Cengiz AKTAR
Bugün Meclis çatısı altındaki Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na mart sonunda verilen bir aylık ek süre doldu. Dikkat edilirse epeydir anayasa cephesinden gündeme “iyi haber” düşmüyor. Artık beklenti Komisyon’un görevine son verilmesi ve epeyidir dillendirilen “geçici anayasa” üzerinde asgarî bir mutabakat aranması yönünde.
Bu süreçten böyle bir sonuç çıkacağı belliydi, kehanet sahibi olmaya gerek yoktu. Buraya neden ve nasıl geldik? Önce yazım aşamasında ölümcül bir hata yapıldı ve toplumsal mutabakat arayışı Meclis’te grubu olan dört partiye havale edildi. Oysa Nisan 2012’den itibaren Uzlaşma Komisyonu, sayısız sivil kuruluştan gelen teklifleri değerlendirmeye başladı, 15 ilde bilfiil toplantı düzenledi ve 10.000 kişinin görüşünü dinledi. Geçen yıl bu aralar istişare sona erdi ve Komisyon anayasayı kaleme almak için yeterli veriye sahip olduğunu düşündü. Tabii sonuçta partizan reflekslere dönüldü. Komisyon’u oluşturan partiler, kendi tasavvurlarıyla şekillenen maddeleri sıralamaya başladılar. Toplumun, kendilerinin fersah fersah önünde olduğunu unutarak... Haberlerde okuduğunuz hepi topu 29 madde üzerinde uzlaşı sağlanabildi. BDP’nin tekliflerindeki yenilikler ise kat’iyen kabul görmedi.
Kilitlenmenin bu ana nedenine Başbakan’ın kadiri mutlak başkanlık muradı, CHP/MHP’nin kavruk muhalefeti ve önümüzdeki üç seçim eklemlenince yepyeni bir metnin ortaya çıkması neredeyse imkânsız hâle geldi.
Haftasonu Antep’te Sivil Dayanışma Platformu’nun Bülbülzade Vakfı ve Şehit Kâmil Belediyesi evsahipliğinde düzenlediği toplantıda işte bu fiilî durum irdelendi, çareler konuşuldu, temenniler dile getirildi. Mart içinde TESEV’in “Nasıl Bir Anayasaya Doğru Gidiyoruz?” çalışmasının ardından gelen bu toplantının, anayasanın tamamen unutulduğu bir dönemde gerçekleşmesi takdire şayan.
Toplantının canalıcı vurgusu şüphesiz yukarıda tarif ettiğim geçici anayasa süreciydi. Mehmet Uçum’un tanımıyla “eski Türkiye’nin son anayasası” olacağı beklenen bir metnin kaçınılmaz olduğu konusunda bir mutabakat yavaşça hâsıl oluyor. “Yeni Türkiye’nin ilk anayasası” ise başka bahara... En erken seçimler sonrasına.
Ancak geçici anayasanın dahi içinde bulunduğumuz yeni ortamı kaile alması gerekiyor. Zira bir kere Türkiye barış rüzgârının tesiriyle topyekûn suç işlemekte. Carî anayasa ve dolayısıyla yasalar bugünkü özgür ifade ortamını karşılamaktan uzak. Hukukî paradigma barışın inşası için gereken hayatî reformlara zemin sağlamaktan da uzak.
Esasen anayasanın içeriği çözümü, çözümün içeriği anayasayı etkileyecek. Anayasal teminat olmadan, barışı kalıcı kılacak anadil, ademimerkeziyet, vatandaşlık tarifi gibi hayatî düzenlemelerin uygulamaya geçmesi mümkün değil.
Aynı doğrultuda, Başbakan’ın 29 ocak günü Meclis AKP grubundaki konuşmasında hatırlattığı, uzlaşı olamaması durumunda AKP’nin kendi teklifini getirip referandum ile meşruiyet arayışı formülü de artık kadük. Türk tipi başkanlığı içeren ve barış için gereken reformların önünü açmayan bir geçici anayasa teklifiyle BDP’nin olurunu almak mümkün gözükmüyor. Hâsılı kelam geçici anayasa bir nevî zaruret, demokratik olması da öyle!
Bu bağlamda Antep toplantısının sonuç bildirgesindeki maddelerden biri şöyle: “Bir geçiş dönemi anayasasına ihtiyaç duyulacaksa bu anayasada dahi vatandaşlık, anadille yaşama, inanç ve vicdan özgürlüğü ve ademimerkeziyetçilik /ulusal üstü ve yerel düzeyde dikey erk dağılımı konuları toplumsal taleplere uygun bir bakış açısıyla düzenlenmelidir. Bu konularda geçmişten bugüne taşıdığımız ve ülkemizin önünü tıkayan sorunların çözümüne imkân sağlayacak şekilde eşit haklı ve karar alma sürecine katılımcı yurttaşlığa dayanan düzenlemelere mutlak surette yer verilmelidir. Geçiş dönemi dense dahi yapılacak anayasada asla değiştirilmez maddeler olmamalı, darbeci anayasal zihniyet tümden tasfiye edilmelidir.”
Yeni anayasanın temellerinin ise şimdiden atılmasında büyük fayda var. Zira eski kurucu ezberin çatırdadığı, yerini yeni bir kurucu iradenin almakta olduğu dönemdeyiz. Bunun için azamî zamana ihtiyaç var, zira sözkonusu olan, anayasasını yani birlikteliğinin tanımını ilk kez kendisi yapmaya çalışan bir toplum. Bunun son tarihi olmaz, olmamalı.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020