Ergun BABAHAN

KİM KİMİN ARKASINDA!
18.02.2016
1847

 Duruşlar, ilkeler üzerine değil de çıkarlar üzerine kurulu olunca, çıkar ilişkilerinin zedelenmesi büyük kavgalara yol açar. Saray medyasında bu kavganın ortalığa saçılmasına tanıklık ediyoruz.

Danışmanların kavgası uzun zamandır geliyorum diyordu, ama bu kavganın aslında Erdoğan-Davutoğlu çekişmesinin alt düzeyde dışa vurumu olduğunu herkes biliyordu ve temeli yolsuzluk iddialarıyla atılmıştı. Davutoğlu’nun kadrosu bakanların hesap vermesini talep ederken karşı taraf aksini savunmuştu ama Saray kendi altını oyma hamlesi olarak gördüğü bu işin sorumlularını bir kenara yazmıştı.

Sonuçta iş Davutoğlu ekibinin tasfiyesiyle sonuçlandı ve sonunda “Kim, kimin arkasında” noktasına geldi. “Arkada olmak” tanımı her türlü yoruma açık bir biçimde üstelik…

Aslında sosyolojik tahlil yapanların konuyu “Kim, kimin arkasında” noktasına getirmeleri, Kürt meselesi başta, ülkenin sorunlarını doğru okuyamamalarının ve çözüm geliştirememelerinin de bir nedeni.

Kürt sorununa da, Kürtlerin bir bölge gerçeği olduğu noktasından yaklaşmayıp “Arkasında Amerika var, Rusya var” diyerek bölgeyi de, ülkeyi de tehlikeye atmalarında bu bakışın etkisi var. Yeni Şafak’ta çıkan ve AKP’nin Suriye ve Kürt meselesine bakışını özetleyen bir yazı buna bir örnek:

“ABD Irak'ı işgalinde Barzani ve Talabani kuvvetleriyle işbirliği yapmıştı. Suriye'de ise PYD-PKK ile işbirliği yapıyor. ABD'nin himayesi, Esed rejiminin desteğiyle Suriye'de PYD'ye kantonlar kuruluyor. ABD, Şengal'de PKK'ya ikinci bir Kandil kuruyor. Ancak bu ikinci Kandil, birincisinden daha tehlikeli. Kandil Türkiye'ye 290 kilometre, Şengal ise 30-35 kilometre mesafede. ABD, Şengal'in hemen bitişiğindeki Ebu Hacer Havaalanı'nın pistini savaş uçaklarının ineceği şekilde, 2.5 kilometreye çıkarıyor. Ebu Hacer Havaalanı ile Şengal arasındaki bölgeye ise PKK'yı yerleştiriyor. Şengal Dağı DEAŞ'ın Ezidilere yönelik saldırısı sırasında gündeme gelmişti. Şengal, Barzani'nin bölgesinde. Barzani ile ABD arasında bir süredir soğuk rüzgarlar esiyor. ABD, Şengal Dağı'nın, Ebu Hacer Havaalanı'na bakan yüzünü PKK'nın kontrolüne veriyor. Böylece Barzani'nin Peşmergeleri ile Ebu Hacer arasında, PKK'lılardan oluşan bir tampon bölge oluşturuyor. Peşmerge'nin ilerisinde ise Musul'un kontrolünü elinde tutan DEAŞ var. DEAŞ'la PKK arasında Peşmerge, Peşmerge ile Amerikalılar arasında ise PKK'dan oluşan bir bölge.”

Yani Kürtlerin kendi topraklarına, kültürlerine, dillerine sahip çıkmak için binlerce ölü vermek pahasına verdikleri bir savaş olarak bakmıyor bu zihniyet bölgedeki gelişmelere. Dünyanın bugün geldiği noktada, 40 milyon Kürt’ün artık siyasi bir statü olmadan yaşayamayacağı, PKK’nın bu mücadelenin temel taşıyıcısı olduğu gerçeğini okumak istemiyor.

Kobane’nin adının aslında Ayn-el Arap olduğunu savunanlar, kendi toprakları içindeki yerleşim merkezlerinin gerçek adını sorgulamak bile istemiyor.

Kürtler, Suriye’de mevzi kazanıyorsa, bu arkasında birileri olduğu için değil, haklı bir mücadelenin tarafı oldukları için böyle. Hayatta “Arkalarına hep birilerini alarak” bir yerlere gelmiş olanların bunu doğru okuması elbette mümkün değil.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar