Cemil ERTEM
Ekonomide oldukça belirleyici bir sürece girdik. Kriz, Avrupa’nın cilasını aldıkça, cilanın arkasının derin bir siyasi bataklık olduğunu görüyoruz. Öte taraftan Steve Jobs’un ölümü, ABD’de Apple gibi şirketlere yeniden dönüp bakmamıza vesile oldu. Buradan bakınca görülen odur ki, ABD’nin krizi aşma doğrultusunda geliştireceği dinamikler, kriz sonrasını da anlatacak kadar kapsamlı ve derin.
Jobs, dünyaya çok şey anlatarak gitti. En azından yeni bir kapitalizmin ve büyük birliğin ipuçları onun dehasında saklıydı. Zaten hayat hikâyesi ve bu hikâyenin Silikon Vadisi gerçeği ile örtüşen yanları bize, kriz sonrası kapitalizmi anlattığı gibi, belki onu aşacak çıkış noktalarını da veriyor. Jobs ölmeden bir iki gün önce dünyanın en değerli 10 markası açıklandı. Bu 10 markadan yedisi teknoloji şirketi ve Apple, Nokia’nın yerine terfi etti. Zaten bu yıl Avrupa menşeli şirketler hızla aşağı indiler.
Şunu söyleyebiliriz: Avrupa, hem ekonomik hem de siyasi olarak bir kez daha tıkandı. Ancak bu tıkanıklık, 2. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi topyekûn bir felaketle aşılacak gibi durmuyor. Şimdi tam burada, bizi de oldukça ilgilendiren, bir tartışma var. Tartışmanın bir kanadı AB’nin zaten çok yakında dağılacağını, Avrupa’nın ulus-devletler modeline ister istemez dönmek zorunda kalacağını söylüyor. AB’nin içinde bulunduğu devasa sorunlara bağlı olarak, ‘hayır AB dağılmaz, genişleme sürecek’ diyenlerin sesi ise şu sıralar, pek çıkmıyor.
Ancak bu tartışmanın Türkiye’de bir başka arka planı var. Bu tartışma, bizde açıktan ya da gizli bir milliyetçiliğin dışa vurumu olarak da sürdürülüyor. En muhafazakâr kesimlerden başlayarak, şu sıralar kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için (!) basın ilkelerinde her türlü sınırı yerle bir eden ‘çağdaş-laik’ çevrelere kadar, çok geniş bir yelpazede de örtülü bir AB düşmanlığı yürütülüyor. Ancak bu yedi benzemezin AB düşmanlığı, doğrudan Avrupa’ya yönelik değil. Bu, tam anlamıyla ulus-devlet paradigmasını aşan yeni bir ‘birlik’ anlayışına olan tepki ve düşmanlık. Türkiye’de geleneksel solun da, AB tepkisinin, öyle ‘kapitalizmin en yüksek aşaması: Emperyalizm’ teorisinden kaynaklı olduğunu söyleyemeyiz. Zaten emperyalizm kelimesini ezberlemeyip öğrenmeyi seçseler bunun, ulus-devlet kapitalizminin zorunlu sonucu olduğunu ve AB gibi birliklerin ‘emperyalizmi’ de aşan yeni yapılanma süreçleri olduğunu anlarlardı.
Ama geçen hafta bu kakofoninin bir başka boyutuna sıçradık. Radikal gazetesinde bir Zizek röportajı yayınlandı. Burada Zizek, günümüz açısından önemli şeyler söylüyordu. Ancak, bizim için söylediği en can alıcı nokta, Osmanlı İmparatorluğu modelinin ve özerklik anlayışının, Avrupa’nın geleceği olabileceğini söylemesi idi.
Zizek nasıl cahil oldu?
Tabii bu söyleşinin yayınlanmasından sonra tahmin edilen oldu. Zizek’in tarihçi olmadığı, İngilizceyi bile doğru dürüst bilmeyen bir kıyı Avrupa aydını olduğu, daha da ötesi post-oryantalist bir çıkışla hiç bilmediği Osmanlı’ya niye bulaştığını, bilumum Kemalist-modernist, milliyetçi, ‘solcu’ çevreler ayaklanarak bütün hafta sorup- anlattılar. Bunlara, Yeni Şafak’tan Yusuf Kaplan, Zizek’e benzer gözlemleri, Osmanlı için, Toynbee’nin de yaptığını hatırlattı ve Zizek’in Avrupa’nın ‘kıyısından’ bakmasının bir avantaj olduğunu da söyleyerek önemli bir cevap vermiş oldu. Gerçekten ortada bir post-oryantalizm varsa, o da Zizek’in, Batı Avrupa’nın ideolojik hâkimiyetini kıran bir Doğu Avrupa düşünürü olduğunu görememek ve aslında Zizek’in üzerinden Doğu’yu yeniden aşağılamaktır. Ayrıca Zizek’in söyledikleri de son derece doğrudur ve Osmanlı’yı çok iyi bildiğini gösterir. Ancak tabii Zizek Osmanlı’yı ‘bizimkiler’ gibi resmi tarihten öğrenmedi, bu açıdan söyledikleri şaşırtıcı gelebilir. Zaten Osmanlı konusunda ‘bizimkiler’ Mehmet Genç’e de çok şaşırırlar.
Aslında Zizek’in, İslam’a, önümüzdeki dönem için yapıcı ve Avrupa’da yeni bir ‘apartheid’ (ırkçılık) tehlikesinin önünü kesen bir rol yükleyen vurgusu, Osmanlı’nın özerklik anlayışı ile birleşince, ortaya resmi ideolojiyi, daha doğrusu ulus-devlet anlayışını aşan, yeni bir birlik anlatısının ipuçlarını ortaya çıkartıyor. İşte bundan dolayı bizim nasyonel- sosyalist çevreler bir aydını daha düşman ilan ettiler.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018