Ekrem DUMANLI
Sevgili okur,
mektup yazıyorum bu aralar. Çoğu teşekkür mahiyetinde. Despotizme karşı mertçe, dürüstçe, demokratça duranlara bir iki satırla cevap vermek, vefa borcumuzu ödemek, hakperestliğe kadirşinaslıkla mukabelede bulunmak istiyorum. Keşke bitirebilseydim. Liste uzun, vefakâr insanları bir iki satırla savuşturmak doğru olmasa gerek. Devam ediyor yazışmamız. En son Zaman çalışanlarına yazdım kısa bir teşekkürname. En tecrübeli yöneticimizden en yeni elemanımıza kadar herkese, gösterdikleri dayanışma nedeniyle şükranlarımı arz ettim. Onlardan gelen bazı cevaplar karşısında gözyaşlarımı tutamadım. Hepsi aslan onların; var olsunlar, sağ olsunlar...
Farkındayım; sana yazmadan olmaz. Sen ki yıllar boyunca okur-gazete ilişkisine bir başka derinlik kattın.
Ey sevgili Zaman okuru. Okurun en hası, en sevdalısı!
Yaklaşık 30 seneden beri yayın hayatına devam eden bu gazete hep seninle büyüdü, senin omuzlarında bayraklaştı. Bir zamanlar hayali bile kurulamazdı böyle bir gazetenin. Kurulsa bile “Bu memleketin okur profili” diye başlayan olumsuz cümleler gazeteyi 50 bine; taş çatlasın, 100 bine hapsederdi. İnayet-i İlahi’yi hesaba katan da olmayınca, sebeplerin tutsak ettiği irademiz “Bizim halkımız okumaz” cümlesinin altında inim inim inlerdi…
Sen ezber bozdun; hem de ne ezber. Senin vesilenle dünya standartlarında bir gazete çıkarılabileceğine dair bir ışık göründü tünelin tâ ucundan. Ve yürüdük o ışığa doğru. Her gün daha iyisine, daha kalitelisine talip oldun. Zorladın bizi. Yerden göğe kadar haklıydın; zira bir topluluğun kalitesini iki değer belirgin hale getiriyordu: Ufuk genişliği ve tahammül sınırı. Bu iki umdenin ete kemiğe bürünerek tecessüm ettiği entelektüel barometrenin adı gazeteydi. Çok sesli, çok renkli, çok kuşatıcı... Cesur ama dengeli, heyecanlı ama mutedil…
1 milyon tiraj büyük bir hakikatin muştusuydu: “Gazete okuma özürlü” diye yaftalanan halk ile Türkiye gerçekliğini dünya standartlarıyla meczetmek isteyen yayın kadrosu bir noktada kesişmiş, ortaya tahayyül bile edilemeyen bir düşünce merkezi çıkmıştı...
Ve bir gün bu güzel gazetenin önüne polisler dayandı. Akıl almaz, vicdan kabul etmez bir iddia atılıyordu ortaya. Terör örgütü kurucusu ve üyesi olmakla suçlanıyordu masum insanlar. Nereden gelirse gelsin ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, bütün terör eylemlerine karşı her daim dimdik duran bir gazeteye nasıl olur da bu alçak iftira atılabilirdi! Azgın bir medya yobazlığı zulmün goygoyculuğunu yapıyordu her gün ve zulüm sınır tanımıyordu.
‘Zaman’a baskın yapılacak’ diye gazetesinin önüne akın akın geldi binlerce, on binlerce insan. Dondurucu soğuğa aldırmaksızın üç aylık bebeğini kucağına alıp Zaman’ın önünde soluğu alan ana(lar), sadece gazetelerine sahip çıkmıyor; aynı zamanda düşünce özgürlüğünün arkasında etten duvar örüyordu. Ve haykırıyordu: Özgür basın susturulamaz!
Elbette susturulamaz ey yiğit okuyucu! Sen böyle mehip bir duruş sergiledikten sonra kim susar ki!
