemini öne çıkarmıştı. Bu da, çok açık olarak, ABD’nin ekonomik hegemonyasıydı.
Oysa Keynes Planı’nda, bir tür dünya merkez bankası rolü oynayacak birliğin kurulması öngörülmüş ve birliğin temelleri; ‘bancor’ adı verilen ve dünya parası yerine geçecek yeni bir hesap birimi ile ticari işlemlerin yapılmasına dayandırılmıştı. Keynes’in bancoru da altına bağlı idi. Ama karşımıza 1944’te çok daha başka bir para sistemi çıktı ki, bu, şimdiki krizin temel nedenlerinden birisidir. Tam bugün Çin’in attığı adımlar ve yuan’ı yeni rezerv para yapma girişimleri işte burayı aşma adımlarıdır. Yeni bir gelişmekte olan ülkeler krizi değildir.
Bugün Çin’in bu hamleleri desteklenmeli ve dolar ve Euro’ya dayalı ticaret dışında gelişmekte olan ülkeler, kendi para birimleriyle ticareti daha fazla öne çıkarmalı ve buradan hareketle yeni gümrük birlikleri oluşturmalıdırlar.
Endonezya-APEC zirvesinde açıklanan, Çin’in Yeni İpek Yolu kapsamında planladığı yatırımlara bağlı olarak gördük ki, mal ve sermaye akışının yönü artık Doğu’dan Batı’ya olarak değişiyor. Doksanlı yıllarda başlayan malların doğudan batıya gidişine şimdi sermaye akışı da ekleniyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrasının değişim dinamiği nasıl ABD’nin üzerinde kurulduysa şimdi de değişim dinamiği, Pekin-İstanbul üzerinden kurulmaya aday.
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın (Transatlantic Trade and Investment Partnership-TTIP) ancak Türkiye’nin merkez olduğu Pasifik Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan orta ve güney ticaret geçişleri ile mümkün olacağını da söylemiş olalım. Bu büyük entegrasyon, Avrupa için tek yoldur. Bütün bunlardan dolayı, G-20 Dönem Başkanlığı çerçevesinde, B-20 Zirvesi’ne de ev sahipliği yapacak Türkiye’nin, bu konumu bu anlamda tesadüf değildir.
G-20, milli gelire bağlı asansör değil…
Öte yandan şunu da önemli hatırlatalım ki, G-20 ülkeleri, ulusal GDP’ye göre sıralanmamış ve G-20 böyle oluşmamıştır. G-20, nüfus, pazar, ticari geçişler, coğrafi strtatejik konum gibi çok farklı küresel temsil yetenekleri ve özellikleri temsil edebilecek çeşitliliği yansıtacak şekilde oluşturulmuştur.
Bu açıdan Türkiye’nin dolar bazlı GDP’si düşerse G-20’de olamaz cümlesi hiç düşünülmeden ortaya atılmış cahilce bir dezenformasyon örneğidir. Ancak bu dezenformasyonun “ciddi” makale gibi yayınlanması cahil cesaretinden de öte bir durumdur hiç şüphesiz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018