Cengiz AKTAR
Kanal Faciası için referandum ahlâken ve siyaseten yanlış, kanunî ve idarî anlamda da sakattır.
Ne zaman çevreye zarar verme olasılığı arz eden bir proje hâsıl olsa bir kısım çevreci akıl almaz bir özgüvenle referandum talebinde bulunur. Allahtan, aşağıda izah edeceğim gibi, kanun ve idarî teamül buna izin vermez ve çağrılar hep akim kalır.
Bu sefer referandumu İBB diline doladı. Neyse ki geçen Cuma yapılan Kanal Çalıştayı’nda Ekrem İmamoğlu konuşmasında ilk defa referandumdan bahsetmedi. Umalım ki bunun anlamsızlığı ve imkânsızlığı kendisine anlatılmış olsun.
Her şeyden önce referandum, çevresel konularda ahlâken yanlıştır. Çevre yıkımından insan kadar etkilenecek olan hayvan ve nebatın “evet-hayır” deme olanağı yoktur. Kararı daima ve diğer canlıların hilâfına, dünyanın en şerefsiz mahlûku olmasına rağmen kendisine en şerefli (eşref-i mahlûkat) pâyesini yakıştırmış olan insan verir.
Kanal Faciası gibi çevresel anlamda geri dönüşü olmayan işlerde referanduma gitmek intihar etmekle eşdeğerdir. Ezkaza “evet” çıksa geri dönüşü olmayan bir facia meşrulaşacaktır. Saçmalığa bakar mısınız? Kanal’a karşı çıkanların öne sürdükleri tüm meşru politik, ekonomik, sosyal, diplomatik gerekçelerden geri dönüş mümkündür. Kanal yapılsa da bu sorunlar bir şekilde çözülür ama çevresel facianın geri dönüşü yoktur.
Referandum siyaseten de yanlıştır. Referandumla umumiyetle kamu otoritesi tarafından daha önce alınmış bir kararın halk tarafından teyidi amaçlanır. Genel itibariyle gayridemokratik bir danışma mekanizmasıdır. Amaç, kurnazca sorulan soru ve oy çoğunluğu vasıtasıyla seçmenden sözümona demokratik bir onay alarak bildiğini okumaktır. Kaldı ki seçmenin ekseriyeti sorulan soru zemininde değil, rejime taraftar veya karşı olma hâli üzerinden evet veya hayır der.
Türkiye’de medyanın yok edilmesi, bilgilenme hakkının ayaklar altına alınmasıyla sonuçlandı. Halk hangi basın organından doğru bilgiye erişecek de Kanala evet veya hayır diyebilecek? Geçenlerde yapılan bir kamuoyu araştırması halkın yüzde 48’inin Kanaldan tamamen bîhaber olduğunu söylüyordu. Üstüne üstlük, okuduğunu anlamaktan âciz, kendini ifade etme özürlü bir kara kalabalık, telâfisi olmayan bir projeyi oylayacak, öyle mi?
Kanal İstanbul’un ahalinin bir kısmınca yeni bir televizyon kanalı sanılması şaşırtıcı değil. Ya da Cemal Saydam’ın İBB çalıştayında önerdiği gibi Kanal ancak, referandum sorusu zülf-i yâre dokunacak şekilde sorulursa belki reddedilebilir. Saydam, Marmara’da birikecek hidrojen sülfürün Türkün erkekliğini olumsuz etkileyecek olmasını soruya dâhil ederseniz ancak red alabilirsiniz dediydi!
Esasen, referandum, Kanal dayatmasının reddiyle sonuçlansa da bu çeşit bir oylama demokratik, katılımcı siyasetin dili ve yöntemi olamaz. “Sandıktan sandığa demokrasi” kültüründe “ara sandık” niteliğinde olan referandum siyasî katılım alanını açan değil daraltan, bu ölçüde de demokratik talepleri karşılamada son derece yetersiz bir araçtır. Bir bakıma siyasetin sıfır noktasıdır.
Oysa bir oylamanın özü, neyin oylandığının oy veren tarafından bilinmesidir. Gelgelelim kitle demokrasisinde seçmen, yasalar, yönetmelikler ve genel işleyişle ilgili son derece kısıtlı bilgiye sahiptir. Demokrasi zaafı veya açığı (democratic deficit) kavramının özü tam da budur ve bu, bütün demokratik ülkeler için geçerlidir. Toplum hayatının çetrefilliği ve teknolojinin hükümranlığı gelişmiş demokrasileri teknokrasi imparatorlukları hâline getirmiştir. Oluşan bilgi hegemonyasını dengelemenin bugüne dek bulunan en katılımcı, etkin ve demokratik yolu ise Etki Analizi’dir.
Etki Analizi, kamu otoriteleri tarafından kamusal alanda gerçekleştirilmesi düşünülen veya özel teşebbüs olup kamusal alana etkisi olabilecek herhangi bir projenin karar ve uygulamasından önce olumlu ve olumsuz muhtemel her çeşit etkisinin incelenmesi, bulguların kamuyla paylaşılması ve karar alıcılara ulaştırılması demektir.
