Ceren KENAR
Suriye krizi uzadıkça komşuda pişen iç savaş Lübnan’a da düşüyor.
Lübnan’dan dünya medyasına düşen yine çatışma ve ölüm haberleri oldu bu hafta. Beyrut’a iki saat uzaklıkta, Suriye sınırında yer alan Trablusşam’dan uzun zamandır gelen haberlerin mahiyeti farklı olmuyordu zaten. Şehirde 2011 yılının haziran ayında başlayan çatışmalar neredeyse iki ayda bir tekrar tekrar yaşanıyor. Her çatışmanın bilançosu trajik ve ağır. Geçen salı günü başlayan ve halen devam eden son çatışmalarda ölen sayısı 17’yi buldu.
Trablusşam Lübnan’ın ikinci büyük kenti. Trablus’ta yaşayan Sünni nüfusun sayısının 500.000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Buna karşılık Nusayri nüfusun ise 40.000 ila 60.000 arasında olduğu söyleniyor. Bu Nusayri nüfus Trablusşam’da özellikle Cebel Muhsin bölgesinde yoğunlaşmış durumda. Çatışmalar da genel olarak şehrin kuzey doğusunda yer alan tepelik Cebel Muhsin ve Bab el-Tebenneh mahalleleri arasında gerçekleşiyor. İronik bir şekilde bu iki mahalleyi ayıran sokağın ismiSuriye Sokağı ve çatışmaların merkezinde de Suriye ihtilafı yer alıyor.
Trablusşam’daki siyasi hava –Lübnan’ın diğer bölgeleri gibi mevcut gerginlik ve keskin siyasi ve mezhepsel ayrımlar nedeniyle herhangi bir sebepten oluşacak çatışmalar için zaten son derece uygun bir iklim yaratıyor. Suriye krizi bu havanın ağırlaşmasını tetikledi, doğru. Ancak Trablusşam’da yaşayan Lübnanlılar hikâyelerini iç savaştan başlatıyor. Bu bölgedeki Nusayri-Sünni ayrımı ve bununla beraber gelen Esed rejimi yanlısı-karşıtı pozisyonun kökenlerini elbette daha eskiye götürmek de mümkün. Lakin iç savaş döneminde kristalize olan bu ayrım bugün hâlâ bölgede yaşayan ve ihtilaf hâlinde olan grupların sadece hafızasını değil aynı zamanda siyasi pozisyonunu da belirliyor.
Suriye-Lübnan sınırında tarihsel olarak yaşayan kadim bir Nusayri nüfus hep oldu. Ancak Trablus’ta bulunan Nusayrilerin büyük kısmı 1940’larda mevsimlik tarım işçisi olmak için buraya göçenlerden oluşuyor. Bu Nusayri gruplar Trablus’un varlıklı Sünni toprak sahiplerinin yanlarında çalışan “garibanlardı”. Suriye rejimi ilerleyen zamanda bu “demografik fırsatın” farkına vararak bunu kendi lehine kullanma girişimlerinde bulundu. Suriye’den gelen Nusayri nüfusa, yerel Sünni siyasetçilerin kendi aralarındaki çekişmelerindeki oy hesaplarının da yardımıyla, vatandaşlık verildi. Bu nüfus Trablus’un bir ilçesi olan Cebel Muhsin’de yoğunlaşmaları üzerine teşvik edildi.
Trablus’taki Nusayri ve Sünni nüfus arasındaki nefretin tohumları Lübnan iç savaşı sırasında atıldı. İç savaşın başlamasından sonra gerçekleşen Suriye’nin Lübnan işgali (1976) sırasında Trablus’ta yaşayan Nusayri nüfusun bir kısmı Sünnilerin gözünde Baas rejiminin kirli işleri için kullandığı bir unsur oldu. Özellikle Sünnilerin “1984 katliamı” şeklinde andıkları çatışmalarda Sünniler açısından sorumlu olan yerel Nusayri nüfustu.
Suriye’de başlayan protestolar, muhalefetin güçlenmesi ve Esed rejiminin geri dönüşü olmayacak bir şekilde sarsılması üzerine bölgedeki dengeler değişti ve hâlihazırda mevcut olan düşmanlık ve gerginlik en ufak kıvılcımlarla ateşe dönüştü.
Lübnanlı Nusayriler bu çatışmaları bir ölüm kalım mücadelesi olarak algılıyor. Lübnan’daki siyasi nüfuzlarının ve güvenliklerinin teminatı olan bir rejimin çökmesiyle işlerin değişeceğinin pekâlâ farkındalar. Nusayrilere göre bölgenin Sünnileri arasında tehlike verici ölçüde Selefilik yaygın ve bu kişiler Suudi Arabistan tarafından silahlandırılıyor. Yine Sünnilerin Suriye’deki muhaliflere bölgeden silah kaçırdığı iddiasındalar.
Sünniler ise öz vatanlarında parya olduklarını söylüyorlar. Lübnan’ın on yıllardır Şam’dan yönetildiğini ve Esed rejiminin iç savaş sürecinde ve sonrasında birçok katliam ve suikasttan sorumlu olduğunu ifade ediyorlar Bölgedeki Nusayrilerin bir kısmının Suriye’nin iskân politikaları dâhilinde bölgeyi kontrol etmek için gönderildiğini ve bu nedenle hiçbir zaman Trablusşamlı olmak çabasında olmadıklarını iddia ediyorlar. Esed rejiminin talimatlarıyla Lübnan’ı karıştırma ve kaos ortamı yaratma senaryosunun uygulandığına inanıyorlar.
Tarihî bagaj iki taraf için de ağır. Ve elbette iki tarafın da hikâyesi karşı tarafı suçlamak üzerine kurulu. Bölge tarihî çatışma koşullarında en mağdurların bile en korkunç şekillerde çirkinleşebileceğini kanıtlamak için yazılmış bir ders kitabı neredeyse.
İşin dramatik ve kritik yanı ise Trablusşam’da çatışan gruplar arasında bir savaş bıkkınlığı olmaması. Aksine iki taraf da geleceklerinin bu çatışmalara bağlı olacağı inancında ve bedeli ne olursa olsun bu savaşa devam etme niyetinde. Daha da fenası bu çatışmaların Sünni-Şii çatışmasına dönüşüp, Lübnan’ın başka bölgelerine sıçrama ihtimali de var.
İşleri daha da kötüleştiren başka bir faktörse, Lübnan’da yükselen Selefilik fenomeni. Bu fenomenin analizi ise başka bir yazının konusu...
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBİRİNCİ PARTİ KARASIZLAR... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBu kadar şirket kanunsuz iş yaparken ‘devlet’ neredeydi? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan siyaseten hata mı yaptı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTotalitarizmin meşrulaştırılması Müslümanların adalet tasavvurunu zedeledi 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMuhsin Batur’un utanıp anlatamadığından gururlananlar... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKendi yaptığınla muhalefeti suçlama yeteneği 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞHUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017