Cengiz AKTAR
Bugün, Suriye Devleti toprağı, kadim Kürd yurdu Afrin’in işgâlinin başlangıcının üçüncü yıldönümü. Suriye iç savaşının başladığı 2011’den 2018’e kadar korunabilmiş, zarar görmemiş olan Afrin işgâlle mahvoldu.
Türkiye’de salgından, yoksulluktan ve gayridemokratik uygulamalardan perişan olmuş halkın umuru değil bu işgâl. Farkında olanlar içinse Afrin’in fethi, HDP hariç, sağdan sola, yediden yetmişe gurur vesilesi. Türkiye, tek tük çatlak ses dışında, Afrin ve daha önce işgâl edilen topraklarda işlenen insanlık suçlarına kör, sağır ve dilsiz.
Ayrıntılara girmeden önce şu hususun altını çizelim. Ankara göstere göstere uluslararası hukuka aykırı işler çeviriyor. 1907 tarihli Lahey Kara Savaşı Hukuku Sözleşmesi uyarınca işgâlci devlet işgâl ettiği toprakta kamu düzenini sağlamak ve oradaki sivillerin yaşamını korumakla yükümlü. Yükümlülüğü bununla sınırlı, egemenlik yetkileri kullanamıyor.
Oysa işgâlle birlikte 300.000 Afrinli sivil yerinden edildi. Onların yerine, pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılan ve Sünnî olmayan herkese düşman Ceyş el-İslam’ın (İslâm Ordusu) Arab cihatçıları ve aileleri yerleştirildi. Başta Ceyş, Şam’a muhalif olan çeşitli cihatçı birliklerin denetimine teslim edilen Afrin’de ve diğer işgâl bölgelerinde tek sorumlu, uluslararası savaş hukukunu uygulamakla mükellef olan işgâlci güç Türkiye Cumhuriyeti. Ne var ki Ankara sivilleri korumadığı gibi emrindeki besleme cihatçıların Afrinlilere reva gördüğü vahşete göz yumuyor. Dolayısıyla cihatçıların işledikleri bütün suçlardan Ankara sorumlu; BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği açıkça bunu söylüyor.
Diğer yanda, işgâllerin kılıfı olan meşru müdafaa, süreli bir kavram. Dünyada hiçbir ülke Türkiye’nin “güvenlik endişesi” masalına inanmasa da türlü nedenden işgâle göz yumuldu. BM Şartı’nın 51’inci maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkına dayanarak Suriye topraklarında gerçekleştirilen askerî operasyonların belli süreyi aşmaması gerekiyor. Oysa ilk harekâtın üstünden dört buçuk yıl geçti ve Ankara’nın niyeti, İsrail’in Golan Tepeleri işgâli gibi, kalıcı olmak.
Bu amaçla işgâl ettiği yerlerde egemen gibi davranıyor. Kapsamlı bir demografik mühendislik yapıyor. Kürtsüzleştirme ve Araplaştırma/Türkleştirme projesi yürürlükte. Okullarda Kürtçe yasak, Arapçanın yanında Türkçe mecburî. Yeni yerleştirilenler için köyler, camiler ve dinî okullar inşa ediliyor. Türk mülkî idare mensubu kaymakam atanıyor. Kamu idaresinin farklı birimlerinin şubelerini açılıyor ve işletiliyor. Hastane, postane, ortaöğretim, yükseköğretim, polis, banka ile Suriye idaresine paralel bir yapı kuruluyor. Öyle ki yaz/kış saati uygulaması pas geçilerek Afrin saati Suriye’nin diğer bölgelerinden bir saat ileri alınıyor.
Bu gayrinizamî uygulamaların yanında Afrin ve tüm işgâl bölgeleri her türlü suçun cezasızca işlendiği yerler. 2018 Martından itibaren “fetih hakkı” uyarınca TSK tarafından cihatçıların her türlü yağmasına maruz bırakılan Afrin’de işlenen suçlar başından beri biliniyordu. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği üç yıldır hazırladığı Bağımsız Uzmanlar Suriye raporunda Afrin’den de söz ediyordu. Keza dört kurum, Kuzey Suriye’deki İhlâller Dokümantasyon Merkezi, Afrin Aktivistler Ağı, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Rojava Enformasyon Merkezi işgâl gücünün bütün engellemelerine rağmen içerden bilgi aktarıyordu.
Yörenin kültürel mirasına, özellikle 3000 yıllık Aïn Dara Tapınağına yönelik hırsızlık, Afrinlilerin gayrimenkullerine ve ticarethanelerine yönelik yağma, fidye amacıyla rehin alma, yörenin temel geçim kaynağı olan zeytinciliğe yönelik hırsızlık, talan ve tahribat konularında bölük pörçük de olsa bilgi geliyordu. Zeytinyağı hırsızlığı artık ayyuka çıkmıştı. Cihatçı şebekelerce Türkiye’de satıldığı gibi Türk Malı damgasıyla taa Amerika’ya ihraç ediliyor.