Ne yazık ki zulüm adalet tacını giymişti bir kere. Devlet zırhına bürünen gaddâr ve mekkâr bir heyula senin gönül verdiğin gazeteyi hedef tahtasına koymuştu. Geceler boyunca emniyet müdürlüğünün önünde bekleştin, dualar ettin, gözyaşı döktün. O’na itaat etmenin, hiç kimseye boyun eğmemek manası taşıdığını ispat ettin. Berhudar ol! Kıyamete kadar yer gök senin sıdkına ve vefana şehâdet etsin. Ahiret, senin yazdığın destanla şenlensin!
Kulaklarımızda çınladı senin o gür sedan: “Allah’a emanet” diyordun. Evet kalbimizin en derin yerinde O’na emanet edildiğimizi hissettik. Tek kişilik hücrelerde 80 saat boyu bekleşirken kulaklarımızda senin duan yankılanıyordu. Eksi 7’ye indiğimizde de sen vardın yanımızda. Usulca eğiliyor, kulağımıza fısıldıyordun: “Allah sizinle!” Yargılanırken senin siluetini yanımızda hissettik. Çünkü yargılanan bir gazete ya da TV yöneticisi değildi; sendin ey güzel millet, sendin.
Onca gürültü patırtıya rağmen seni korkutamadılar! Madem sen korkmadın, Türkiye de korkmayacak! Bir ülkenin direncini seninle test ettiler. Sen, demokratik direniş nasıl olur; onu gösterdin herkese. Yıkmadın, kırmadın, dökmedin, şiddete asla müsaade etmedin. Ama Yezit’lere boyun eğmedin eşsiz vakarınla; zorbalara teslim olmadın onurlu duruşunla. Türkiye’ye örnek oldun.
Şimdilerde dünyanın dört bir tarafından medya kuruluşları röportaj yapmak için çalıyor kapımızı. Biz de, dilimiz döndüğünce, anlatıyoruz yaşananları, yaşanacakları. Ülkemizde ne diyorsak yabancı basına da onu diyoruz. Ne bir eksik ne bir fazla! Söz dönüp dolaşıyor, 14 Aralık’taki gazete baskınına geliyor. Okurun tepkisini de merak ediyor herkes. Onlara “Özgür medyaya darbe”den sonra tirajın nasıl yükseldiğini gösteriyoruz rakamlarla. Herkes senin destanını gıpta ile dinliyor. Normalde okurun korkmasını, ürkmesini, gazetesini terk etmesini bekliyorlar. Ama bilmiyorlar ki, bu gazete, bu ülkenin vicdanıdır. Vicdanlar susmaz. Belki zaman zaman sükut etmeyi tercih edip gizliden gizleye gözyaşı döker insanlar; ancak kalpleri raptedilmişlerin ayağa kalkıp “bizim Rabb’imiz yerlerin ve göklerin Rabb’idir” diyerek haykırması uzun sürmez. Telattuf sonrasına denk gelen o feryat, zalimlerin kâbusu, mazlumların umududur…
Anlaşılan o ki ey okur, karanlık dehlizlerde daha pek çok sinsi planlar yapılmakta, iftiralar hazırlanmakta, yalanlar senarize edilmekte. Hiç endişen olmasın; bir gün bu toz-duman ortadan kalkacak ve zalimler kadim sadistlerin yanında yerini alacak. Veyl olsun şu kısacık fani dünyadan kâm almak için tabasbus etmeyi, mücadele etmeye tercih edenlere.
Sen bir destan yazdın ey Zaman okuru; cesaretin, dirayetin, sıyanetin destanı. Eminim demokrasi tarihimiz sana tertemiz bir sayfa açacak. Basın özgürlüğü senden bahsedecek dünya var oldukça. Milyonlarca teşekkür sana, milyonlarca alkış sana…
Hoş geldin Püff
Hani sık sık söylenir ya: Sözün bittiği yerdeyiz. Aynen öyle. Kendini gazeteci (siyasetçi, akademisyen) diye tanıtan bir zümre türedi. Yozlaşmanın ve yobazlaşmanın fitilini ateşledi bu kifayetsiz kitle. Yalan yazarken utanmayan, iftira ederken sıkılmayan; ama laf açıldığında kutsal kavramların arkasına sığınmayı maharet sanan ve bu haliyle ahireti boşlamış görünen bir tayfa. Acınası bir hal. İhtiras, ihtilas, ihtikar; hepsi iç içe geçmiş ve bir Leviathan üretilmiş. Onların seviyesine inseniz, bir farkınız kalmıyor o bedevilikten. Söz tam da burada tükeniyor. Pısırıklık koca koca adamların ruhunu esir almış. Korku, ayaklarda pranga. Menfaat, ellerde kelepçe.