Gelişmiş demokrasilerde kamusal alanı ilgilendiren projelerle ilgili hukukî ve teknik kararlar Düzenleyici Etki Analizi (Regulatory Impact Analysis) olarak adlandırılan çalışma sonrasında alınıyor. İllâki oylanacaksa bu, bilinçli, ihtiyatlı oylama (deliberative polling) yoluyla cereyan ediyor.
Kırkbeş yıl önce ABD’de yaratılan Etki Analizi 1990’larda Avrupa tarafından da benimsendi. Türkiye’de ise pek bilinen, kullanılan, değer verilen bir araç değil. Kamuoyunun etki analizi konusunda işittiği tek araç ÇET! Yani doğrusuyla Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporları. Rejimin bu mekanizmaya nasıl baktığını, engellemek için ne dolaplar çevirdiğini ve projeleri ÇED’siz geçirmek için ne kurnazlıklara başvurduğunu iyi biliyoruz.
Kaldı ki Kanal gibi baştan aşağıya yanlış bir proje için gereken, ÇED’den daha kapsamlı bir değerlendirme olan ve Türkiye’de hiç kullanılmayan (SED) Stratejik Etki Değerlendirme’dir. Bu aracı Sosyal Etki Değerlendirme ile karıştırmamak gerekir. Kısa bir tanım için İngilizce kaynak şudur.
SED AB’nin çevre müktesebatına Stratejik Çevresel Değerlendirme (SÇD) olarak girdi, bugün itibariyle bütün üye ülkelerde uygulanır hâlde. Müktesebatın Çevre Faslını sözümona müzakere eden Türkiye 8 Nisan 2017’de Stratejik Çevresel Değerlendirme Yönetmeliği yayınladı. Ancak imar planları yönetmelik kapsamı dışında bırakıldı.
SED veya SÇD çevresel etkinin de ötesinde toplumsal, iktisadî, coğrafî, siyasî, jeolojik, hidrolik, sismik, bitkisel, denizsel ve karasal etkileri hem sınır içi hem sınır ötesi boyutta ele alır. Misâlen Fransa ile Britanya arasında inşa edilen yeraltı tüneli Channel Tunnel için onbinlerce sayfalık SED hazırlanmıştı. Bilâhare her iki ülkenin ilgili bölgelerinde uzun uzadıya tartışılmıştı.
Gelelim son olarak işin kanunî, idarî boyutuna. Her ne kadar kanun Kanal gibi belli bir bölgeyi ilgilendiren konuda halk oylamasına gidilmesinin önünde âmir bir engel oluşturmasa da Türkiye’nin idarî geleneğinde böyle bir uygulama yok. Aşırı merkeziyetçi Türkiye’de yerel yoklama diye bir âdet bulunmaz.
Diğer taraftan, referandum yapmak için TBMM kararı gerekir. AKP-MHP koalisyonu sultasındaki bu meclisten referandum kararı çıktı varsayalım, oylama bütün Türkiye’de ve YSK denetiminde yapılır. Kars’taki vatandaş da oy kullanır, Adana’daki de. Eğer referandum isteyenler bu yasal yol dışında İstanbul’a mahsus enformel bir yoklama düşünüyorlarsa bunun organizasyonu kolay olmayacağı gibi, çıkacak sonuç da bağlayıcı olmaz. Kaldı ki merkezî yönetimin yerel temsilcisi, yani İstanbul Valisi isterse bu yoklamayı yasaklar.
Dolayısıyla kafa karıştırmaktan, rüya görmekten ve referandumla vakit kaybetmekten vazgeçelim. İstanbul’da oluşan karşı dinamiği İBB öncülüğünde yerel ve sınır ötesi bir koalisyona dönüştürmek için çalışalım. Zira bu ceberut rejime geri adım attırmak için yerel muhalefet kâfi gelmez. Bu amaçla Kanal Faciasından İstanbul ve mücavir alanlar kadar zarar görecek Karadeniz ve Ege’deki komşuları da kapsayacak bir enformel platforma ihtiyaç var.
Bu çerçevede yapılacak âcil iş 1600 sayfalık deli saçması ÇED’i İngilizceye çevirecek bir çevirmen havuzunun İBB tarafından oluşturulması ve çevirinin İBB tarafından hızla yayımlanıp dünyaya dağıtılması olmalı. Buna koşut olarak İBB, Çalıştay’a davet ettiği bilim insanları dâhil tüm bilim ve bilgiyi harekete geçirmek üzere bir karşı-ÇED ve daha doğrusu bir SED/SÇD hazırlatmalı. İki dilde hazırlanacak bu değerlendirme iktidarı zaptetmiş olan cühelaya cümle âlem önünde usturuplu bir cevap olacağı gibi Kanal’ın neden yapılmaması gerektiği konusunda ortaklaşacak uluslararası aklın dayanağı olacaktır.
Son olarak ve yeri gelmişken şunu hatırlatmadan bitiremeyeceğim: Benzer bir felâket yine bu topraklarda olan Hasankeyf’te maalesef zorla yaşatıldı, bütün olumsuz görüşlere rağmen rejim inatla 12.000 yıllık Hasankeyf’i yok etti. Bugün Kanal için gösterilen haklı hassasiyet Hasankeyf için gösterilemedi. Unutmayalım…
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020