Bu defa yeni kanıtlar ve yoğun yeni ihlâller ortaya çıkarıldı. İlki kadınlara yönelik şiddet, diğerleri organ ticareti ve cihatçı işe alma merkezi.
Geçtiğimiz Eylül’de BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğine sunulan son rapor korkunç ayrıntılar içeriyor. Afrin’de keyfî gözaltı, işkence ve yaygın cinsel ve cinsiyete dayalı şiddeti belgelendi. Rapora göre çok sayıda Afrinli, rehin alma, işkence, tecavüz, öldürme, evlerinden zorla çıkarma gibi sistematik eylemlere maruz kaldı. Afrin’deki özel hapishane/toplama kamplarında kadınlara cinsel saldırılar gerçekleştirildi.
Raporda şu ifade yer aldı: “Kadınlar ve kızlar da Suriye Ulusal Ordusu savaşçıları tarafından gözaltına alındı. Tecavüz ve cinsel şiddete maruz kaldılar. Bu hem bireysel hem de toplum düzeyinde ciddî fiziksel ve psikolojik hasara neden oldu”.
İşte bunun üzerine Yüksek Komiser Michelle Bachelet Türkiye’yi bu suçları soruşturmaya çağırdı: “Hakları ihlâl edilen bu bölgelerde yaşayan insanlar korunma ve başvuru hakkına sahiptir. Bu bağlamda, Türkiye’yi doğruladığımız olaylarla ilgili olarak derhal tarafsız, şeffaf ve bağımsız bir soruşturma başlatmaya, bağlantılı silâhlı gruplar tarafından gözaltına alınan ve kaçırılanların akıbetini açıklamaya ve bazı durumlarda sorumluları sorumlu tutmaya davet ediyorum. Bunlar, savaş suçları da dâhil olmak üzere uluslararası hukuk kapsamındaki suçlar anlamına gelir.” Tabiyatiyle Ankara bu çağrıyı cevapsız bıraktı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Türkiye destekli cihatçı gruplara ait yirmi özel hapishane/toplama kampından kadınların akıbetini kapsayan bilgiler aktardı. Türkiye üzerinden Libya’daki cihatçılara cariye olarak götürülen kadınların çoğunun kaybolduğu belirtiliyor.
Nitekim Kayıp Afrinli Kadınlar Projesi verilerine göre 2020’de kimlikleri bilinen ve aralarında Ezidî ve Alevîlerin de olduğu 88 kadın ve kız çocuğu Türkiye’nin beslemesi Hamza Tugayları ve Sultan Murad Tugayları tarafından kaçırıldı. 1 Ocak 2021 itibariyle 35 kadın serbest bırakıldı bunlardan 17’si için fidye ödendi. 51 kadın hâlen kayıp, biri öldürüldü.
Savaş suçu, insanlık suçu, erillik suçunu birlikte işleyen bu zihniyet Türkiye’de hiç gündeme gelmiyor. Afrin ve Suriye’de TSK işgâli altındaki bölgelerde yaşamaya çalışan yerel halka ve özellikle kadınlara reva görülen cinayet dâhil her türlü şiddet hâlâ Türkiye’deki kadın hakları savunucularının radarına girebilmiş değil. Rezilliği sadece HDP vekilleri Ayşe Sürücü, Feleknas Uca, Dilan Dirayet Taşdemir ve Tülay Hatimoğulları dile getiriyor. Bugüne kadar verdikleri onlarca yazılı soru önergesinden sadece bir tanesi, o da iki yıl sonra cevaplandığı gibi çoğu Meclis kayıtlarına dahî geçmiyor. ***
Bir ulusun diğeri üzerinde doğrudan veya dolaylı ama daima zorla, siyasî, iktisadî, ticarî, beşerî, cinsel, dinî, dilsel egemenlik kurması olarak tanımlandığında, Ankara’nın Suriye’deki icraatı düpedüz emperyalizmdir.
Emperyalizm Türkiye’de insanların asla kendilerine kondurmadıkları, bilakis kurnazca bir çarpıtmayla ebedî mağduriyet ifade eden siyasî kavramdır. Bu duruşun Osmanlının çöküşüne uzanan tarihî gerekçesi hep hazırdır. Yıllardır Kürd siyasetince sürekli dile getirilse de Türk emperyalizmi, alıcısı bol olan resmî “kardeşlik masalı” ile hep savuşturuldu. Ama şimdi Suriye’nin Kürd çoğunluklu bölgelerinde süregelen, dahası arzulanan uygulama bu masalı bir kez daha yerle bir ediyor ve Türkiye’nin emperyalist niyetlerini açığa çıkarıyor. Haberiniz olsun.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020