Cemil ERTEM
Bu yazı yazılırken İtalya’da Berlusconi hükümetinin kaderi belli olmamıştı. Ancak hiç fark etmiyor. Berlusconi, Temsilciler Meclisi’nde bütçe için yapılacak oylamada çoğunluğu sağlasa bile İtalya’nın krizle yüzleşmesi kaçınılmaz olacak. Yunanistan’da PASOK’un başına gelenlerin Avrupa’daki merkez sağ iktidarların başına gelmeyeceğini iddia etmek zaten akıl dışı bir durum.
Sonuçta şunu görüyoruz; Avrupa’daki hem sağ hem de sol, krizi ve kriz sonrasını karşılayacak donanımda değil ve önümüzde ekonomik krizle iç içe geçmiş devasa bir siyasi kriz duruyor. Nasıl durmasın ki, bu Avrupa’nın, AB gibi ulus-devletler üstü bir ekonomik ve siyasi yapılanmayı bütün yönleriyle tamamlamayı bir kenara koyun, şu krizi bile yönetecek güçte olmadığını gördük.
Aslında Avrupa’nın bu durumu başta Avrupalılar olmak üzere, kimseyi şaşırtmasın. Avrupa’nın iki lokomotif ülkesi Fransa ve Almanya, bütün birlik söylemlerine rağmen, kendileri için büyük bir utanç olan ulusçu-devletçilikten vazgeçmediler. Almanya, yakın zamana kadar Hitler’in faşist mirasını, Anayasasında taşıdı ve başta Alman basını olmak üzere, iktidarlar ırkçı bir ideolojiyi hep gündemde tuttular.
Başbakan Erdoğan’ın Almanya’da yaptığı bir konuşmada verdiği örnek Alman basınını ayağa kaldırdı biliyorsunuz. Irkçı Alman kamuoyunun sesini en özlü olarak veren ve bu kamuoyunu oluşturan Die-Welt, ‘Erdoğan, Almanya’nın uyum sürecini zehirliyor’ manşetini seçti. Aslında Die-Welt’in ‘uyum süreci’ dediği ‘şey’ tipik bir Almanlaştırma politikasıydı.
Erdoğan, ırkçı Alman gazetesini bu denli kızdıran konuşmasında, Almanlarla evlenen Türkler’in Almanya’da oturma izni alabilmek için Almanca bilme zorunluluğunu dile getirmiş ve bu örneği verdikten sonra sözlerini ‘sevginin dili olur mu’ diye bitirmişti. İşte bu Almanlar’a söylenecek en son-ama en yerinde- sözdü. Böylece başta Die-Welt olmak üzere, ırkçı Alman basınının bütün yaldızları döküldü. Tabii ki bu ulusçu ideolojiyi yalnız Almanlar’la sınırlı tutmak haksızlık olur. Kara Avrupası hâlâ faşizmlerin izlerini taşıyor.
Berlusconi lümpen bir Mussolini’dir. Sarkozy’nin sömürgeci devletçiliği, Fransız ihtilalinin ‘hürriyet’ vurgusundan değil, De Gaulle’ün sömürgeci-katliamcı milliyetçi ideolojisinden gelir. O zaman bu kriz bize, Almanya’da Hitler’in, İtalya’da Mussolinin’nin hâlâ yaşadığını gösterdi. Avrupa’nın krizi aşabilmesi için bu ulusçu-faşist ideolojiyi öldürmesi gerek ilk önce.
Peki ya Türkiye...
Hilmi Yavuz, geçen gün Kanal-24’te Seda Selek’in sunduğu programda, Selek’in modernleşme ve demokrasi üzerine sorduğu bir soruya çok güzel bir cevap verdi. Yavuz, gerçek anlamda modernleşmenin demokrasiden ayrılamayacağını söylerken, Avrupa’nın, özellikle faşizm sonrası insani gelişme ve demokrasi için geliştirdiği kriterlerin önemine dikkat çekti. Yavuz, bugün ülkenizde demokrasinin olup olmadığını anlamak için size alfabenizin Latin harfleriyle olup olmadığını sormazlar ya da fes yerine şapka kullanmanız ‘modern ve demokratik’ olup olmadığınızı anlatmaz derken Türkiye’nin ‘modernleşme’ hikâyesinin Avrupa kaynaklı faşizmden rol çaldığını anlatıyordu aslında.
CHF’nın Üçüncü Büyük Kurultayı’nda, devletçilik ilkesinin benimsenmesinden sonra, ‘devletçiliğin’ nasıl uygulanacağı yolunda girilen arayışlar sırasında oldukça geniş bir ‘devletçilik’ yorumu yelpazesi oluşmuştu. Türkiye’de bürokratik çevreler, planlı/devletçi ekonominin Avrupa’dan Sovyetler’e kadar öne çıkan yeni ve başarılı bir anlayış olacağı kanaatindeydi. Sovyet planlama deneyimini Türkiye açısından dikkatle izleyenlerin başında Falih Rıfkı (Atay) gelmekteydi.
1932 yılında Başvekilin (İsmet İnönü) İtalya gezisine de katılan Atay, faşist İtalya’dan önemli dersler çıkararak yurda dönmüştü. Atay’a göre, Türkiye, bu kurtuluş kavgasında, hem Rusya’dan hem İtalya’dan tecrübe ve ders alacaktı.
Bu anlayış, Türkiye’de yalnızca bir iktisadi çerçeve olarak ortaya çıkmamıştır. Bu, hem içinde bulunulan dönemi hem de sonrasını belirleyen bir ideolojinin doğrudan yansıması olmuştur.
Bugün merkez Avrupa’da, demokrasinin çok güçlü olarak kurumsallaşmasına karşın, nasyonel-sosyalist devletçiliğin krizle birlikte hortladığını görüyoruz.
Türkiye’nin Osmanlı’dan kopuşu ise zaten bu ideoloji ile olmuştu. Buraya dönen değil, nasyonel-sosyalist devletçiliği aşan, diktatörlerin hayaletinden kurtulan toplumlar bu krizi yenecek.Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018