Cengiz AKTAR
20 Haziran yılda bir gün hatırlanan mültecilerin günü. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre zorla yerinden yurdundan olmuş en az 65.3 milyon insan dünyada dolanıyor. Bunların 24.5 milyonu uluslararası insanî hukuk tanımına göremülteci, 40.8 milyonu siyasî nedenlerdenkendi ülkesi içinde yerinden edilmişinsanlar. http://www.unhcr.org/576408cd7 65.3 milyonluk kümeye dâhil 20 milyon insan iklim ve doğa felâketleri sonucuyaşadığı yeri terk etmek zorunda kalanlar. www.internal-displacement.org/global-figures
Mültecilik hâli kaynak ülkenin genel insan hakları siciliyle ve vatandaşına sunabildiği hayat standardı ile birebir alâkalıdır. Zira hareket edebilen hiçbir canlı laf olsun diye göçmez. İnsanı doğduğu yeri terk etmeye zorlayan bir siyasî, iktisadî veya içtimaî sorun illâki vardır. Mülteci bu sorunlar karşısında kendi devletinin güvencesini hukukî anlamda kaybetmiş insandır. Can ve mal güvenliği tehlikededir.
Mülteciler yerleri yurtları dahî olmadığından yoksulun yoksulu, toplu halde denizde boğulduklarında veya kamyon kasalarında havasızlıktan öldüklerinde anca haber olan lânetlilerdir. Onlara gösterilen “vebalı” muamelesi evrenseldir. Tam da bu yüzden eğer bir gün yabancı bir ülkeye yerleşebilirlerse oranın “yerlisinden de yerli” olurlar; kendilerini kabul ettirebilmek için.
Mülteciler hastalar gibidir, kimse onlara yaklaşmaktan hoşlanmaz, yanlış bir şey yaptıkları için o hallere düştükleri düşünülür. Otomatik suçluluk hâli onlara uzatılmayan yardım elinin de gerekçesidir. Bencillik cabası tabii. Oysa mülteciler arasında yeni ülkelerinde harikalar yaratmış niceleri vardır. Göç nasıl terk edilen ülke için kayıpsa yeni ülke için döllenmedir.
Mültecilik hâli genel olarak hukuksal boşluğa karşılık gelir. Mülteci her çeşit istismara açıktır. Parasal, bedensel istismar mültecilerin canlarını kurtarmak üzere erişmeyi başardığı her yerde mevcuttur. İrili ufaklı pek çok kişinin nemalandığı bu kirli mülteci ticaretinin yıllık cirosu yüz milyar dolarlar mertebesindedir. Sorun, transit geçilen ve iltica edilen ülkelerin, başta istismarı engelleyecek şekilde etkin bir iltica politikasına sahip olmamasıdır.
Türkiye, hem mülteci alan hem mülteci veren bir memlekettir, üstelik asırlardır. Memleket toprakları içindeki yer değiştirmeler de cabası. 19. yüzyıl başından itibaren bozulan düzen sonucunda evini barkını terk eden yüzbinlerce Osmanlı vatandaşıyla başlayan dış göç, uluslaşma süreçleriyle birlikte iç ve dış toplu yer değiştirmelere neden olur. Balkanlar ve Kafkasya dalgaları bu çerçeveye dâhil. Göç hareketi, Ermeni tehciri/soykırımı ve Yunanistan’la zorunlu mübadele sonucunda tepe noktasına vasıl olur.
Cumhuriyet döneminde, Osmanlının gözde siyasî yöntemlerinden olan zorunlu iskânın kullanılmaya devam edildiğini görürüz. Ne iç ne de dış göç Cumhuriyet döneminde azalır. 12 Eylül darbesi sonrasında giden yüzbinlere bugün yenileri ekleniyor. Bugün Türkiye nüfusunun en aşağı yarısı devletin sunmak zorunda olduğu can ve mal güvenliğini kaybettiğinden, uluslararası insanî hukuk tanımına göre mülteci olabilir.
Diğer ülkelerden gelen mültecilere bakarsak, mütemadiyen Batı’ya ayar veren veasırlardır göç alan, göç veren Türkiye’nin ciddî ve bir göç/iltica politikası yoktur. Yegâne dişe dokunur uygulama birkaç ay öncesine kadar Suriyelilere kapının açık olmasıydı. Suriyeliler artık gelemiyor, kapı kapalı. Geçen gün çocuklu ailelerin katledildiği iltica teşebbüsünü unutmayalım.
Olmayan iltica politikasının başlıca nedeni 1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ne koyulan coğrafî çekincedir. Çekince, iltica konusunda bürokratik kurumlaşmayı ve toplumsal hassasiyeti engellemiştir. Çekince uyarınca Suriyeliler gibi Avrupa dışından gelen iltica talepleri işleme konmaz. Bu insanlara “misafirlik” gibi ne olduğu belirsiz statüler verilir. Geçici koruma - o da sınırdışıyla son bulmazsa -“sana bir üçüncü ülkeye gönderilinceye kadar müsamaha gösteriyorum” demektir. Ancak, mültecilerin çoğu, öngörülebilir bir zaman diliminde memleketlerine geri dönmeyeceklerinden sorunlar çığ gibi büyümeye devam eder.
Bugün laf Suriyelilere geldiğinde mangalda kül bırakmayan Ankara, Körfez savaşları sonrasında ikisi Irak içinde olmak üzere yerinden yurdundan kaçmak zorunda kalmış dört milyon Iraklı’ya kapılarını kapatmıştı.
Ankara’nın ikide birde bencillikle suçladığı gelişmiş ülkelerde 1945’ten sonra şekillenen uluslararası mülteci hukuku, savaş esnasında Avrupa Yahudilerinin mahvolmasına sebep olan uygulama eksikliğinden doğmuştur. Gelişmiş dünya iltica ilkelerini, 1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi’nde kayda geçirir. Bugün Batılı ülkeler sınırlı, eksik ve bencil de olsa hukukî ilkeyi, sivil toplumlarının gözle görülür katkısıyla uygulamaya çalışır.
Türkiye ise hâlâ misafirperverlik, merhamet, müsamaha gibi davranış biçimlerine sahip olmakla övünür. Ne var ki bu davranış biçimleri cemaat içi kurallar dışında evrensel bir hukuka bağlı değildir. Bu ölçüde de cemaat sınırı dışında ve bir raddeden sonra uygulamaları keyfîdir. İnsanî davranışta bulunanın paşa gönlüne kalmıştır. Kâh olur, kâh olmaz. Hibe, sadaka, himaye, zekât gibi…
Sınırdışı etmek üzere kurulmuş kamplarda Yunanistan’dan geri yollanan Afganlıları itip kakan memur, ya da Suriyeliyi 20 lira yevmiyeyle çalıştıran işveren muhakkak dinî, millî ve insanî akideleri bütün bir vatandaştır. Ama meslekî ve ahlakî akideleri değil. İşte tam bu nedenden Türkiye’ye ve burada yaşayan yerli, yabancı herkese hukuk gerekir, keyfîlik demek olan misafirperverlik, merhamet, müsamaha değil.
Bugün ne içinde bulunduğumuz coğrafyada ne başka bir yerde yaşayan insanlar mültecilik hâlinden azade değil. Ceberut rejimlerin amip gibi çoğaldığı, doğal kaynakların açgözlü insanlığa yetmediği bir gezegende bu gidişle herkes bir gün mülteci olma riski taşıyor. Aklımızda olsun bugün dünyada yaşayan her 113 kişiden biri zorla yerinden edilmiş mülteci!
CENGİZ AKTAR / HABERDAR
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020