Ekrem DUMANLI
Geçenlerde kadim bir dosta rastladım. Mesleğin içinde. İktidara elinden geldiğince destek veriyor. Laf lafı açınca ona da son günlerde herkese sorduğum bir soruyu yönelttim:
Türkiye nereye gidiyor? Durdu, şaşırdı. “Dünyayı tanıyan, değişik ülkeleri ve rejimlerini yakından bilen birisi olarak öngörünü dürüstçe söyle lütfen.” dedim. Düşündü, taşındı, terledi. “Maalesef iyi bir yere gitmiyor...” deyiverdi. Aslında daha net, daha somut bir karşılık bekliyordum. Zira karşımdaki kişi, dünya sistemlerini bilen, o sistemlerin arızalarını yerinde görmüş birisiydi. Üzülerek, sıkılarak hükmünü verdi: “Maalesef dünyanın pek çok ülkesinde gördüğüme benzeyen ‘tek adam’ ve ‘tek parti’nin hükümran olduğu ve keyfîliğin toplumu parçaladığı bir noktaya doğru bir gidiş söz konusu...”
Kalbimin tam orta yerine kavurucu bir ateşin düştüğünü hissettim. ‘Kazanma kuşağında kaybetme’ bu olsa gerekti! Karşımdaki, AK Parti’ye tâ baştan beri destek veren değerli birisiydi. Parti’ye ya da lidere karşı art niyetinin olması düşünülemezdi. Ve gidişatın kötü olduğunu, demokrasiden uzaklaşıldığını, özgür dünyadan koparıldığını dünya tecrübesiyle görüyordu.
Üzmek istemiyordum ama sormak zorundaydım: Madem ülke bambaşka bir yere savruluyor; dostlarınıza bugün söylemeniz gereken şeyleri dürüstçe ifade etmediğinizde sorumlu olacağınızı ve birkaç yıl sonra dizlerinizi döveceğinizi görmüyor musunuz? Tabii ki görüyordu gerçeği. Biliyordu başına geleceği. Ne var ki susmayı; hatta bir mücadelenin ortasında kaldığını düşünerek yanlışlar zincirine sıkışmanın getirdiği feveranla kavgayı körükleyenlerden olduğunun da farkındaydı; ancak bu kötü gidişin önüne geçemeyeceğini düşünüyor, bahanelerle kendini avutuyor ve halihazırdaki kurulu düzenin ona sağladığı avantajı bırakmak istemiyordu.
Evet; asıl sorulması gereken soru bu: Türkiye nereye gidiyor? Daha özgür, daha barışçı, daha huzurlu, daha güzel günlere mi; yoksa daha yasakçı, daha kavgalı, daha güvensiz, daha kötü günlere mi? Toplumsal gerginlik, çatlama noktasına doğru hızla mesafe alıyor. İktidar kendi gibi düşünmeyen her kitleyi -evet istisnasız her kitleyi- kendine düşman hâle getirmek için adeta seferber olmuş. “Tansiyonu düşürmek lazım...” diyenlere karşı müstehzi bir eda ile birileri “kutuplaşma”nın oya tahvil edildiğini, bu sayede seçimler kazanıldığını söylüyor. Büyük hata! Sandıktan zaferle çıkarsın çıkamazsın; o başka bir mesele. Seçimden istediğin sonucu almak için toplumda gerginliği artırmanın kalıcı izleri olur; o tahribatı zamanında görmek lazım ki “rüzgâr eken fırtına biçer” atasözüne muhatap olmayasın…
Maalesef Türkiye son birkaç yıldır patlamış lastiklerle, tutmayan frenlerle yol alıyor. Demokratik reformlar sümen altı edildi, Avrupa Birliği’ne üyelik çabası askıya alındı, yeni anayasa yapma sözü unutturuldu, hukuk devleti hedefinden cayıldı, birleştirici üslup terk edildi… Daha birkaç sene öncesine kadar dünyaya “Müslüman ve demokratik” yapısıyla örnek gösterilen bir ülke idik. O imaj gitti, yerine istihbarat fişleriyle sürgünlerin yaşandığı, hak-hukuk ve nizamın devre dışı kaldığı kaotik bir Ortadoğu ülkesi görüntüsü geldi.
