Cemil ERTEM
Türkiye’de Almanya tartışmaları hiç bitmeyecek anlaşılan. Şu sıralar Almanya tartışmalarında ilk on sırayı bir solukta yazalım: Alman devletinin karıştığı ırkçı cinayetler, Alman vakıfları, Deniz Feneri davası, Ergenekon’a Almanya’dan gelen paralar, Alman sermayesinin Türkiye üzerine kriz öncesi ve sonrası hesapları, örtülü medya ortaklıkları, Merkel ve Sarkozy ittifakının Türkiye’yi hedef alan milliyetçiliği, Almanya’da yerleşik Türkler’in bitmeyen sorunları, Almanya’da her kriz döneminde hortlayan ırkçılık vb...
Yukarıdaki başlıklardan her biri oldukça derin operasyonları bize anlatıyor. Örneğin yalnız Deniz Feneri davasının Ergenekon davasına yönelik bir yönlendirme olduğu iddiası bile, Almanya’nın hem Avrupa için hem de Türkiye için, önümüzdeki süreçte neyi hesap ettiğini bize anlatabilir.
Hele, geleneksel Alman finans sermayesinin son on yılda Türkiye’de yaptığı operasyonları anlatmaya kalktığımızda karşınıza çok ilginç bir ‘lobi’ hikayesi çıkar.
Bugün şu lobi, bu lobi diye anlatılan hikayeleri de gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum. Sermaye bütün değildir. Kapitalizmin dinamiklerini, ilgili dönemdeki, sermaye birikimi sistematiği üretir. Her sermaye birikim döneminin, öncü sektörleri, bu sektörlerin sermaye yapıları ve bütün bu yapıların dayandığı ulus-devletler gerçeği vardır.
Bugün olan biten kapışma, öyle basit lobi kapışması değil bence. Tabii ki olan biteni istediğiniz terimlerle ve terminolojiyle anlatabilirsiniz. Ama ‘peki ya sonra; e, yani?’ sorularının sonsuz olduğu bir anlatım biçimine saplanıp kalırsanız, anlatmak istediğinizi anlatmış sayılmazsınız.
Örneğin şu çok açık; en büyük Alman bankalarından birinin bütün bu kriz süresince yaptığı operasyonları, aldığı pozisyonu ve Türkiye ile ilgili tasarruflarını, pekala Türkiye’de ‘eski’ sistemin (asker vesayetinin, yüksek faize dayalı yağma ekonomisinin, baskıcı otarşik yapının) devamını isteyen güçlerle irtibatlandırabilirsiniz. Bu tespiti yaptığınız zaman, Deniz Feneri davasının arka planını da (Şamil Tayyar’ın iddiası) önemli ölçüde anlatmış olursunuz. Geçen akşam bir TV kanalında saatlerce, ETÖ’den bir isme, Almanya’dan gelen paralar tartışıldı.
Bu doğru olabilir ya da olmayabilir. Doğruysa önemli bir haber; gazetecilerin tartışmasını anlıyorum. Ancak, doğru olsa bile bunu Almanya’da hangi sermaye gücünün, niye, hangi amaçlarla yaptığını bilmeniz, esas olan bunu tutarlı bir şekilde açıklamanız gerekir.
Charles Bettelheim, Nazizm Döneminde Alman Ekonomisi’nde “...giderek sona yaklaşan ve çökmek üzere olan Alman ekonomisinin kurtuluşu ve yeniden harekete geçmesi için gerekli olan tek şey yeni pazarların açılması idi” diye yazar. 1913-1933 arası Alman ekonomisinin en büyük sorunu hızlı yaşlanmaydı. Alman sanayii, 1860’dan 1913’e kadar çok hızlı büyümüş ve bu büyüme iki sorunla karşı karşıya kalmıştı. Birincisi hammadde sorunu. Almanya, yalnızca kömür, çinko ve potasa sahipti. Oysa başta petrol olmak üzere, bakır, kalay, demir, kükürt gibi o dönemin kontrol sanayilerini ileri götürecek hammaddeleri ithal etmek zorundaydı. İkinci önemli sorun yeni pazarlardı. Fransa ve İngiltere pazar sorunlarını sömürgeleri ile çözerken Almanya bundan yoksundu. Alman burjuvazisi için tek çözüm kalmıştı: Savaş ve diktatörlük. Bu sayede yeni pazarlar açılacak, borçlar silinecek, savaşın yarattığı devlet talebi ekonomiyi canlandıracak, işgal edilen yerlerde ulus-devletin hakimiyetiyle yeni kaynaklara ulaşılacaktı. O zaman bu dinamiği ve bu dinamiğin arkasındaki sermayenin isteklerini hangi lobi faaliyetine sığdırırsınız.
Bugün Facebook gibi, dünkü çocukların ‘işi’ bir yapı, 100 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşıyorsa ve bu kadar kısa zamanda ulaşılan bu büyüklüğü, kıvrım kıvrım kıvranan geleneksel Alman sermayesi, şu sıralar, rüyasında bile göremeyecekse, bu (eski) sermayeyi temsil eden Merkel gibilerin eskiyi tekrar etmek ve Sarkozy ile el ele Almanya-Fransa merkezli gerici bir ittifak kurmaktan başka çaresi mi kalıyor; peki bu mu lobi?
Neocon lobisini(!) sonra anlatacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018