Ergun BABAHAN
Siyasetinizi Sünni-Şii çatışması üzerine oturtursanız, sırf bu inat uğruna akrabaları sınırın hemen dibinde katliam tehdidi yaşayan Kürtler’in yardım çığlıklarına kulak tıkarsanız, laik kesime sürekli hakaret ederseniz, cumhurbaşkanlığı makamını bir parti lideri koltuğuna çevirip toplumun güveneceği tek bir makam bile bırakmazsanız, Amerika’ya siyaset dayatmaya çalışırsanız olacağı budur.
Türkiye’de tanık olduğumuz son olaylar, aslında bir gecede Suriye’ye dönme riskimizin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koydu. Güvenlik güçleriyle birlikte sokağa dökülen İslamcı Kürtler, Ülkücüler ve bölgede yaşananları ellerini ovuşturarak izleyen Kemalistler bu toplumu bir arada tutan bağların kopma noktasına geldiğini bütün açıklığıyla ortaya koydu.
Toplumları bir arada tutan ortak hikâyeleridir. Türkiye’nin hikâyesini sadece Sünnilik üzerine kurmaya çalışan AKP, sadece ülkeyi Ortadoğu’nun bitmek tükenmek bilmeyen mezhep çatışmasına sürüklemekle kalmadı, ortak hikâyeye de noktayı koydu. Mevcut iktidar, Kürtler’in taleplerine kulak tıkayarak İŞİD’e son ana kadar kapıları açık tutarak, kapalı kapılar arkasında pazarlık yaparak hikâyeye ağır bir darbe indirdi.
Davutoğlu kendini başbakan zannedip ‘‘Kimse İŞİD’e yardım ettiğimizi ispatlayamaz’’ diyor. MİT’in durdurulan TIR’larının kime gittiğini ve ne taşıdığını bir türlü açıklayamıyor ama…
Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Biden, basına açık konuşmasında Türkiye’yi Suudi Arabistan ve Katar ile aynı kefeye koyup Şii-Sünni savaşının destekçisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyor. Siz arkadan gelen özüre bakmayın, Amerika’nın devlet aklına Türkiye’deki iktidarın hızla Batı ittifakından koptuğu ve müttefik olma özelliğini kaybetmediği yavaş yavaş işleniyor.
Bütün bunlar dünyanın belirsiz bir ekonomik ortama sürüklendiği bir dönemde yaşanıyor. Turizmden ihracata gelirlerin azalacağı, enflasyon ve faizin yükseleceği ve büyük bir ihtimalle korkan sermayenin yerli-yabancı demeden ülkeyi terk edeceği bir döneme giriyoruz. AKP’nin korkup sermaye hareketlerine kısıtlama getirmesi kimseyi şaşırtmamalı.
Türkiye’nin yardım için parmağını kımıldatmadığı Kobanê’nin yardımına Amerika koşuyorsa, bölge halkından size inanmalarını, sizinle aynı hikâyeyi paylaşmalarını bekleyemezsiniz.
Batılılara, ‘‘Suriye’de 300 bin kişi öldü, Kobanê’deki 3-5 bin kişi için niye kıyamet koparıyorsunuz’’ dediğiniz an, bunun kapalı kapılar arkasında kalmasını düşünemezsiniz.
Barış süreci diye çıktığınız yolda vardığınız nokta, sokağa çıkma yasağı ilan edip sokaklara tankları, zırhlı araçları koymak olur. Silahlı Kuvvetlerinizi bir işgal ordusu konumuna düşürüverirsiniz.
İnsanların eli sopalı, satırlı güruhlar tarafından linç edildiği bir ülkede hukuk düzeni işlemez hale gelmiş demektir. Yolsuzluklarınızı örtbas etmek için hallaç pamuğu gibi attığınız emniyet teşkilatınız ve yargı düzeninizin hali ortada.
Bunun üzerine dönüp, Gezi’de olduğu gibi, orada ölen insanlara en küçük bir empati göstermiyorsunuz.
Barış umudu olarak elinizde kala kala Abdullah Öcalan kaldı. Onu da öyle kötü yönlendiriyorsunuz ki, bir süre sonra ondan da beklediğiniz faydayı sağlayamayacak hale geleceksiniz.
Kötü aldığınız sistemi batırma noktasına getirdiniz. Sırrınız, Avrupa Birliği trenine binmeniz ve Amerika’nın parasal genişleme politikasından yararlanmaktan ibaretmiş.
Avrupa ve demokrasi treninden indiniz, ABD’nin para politikası devri de bitti. Elinizde kala kala mezhepçilik kartı kaldı. Sınırın dibindeki olası bir katliama seyirci kalmanızın temel nedeni de bu. Birleşmiş Milletler yönetimi bile size Kürtlere yardım için bir koridor açmanızı söylüyor ama kulaklarınız ve vicdanlarınız sağır olmuş duymuyorsunuz.
Kobane’yi doğru okuyamamanızın bedelini bütün bir toplum olarak çok ağır bir şekilde ödeyeceğiz. Son bir haftada tanık olduklarımız, yaşayacaklarımızın yanında küçük bir prova olarak kalabilir haberiniz olsun…
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021