Yakın zamana kadar ortaya çıkan anti-demokratik uygulamalar, bu ülkenin “Parti Devleti” olmaya doğru savrulduğunu gösteriyordu. Bu tehlike halen de devam etmektedir. Devleti adeta Parti yönetmektedir. Parti’den gelen direktifler, bilgiler, kararlar bürokratlar tarafından harfiyen icra edilmektedir. 1876’da ilk anayasasını yapmış, tâ Osmanlı döneminde bile iki kez parlamento inşa etmiş, Parti Devleti rejimini 1950’de alaşağı ederek çok partili sisteme geçmiş bir ülkenin 1930 model bir devlet yönetimine tekrar dönmesi asla söz konusu olamaz. Çoğulcu demokrasiye bu kadar alışmış büyük kitlelerin temel hak ve özgürlükleri yeniden devlete devretmesi mümkün mü? Kaldı ki dünya 30’ların, 40’ların o maceraperest ve katı rejimler dünyası değil artık…
Ortada başka bir tehlike daha var şu an: “Çadır Devleti” olma riski. Keyfîliğin hükümferma olduğu, hukukun askıya alındığı, adaletin zulüm aracına dönüştüğü bir sistemdir bu. Çadır Devleti, çadır tiyatrosuna benzer; acemi, aceleci, iğreti… Çadır Devleti’nde şeklen her şey yerli yerindedir; ama derinlikten ve estetikten mahrumdur ve her şey göstermeliktir. Parlamento orada bütün heybet ve azametiyle duruyor gibidir. Yargı, cübbeli bir kısım insanlar tarafından temsil ediliyor gibidir. Medya cafcaflı ekranları ve rengarenk gazete ve dergileriyle arz-ı endam ediyor gibidir. Ancak yönetimin ana karakterini keyfîlik tayin etmeye başlamıştır. Sistem aşiret ilişkileri üzerine bina edilmeye çalışılırsa her alana keyfîlik hâkim olmaz mı hiç? Mesela birilerinin gümbür gümbür yaptığı faaliyetleri başkaları yapamaz hale gelir. Kutlu Doğum programlarına salon kiralamak bile imkânsız hale gelirse sadece ‘Kutlu Doğum’un sahibi’ incitilmiş olmaz; aynı zamanda vatandaşlar arasında ayrımcılık suçu işlenmiş olur. Kermes düzenlemekten özel okul açmaya kadar birilerinin önü açılıyor başkalarının önüne yasaklar sıralanıyorsa devlete keyfîlik ve kibir hâkim olmuş demektir.
Türkiye, ne “Parti Devleti” olur ne “Çadır Devleti”. Ancak oralara doğru kısmî bir savrulma söz konusu. Bugün bu gerçeği görmeyen; ya da gördüğü halde susmayı tercih eden hem kendine hem ülkesine büyük zarar veriyor. Üstelik zulme rıza göstererek korkunç bir vebalin altına giriyor…
Germeyin artık
Büyük iletişim kazaları yaşandı art arda. Hâlâ da yaşanıyor. 301 madencimizin hayatını kaybettiği kazada kullanılan dil yaralayıcıydı, ayrıştırıcıydı. Efendiliği ve sükûneti ile tanınan bir bürokratın bir madenciyi tekmelemesinden Başbakan Erdoğan’ın kitleler arasına dalarak “Yuh çekersen tokadı yersin” demesine kadar ürkütücü tablolara şahit olduk. Bu ülke büyüktür; Soma’nın maddî yaralarını da sarar. Ancak ne tekme unutulur ne tokat. “Doğaldır”, “fıtratta vardır” gibi sözler kalplerde kılıç yarası gibi iz bırakır hafazanallah.
Aslında Gezi olaylarından beri gizlenemez hale gelen bir süreç var: İktidar sahipleri halkın tamamını kucaklama yerine, kendinden görmediği her kitleye ayrı ayrı baskı yapıyor, hakaret ediyor. “Çapulcular” diye başlanan nobran laflar “Haşhaşî” gibi akla ziyan ve vicdan sızlatan ithamlar eşliğinde devam ettirildi. Geçen hafta Berkin Elvan’ın ölümüyle ilgili, “Ölmüştür gitmiştir, her ölenin arkasından tören mi yapılacak?” sözleri yeni bir çıkış değil. O çocuğun annesi partizan kitlelere yuhalatılmıştı. Keşke herkes (en başta da devletin emanetçileri) daha sağduyulu olsa!