Hal böyle olunca hayatın kendisi karikatürize edilmiş insanlarla dolup taşıyor. Kendinizi kara mizah bir romanın içinde hissediyorsunuz kimi zaman. Jose Saramago’nun Körlük romanındaki gibi adı sanı bilinmeyen bir yerleşim merkezinde bulaşıcı bir körlük salgını ile karşı karşıyayız sanki. Körlük yaygınlaştıkça görmek, insanın başına bela oluyor adeta...
“Söz gümüşse sükût altındır” demiş atalar. Eyvallah! Böyle zor dönemler karşınıza sınırlı seçenek çıkıyor zaten: Sözü bir kuyumcu titizliği içinde seçmek ve onu insanların vicdanına emanet etmek. Bir de onlarca sözü bir araya getirip çizgiye dökmek. O döküm kimi zaman gülümsetmeli insanı, kimi zaman düşündürmeli. Bazen özeleştiri manasına gelmeli; bazen ayna tutmalı en dıştaki insana. Çizginin gücü kıvrak zekânın parıltısı kadar hayatın doğru okunmasına bağlı.
Bugünden itibaren bir mizah eki ile devam ediyoruz yolumuza: Püff. Her pazartesi gazeteniz Zaman’a eşlik edecek mizah ekimiz, mütevazı, samimi, iyi niyetli bir çalışma. Aylardır hazırlıkları sürüyordu. Hatta kapımıza polis dayandığında bile “Her ne olursa olsun, Püff ile okurumuzu buluşturun…” diyerek veda etmiştik arkadaşlarımıza. Onlar da, sağ olsunlar, sanki hiçbir baskıya maruz değilmişiz gibi devam ettiler. Gece gündüz demeden çalışıp taslaklar oluşturdular, prova baskılar yaptılar. Ve bugün sizlere merhaba demenin sevincini, mutluluğunu yaşıyorlar. Abdullah Yavuz Altun’a, Ali Babür Boysal’a, Fevzi Yazıcı’ya ve tasarım ekibine, Ahmet Turan Alkan’a ve Mahmut Nedim Hazar’a özellikle teşekkür ederim. Onlar bir mecra açtılar Zaman okuru için; eminim çizgiyle öteden beri dost olan insanlar, özellikle de genç yetenekler, bu mecrayı daha da zenginleştirecek. Ayrıca bu güzel çalışma, Türkiye’deki genel mizah kültürüne katkı sağlayıp o kanalı daha bereketli hale getirecek. Bir mizah dergisi çıkaracağımızı duyan bazı güzel okurlarımız üslup endişesini dile getiriyor. Haklılar. Ancak kaygı duymaları için bir sebep yok. Çizginin dilini kullanırken kendi çizgimizi bozmayacağız. Bu güzel dergi kimi zaman yalancı mumlara püff diyecek, kimi zaman meselenin püf noktasını birkaç kareye sığdıracak. Hafta boyunca dijital ortamda devam edecek Püff heyecanı…
Yeniyiz, belki acemiyiz; ama olsun, samimiyiz, iyi niyetliyiz. Gelin hep beraber pazartesi sendromuna bir son verip meselelere bir de mizah penceresinden bakalım. Hani deniyordu ya: izahı yapılamayanın mizahı yapılır. Buyurun size şirin, mütevazı bir mizah eki. Sesimizi çoğaltarak yürüdüğümüz bu yolda Allah mahcup etmesin. Selametle…

Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015