Hafta içinde üzücü bir vak’a yaşandı. Genç bir adamın cemevi bahçesinde bir merasimde iken kafasına kurşun isabet etti. Ve maalesef o genç arkasında dul ve yetim bırakarak hayata veda etti. Bu tür yaraların sarılması için seferber olunması gerekiyor. Mesela Diyanet İşleri Başkanı’nın devreye girmesini, acıya ortak olmasını beklerdim. Beyefendi’den çıt çıkmadı. Görmez Hoca’ya neler oldu anlayamıyorum; bulunduğu makam zulmü nefyetmeyi ve herkesi kucaklamayı gerektirmiyor mu? Ya diğer muhafazakâr kitleler? Acıya ortak olmayan, huzura da ortak olamaz. Ne var ki bu ülkenin insanları vefat edenleri bile sanki “bizden” ya da “öteki taraftan” diye ayrıştırıyor.
Bazı kalemşorlar toplumdaki kutuplaşmanın siyaseten faydalı olduğunu ve bu gerginlikten oy devşirildiğini düşünüyor ve bunu çok matah bir şeymiş gibi ballandıra ballandıra anlatmakta beis görmüyor. Oysa kutuplaştırmak ateşle oynamak gibidir. Toplumda derin yaralar açar ve o yaralar onlarca sene tedavi edilemeyebilir. O yüzden vicdan taşıyan herkesin -en başta da siyasetçilerin- itidal çizgisine çekilmesi, toplumu kucaklaması, toplumsal barışa yardımcı olması gerekiyor…
Panorama >>>
Başbakan Erdoğan, ya bazı yazıları okumadan ve TV programlarını seyretmeden konuşuyor; ya da bile bile bazı sözleri yanlış yorumlayarak topluma hatalı bilgiler veriyor. Mesela Ali Ünal Bey’in hiç söylemediği cümleler üzerinden ağza alınmayacak laflar sarf etti Başbakan. Ne insafa sığar söyledikleri ne vicdana. Büyük vebal almaktır bu. Orada bulunan bir ehl-i insaf demiyor mu: Sayın Başbakan o cümle öyle değil böyledir ve o çıkarım yanlı ve yanlıştır.
Adam, Kızılay gibi çok önemli ve herkesi kucaklayan bir kuruluşun İstanbul Şube Başkanı. Aynı zamanda eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın kardeşi. Sokaklarda gösterilerin yapıldığı, cemevinin bahçesinde bir vatandaşımızın hayatını kaybettiği bir günde şöyle tweet atıyor: “Ya eşşek gibi yaşarsınız ya da def olup gidersiniz.” Oldu mu şimdi bu? Maalesef “Yeni Türkiye” dediğimiz şey bir “O” dönüşü yaptı ve başladığı yere geldi; yani “eski Türkiye”ye. Eskiden “Ya sev ya terk et” derlerdi; şimdikiler daha kaba çıktı. “Ya eşşek gibi yaşa...” diyor. Nobran ve mütecaviz devlet hükümranlığın farkı işte o çirkin laf kadar...
Başbakan Erdoğan, Koç Grubu’nun programına katıldı. İyi de etti. Bir ülkenin Başbakan’ı dünya görüşü ne olursa olsun ülke adına yapılan bütün gayretlerine destek vermeli. En azından köstek olmamalı. Ne yazık ki uzun bir süreden beri demokratik hukuk devleti çerçevesinden başka bir alana savrulan ülkemiz Koç Grubu’na da ağır ithamlarda bulunmuştu. O söylemlerin cezbesine kapılan “havuz” yazarları da ağza alınmayacak laflar etmişti. Şimdi ne oldu? Başbakan Koç Grubu’yla bir araya geldi, kameralar karşısına geçti. Doğru olan, son yaptığıdır; zaten ilk yapılanlar (ihale iptalinden Gezi organizatörlüğü suçlamasına kadar) hukukî değildi. O yüzden sürdürülemezdi…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015